CHP nin başlattığı yürüyüşü desteklemekle, CHP yi destekleme özdeşleştirmesi mantığı
Erdoğan A
“””Kendinden daha güçlü olan bir düşman, ancak en son dereceye varan bir kuvvet gerilimi pahasına ve düşmanlar arasındaki en küçük "yarığı",…. ülkenin içindeki burjuvazinin çeşitli grupları ve kategorileri arasında en küçük çıkar çelişkilerinden ve aynı zamanda geçici bir müttefik olsa da, sallantılı olsa da, koşula bağlı bulunsa da, pek o kadar sağlam ve güvenilir olmasa da, sayıca güçlü bir müttefiği kendi tarafına kazanmak için, en küçük olanaktan en büyük özen ve uyanıklıkla, en ustaca ve en akıllıca yararlanıldığı takdirde, yenilgiye uğratılabilir. Bu gerçeği kim anlamadıysa, ne marksizmin, ne de genel olarak çağdaş bilimsel sosyalizmin zerresini anlamamıştır… “”” Lenin Sol Komünizm
Yazılan yazının içeriğine karşı olmakla , yazana karşı olma özdeşleştirme anlayışı , Türkiyede konuların “kişiselleştirilmesi” hastalığınıda beraber getirmiştir. Bu yaklaşımın temelinde yatan “duygusallık”tır. Ne yazıkki bu duygusal- subjektif yaklaşım, siyasi alandada “objektif” - gerçekçi olmayı engellemiş ve engellemeye devam edecek. Bu duygusal yaklaşım ve tepkileri günümüzde hemen her konuda görüyoruz. Söylenilen ne kadar doğru olursa olsun, somut bir haber bile olsa, muhakkaki bir taraf “alın”ıyor ve diğerini , hiç bir kanıt getirmeye bile gerek göstermeden damgalamaktan çekinmiyor. Bu tavır bir Marksist Leninistin tavrı olamaz. Bu burjuva ideolojisin kişinin pratiğinde yansımasından başka bir şey değildir.
“””Kendinden daha güçlü olan bir düşman, ancak en son dereceye varan bir kuvvet gerilimi pahasına ve düşmanlar arasındaki en küçük "yarığı",…. ülkenin içindeki burjuvazinin çeşitli grupları ve kategorileri arasında en küçük çıkar çelişkilerinden ve aynı zamanda geçici bir müttefik olsa da, sallantılı olsa da, koşula bağlı bulunsa da, pek o kadar sağlam ve güvenilir olmasa da, sayıca güçlü bir müttefiği kendi tarafına kazanmak için, en küçük olanaktan en büyük özen ve uyanıklıkla, en ustaca ve en akıllıca yararlanıldığı takdirde, yenilgiye uğratılabilir. Bu gerçeği kim anlamadıysa, ne marksizmin, ne de genel olarak çağdaş bilimsel sosyalizmin zerresini anlamamıştır… “”” Lenin Sol Komünizm
Yazılan yazının içeriğine karşı olmakla , yazana karşı olma özdeşleştirme anlayışı , Türkiyede konuların “kişiselleştirilmesi” hastalığınıda beraber getirmiştir. Bu yaklaşımın temelinde yatan “duygusallık”tır. Ne yazıkki bu duygusal- subjektif yaklaşım, siyasi alandada “objektif” - gerçekçi olmayı engellemiş ve engellemeye devam edecek. Bu duygusal yaklaşım ve tepkileri günümüzde hemen her konuda görüyoruz. Söylenilen ne kadar doğru olursa olsun, somut bir haber bile olsa, muhakkaki bir taraf “alın”ıyor ve diğerini , hiç bir kanıt getirmeye bile gerek göstermeden damgalamaktan çekinmiyor. Bu tavır bir Marksist Leninistin tavrı olamaz. Bu burjuva ideolojisin kişinin pratiğinde yansımasından başka bir şey değildir.
