Gorbaçov: itiraf etmiş bir hain
Mihail Gorbaçov: “Tüm arzum komünizmi tasfiye etmekti”
“Tüm arzum komünizmi, tüm halk üzerindeki diktatörlüğü tasfiye etmekti. Beni bu misyonumda destekleyen ve teşvik eden karımdı. O bu görüşe benden önce ulaşmıştı. Bunu ancak üst düzey bir yönetici mevkiine gelerek yapabileceğimi biliyordum. Bu yolda karım beni en üst makama kadar tırmanmaya teşvik etti. Batıyı iyice tanıdıktan sonra kesin kararımı verdim. Tüm SBKP ve SSCB aygıtının yok edilmesi gerektiğine karar verdim. Aynı zamanda bunu diğer tüm sosyalist ülkelerde de yapmalıydım. Benim idealim sosyal demokrasiye giden yoldu. Ancak bu sistem halka yararlı olabilir. Bu arayışı sonuna kadar götürmeye karar verdim. Benimle aynı görüşte olan Yakovlev ve Şevardnadze gibi bazı arkadaşlar buldum. Hepsi SSCB ve komünizmin dağıtılması işinde teşekkürü haketmişlerdir.
Komünizm olmadan dünya daha iyiye gitmektedir. 2000 yılından sonra dünya daha iyi olacak, çünkü gelişecek ve zenginleşecek. Ancak buna karşı direnecek ülkeler vardır. Çin bunlardan biri. Tienanmen Meydanı olayları sırasında Pekin’de bulunuyordum, orada komünizmin Çin’de gerçekten çökeceğini düşündüm. Çinli liderlere ısrarla protestoculara hitap etmek istediğimi bildirdim ama bunu yapmama izin vermediler. Komünizm Çin’de düşerse, tüm dünya daha iyi olacaktı ve dünya barışına daha çok yaklaşılmış olacaktı. SSCB’yi kurtarmak istedim ama sosyal demokrasinin gelmesi koşuluyla. Bu yapılamadı. Yeltsin iktidar istedi, demokrasi ya da benim yapmak istediklerim hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Biz hakların ve özgürlüğün olduğu demokratik SSCB’yi istiyorduk.
Yeltsin SSCB’yi dağıttı ve o sırada ben Kremlin’de değildim. Tüm gazetelerden muhabirler gelip bana ağlayıp ağlamadığımı sordular? Ağlamamıştım, çünkü de SSCB’de Komünizmi yok etmeyi gerçekten başarmıştım ve Avrupadaki diğer sosyalist ülkelerde de. Ağlamadım çünkü esas amacıma ulaşmıştım, ki o da Avrupa’da komünizmin yenilgisiydi. Ancak şunu da bilmelisiniz, komünizm Asya’da da yenilmelidir. Tüm dünyada demokrasi ve özgürlüğe daha çabuk geçiş ancak böyle mümkün olabilir.
SSCB’nin tasfiyesi ABD’nin çıkarına olmamıştır. Çünkü ortaya benim Bağımsız Egemen Cumhuriyetler Birliği adını vermek istediğim güçlü bir demokratik ülke çıkmadı. Bunların tümünü başaramadım. Tüm küçük ülkeler şimdi ABD’ye yardımından dolayı teşekkür ediyorlar. Komünizm belasını ortadan kaldırarak ABD ve eski SSCB’nin partnerler haline gelmesini sağlamak istedim. Bu ikisi dünyayı yönetecek iki ülke olabilirdi. Demokrasiye giden yol uzun olacak, ama hızla ilerleniyor. Şimdi tüm dünya komünizmin son kalıntılarını temizlemeli!
(Mihail Gorbaçov’un 1995 yılında Türkiye ziyareti sırasında Ankara’da gazetecilerle yaptığı toplantıdan. kaynak: Revolutionary Democracy, Nisan 2000 http://www.revolutionarydemocracy.org/rdv6n1/gorbach.htm)
——————————————————————————–
Mihail Gorbaçov ayrıca SSCB’nin bilinçli bir mezarkazıcısı olarak tamamına erdirdiği tasfiyeci yürüyüşün, Kruşçev’in Stalin üzerinden komünizme saldırısıyla açıldığını iş işten geçtikten sonra da olsa büyük bir açıklıkla saptamıştır:
“(…) 21. yüzyıla girebilmek için, genel uygarlık değerlerine sahip, gelişmiş bir ülkeye ihtiyaç vardı. Bunu sağlamaksa çok zordu. Stalin döneminde bile reformların gerekliliğinden söz edilmiştir. O dönemin Nikita Kruşçev’i, ilk reformcu sayılır. Hatırlanacağı gibi “kişiye tapma politikası”nı eleştiren bir konuşma yapmıştı. Onun başka hataları olmasına rağmen, reformlar için ilk adımı atması çok önemliydi. Stalin döneminde, çıkıp büyük bir cesaretle reformların gerekliliğini söyleyen ve Stalinizme karşı gelen kişidir o. Bundan sonra, başka bir boyutta reform denemeleri var: Kosigin reformları, hatta Brejnev’in de ilk dönemde bu tür girişimleri vardır.”
(Mihail Gorbaçov’un 28 Nisan 1995 tarihinde Ankara Sheraton Oteli’ndeki konuşmasından. kaynak: Gorbaçov Türkiye’de, İstanbul ve Ankara Konferansları, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Haziran 1997)
Gerçek şu ki Kruşçev Stalin hayattayken ona karşı hiçbir eleştiri getirmediği gibi ona en aşırı övgüleri yağdırmakta başkalarıyla yarışıyordu. Kaldı ki bu durum Stalin’in öldüğü 1953′ten sonra da 1956 yılındaki SBKP 20. Kongre’sinin “gizli” oturumuna kadar böylece sürdü. Aynı izleyicisi ve eserinin tamamlayıcısı Gorbaçov gibi Kruşçev’in yöntemi de “cesur eleştiriler” ve açıksözlülükle yol almak değil asıl niyetlerini süslü sözler arkasında yığınlardan gizleyerek amaçlarına ulaşmaktan ibaretti. (- Stalin Arşivinin notu)
Hiç yorum yok