Header Ads

Header ADS

“Anti Kapitalist Olmadan Anti emperyalist Olunamaz” ezberci sloganının yeniden “hortlaması” üzerine

Facebook ve benzeri sosyal sitelerde bu ezberci sloganın yeniden , ama en ilginç olan yanı , Türk şövenistleri ve Troçkistler tarafından değilde , ironik bir şekilde,  Kürt Solcuları tarafından yeniden su yüzüne çıkması nedeniyle , altı yıl önce deyindiğim konuya , bu sefer bu “ironik” liğe bağımlı ve ilgili olarak deyinmekte yarar var.

Neden İronik? İronik, çünki “Ulusların Kendi kaderini tayin etme hakkı “ ve bu slogan birbirine zıtdır. Çünki bu slogan, ezilen, işgal ve ilhak edilen bir ulusun mücadelesinin, anti kapitalist , yani sosyalist olmadığı sürece, anti emperyalist olamıyacağını savunur. Teorilerin pratiğe yön verdiği ve pratiği belirlediği gerçeğini , göz önüne alırsak, bu tür “kurtuluş” mücadelelerinin, Marksist Leninistler tarafından desteklenmemesi gerektiğini önerir.

Sözü geçen önceki yazıda da belirttiğim gibi, “”Bu içeriğinden kopartılmış ve soyut bir söylem haline getirilmiş sloganın altında yatan nedenlerden birincisi ulusal kurtuluş savaşlarının (anti-kapitalist olmadığı öngörülerek) tarihi olarak geçmişte kaldığı Anti-Leninist Troçkist teorinin,  farklı biçimde ve üstü kapalı savunulması, (böylece emperyalist saldırılara ve işgallere tarafsız kalmanın kılıfının hazırlanması) .

İkincisi ve birinciye bağımlı olarak Burjuva (ulusal) Demokratik Devrimi tamamlamanın , sosyalist devrimin bir görevi olduğu, kapitalist Olmayan Yoldan Geçiş teorisinin , ve Sosyalizm altında Devlet kapitalizmi Leninist teorisinin ve Sovyetlerdeki pratiğinin anti-kapitalist olmadığı iddiasından, ülke ayırımı ve somut ekonomik şartları gözetmeden tamamen reddidir. “”

"Çünki ancak bu şekilde, gericiliğini saklayarak Emperyalizmin ilerici olduğu savunulabilir, ancak bu şekilde emperyalist saldırı ve işgallere karşı sesiz kalmak, hatta onu savunmak mümkün olabilir. "..

Sloganın yukarda deyindiğim Troçkist sinsi kullanımı, belliki bilinçsizce, kimi yerde sinsice devam etmekte. 

Kısaca serbest rekabetci kapitalizm ve tekelci kapitalizme değinip, UKKTH ile bağdaşıklığına geçelim.

    Lenin , Emperyalist Ekonomizm yazısında “Ekonomik açıdan emperyalizm kapitalizmin gelişmesindeki en yüksek aşamadir, üretimin çok büyük ve engin boyutlara ulaşmasıyla serbest rekabetin yerini tekele bıraktığı aşamadır”der. Serbest rekabetci kapitalizmle siyasi karşılaştırırkende  “”Bu yeni ekonominin, tekelci kapitalizmin (emperyalizm tekelci kapitalizmdir) siyasal üstyapısı, demokrasiden siyasal gericiliğe değişimdir. Demokrasi serbest rekabete tekabül eder. Siyasal gericilik tekele tekabül eder.”” (1)

Emperyalizm, ulusların Siyasal bağımsızlığını yok etmek ister., “çünkü siyasal ilhak çoğu zaman ekonomik ilhakı daha kolaylaştırır, daha ucuzlatır, daha rahat hale getirir, daha az güçlük çıkarır — tıpkı emperyalizmin, genel olarak demokrasi yerine oligarşiyi koymanın yollarını araması gibi.”” (1)
  
