Gündemdeki "Milliyetcilik" , "Irkçılık" ve "hoşgörü" tartışmaları üzerine
Milliyetci ideolojiyi hoş görü pratiğinden , ırkçılığı hoş görüşü pratiğine sıç-rama.
HDP den Hasip Kaplanın açıklamaları, Taner Akçam ın yazısı, diğer bütün "popüler" Burjuva Liberalleri nin, "sol " un konuya bakış açısının ne olduğu - olması gerektiği- üzerine "nameler" düzmesine neden oldu. Bunlardan bazıları, tarihi dönemleri, konuları da çorba yaparak, işi Milliyetci ideolojiyi hoş görme, haklı çıkarmadan, ırkçılığı hoş görme ve haklı kılma derecesine kadar ulaştırdı.
Ne diyelim, bunlar Burjuva Liberallerin ve Sosyalist (!) "ünlerini" kitleler arasında devam ettirme çabasını güden, saf değiştirmiş, "burjuva "popüler" aydın (!)ların kaçınılmaz pratikleridir.
Kısaca değinelim konulara ve ML tavrın ne olduğu üzerine bakalım.
Irkçı İdeoloji ve "ırkçılığın hoş görülmesi"
Irkçılığın, "doğal-biyolojik ırksal üstünlük, ya da aşağılık" olarak algılanması ve açıklanması, insan toplumlarının objektif gerçeğini doğru olarak yansıtmaz. Farklılıkların nedeni, gerçekte, ekonomik temel ve üst yapı , üretim güçleri ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkileri - yani sınıfsal çelişkileri- yansıtan sosyal olaylardır.
Tarihe geri dönüp bakarsak, Irkçılık , köleci toplum döneminde , hakim sınıf olarak, köle sahiplerinin köleciliğin materyal temelini oluşturan ideolojisiydi. Irkçılık ilk defa, ekonominin temeli olarak, ilkel komünal toplumdan köleci topluma geçişle doğdu ve o toplumun olgunlaşması ve gelişmesine kaynak sağladı. Köle sahiplerinin sınıfsal çıkarlarına hizmetde, ırkçılık köleci toplumun ideolojik üst yapısını , hakim sınıfın ideolojisini ( ve dolayısıyla toplumsal anlayışını) oluşturdu.
Marx’s ın , sosyal ilişkiler le bağlantı kurmadan genel olarak "ırkın, ırkçılığın ve "biyoloji"ciliğin belirleyici olamıyacağını sistematik ve uzlaşmaz bir şekilde reddetmesinin altında yatan da bu tarihi gerçeğin olduğu algılanabilir.
Dönemsel olarak baktığımızda, Marksist ırkçılık teorisini, genel olarak ideoloji ve özelde ırkçı ideolojinin, ekonominin ihtiyaçlarıyla ilgili olarak karakterize edebiliriz. Bu anlamda, ırkçılık, devamında, Kapitalizmin gelişmesiyle çakışan tarihi bir zorunluluk olarak görüldü.
Burjuva ırkçı ideologlar ellerine köleci toplumdan devredilen ırkçılığı , kapitalizme uygun ırkçı ideolojinin yaratılmasında başlangıç noktası olarak gördüler. Özellikle , din, etniklik, sosyal bilimler, biyoloji vb alanlarda ideolojik üst yapıdaki iş bölümü , burjuva akademisyenlerine , gelenekselliğin dışında kendi ırkçı teorilerini yaratmada geniş ve bağımsız bir alan sağladı.
O zamandan bu yana, değişik toplumlarda, hakim sınıflar, özellikle emperyalistler sömürü ve baskı politikalarına bu "ideolojik" kılıfı geçirerek onayladılar, böl, parçala, ve ele geçir politikalarını uyguladılar.
Irkçılık , bir toplumda, insanlar arasındaki sosyal farklılıkların biyolojik-etnik kalitelerine; üstün ırk-aşağı ırktan olup olmadıklarına bağımlı olarak belirlendiği iddiasının teorisi olarak yenilendi. Birisi modern toplumların yaratıcısı , doğal hakkı olarak yöneticisi, diğeri yönetilen iki grup insanlar.
Burjuva Liberaller ve dönekler bunun "biyolojik ve ırksal farklılıklardan doğan objektif bir değerlendirme olduğu" nu söylemeselerde , şu ve ya bu etnik kesimin "ırkçılığının" , ırkçılık olmadığı, hoş görülmesi gerektiği yönünde değerlendirme yapmaları ve önermeleri, burjuva ideolojisinin borazancılığından başka bir niteliğe sahip değildir.
Irkçılık, burjuvazinin hakimiyetini devam ettirme amacına en iyi şekilde hizmet eden "işçi sınıfının bölünmesi" (ve hatta birbirlerine düşürülmesi) pratiğinin de teorisidir.
