Header Ads

Header ADS

Emperyalist ve Siyonist Çıkar Hizmetinde, Referandum bayrağı altında Irak Kürdistanı'ndaki ayrılmacılık,

İran Emek Partisi (Toufan)
Komünistler ulusların kendi kaderini tayin  hakkı ilkesiyle , dışarıdan müdahele yoluyla değil, kendi mücadeleleriyle olması görüşünü savunurlar. Komünistler bu ilkeyi ulusal hakları ihlal eden sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı mücadele aracılığıyla  elde ettiler . Aynı zamanda, komünistler ulusların ayrılma hakları için, her durumda,  açık bir çek vermezler. Her özgül durumda, ayrılmanın, işçi sınıfının mücadelesinin yararına ve  yeni-sömürgeciliğe, emperyalizme ve siyonizme karşı  halkın lehine  olup olmayacağını belirlemek amacıyla,  somut analizin yapılması gerekir. Yoksa, soru, “ayrılma, dünya gericiliğinin, dünyada karşı devrimlerinin güçlendirmesinemi hizmet edecek? olacaktır. ” Örneğin, Biz  İrlanda ve İskoçya'nın İngiltere'den ayrılmasıyla aynı fikirdeyiz, , çünkü, bu ayrılma Dünya karşı-devrimini zayıflatır ve bu ülkelerde sınıf mücadelesi için daha elverişli bir zemin oluşturur . Yugoslavya'nın bölünmesiyle aynı fikirde değiliz, çünkü o dünya gericiliğne hizmet etdi.

Irak Kürdistanı durumunda:

1) Irak Kürdistan Özerk Hükümeti,  İsrail Siyonizm'in resmi ve açık desteği ile,  Irak'tan ayrılma ve Kuzey Irak'ta “bağımsız” Kürdistan kurulması için bir referandum organize etme ve uygulama kararı aldı. Bu, Özerk Hükümetin kendisinin imzalamış olduğu Irak anayasasına ters düşüyor. Bir burjuva ve ulusal şovenist hükümet ve bölgede emperyalizmin ve siyonizmin yakın bir müttefiki gerçekten bağımsız mıdır?

Bir sonraki adımda, Türkiyenin Kürt bölgeleri, Suriye ve İran  sözde "birleşik" ve "bağımsız" Kürdistan devleti ilan etmek için “bağımsız” Irak Kürdistana katılmalı.  Bu bağımsızlığa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından bile karşı çıkıldı. Bu “bağımsızlığı” açıkça ve resmen destekleyen tek ülke , bölgedeki çatışmayı, uzmanı ajanlarıyla sabotaj ve provoke etmeye devam  eden saldırgan Siyonist İsraildir . Ayrıca, Suudi Arabistan, İsrail ve ABD emperyalistlerinin arkasına gizlenmiş ve bölgedeki sinsi niyetleri yönünde güvenilir bir temel oluşturmak için aktif  olarak (bölgeye) taşınmıştır. İsrail  Irak Kürdistanı'nda yıllardır aktiftir. İsrail Irak Kürtlerini eğitmek, Kürdistan'da toprakları satın alan İsrailli Kürtler ile bağlarını güçlendirmek için bölgeye  askeri ve casus ajanları nı yığdı.

1979 Devrimi'nden sonra, İsrailden mali ve lojistik destek ile,  İsrail eğilimli  İranlı Mansour Hikmet,   Irak Kürdistanına girdi ve İsraillilerle bağlantı yapmaları için Kürtleri teşvik etti. Hikmet'in teorileri “bağımsız Kürdistan” için engelleri ortadan kaldırma hizmetindedir. İranlıların vatan için sevgilerine  karşı ve ulusal şovenist ’Kürtlerin ‘yurtseverliğine destek  teorileri, bu tür teorilerin iki örneğidir; birincisi  yanlış bir şekilde şövenizm  olarak ve ikincisi  enternasyonalizmin bir sembolü olarak  tasvir edildi . (Mansour Hikmet İranlı Troçkist EA)