İlhak Nedir

Lenin Ulusların Kendi kaderini tayin Hakkı konusunda Polonyalıları eleştirirken, İlhak nedir yazısında,  İlhakı “zorla kendine bağlama”  olarak açıklar ve devam eder “”Ne kadar evirip çevirirseniz, gene de ilhak, bir ulusun kendi kaderini tayin etme hakkının çiğnenmesidir,….. İlhaklara karşı olmak, ulusların kaderlerini tayin etme hakkından yana olmak demektir.”” (2)

Marksizmin ulus konusunda ikiciliğini, yani emperyalist ülkeler ve ezilen ülkeler arasındaki farklı tutumunu göz önünde bulundurmadan, teorileri sloganlaştırıp şablonlaştırması, İkinci enternasyonalistler döneminden bu yana Troçkistler  ve onların görüşlerinden etkilenenler tarafından hala devam ettirilmekte.  Yurt savunması emperyalist ülkeler arası savaşlar için, yani gerici savaşlar için, geçerli değildir. Yurt savunması, emperyalist saldırıya uğrayan küçük ülkelerle aralarında olan savaşlar, yani , ilerici , savaşlar için geçerlidir.

Lenin bunu , İlhaklardan yanamıyız , yazısında şöyle belirtir.

“””Tezleri yazanlar, bu tuhaf beyanlarını haklı göstermek için, "emperyalizm çağında yurt savunmasının, kendi burjuvazisinin yabancı halkları ezme hakkını savunmak olduğunu ileri sürüyorlar. Ama bu, yalnızca emperyalist savaş için doğrudur, yani emperyalist devletler ya da emperyalist devletler grupları arasındaki savaş için, savaşan iki tarafın "yabancı halkları" ezmekle yetinmeyerek, kim daha çok halkı ezecek diye birbirlerine karşı savaş açtıkları durumlar içindoğrudur.””
“”Biz, emperyalist savaşta, "yurt savunmasını" reddediyoruz.””
“”Görüldüğü gibi, tezlerin Polonyalı yazarları, genel olarak yurt savunmasını, yani belki de bunlar, "emperyalizm çağında" olanak-dışı oldukları için ulusal savaşları da reddediyorlar.””
“” ek olarak şunu belirtelim ki, bir bölgenin ya da bir ülkenin kendisini ilhak etmiş olan devlete karşı ulusal ayaklanması, pekâlâ, savaş değil de ayaklanma olarak nitelendirilebilir”” (3)
Örneğin Suriye de ki hakim sınıf burjuva olması nedeniyle, kapitalizme karşı olmadığından  emperyalizme karşı olamaz, diye, atılan slogan, eğer bilinçsizce değise, ne kadar sinsi olduğu, ve emperyalizme teslimiyetciliğin sloganı olduğunu Lenin, aynı yazısındaki  şu sözleri ortaya koyar;
 “”Onlar, bir savaş ya da ayaklanma hakkında bir hükme varırkenonun gerçek toplumsal içeriğini(ezilmekten kurtulmak amacıyla ezilen ulusun savaşımı) gözönünde tutmuyorlar, ama yalnızca şu anda ezilmekte olan bir burjuvazinin, eninde sonunda "ezme hakkını" kullanacağı olasılığını gözönünde tutuyorlar.”” (3)
Lenin “Böyle bir iddiada Marksizmin zerresi yoktur, bunu genel olarak devrimci de sayamayız” (3) der.

Emperyalist işgal, ilhaktır, “ilhak, ulusların kaderini tayin etme hakkını engeller, ya da başka bir deyişle, çünkü ilhak, ulusal baskının biçimlerinden biridir””  (4)

Bernstein ve Kautskye dayanan Troçkist görüş, öz olarak, emperyalist ilhakların bu ülkelerde ekonomiyi geliştireceği, ülkeleri modernleştireceği ve sosyalizmin inşasını çabuklaştıracağı savıdır.
Emperyalizmin tekerleği, kurulmuş bir kapitalist devleti ezerek nereden geçti ise, orada, emperyalist zulmün vahşi biçiminde, kapitalist dünyanın siyasal ve iktişadi merkezileşmesi oluşur ki, bu da, sosyalizmi hazırlar. ... " (3)
Lenin, aynı yazısında, bu savı savunanların, “”onların başlıca iddiası, askeri zorunluluk değil, emperyalizm çağında bir merkezileşmeyi sağlayan ilhakların iktisadi bakımdan ilerici niteliğidir”” olarak eleştirir ve  bu savı “İlhakların bu tarzda haklı gösterilmesi struveciliktir, Marksizm değil” (3) olarak değerlendirir.

