Header Ads

Header ADS

“Rus Devriminin Önderi” Troçki'nin Bazı Özellikleri Üzerine

Rus devriminin “24 ayar gerçek” lideri Troçki!

Troçkiciliği araştırmak için kaynak aramaya gerek yoktur. Troçki'nin kendisi başlı başına yabana atılmayacak tek kaynaktır. 1928'e kadar “eser”lerinin 17 cildi SSCB'nde yayımlandı. Bunun ötesinde tek tek kitaplarının, broşürlerinin, derlemelerinin, konuşmalarının vs. binlerce baskısı yapıldı. Ülkeyi terk ettikten sonra bu “eser”leri yeniden basıldı. Kendisini gelecek nesillere hazırlayan, bu bakımdan oldukça titiz olan Troçki gibi bir politikacı tarihte pek görülmemiştir. “Rus devriminin önderi”nin yaşam hikayesi en ince noktasına kadar kendisi tarafından otobiyografik olarak hazırlanmıştır ve bu hikayede “devrimin önderi” tek başına değildir. Bir biçimde ilişkide olduğu insanların özellikleri de anlatılır; onu sürgüne götüren faytoncudan Çarın bakanlarına, Batı sosyal demokratizminin önderlerinden Rus devriminin önderlerine varana kadar hiç kimse unutulmamıştır.

Troçki'nin “tarihsel mirası”nın sistemleştirilmesi için Moskova'da yetenekli bir dizi gazeteci ve editör çalıştırılmıştır. Troçki, üretken olduğu için bu sayısız personel hiçbir zaman işsiz kalmamıştır. Troçki, hiçbir yere özel stenografisti (yazıcısı) olmaksızın gitmezdi; her konuşması, her görüşmesi, her selamlaması mutlaka ve mutlaka kayda geçerdi. Öyle ki, Ordu ve Deniz Halk Komiseriyken her direktifi, her emri üç nüsha olarak hazırlanırdı. Bunlardan birisi Troçki'nin özel arşivine konurdu. Troçki'nin kendi türünden olanlar için imrendirici, dudak uçuklatıcı bir arşivi vardı. Bu arşiv, ülkeden ayrılırken iki tren vagonuna zor sığdırılmıştı.

Gerçi Troçki reklamcılık mesleğini öğrenmemişti, ama reklamcılıktan ve kendini tanıtımdan çok iyi anlardı; kendini tanıtım onun en güçlü yanıydı. Ekim Devriminden sonra kendini tanıtım çabası meyvelerini verdi: Konuşmalarda ve yazılarda Troçki'nin adı Lenin'inkinden daha sık geçtiği durumlar hiç de az değildi. Herhalde bu durumdan dolayı olsa gerek M. S. Uritzki, “Büyük devrim zamanı geldi. Ve görüyorsunuz ki, çok akıllı olmasına rağmen Lenin, Troçki'nin dehası yanında sönük kalıyor” diye değerlendiriyordu (10). O zamanlar Lunaçarski de bir Troçki hayranıydı. Onun hakkında şunları söyler: “Troçki'ye yakın olanların çoğu, Troçki'nin kazandığı büyük başarıların ve kişiliğinin kapsadığı geniş alanın etkisinde kaldılar ve onda Rus devriminin gerçek lideri olma niteliğini gördüler” (11).

Hayranları bu Halk Komiseri'ni Ekim Devriminin “özü, çehresi ve ruhu” olarak görüyorlardı. “Troçki, Rus devriminin bütün karakterini kendinde cisimleştiriyor” diyorlardı. Bundan dolayı da Troçki'yi “devrimin üst önderi” diye tanımlıyorlar ve “Lenin, Smonli'ye geç geldi” diye inceden inceye gönderme yapıyorlardı. Böylesi değerlendirme yapanlar taraftar olarak tanımlanamazlar; bunlar olsa olsa Troçki'nin hayranlarıdır. Bu nedenle bu kavramı kullanıyorum. Böyle değerlendirme yapanlar bunun karşılığını da bulurlar. Bunlara literatürde “yalakacı” denir. Kime yalakacılık yapıyorlarsa karşılığında bir şeyler elde ederler. Ve Troçki etrafındaki insanları -bu tipten insanları- hiçbir zaman yaptıklarından dolayı mükafatsız bırakmamıştır.