Hikmet'in takipçilerine göre, Kürt olmayan komünistler  “enternasyonalistler” olmalı ve Kürdistanın Ayrılığı için oy vermeli, fakat Kürt komünistleri milliyetçi olmalı ve tüm güçleri ile ve her koşulda, İranın parçalanmasını desteklemelidir. Bunlar Irak Kürdistanının ayrılmasının sınıf mücadelesinde yoğunlaşma sağlayacağını ve Kürdistan'da sosyalizm umudunu  daha yakına getireceği hikayelerini icat ediyorlar. Ne kadar geçersiz bir hikaye! Araplarla çevrili İsrail devletinin doğuşu,  İsrail içinde Siyonist burjuvaziye karşı sınıf mücadelesini yoğunlaştırdı mı, ya da tam tersine, bu kendi gelenekleriyle kahramanca bir anti-faşist mücadele veren Yahudi komünistlerin bastırılması ve silahsızlandırılmasına yol açmadımı ?

Kürdistan işçi sınıfının kendi burjuvazisine karşı  mücadelesi gelişip ve yoğunlaşacakmı, yoksa aşağıdaki bir dizi faktörler nedeniyle bastırılacakmı: Kürdistan'ın coğrafi durumu, komşuları tarafından gerçek veya uydurulmuş daimi tehdit, tek taraflı ve yanıltıcı propaganda araç ve - (örneğin, “dış tehdit”, “Kürdistanın emniyeti” ve “Kürt halkının varlığının savunulması ” gibi)- bahaneler,  emperyalist propaganda uzmanları tarafından, işçilerin ve halkın Kürt burjuvazisi lehine beyin yıkaması, ve Kürdistanın emperyalizmin ve siyonizmin bir üs haline dönüşümü ? Emperyalizme ve Siyonizm'e suç ortağı olarak, Irak Kürdistanı ulusal burjuvazisinin, milliyetci, şoven bir  hükümetin kurulması için “sakin bir ortam” sağlayacağı, açıktır. 

2) Irak Kürdistanı, Emperyalizm ve Siyonizmin  Irak'ı işgaline ve onun BM tarafından tanınan hükümetinin devrilmesine yardakçılığının  sonrasında İsrail'e petrol kaynaklarını açtı. ABD emperyalistleri ve İsrailli Siyonistler, siyasi-ekonomik-mali yardım yoluyla, bölgenin siyasi coğrafyasını değiştirmek ve tüm devrimci güçlerin ve bölge halkına karşı bir karşı-devrimci tabanı oluşturmak amacıyla Iraklı Kürtleri kullandı. Buna ilave olarak, Bill Clinton, George Bush, Obama ve Netanyahu ile Irakın yokedilmesinde işbirliği yapan satılmış-Kürtler, olayların fabrikasyonu yoluyla Daesh (ISIS) ı güçlendirdi. Onlar Daesh in Bağdata yönelik hareketlerine teşvik ve yardım ettiler. Bu karşı devrimci Kürtler, Başkan Trump'ın bölgenin daha fazla imhasına,  artık suç ortağıdır. 

Orada kendilerini devrimci ve komünist olarak kabul eden Kürt örgütleri var, ancak onlar bölgedeki bu emperyalizm yanlısı ve pro-Siyonist hareketlere karşı savaşmazlar. Bunların faaliyetleri emperyalizm ve siyonizmle ittifak halinde,“Kendi Kaderini Tayin Hakkı” için bir mücadeleden oluşmaktadır - karşı-devrimci tabanının oluşturulması, İsrail in bölgedeki durumunu güçlendirirken., bölgenin devrimcilerini bastırmak amacıyla  ve ikinci bir İsrail ile ittifak yoluyla.

Bu karşı devrimci Kürdistan, emperyalizmin ve siyonizmin stratejik politikaları bağlamında, sadece bölge halkının düşmanı olmayacak, aynı zamanda Kürdistanın kendisi içinde bütün devrimci ve işçi hareketinin varlığına karşı mücadele edecektir.

