Askeri darbe ye HAYIR, sivil Darbe ye EVET, ya da BOYKOT mantığı Üzerine
Askeri darbelere kayıtsız şartsız hayır demenin, demokratlığın ve demokrasi koruyuculuğunun bir şartı olduğunu savunup, sivil darbelere evet deme , ya da boykot etme, yani ilgisiz kalma pratiği ,sanırım “Darbe” nin anlam ve içeriğinin doğru kavranmamasının bir sonucu.
Bir anlamda, eğer darbeyi yapan şapkalı, asker elbisesi giyiyorsa , o darbeye HAYIR, ama taranmış saçlı, şapkasız, kravatlı, elbiseli ise, o darbeye EVET , ya da boykot, bırakın yapsınlar mı diyoruz?
Devrim in ta kendisi de bir “darbe” dir, hangi kıyafette olursa olsun. Aynı şekilde Karşı devrim de bir “darbe”dir, hangi kılıkta olursa olsun. Yani “Darbe” nin niteliğini belirleyen, giyilen kıyafet, askeri,sivil olup olmadığından çok, neyi hedeflediği, kimlerin çıkarları doğrultusunda olduğu, ve en önemlisi demokratik haklar , baskılar ya da özgürlükler, savaş ya da barış, bağımlılık ya da bağımsızlık gibi, insanların yaşamını direk ilgilendiren konularda , getireceği sonuçlardır.
Dünya çapında İçinde bulunduğumuz dönem, Sovyetlerin var olduğu dönemden çok farklı özelliklere sahip. Bildiğimiz anlamda Askeri darbelerin yavaş yavaş tarihe karıştığı, Kapitalist ülkeler haricinde ki “Ülke milliyetciliği”nin/yurtseverliğin artık Globalizm önünde bir engel olarak görüldüğü, pratik anlamda “ülke koruma” amacında olan “ordu” yapısının dağıtılma, ve gücünün azaltılma süreci, Sovyetlerin varlığı dönemindeki “Askeri darbe” tipi olasılığını ortadan kaldırma yönünde hızla ilerlemekte. Bu geniş kapsamlı bir konu, yaşımız müsaade ederse deyinirim bir gün.
Gündemde olan ve konumuz “gerici “, “anti demokratik” darbeler. Darbelerin “askeri” ya da “sivil” olması tamamıyle içinde bulunan dönemin şartlarına ve güçler dengesine bağımlıdır. Kendi aralarındaki çıkar savaşları belirli farklılıkları beraberinde getirse de, genel olarak amaç, hakim olan güç ya da güçlerin, o dönemde ve şartlarda , planladıklarını, ve yapmak istediklerini sağlayacak gücü ve ortamı oluşturmaktır. Güçler dengesine bağımlı olarak, eğer bunu sivil, yani hükümet, senato, meclis, vb. idari kurumları ile gerçekleştirebilecek güç e sahip değillerse, demokratik örgütler buna sessiz kalmayıp, engelleyebilecek güce sahiplerse, askeri Darbe yi seçme gündeme gelecektir. Eğer karşılarında ciddi bir demokratik güç yoksa , istediklerini idari kurumlarıyla, mecliste, senatoda, yasal kurmlarında ya da referandum taktiğiyle ulaşmaya çalışacaklardır.
Yani Darbe, planların gerçekleştirilmesi için güç ve ortamın oluşturulması pratiğidir. Onun askeri elbiseli, ya da sivil olması, yani Darbe nin yapılış BİÇİMİ, darbe nin ÖZÜ nü değiştirmez.
Bir ülkede meclis ve hükümet olması, ya da Askeri hükümet olup olmaması, o ülkenin Faşist , Polis Devleti, diktatörlük vb. olup olmadığını belirlemez. Belirleyici olan onun ÖZSEL niteliğidir, BİÇİMİ değil.
Eğerki sözü edilen referandum un amacı Sayın Erdoğan ın gururla tekrarladığı “Büyük Orta Doğu Projesinin en önemli ortağıyız” sözlerine bağımlı olarak , bu yönde daha aktif rol oynayabilme güç ve ortamını sağlamayı hedefliyorsa , (planlanmış askeri darbe ve yenilgisi ni hesaba katarsak ,büyük ihtimalle amaç bu) , o zaman bu referandum darbe pratiğinin ta kendisidir.
Kısacası, eğer darbelerin Askeri olanına Hayır diyorsak, Sivili ne de Hayır dememiz gerekir. Askeri darbe olasılığına karşı pasif kalmıyorsak, darbe nin siviline karşı da pasif kalınmaması gerekir. Belirleyici olan ÖZ dür , Biçim değil.
Büyük Orta Doğu Projesi ni savunan ve destekleyenlere sormak gerekir, bunlar aceba farkındalarmı ki, Türkiye nin dokunulmazlığı yok, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Sudan gibi, bu proje Türkiyeyi ve Asya daki tüm Müslüman ve Türkik ülkeleri de içine alıyor ve Türkiye , bu yolda (Çin e doğru) aşılması gereken en önemli adımlarından birini teşkil ediyor..
Sağlıcakla
Erdogan A
Ocak 25, 2017
Hiç yorum yok