Troçki, yurt dışında da nam salmıştır. RKP(B)'nin XIII. Kongresine katılan Fransız Komünist Partisi delegesi B. Suvarin Troçki'yi “üst insan” olarak değerlendirebilecek kadar ileri gitmiştir. “Üst insan” Friedrich Wilhelm Nietzsche'nin “üst insan”ını çağrıştırıyor, ama olsun. Önemli olan, Troçki'nin “insan üstü” olduğunu anlatmak değil mi? Bu delege herhangi biri değildir; Troçki'nin bir hayranıdır. Bu delege işi, bu “üst insan”ın adı “devrim için eş anlamlı”dır; Troçki, “Mont Blanc'ın aydınlatan zirvesi”dir diyecek kadar ileri götürür.

Prof. Dr. W. I. Kluschin'in anlattığına göre (12) o zaman çekilmiş, Lenin'i de gösteren film sayısı oldukça azdır. Ama Troçki'nin neredeyse hayatı bir “film”den ibarettir. Bunlar Troçki için çekilmiş, Troçki'yi gösteren filmler. Bu Halk Komiseri'nin her hareketi filmle tarihleştirilmiş; gittiği şehirlerde, halk toplantılarında Troçki, devasa portrelerde Troçki, karşılama selamlamalarında Troçki. Aslında Troçki, her hareketi kayda alınan Troçki'dir. Kayda alınmamış Troçki yok gibidir. Bu da yetmemiştir ve Troçki yaşarken adı şehirlere ve yerleşim birimlerine verilmiştir (Leningrad'ın bir varoşuna ve Gaçina şehrine Troçki'nin adı verilmiştir). Bu bakımdan, yaşayan politikacıların adını şehirlere verme pratiğinin öncüleri Troçkistlerdir.

“Onursal Başkanlık”ta da Troçki ilk sırayı kimseye kaptırmamıştır; ilk “emektar madenci”, ilk “emektar maden uzmanı”, ilk “emektar demiryolu işçisi”, ilk “emektar kızıl muhafız” Troçki'ydi. Tabii, böyle hep ilk olursan insanlar da seni devrimin birinci önderi sanır.


Bu durumda, özellikle Stalin'in otoritesi ve kişiliğiyle oynayan Troçkistlerin çok iyi düşünmeleri gerekir. SSCB'nde kişiye tapıcılığı yerleştiren Troçki'den başkası değildir. Lenin sağ iken ince broşür formatında bir biyografisi basılmıştır. 1927'de yine broşür formatında Stalin'in biyografisi yayımlanmıştır. Parti anketi sorularına verdiği cevapları biyografi formatında yazan ise iç savaş dönemindeki sekreteridir. Ama Troçki'nin hemen bütün eserleri otobiyografiktir. Troçki'nin Lenin ile ilişkilerini anlattığı ilk kitap 1924'te yayımlanan “Lenin Üzerine”dir. Yani kitap Lenin'in adını taşıyor, anlatılması gereken Lenin ile ilişkileri. Ama Troçki, Lenin'in yaşamından sadece iki kısa dönemi anlatır. Kitabın Türkçesi 226 sayfadır.


Troçki, herhalde önder olarak doğduğuna inananlardan biridir.

Troçki'in ilk biyografisini kadim dostu G. A. Siw yazar. Troçki'yi şöyle karakterize eder: “İşçiler onu sadece, faaliyetinin gerekli nesneleri olarak ilgilendirirdi. Onların içinde sadece kendini severdi”. “Kendini şiddetle ifade eden egoizm, kendini üstün beğenmişlik, ölçüsüz ve hastalık derecesinde kendini sevmek, konuşmalarda, yazılarda ve tavırda ölçüsüz gösteriş çabası” -işte bunlar Troçki'nin özellikleridir. Kendisi üzerinde bir üstünlüğe tahammülü olmayan Troçki'yi “kroket (oyununda) yenmek, en fena düşmana sahip olmak demekti” (13).

Martov'a göre Troçki, “her tarafta kendi açılır kapanır iskemlesiyle (ortaya) çıkar”. Yani kendi kişiliğini vurgular, düşüncelerinin “dahiliği”ni ve“orijinalliği”ni vurgulamaya çalışır.