Tartışma götürmez Kürt lideri ve Mesud Barzaninin babası, Tel Aviv Üniversitesi mezunu, Molla Mustafa Barzani, Kürdistan için , durmaksızın ABD desteği aradı ve hatta  Irak' Kürdistannı elli birinci devlet olarak ABD'ye bağlamak istediğini dile getirdi. (Bkz sayfa 57, Uluslararası Politika ve Orta Doğu, Carl Brown.) Böyle bir talep bölgenin ve Kürdistan halkının çıkarlarına hizmet edermi? Molla Mustafa Barzani , Altmış-Gün Savaşı'nda Arapların yenilgisi üzerine İsraillileri tebrik etti. Barzani, İran Şahı ve Savak ve Mossad ajanlarınyla birlikte Arap halklarına karşı  savaştı ve Şaha karşı olan  Kürt devrimcilerini darağacına  gönderdi. Ekim 1998'de, ABD emperyalizmi,  "satılmış" muhalefete iki ana Kürt gruplar da dahil olmak üzere - Barzani Demokrat Partisi ve Talebani  Yurtseverler Birliği, ve Kürt İslami Hareketi için - yardım sağladı ; ABD nin Irakı işgali ve Irakı yağmalamasında kendine yardım için  $97 milyon askeri yardım ve $2 milyon propaganda yardımı. Kürtler de dahil olmak üzere, bölge halkına karşı bu oynanan oyunları  kınayan hiçbir Kürt örgütü yoktur.

Şimdi, teoriyi bir kenara koyalım,

Siyonizmin sağ eli, böyle bir karşı-devrimci merkezin, ve emperyalizmin bölgede ortaya çıkışı , objektif olarak bütün bölge halklarının   devrimci ulusal ve işçi hareketlerine, Kürtlerin dahil,   zarar vermezmi?

Böyle karşı devrimci bir merkezin doğuşu objektif olarak, o ülkenin tüm insanları için sosyalizm mücadelesine zarar veren beyhude girişimi temsil ederken, her ülke içindeki ulusların işçi sınıfının dervrimci ve demokratik birliğine zarar vermezmi?

Karşı-devrimci bir ayrılma kararı, emperyalizmin çıkarına ve emperyalist etki altında dünyanın yeni alanlara bölünmesi ,  yeniden paylaşım hizmetinde,  bölgede kaos oluşturmaz mı?

Eğer tarih ve gerçek bu soruların cevaplarını negatif göstermişse, ve kesinlikle öyle, o zaman bu hareket genel ilkeler temelinde desteklenmemesi gerekir. Hiçbir ilerici güç, emperyalizm ve Siyonizm ile ittifak yoluyla,  “ulusların kendi kaderini tayin  hakkı” örtüsü altında kendisini gizleyemez. 

Milli şovenist Kürtler, onların efendileri olarak kimleri kabul edeceklerinin kimseyi ilgilendirmeyeceğini, İsrail ve ABD ile ittifak ve işbirliğinin kendi kararları olacağını, kimin dost  ve kimin düşmanları olduğunu sadece kendilerinin belirleyeceğini savunuyorlar.

Bu sözde argümanları kabul edersek, bölgenin  halkları ve işçi sınıfı neden kolluğunda, diğer ülkelerin varlığına karşı bir üs kurma niyeti olan, yılan beslesinler? 

Bu  bölge halkları ve işçi sınıfları için bir intihar hareketi değilmidir? 

Bu, tüm devrimci güçlere, komşularına karşı kılçların bilenmiş olduğu bir sömürgenin oluşturulmasını  kabul etme çağrısı, bencillik ve milliyetçi körlük değil midir? 

Bir hareketin, “gönüllü” ve “demokratik” bir şekilde , İsrail ve emperyalizm ile suç ortaklığını kabul etme hamlelerini,  demokratik ve saygın hamle olarak tanımak caiz midir (hoş görü içinde olabilirmi)? 