“”Genel olarak gerçi CHP yi desteklemekle, akp dini gericiliğine muhalefet olan kitleleri desteklemek , arasında bir ayırım yapmak gerektiğini biliyoruz, En azından taktiksel olarak o kitleleri yalnız bırakmamak, dini gerici Faşistlere karşı önemli bir mesaj olur. Ne yazıkki ortada bir tane önderliği ele alabilecek hareket yok, ama bu, özellikle bu, elimizi kolumuzu bağlayıp oturmamızı gerektirmez...CHP liderliği zaten kendisini tabanındaki ilerici kesimden soyutladı, bu bile devrimcilerin onları kazanma yolunda önemli bir taktiksel nedendir yürüyüşü desteklemek için.””
Bu mesajdan CHP nin desteklendiği sonucunu çıkartmak için, sihirbaz olmak gerekir.
““yani o Zaman CHP yi destekliyorsunuz”” diyor bu bir zamanlar partili lerden biri olan yoldaş.
Enhızlı Marksist Leninist görünüm için alınan tavırlar, söylemler aslında Anti-Marksist olmakla sonuçlanıyor.
Marksizm bir reçete değil, kılavuzdur. Somut şartların somut değerlendirilmesi yapılarak, emekci halkların mücadelesi çıkarları doğrultusunda en doğru kararları almayı gerektirir. Yani bir “ÇIKAR” sorunudur, bu yönde strateji ve taktiklerin uygulanmasını gerektirir.
Yapılan en büyükezberci-slogancı hata, dönemleri ve evreleri birbirine karıştırmaktır, yada ezbercilik bu birbirine karıştırmanın temel nedeni olmuştur.
Temel ” Emperyalist ve emperyalist olmayan ülke”, “haklı savaş, haksız savaş”, “capitalist dönem tekelci emperyalist dönem” vb ayırımların göz ardı edildiği bu slogancılığın bir başka ve günümüze özgül olanıda- Devrimden sonrası- devrim dönemi- Faşizm ve Savaş gibi ACİL dönemler, ve devrimci örgütlenme, mücadeleyi geliştirme dönemleri..
Şüphesizki bunların hepsi birbirine diyalektik olarak bağlı, ama her biri kendine özgü taktik ve mücadele biçimlerini gerektiren içeriğe sahiptir. Birisi için geçerli olan taktik ya da biçim diğeri için geçerli olmayabilir. En azından şu ayırım kesinlikle yapılması gerekir, biz Devrimi yapmış bir dönemde değiliz, ondan önceki dönem ve evrelerle ilgili değerlendirmeler öncelik taşır.
Eğer biz Marksist Leninistsek, temel teorik dayanağımız Marksist Leninist ustalar olacaktır. Bu
temelde bakalım.
temelde bakalım.
Lenin Siyasi Ajitasyon ve Sınıf Bakış açısında şunları söylüyor.
""Otokrasi, burjuvaziye onu sosyalizmden koruma garantisi (?) verir ama halk haklarından yoksun olduğu için bu koruma zorunlu olarak bir polis şiddeti sistemine dönüşür ve tüm halkın nefretini kazanır…………..Bir Sosyal-Demokrat’ın hoşnutsuzluğu ve başkaldırmaları karşısında kayıtsız kalmasına izin vermeyen tam da “sınıf bakış açısı”dır.
Şimdi , Bırakalım bir an AKP ye nefreti olan bütün muhalefetibir yana, CHP nin tabanı kimlerden oluşuyor ?
Aynı yazısında Lenin tamda bizim ülkenin “ devrimci örgütlenme” zayıf durumuna uygun şu sözleri söylüyor.
“””””. Akıldan çıkarmamalıyız ki, bir yıllık yoğun bir siyasi yaşantı içinde proletarya, siyasi açıdan sakin geçen birçok yıl içinde olduğundan daha fazla devrimci eğitim elde eder. Yukarıda sözü edilen sosyalistlerin bilinçli ya da bilinçsiz olarak siyasi ajitasyonun konularını ve içeriğini sınırlama eğilimleri bu yüzden özellikle zararlıdır.””””””
Yani bu içinde bulunduğumuz durum Türkiyedeki Devrimci Mücadelenin geliştirilmesi ve güçlenmesi için çok önemli bir fırsat yaratmıştır.