Kautskyist Troçkistlerin bu “anti-kapitalist” hızlı slocanlığı ile yapmaya çalıştıkları  ekonomi ve siyaset de ayırım yapmak, birini öne çıkarıp diğerini göz ardı etmek.  Yani tekelci kapitalizmin (emperyalizmin) ekonomik açıdan ilerici yönünü öne çıkarıp, onun siyasi olarak gericiliğini göz ardı etmek. Lenin in Kautskyi eleştirisinde vurguladığı gibi;
“ Emperyalizmi belirleyen şey, sanayi sermayesinin yönetimi değil, mali sermayenin yönetimidir, özel olarak tarım ülkelerini değil, her türden ülkeyikendine katma çabasıdır. Kautsky, emperyalist politikayı, emperyalist ekonomiden ayırıyor, "silahsızlanma", "ultra-emperyalizm" ve benzeri zırvalar türünden kaba burjuva reformculuğuna yolaçmak için, politikadaki tekeli, ekonomideki tekelden ayırıyor. Bu teorik yanlışlığın amacı ve anlamı, emperyalizmin en derin çelişkilerini bulandırmak ve böylece emperyalizmin savunucularıyla, düpedüz sosyal-şovenistler ve oportünistler ile "birlik" teorisini haklı çıkarmaktır. " (5)
“”Gelinen yerde ulusal kurtuluş mücadelelerinin , yani "yarı-sömürge ve sömürge ülkelerdeki mücadeleler artık çoğunlukla feodalizme değil emperyalizme karşı verilen mücadeleler" olduğu ve “”Gerçekten ulusal kurtuluş için verilen savaşları yadsımak, Marksizmin belki de en kötü karikatürünü ortaya koymak demektir”” (6) diyen ve bu emperyalizme karşı mücadelelerde “anti-kapitalist” olma şartı koymayan Lenin Sosyalist Devrim ve Demokrasi uğruna Savaşım yazısında bunu şöyle açıklar;

" Sosyalist devrim tek bir hareket, bir cephede tek bir muharebe değil, çetin sınıf savaşlarının yer aldığı bütün bir çağ, tüm cephelerde, yani ekonomi ve siyasetin tüm sorunları üzerine uzun bir muharebeler dizisidir. Demokrasi uğruna savaşımın, proletaryanın dikkatini, sosyalist devrimden başka yöne çekeceğini, ya da bu devrimi gözden gizleyeceğini, ikinci plana iteceğini vb. sanmak büyük yanılgı olur. Tam tersine, nasıl ki tam demokrasiyi uygulamayan başarılı sosyalizm olmazsa, aynı şekilde, proletarya, demokrasi uğruna, bütün alanlarda tutarlı bir devrimci savaşım yürütmedenburjuvaziyi yenilgiye uğratamaz. " (7)

İçinde bulunduğumuz dönemde genellikle ülkeler içindeki hakim sınıfların uluslarası şu veya bu tekelci sermayeden bağımsız olmadığı, onların bir uzantısı , işbirlikcisi olduğu , kapitalistlerin çıkarlarının kapitalizmin çıkarlarıyla bağdaşık olduğu somut gerçeğinden yola çıkarsak, her hangi küçük bir ülkeye yapılan emperyalist saldırının özünde kendi işbirlikcilerini değil, o ülke ezilen halkları ve onların mücadelelerini hedef aldığı gerçeğini görebiliriz. Emperyalizmin sömürü politikasının değişik bir şekilde devamı olan saldırı ve işgallere karşı mücadele haklı ve demokratik içerikli mücadelelerdir. Bu mücadelelere Anti Kapitalist olmadan anti-emperyalist olunamaz gibi şabloncu bir sloganla karşı çıkmak, Lenin in de vurguladığı gibi emperyalizmin çıkarlarına hizmet edenlere Solcu teorik kılıf sağlamaktır. 