Başkalarının haklarını yıkmaya (yok etmeye) yönelik  veya başkalarının hayatını tehdit eden, hak , hak değildir,  tamtersine, komplocu şiddet hareketleridir. 

Saldırganlığına veya öldürmeye hak olmadığı gibi, diğer uluslara karşı baskı veya komplo hakkı yoktur. 

Hiçbir ulus, kendi kaderini diğer ulusların kaderiyle olan ilişkisinden soyutlayamaz. 

Hiçbir ulus emperyalizmle ittifak yoluyla kendi kaderini tayin için sahte umutlu bir atmosfer oluşturamaz. 

Böyle bir millet, diğer insanların, ortak düşman- Bölgenin gerici yöneticileri tarafından, kanlı baskılarına kayıtsız olacaktır: . 

Bölge halkının Siyonist saldırganlık kurbanı Filistin halkı ile aynı kaderi vardır. Bölge halkı yapay inşa edilen  İsrail devletine karşı Filistin kurtuluş mücadelesini destekliyor. 

Filistin halkına (uygulanan) baskıyı , göçe zorlamayı,, cinayeti ve soykırımı, savunanlar,  Siyonistlerin  Araplar üzerinde zaferinden mutluluk duyanlar ve  alkışlayanlar, demokrasi, özgürlük ve ulusların kendi kaderini tayin  haklarının destekçileri olamazlar . 

“Bağımsız Kürdistan”ın  gelecek  ekonomik ve askeri kuşatma etkinlikleri sonrasında  , Kürt halkına zarar verecek durumların olacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir. Ne yazık ki, bölgenin gerici güçleriyle ittifak içinde olan Kürtler, geçmiş deneyimler gösterdiği gibi, ayrılma ve bölgesel çatışma girişimlerinin ilk kurbanları olacaklardır.

3) Verilen bu sınıf mücadelesinde, bir kaç bireyler haricinde, Kürt komünist grup ve devrimci örgütlerin koltukları maalesef boş. Hiçbir Kürt grubu işçi sınıfı çıkarlarının savunucusu olarak  onların birliğini savunmak ve her özel ülkedeki ortak ve baskıcı düşmanı teşhir ve yok etmek için sahneye çıkmadı,. 

İran veya Irak ta Kürt olmayan komünistler, ulusal baskının ortadan kaldırılması, anadilde kültür ve eğitim konusunda  veya başka konuda konuçtuğunda, onlar Kürt veya Azeri olsun, İran'da bütün halklar için bunu savunmaktadırlar.

Doğal olarak, ezilen azınlık ulusların komünistlerinin görevi, ulusal birliği teşvik etmek, diğer halklarla işbirliği yapmak ve müttefik olmak, büyük bir ülkenin varlığından yararlanmayı teşvik etmek, İran veya Irak işçi sınıfının partisinin öncülüğünde bütün bu ulusların proletaryasının işbirliği ve ittifak teşvik etmektir.

İranlı komünistlerin azınlıkların meşru talepleri için  desteği,  milletlerin burjuvazinin kendi işçi sınıfını aldatmak niyetindeki yüzünü teşhir etmeli, ve sınıf mücadelesinin birliğine katkıda bulunmalıdır. 

Kendi kendini ilerici  ilan eden Kürd ün, Kürt olmayan komünistlere  onların ayrılıkçı faaliyetlerini koşulsuz savunmak için  çağrıları çok gülünçtür. Onlara göre, “Kürt komünistleri” ulusal ayrılma çağrısı yapmalıdır, ve Kürt olmayan komünistleri de ulusal ayrılmayı savunmalı ve ulusal şovenistlerin çıkarları için, sınıf mücadelesinin amacı ve  işçilerin çıkarlarını feda etmelidir. Bu ilişki, doğasal olarak diyalektik değildir. 

Bu mantıkla, Kürt Komünistleri, ayırımcılıklarını "Komünist" olarak onaylayan,  Kürt olmayan ittifak arıyorlar. 