1- Sınıf bakış açısı olarak bu hoşnutsuzluğa kayıtsız kalamayız
2- Bu en geniş kitlelere ulaşma, kaynaşma ve eğitme fırsatına sırtımızı ters dönemeyiz
Lenin devamında “sınıf bakış açısı” nın, proletaryanın her demokratik harekete bir itici güç sağlamasını gerektirdiğinden bahsediyor... Yani elini kolunu bağlayıp oturma değil, o demokratik hareketi daha da ileriye itmek için aktif olması gerektiğini, o hareketin itici gücü olması gerektiğini söylüyor. Bunuda , “”....unutmayacağız ki, eğer bir kişiyi ileri itmek istiyorsak, ellerimizi sürekli arkasında bulundurmalıyız. Proletaryanın partisi, her liberali tam bir santim ilerlemek üzereyken yakalamayı ve bir metre ilerlemesini sağlamayı öğrenmelidir." sözleriyle herkesin anlaması gereken bir şekilde net ortaya koyuyor.
Bu değerlendirmeleri , Türkiyeyi orta çağlara gönderme , savaşa sürükleme peşinde koşan dini gerici faşizmin döneminine uygularsak , sanırım önemini daha da arttırıyor.
Yani CHP adalet yürüyüşünü desteklemek, ona katılmak CHP yi Desteklemek değil,tam tersine, İşçi sınıfının mücadelesini ilerletmek için “sınıf bakış” açısıyla, “itici” güç olma pratiğidir. Bu bilinçlimi yapılıyor? sanmıyorum. Ama destekleme, doğru bir Pratik ve hiç bir şekilde CHP yi desteklemeyle aynılaşmaz, tam tersine onun tabanının devrimci saflara kayması yönünde gelişmeleride doğurabilir.
Taktiksel yaklaşımda ciddi bir şekilde dikkate alınması gereken iki anlayış , ve gerçeği , Dimitrov ve Stalinden şu sözler çok açık bir şekilde özetler.
"" "Orta tabakaların sorunu kuşkusuzki işçi sınıfı devriminin temel sorunlarından biridir. Orta tabaka köylülük ve küçük kentsel çalışan insanlardır. Onda dokuzu orta sınıf olan Ezilen milliyetlerde bu kategoriye konulmalıdır. Gördüğünüz gibi, bunların ekonomik yapıları , onları proletarya ile kapitalistler arasında yarı yola koyar. Bu tabakaların ilgili önemi, iki durumda belirlenir: ilk olarak, bu tabakalar , belirli bir oranda, mevcut devletlerin nüfusunun büyük çoğunluğunu ya da nüfusun geniş bir azınlığını oluştururlar; ikincisi, onlar kapitalist sınıfların proletaryaya karşı ordusunu oluşturduğu önemli kaynakları oluşturmaktadır......
Eğer bu orta tabakalar en azından nötralize bile edilememişlerse, henüz onları kapitalist sınıftan ayırmayı becerememişlerse, ve eğer onların çoğunluğu hala sermayenin ordusu olarak hizmet veriyorsa PROLETARYA İKTİDARI ELE GEÇİRMEYİ CİDDİ BİR ŞEKİLDE DÜŞÜNEMEZ""" Stalin Ekim Devrimi ve orta sınıf sorunu
Ne yapmayı öneriyor bu Hızlı Marksistlerimiz? Orta Tabakayı boşver, sosyal demokratları boşver?
""Kapitalizmin dayanılmaz yaşam şartları yarattığı, kimisi tamamıyle hiç bir örgütlenme içinde olmayan, kimisi sınıf düşmanları tarafından yönlendirilen örgütlenmeler içinde olan, milyonlarca genç kadın ve erkekler, ısrarlı çalışmayla.. kazanabileceğiniz ve kazanmanız gereken,kardeşleriniz ve bacılarınızdır..."""" Dimitrov, faşizme karşı gençlikNe diyelim , bunların hepsi faşist, Atatürkçü, bilinçsiz, dindar deyip, kendi kendilerine uyanmalarını ve Devrimci olmalarını mı bekleyelim? yoksa onlarsız bir devrim mi düşünüyoruz?