Irkçılık, olası en gerici burjuva ideolojisidir, halk arasında kendi çıkarlarını burjuvazinin çıkarlıyla özdeşleştiren en cahil sahte-bilinçtir. İşte tabandaki bu sahte bilinç, tarihteki iğrenç katliamlara fiilen katılan, bu katliamları savunacak kılıflar arayan, yeni katliamlar yapmaya hazır olan zihniyeti oluşturur.
ML ler, kimden gelirse gelsin, ırkçı ideolojiye hoş görüyle bakamazlar. Emperyalistlerin saldırdığı küçük ülkelerin kendilerini savunmasını ilerici ve haklı olarak görüp desteklenmesini öneren MLism, böylesine bir ırkçı ülkeye saldırıda, büyük ihtimalle, "istisna" yı oluşturur. Olası değil ama , istisnaya örnek olarak, İsrail verilebilinir.
ML ler, kimden gelirse gelsin, ırkçı ideolojiye hoş görüyle bakamazlar. Emperyalistlerin saldırdığı küçük ülkelerin kendilerini savunmasını ilerici ve haklı olarak görüp desteklenmesini öneren MLism, böylesine bir ırkçı ülkeye saldırıda, büyük ihtimalle, "istisna" yı oluşturur. Olası değil ama , istisnaya örnek olarak, İsrail verilebilinir.
ML istler ırkçılığa, ırkçı ideolojiye, ırkçı hareketlere ve ırkçı ülkelere hoş görüyle bakamaz. Bu tartışma götürmez bir tavırdır.
Milliyetci İdeoloji ve "hoş görü"
Gelelim , bu Burjuva yazar (ların) deyindiği ve önerdiği ikinci konuya, Türkiyenin ve TDH nin günümüzde "acınacak durumda olmasının en temel nedenlerinden birisine"; milliyetci ideolojiye "hoş görü".
Milliyetcilik konusu üzerine çok yazıldı, burada uzunca yazmaya gerek duymuyorum, tarihi doğuş ve dönemsel farklarını ortaya koymak için şu soruya cevap verip, doğuşu, niteliği ve konu üzerine kısaca değinelim ; Milliyetcilik nedir?
Irk, biyolojik kategori içinde ve ilgili olarak ele alınırken , Millet ve Milliyetcilik sosyal ve tarihi kategori içine girer. Irk ve ırkçılık köleci toplumun bir ürünü iken, modern milletler kapitalizmin gelişmesi döneminde oluşmuşlar ve emperyalist dönemde millet ve millet sorunları olarak gelişmiştir. Bu temelde, ulusal ve sınıf çelişkilerinin yoğunlaşmasıyla , "milliyetcilik" doğmuştur.
Marks ve Engels manifestoda Millet’i, Burjuvazi’nin gelişim sürecinin bir ürünü olarak ortaya çıkan merkezileşmenin sonucu bir olgu olarak gördüklerini açıklarlar. Yani tarihten bağımsız değil, tarihin bir ürünü olan, Proleterya’dan önce gelen ve Proleterya’yı yaratarak Komünizm’in yolunu açması nedeniyle “devrimci bir rol oynayan” Burjuvazi Devrimi’nin inşacısı olan Millet (ve dolayısıyla da Milliyetçilik), bu tarihi (ilerici EA) görevini yerine getirince, geriye düşecek ve gerici olacaktır.
Her milliyetci , ırkçı değildir, aynı şekilde her ırkçı da milliyetci değildir, ancak son tahlilde milliyetciliğin buluşacağı yer , ırkçılıktır. Konuyu uzatmamak için Milliyetci lik ve Yurtsever lik arasındaki fark ve karıştırılması konularına girmeyeceğim)
Irkçılığı ve milliyetciliği özdeşleştirerek sunan ve "hoş görüyü" ırkçılığa kadar uzatma burjuva çığırtkanlığını yapan bu yazarlar, ırkçı hareketlerin ya da ülkelerin özgül durumlarda da savunulmayacağını, ama milliyetci hareketlerin ve emperyalistler tarafından saldırıya uğrayan ülkelerin, bu özgül durumda desteklenebileceği gerçeğini göz ardı ediyorlar.
""Burjuva milliyetçiliği ve proleter enternasyonalizmi, kapitalist dünyanın iki büyük sınıf kampına tekabül eden ve ulusal sorunda iki ayrı siyaseti (hatta iki ayrı dünya anlayışını) ifade eden, "birbiriyle' bağdaşmaz iki slogandır.."" Lenin, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı
Leninin bu birbiriyle bağdaşmayan iki ideoloji konusuna bağımlı olarak , özele inip , Burjuva milliyetci- Hareket ve ideoloji üzerinde ikilemli konuya yaklaşalım.