4) Lenin ileri sürdüğü ulusların kendi kaderini tayin hakkı, özellikle İkinci Enternasyonal Sosyalistlerinin tanımadığı sömürgeciliğe karşı mücadele sırasında, ulusların kendi ulusal hükümetlerini kurma  haklarıyla ilgilenir. İkinci Enternasyonal , madem onlar “uygar” ve onların ülkeri daha gelişmiş (diyerek) , küresel gelişmenin çıkarları doğrultusunda ve Üretici güçlerin gelişmesi açısından,  Afrika ve Asya ve diğer sömürgelerin, sömürgecilerin elinde kalabileceğini iddia ettiler. Lenin, demokratik burjuva hakları olarak gördüğü, ulusların kendi kaderini tayin hakları sorununu asla saf demokrasi ile ilgili olarak ele almadı.   Saf demokrasiye böyle bir hak yoktur. Demokrasi her zaman sınıfsal içeriğe sahiptir. Bu halkın kendi kaderini tayin hakkının ele alınışı  açısından dikkate alınmalıdır. Ulusların hakkı komünist hareketin çıkarları göz önünde bulundurularak değerlendirilmeli ve  pratik destek verilmelidir. 

Marksizm-Leninizmin görüşü açısından, soyutda “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” için “mücadele” veren her gruba " açık bir çek" verilmesi Marksizm ile tam bir çelişki içindedir.

Sovyetler Birliği'nde, komünistler Ukrayna'da emperyalist-müttefik “Rada” veya “Müsavat - (Eşitlik) - ulusal liberal bir parti” tarafından oyunlara asla müsamaha göstermediler , ya da  Kafkasya'da “Taşnakların” ;  Kızıl Muhafız ve bölgelerin komünistlerinin yardımıyla onları bastırdılar.

Sosyalizm ve işçi sınıfının çıkarları bu hükümetlerin ya da güçlerin burjuva kesimlerinin bastırılmasını gerektirdi. Finlandiya'da, işçi sınıfı hareketi sağcı “sosyalistler”in ihaneti ile ve Almanların doğrudan müdahalesiyle ve Baltık ülkelerinin gerici burjuvazisi tarafından bastırıldı. 

Finlandiya çözümü, Birinci Dünya Savaşı sırasında Bolşeviklerin zayıflığından kaynaklandı ve bir daha tekrarlanmadı. Bu ayrılma tarihini bilmeyen milli şovenist Kürtler “Finlandiya Çözümü” örneğine boşuna yapışıyorlar ve cehalet ile örnekliyorlar. 

Komünistlerin bakış açısından,emperyalizm döneminde,  eğer ayrılık proletaryanın çıkarlarına hizmet etmezse, böyle bir ulusal ayrılık savunulamaz. Yugoslavya, Sudan, Libya, Irak, Suriye, Nijerya, Kongo ve başkalarının parçalanması egemen emperyalizminin stratejik politikasının çıkarlarınaydı.

Hala Vietnam ve Kore bölünmesini hatırlıyoruz. Komünistler “böl ve zaptet” politikasını desteklemeyeceklerdir. Emperyalistler , her ulusun bağımsızlığına daha kolay meydan okuyabilmek,  hayatta kalmasını tehdit edebilmek ve daha kolay yönetebilmek için, ülkeleri bölmek istiyorlar.

Büyük Ekim Sosyalist Devrimi zafere ulaştığı zamanda, emperyalist politika komünizmin etkisiyle yüzleşmesi mümkün olmayan ülkelerde merkezi hükümeti güçlendirmek ve  sosyalizmin gelişmesiyle çatışmaya koymak (gelişmesini engellemek) için bölünmüş veya izole devletleri birleştirmek oldu, Rıza Han'ın (Rıza Şah'ın) İran'da darbesi, Şeyh Khazaalın , Simko Shikakın takipçilerinin bastırılması ve Kral Faysal başkanlığındaki Irak merkezi hükümetinin montajı bu analiz bağlamında görülmeli ve incelenmelidir. 