İlave olarak Leninin şu sözleri dikkatle ve derinlemesine değerlendirilmeli ;
""soyut olarak emperyalizmi kapitalizmin yeni bir aşa­ması, yani ultra-emperyalizm aşaması “düşünülebilir” dense, buna itiraz edilebilir mi? Hayır. Soyut düzeyde böyle bir aşama düşünülebilir. Bu­nunla beraber, pratikte geleceğin yumuşak meselesi adına günümüzün zor meselelerini inkar eden oportünisttir. Teorik olarak, bu günümüz yaşa mında karşılaştığımız gelişmelere dayanacağına, rüyalara dalmaya ben­ zer. Gelişimin, istisnasız tüm işletmeleri ve devletleri içine alacak tek bir dünya tröstünün kurulması yönünde olduğundan şüphe yoktur. Ama bu yöndeki gelişme öylesine stres, tempo, antagonizmalar, çelişkiler ve tepe taklak gelişler içinde -sadece ekonomik değil, fakat aynı zamanda politik, ulusal vs.- gelişmektedir ki ulusal fınans kapitallerin dünya çapında bir ultra-emperyalizm yapısında birleşmesinden önce, emperyalizm kaçınıl­ maz olarak yok olacak ve kapitalizm kendi karşıtına dönüşecektir." (8)
Yukardaki bu Leninin teori ve değerlendirmeleri ışığında, ezilen, sömürülen, işgal edilen ülkelerdeki mücadelelere “anti-kapitalist” olma ön şartı koyup, sonuçta onu destekleyip desteklememe tavrını belirleyici içeriği olan bir slogan, ulusal kurtuluş mücadelelerini ve Ulusların Kendi Kaderini tayin Hakkını reddetme sonucuna ulaşır. 

Sosyalistlerin mücadelesi, üretim ilişkileri ve üretim araçları sahipliği- ekonomik ve siyasi- anlamında Anti-Kapitalist ve Anti-emperyalist dir. Ama bu demek değildirki işçi sınıfının gelişmemiş olduğu, ya da emperyalist işgal altında olan ulusların mücadelesi bu anlamda ve içerikte olması gerekir. Şüphesizki arzulanan bu dur. Ama Marksist Leninistler “ arzular”dan değil, “gerçek” lerden yola çıkar.

Bu yaklaşımla, işgal ve ilhak altında olan Suriyedeki mücadele ve genelde  Kürt Halkının Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, anti kapitalist olmadığı sürece, anti emperyalist olamaz. O zaman Kürt Ulusal hareketi anti kapitalist olmadığı nedeniyle, Anti Emperyalist de olamıyacağından, işgal altında da olsa,  "ilerici" olamaz, desteklenemez.  Bu sloganın ulaştığı sonuç tam da budur. Bu slogana göre, yarın ABD ve İsrail İranı, işgal etse, orada onlara karşı olan  “ulusal kurtuluş mücadelesi” anti emperyalist olamaz. 

Bu anlayışla, Bernsteinın, ve günümüz Huntingtonun teorisine dönüyoruz. “Emperyalizm ekonomiyi geliştirir medeniyet getirir, “ işgal etsin her feudal ülkeyi ve “medenileştirsin”. Bu anlayışın Marksizm Leninizmle , uzaktan yakından bir bağdaşığı olamaz, en fazlasından Troçkist ve Anarşist görüş olabilir. 

Hızlı sol sloganlar atalım derken, sağ sapmanın uçurumundan aşağı kaymayalım.

Erdoğan Ahmet

Aralık 9, 2017






Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.