Burjuvazinin uzun süredir verdiği ideolojik mücadelenin somut başarısı örneklerinden birisi olarak en fazla karıştırılan , yanlış-bilince sahip olunan konu, hareketin desteklenmesiyle, burjuva ideolojisinin desteklenmesi, hoş görülmesi konusu olmuştur ve olmaya devam edecektir.
Genelde ve özelde bu tür hareketler "milliyetci" nedenlerle değil, özünde baskıya, zulüme ve sömürüye karşı doğan ve gelişen hareketlerdir. Bu tür hareketler "haklı" ve " desteklenmesi gereken hareketlerdir. Bu hareketlerin önderliğinin kimler ve hangi ideolojik temelde yapıldığına bağımlı olarak ideolojik yaklaşım farklı olacaktır. Örneğin, Türkiyede 1960 lardan 1980 sonlarına kadar sol nitelikte önderliklerin etkin olması , 90 lardan sonra milliyetci önderliklerin etkin olması gibi.
Burjuva milliyetci bir önderlik altında olmasına rağmen neden destekliyorsunuz? sorusuna Lenin, Emperyalist Ekonomizm yazısında şöyle cevap veriyor.
""ezilmiş, eşit olmayan uluslar için, ayırım yapmaksızın, ayrılma özgürlüğü istiyorsak, bunu, ayrılmadan yana olduğumuz için değil, ama zoraki birlikten farklı olarak, yalnızca özgür, gönüllü birlikten ve kaynaşmadan yana olduğumuz için istiyoruz. TEK NEDEN BUDUR.""
Hareketin desteklenmesi emekci halkların mücadelesinin çıkarlarınadır, ama ideolojinin , bırakın desteklenmesi, (şüphesizki şövenizmle aynılaştırılmayan bir şekilde) hoş görülmesi , mücadelenin zararınadır.
“Kim proletaryaya hizmet etmek istiyorsa," diyor Lenin, " bütün ulusların işçilerini birleştirmeli ve "kendisinin" olsun, başkalarının olsun, milliyetçiliğine karşı kesin savaşıma girişmelidir. "Lenin, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı
“Kim proletaryaya hizmet etmek istiyorsa," diyor Lenin, " bütün ulusların işçilerini birleştirmeli ve "kendisinin" olsun, başkalarının olsun, milliyetçiliğine karşı kesin savaşıma girişmelidir. "Lenin, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı
Birisi haksızlığa ve zulme karşı bir mücadeleyi desteklemek , diğeri ,aynı zamanda o mücadelenin emekci kitlelerde Burjuva Milliyetci ideolojinin yaygınlaşmasını önlemek için, ona karşı ideolojik mücadele yürütmek.
Leninin aynı yazısındaki " En "adil", "saf", en ince ve en uygarı olsa bile, Marksizm milliyetçilikle bağdaşamaz" sözleri bu ideolojik mücadelenin zorunluluğunu net bir şekilde ortaya koyar.
Leninin aynı yazısındaki " En "adil", "saf", en ince ve en uygarı olsa bile, Marksizm milliyetçilikle bağdaşamaz" sözleri bu ideolojik mücadelenin zorunluluğunu net bir şekilde ortaya koyar.
Sonuç olarak , ırkçı hareket ve ideoloji "hoş görülemez", sömürüye, baskıya, zulme , işgale karşı milliyetci hareket desteklenir, ama onun milliyetciliği "hoş görülmez", onun ideolojisine karşı mücadele verilir.
Toprak işgali yapan yoksul köylüleri, grev yapan işçileri, gerici eğitime karşı çıkan aile ve gençleri vb desteklemek için ML ler şart koymazlar. Bu destekleme, onların olası burjuva ideolojilerini hoş görüp eleştirmeme şartını da beraberinde getirmez.
İrana yapılacak bir emperyalist saldırıda İran halkını desteklemek, onun hakim sınıfının gerici ideolojisini desteklemek, hoş görmek değildir.
Özgülde gelişen Haklı ve ilerici içeriği olan bir hareketi desteklemekle, onun gerici ideolojisini desteklemek birbirinden farklı iki konudur. Marksizmin diyalektik doğasını anlamayan burjuva liberallerden, Leninin değerlendirmesine göre, "babaları" Troçkininde anlamamış olması nedeniyle Troçkist varyasyonlardan bu konuyu anlamaları beklenemez. Onlar burjuva ideolojisini "sol" maske ve kılıflarla doğrulamaya, satmaya devam ederler.
Ezilen ulusun Milliyetciliğine karşı ezen ulusun devrimcilerinin bir dereceye kadar "hoş görülü "olması kaçınılmazdır, ama ezilen ulusun kendi devrimcilerinin, bir gün milliyetci namluların kendilerine ve emekci halka çevrileceğinin kaçınılmaz olduğunun bilinciyle , "hoş görülü " olmaları ve sessiz kalmaları beklenemez.
Ocak 12, 2018
Erdogan A
Hiç yorum yok