Şimdi Sovyetler Birliği dağıldı ve gücü azaldı ve Çin henüz eski Sovyetler Sosyal Emperyalizm inin rolünü oynayamaz, ülkelerin bölünmesi emperyalistlerin gündemine getirilmiştir. Makedonya, Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan, Kosova ve Sırbistan gibi ülkelerin hakimiyeti emperyalistler için Yugoslavya gibi güçlü ve birleşik bir ülkenin hakimiyetinden daha kolaydır.  Bosna-Hersek ya da Kosovanın, esasen bir ülke olmadığı söylenilebilir, çünki onların hayatta kalması kıl payına asılıdır.

Lenin'in fikirleri ve emperyalizm çağında ulusal sorunun Marksist-Leninist anlayışını  anlatan Stalin :
“Eskiden, ezilen ulusların kurtuluşunun tek yönteminin burjuva milliyetçiliği yöntemi olduğu, ulusların birbirinden ayrılması yöntemi, ulusların parçalanması yöntemi, farklı ulusların emekçi yığınları arasındaki ulusal düşmanlığı güçlendirme yöntemi olduğu kabul edilmeş bir fikirdi.
"Şimdi bu efsane yalanlanmış olarak görülmesi gerekir. Ekim Devriminin en önemli sonuçlarından birisi, gerçekte, ezilen halkların özgürlüğe kavuşmasında proleterce, enternasyonalist yöntemi tek doğru yöntem olarak görmenin olanaklı ve amaca uygun olduğunu pratikte göstererek, en değişik halklardan işçilerin ve köylülerin kardeşçe birliğinin gönüllülük ve enternasyonalizm temelinde mümkün ve amaca uygun olduğunu pratikte göstererek, bu efsaneye ölümcül bir darbe indirmiş olmasıdır. Tüm ülkelerin emekçilerinin gelecekteki yekpare dünya ekonomisi içinde birleşmesinin örneği olan Sosyalist Sovyet Cumhuriyetleri Birliği’nin varlığı, kaçınılmaz olarak bunun doğrudan kanıtı olarak görülmelidir.""(The International Character of the October Revolution, On the Occasion of the Tenth Anniversary of the October Resolution, November 6-7, 1927)
5) Marksist-Leninist Kürtler İran'da yaşayan ortak bir amaç için mücadele veren diğer milletlerden komünistlere birlikte aynı yerdedir . Kendilerini İran komünistleri olarak beyan eden Kürt örgütleri Siyonizm ve emperyalizmin ve Suudi Arabistan dahil bölgedeki  gerici Kürtlerin suçlarını teşhir etmek için en küçük (ileri) bir adım atmamışlardır. Sadece bu davranış, kendi başına,  onların Siyonist mali ağlar ve bölgedeki emperyalist etki ağına ne ölçüde yakalandıklarını gösterir. Bunlar bağımsız hareket yapamaz durumdalar.

Geçmişin trajik ve inkar edilemez  deneyimi temelinde, Siyonizmin ve emperyalizmin Kürtlerle işbirliği ve ilişki içinde   ve özellikle Iraklı Kürtlerle yıkıcı rollerini teşhir etmek,  özellikle Kürt örgüt ve grupların görevidir. Ne yazık ki, bu bağlamda, İran liberallerinin oportünizmi ve ulusal şovenizmin far-ışığı gözleri kör etmiş .

Açıktırki, böyle  utanç verici bir duruşu ile hiçbir örgüt halkların mücadelesinin liderliğini ele geçiremez. Sapmış Kürt örgütleri bu muhalefete dikkat etmiyorlar ve bu korkakların Siyonistlere  hizmet vermesine gülüyorlar.

Yaşasın   gericiliğe, emperyalizme ve siyonizme karşı bölge halklarının birlik ve dayanışması!
Yaşasın , insan kurtuluşunun bayrağı sosyalizm!

İran Emek Partisi (Toufan)
23 Eylül 2017


Çeviri
Erdoğan A
Ocak 16, 2018

Kaynak

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.