I. Dünya Savaşından önce “Şafağımız”, “Yeniden doğuş” ve “Işın” gibi tasfiyeci gazetelerde aktif olarak çalışır.

Bolonya'da parti düşmanı “İleri” grubunun okulunda Pavloviç-Velman, Maslov ve Kollontay ile birlikte eğitmenlik yapar. Lunaçarski de bu okulun müdürüdür. Derslerinde Troçki, kahince Bolşevizmin çetin mücadeleler sürecinde siyasi sahneden silinip gideceğini açıklar, bu süreçte Lenin'in öleceğini iddia eder. Bu dönemde Lenin, Troçki'yi “Yudas-Troçki” -“Hain Troçki”- diye tanımlar, etkisini, dolandırıcılığını, yapmacık tavırlarını ve entrikacılığını vurgular.


Yaşamı boyunca Troçki bu özelliklerini devam ettirmiştir.


Troçki, Mayıs 1917'de Petrograd'a gelir. Lunaçarski'nin anlatımına göre “oldukça beklenmedik ve aynı zamanda tantanalı” bir şekilde Bolşevik olur. Ama başlangıçta Bolşeviklerle Menşevikler arasında duran ara grupta (Meshrayonka) yer alır. Bu grubun Bolşeviklerle birleşmesine karşı gelir. Geçici Hükümetle işbirliğinden yanadır. Lenin'in sosyalist devrim anlayışına şüpheyle bakar. Temmuz gösterisinden sonra Bolşeviklerden ayrılır. 'Beni hapse atın' diye Geçici Hükümete rica eder. Bu bakımdan da Troçki bir ilktir. Hapse atılması için hükümete ricada bulunan başka bir devrimci var mı, bilmiyorum. Bu ricası karşılık bulur. Bolşevik Parti IV. Kongresi söz konusu bu ara grubu partiye alır. Troçki'nin karşı gelmesine rağmen bu ara grup Bolşevik Parti'ye katılmış olur. Grubun temsilcileri olarak Troçki ve Uritzki de MK'ya alınır. Kornilov darbesi geri püskürtülür. Gönüllü gittiği hapisten çıkan Troçki'yi eniştesi Kamenev, Çheidze yerine Petrograd Sovyeti başkanlığına önerir. Troçki'nin Petrograd Sovyet başkanı seçilmesi için sürdürülen kampanyayı da sol sosyal-devrimci P. Dekonski yürütür. Bu Dekonski kısa bir zaman sonra Ohrana ajanı olarak teşhir edilir.


MK'da Troçki, Kamenev ve Zinovyev'in desteğiyle silahlı ayaklanmanın askeri-teknik hazırlığını sabote etmekle uğraşır. Troçki'nin amacı başkadır. Kitleler arasında ve Petrograd Sovyet'inde canlı bir tartışmayı örgütler. Petrograd Sovyeti'ni tartışma kulübüne dönüştürür. Ayaklanma döneminin gelip çattığı bir süreçte Troçki'nin tartışma aşkının arkasında yatan esas neden, ayaklanmadan yana olmamasıdır. Legal olanaklarla “devrim” yapma isteğidir. Sovyet Kongresi çağrısı yapılacak ve arkasından devrimci altüst oluştan sonra iktidarın kimin elinde olması gerektiğine karar veren bir kurucular toplantısı yapılacak! Troçki, Rus burjuva yasallığından kopmamaya oldukça özen gösterir. Troçki barışçıl “devrim”den yanadır. Yazı içinde de göreceğimiz gibi, bunu oldukça açık fikirlidir.

Troçki, Rusya'da devrimi barışçıl yoldan hallettiğini, devrimin yüzde yüz olmasa da oldukça büyük bir oranda gerçekleşmiş olduğunu açıklar. Troçki bu masalı “Ekim Dersleri” yazısında anlatır.

Okuyalım:

“Ancak, bununla birlikte şu da vardır ki, Sovyetlerin II. Kongresi'ne hazırlanıyor gözükerek ve bu kongreyi savunma süsü altında, ayaklanma hazırlıklarının yürütülmesi bize paha biçilmez faydalar da sağlıyordu. Petrograd Sovyeti olarak bizler, Kerenski'nin, garnizonun üçte ikisini cepheye sevk etme emrini iptal ettiğimizden beri fiili olarak silahlı ayaklanma halindeydik. O zaman henüz Petrograd dışında bulunan Lenin olayın bu yönünü ve önemini yeterince değerlendiremedi. Hatırlayabildiğim kadarıyla o zamanlar mektuplarında bundan söz etmiyordu. Oysa garnizonun Petrograd'dan uzaklaştırılmasına karşı çıkıp, Devrimci Askeri Komiteyi kurup (7 Ekim), tüm askeri kuruluşlara ve birliklere komiserlerimizi yollayıp, böylece hem Petrograd askeri bölgesi genel kurmayını hem de hükumeti tümüyle, tecrit ettiğimiz andan itibaren, 25 Ekim ayaklanmasının kaderi en azından dörtte iki oranında belirlenmişti. Yani bir anlamıyla, Petrograd birliklerinin Geçici Hükumete karşı silahlı ayaklanması (kan dökmeksizin) gerçekleştirilmişti. Bu da iktidar sorununu belirleyecek olan Sovyetlerin ikinci kongresinin savunmasını hazarlama şiarıyla gerçekleştirilmişti. Lenin'in kan dökmeden zafere ulaşabileceği düşüncesiyle ayaklanmayı Moskova'dan başlatma önerisi, gizlendiği yerden, Ekim ortalarına doğru başkent garnizonunun "barışçıl" ayaklanmasından sonra sadece zihniyet açısından değil, organik ilişkiler açısından da tüm askeri kademelerde gerçeklesen kökten değişimin farkına varma olanağına sahip olamamasından kaynaklanmaktaydı” (14).

Ne kadar uyanık değil mi? Lenin saklanmak zorunda kalıyor, Troçki işi bitiriyor! Tabii ki, böyle birisi “Ekim Devriminin birinci önderi” olacaktır! Petrograd Sovyeti başkanı olarak emir veriyor ve “Kerenski'nin, garnizonun üçte ikisini cepheye sevk etme emri iptal” ediliyor. Her şey “barışçıl” ve “demokratik” yoldan hallediliyor! Devrimin “barışçıl” yoldan büyük oranda gerçekleşmesinden iki hafta sonra Kışlık Saraya yapılan saldırı ise sahnenin kapanış eyleminden başka bir şey değildi. Ve bunların hepsi Petrograd Sovyeti başkanı olarak Troçki'nin önderliğinde gerçekleştiriliyor. Lenin saklanmak zorunda ve gelişmeleri “yeterince değerlendirme” ve “değişimin farkına varma” durumu yok! Ve diğer Bolşevik önderler de Troçki'nin deyimiyle “çömez” (15) oldukları için bağımsız düşünce geliştirecek durumda değillerdi. Bu ortamda Troçki'den başka devrimi ve nihayetinde insanlığı kim kurtarabilirdi ki? İşte bu nedenden dolayı olsa gerek Troçki'nin hayranları onu “Rus devriminin” birinci önderi ilan etmişlerdi! Ama 1924'te yayımlanan bu yazısında bir şeylerin doğru olmadığını, Troçki'nin gerçekleri anlatmadığını, doğruyu yazmadığını silahlı ayaklanmanın katılımcıları ve Ekim Devriminin bizzat şahidi olanlar açıkladılar. Troçki, devrim sürecinin bu anlatımından dolayı adeta “suç üstü” yakalanmıştı, ama pişkinliğe vurdu, anlatımını düzeltenler karşısında susmayı yeğledi.

SSCB'nde, Stalin önderliğinde katliamlardan, gaddarlıktan, baskıdan vb. bahseden Troçki, sorgusuz sualsiz, verdiği emirle insanları kurşuna dizdirmenin baş temsilcisidir. Troçki, “devrimin ateşli, cezalandıran eli”ydi. Bu tanımlama daha ziyade yurt dışında kullanılıyordu. Bununla cephede ve cephe gerisinde kitlesel baskılar, tutsakların kurşuna dizilmesi, Rus aydınlarının cezalandırılmaları kastediliyordu. Kanıtlanamayan ihanetten dolayı askeri polislerin, Doğu Cephesinde önder siyasi temsilcilerin savaş mahkemesine verilmesi ve kurşuna dizilmesi talebi -Troçki'nin bu talebi- ancak Lenin'in müdahalesiyle durdurulabilmişti. Troçki'nin şımartılmış “demir”den tümeni tam da bu dönemde, savaşacağı yerde müzik eşliğinde askeri düzenle Beyazların (karşı devrimcilerin) safına geçmişti.

O meşhur treni, zırhlı ve zırhsız vagonlardan oluşmaktaydı; bu vagonlara, yedi otomobil alan bir garaj, bir matbaa, haberleşme istasyonları, çok sayıda yazı işlerinde çalışan ve stenografist yerleştirilmişti. Ordu ve Deniz Halk Komiseri, orduda “sevilmekten çok korkulan” biriydi.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.