Bu hızlı Marksistlere Leninin sona bıraktığım yazısını ilave etmeden şunu bildireyim ki, kişi olarak Troçkist partileri ve kemikleşmiş Troçkistleri, Anarşistleri ideolojik olarak CHP den daha tehlikeli görüyorum. Devrim öncesi normal şartlarda ve devrimden sonra bunlarla , onların Sol içinde gösterecek en küçük bir birliğe bile katılmasının kesinlikle karşısındayım. Ancak , eğer etkin ve belirleyici olacak şekilde, nitelikli güçleri varsa , içinde bulunduğumuz dönemde onlarla bile birlikte mücadele çağrısına karşı değilim.
Yukarda bahsettiğim devrim öncesi ve sonrası yaklaşım konusunda Leninin (revizyonistler tarafından her iki dönemi kapsayacak şekilde cımbızla kopartarak kullandıkları)Komintern RCP (B.) Delegasyonu Raporundaki Taslak Karara Dair Teklif yazısı bu konuda kısa ama öz olarak çok şey anlatır.
Bu devrim öncesi
“””Birleşik cephe taktiğinin amacı ve anlamı , sermayeye karşı daha fazla işçi kitlelerinin mücadele içine çekilmesinden oluşur, hatta bu, mücadeleyi beraber vermek için 2 ve 2.5 üncü enternasyonallere tekrarlanan teklifler verilmesi anlamına gelse bile. “””
Bu Devrim sonrası
“”İşçilerin çoğunluğu kendi sınıfını, yani kendi Sovyeti ni, "genel ulusal" ( burjuvaziyle ortak) temsilcilerini değil, zaten kurmuşlarsa, ve burjuvazinin politik egemenliğini devirdilerse, Birleşik Cephenin taktikleri elbetteki,Menşevikler ("RSDLP") ve SR'ler ("Sosyalist Devrimci Parti") gibi partilerle işbirliği önermezler, bunların Sovyet iktidarının muhalifleri olduğu ortaya çıkmıştır. Sovyet yönetimi altındaki işçi sınıfı kitlelerine olan etki, Menşeviklerle ve S.R'lerle işbirliği arayarak değil , yukarıda belirtildiği şekilde uzatılmalıdır . “”
Sovyet iktidarı muhalifi Menşeviklerle ve Sosyalist Devrimcilerle mücadeleyi “beraber” vermekten bahsetmek ?, bizim hızlı solculara göre eğer CHP yürüyüşünü desteklemek CHP yi desteklemekse, onlara göre demekki Lenin Menşevikleri desteklemiş oluyor.
Aslında bu Hızlı Marksistlik adına anti MList yaklaşımı çürütmek için bu konuda Marksist Leninist ustalardan yüzlerce alıntı yapılabilir . Sorun teorik olarak değil, gerçek yaşamın kendi gerçeği olarakkarşımızda duran Faşizm ve savaş sorunu. Ya elini kolunu bağlayıp laf ebeliği yapacaksın, ya da bu Türkiyeyi orta çağa göndermeye uğraşan faşist iktidara karşı aktif hareketler örgütleyeceksin , yapamıyorsan aktif olan hareketleri destekleyeceksin, daha ileri adım atmaları için itmeye çalışacaksın.
Sanırım bir Marksist için ve işçi sınıfının mücadelesinin gelişmesi ve olanakları anlamında Otokrasi ve Cumhuriyet arasındaki farkıda bu Hızlı Marksist arkadaşlara anlatmak zorunda kalmayız.
Erdoğan Ahmet
Haziran 24. 2017
Not- Bir mesajda gençlere 70 lerdeki bir tartışmadan örnek verip şunları söylemiştim.
Günümüz devrimci gençlerin iki alternatifi var, ya bu tekkeciler gibi kabuğunuza çekilip , tabanda, sizin kadar , uyanma anlamında, şansı olmayan insanları entellektüel ve sekter bir şekilde gericiliğin kucağına iteceksiniz, ya da Devrimci sabır, hoşgörü ile onları devrim saflarına kazanmak için çalışacaksınız ki, tekkeciler gibi yalnız kalmayın ilerde.
Onlara, onların -düşünce olarak- ne oldukları temelinde değil, ne için mücadele etmeleleri gerekliliği temelinde, onların anlayabileceği dilden yaklaşmak gerekir. Onlara saldırarak değil..
Hiç yorum yok