Header Ads

Header ADS

Hakim sınıfl(lar) –devlet ve hükümet kavramları –teori ve pratik açıdan belirleyici olan hayati önemi

Bu kavramlar üzerindeki kafa karışıklığının tahmin ettiğimden de ciddi olduğunu güncel olarak görmem nedeniyle, aslında hala çalışma ve taslak sürecinde olan yazının bir bölümünü burda yayınlamanın yararlı olacağını düşünüyorum..

Yazıya başlamadan en basite indirgenmiş bir şekilde bazı kavramları açıklamakta yarar var..

"Hakim sınıf(lar) " burjuvazinin ya tek başına ya kendi arasındaki (milli burjuvazi vb) ve dışındaki (feodalizmle vb) ittifakını belirtir. Yani sistemde hakim olan sınıf ya da sınıfların kimliklerini..

"Egemen Sınıf* bu hakim sınıflar içinde egemenliğe ve önderliğe sahip olan sınıf.

"yönetici sınıf" sosyalist ülkeler için geçerli olmasına rağmen, kapitalist ve feodal sistemlerde ,monarşiler de EGEMEN sınıfın yönetime direk aktif olarak katılması ve *yürütme* işlevini yapmasıdır. Gelinen yerde bir kaç monarşinin dışında görülmez.

Yerini "Hükümet" e bırakmıştır.. hükümet, hakim sınıf (lar) ın, işlerini ve ilişkilerini düzenleyen , Yürütme işlevini yerine getiren bürokratik kurumdur..Marx ve Engelsin deyimiyle ,hükümet "Modern devletin yürütme organı, tüm burjuvazinin ortak işlerini düzene koyan bir komiteden başka bir şey değildir"

Yazıda bürokrasi ve (burjuva ya hizmet yönünde) profesyonelleşme konularına detaylı olarak değinilecek..yazının önsöz ve giriş bölümü taslak halinde olan bütünün en toparlanmış ama bitmemiş hali.

Hakim sınıfl(lar) –devlet ve hükümet kavramları –teori ve pratik açıdan belirleyici olan hayati önemi
"Belirli bir devlet biçimini çözümlerken göz önüne alınması gereken şey, bir dizi devlet kurumu ile bunlar üzerinde egemenlik kurmak isteyen siyasal güçler değil, bu kurumsal düzenlemelerin sermayenin egemenliğine hangi yollardan izin tanıdığıdır." K. Marx - F. Engels; The German Ideology

ÖNSÖZ

Hakim sınıflar, Devlet ve hükümet kavramları nın birbirine karıştırılması, kimi yerde hepsinin aynı laştırılması, kimi yerde Devlet , hükümet ve Hakim sınıfların zıtlaştırılması, aralarında uzlaşmaz çelişkilerin olduğu yönünde yorumların yapılması, Marksizmin doğasıyla ve temel teorileri ile çelişkiye düşen, işçi sınıfının mücadelesini yanlış yönlendirmelere neden olan yaklaşımlardır.

Bu kavramlar, birbirine direk bağlı olan, ancak birbirinden farklı içerikleri, biçimleri kapsadığı gibi, dönemlere ve ülke yapılarına özgül olarak aralarındaki ilişkilerde farklılık göstermiştir ve göstermeye devam edecektir.

Bu yazımda genelde temel olarak bu kavramların anlamı ve birbirleri ile olan ilişkilerini özgül örneklere göre incelemeye çalışacağım. Özelde ise 1923 öncesi ve bugüne kadar gelen süreç içinde Türkiye'deki hakim sınıflar, devlet ve hükümet ilişkilerine kısa ve öz olarak değineceğim. ( teorik temeldeki bu tür yorumların somut verilere dayanan tahlillere dayanması gerekir, Türkiye deki hakim sınıfların gerek uluslararası sermaye ile bağlantıları, gerekse (varsa eğer) özerkliklerinin bu somut veriler le belirlenmesi gerekir. Bu konuda henüz detaylı verilere sahip olmadığımdan yapacağım dönemle ilgili yorum un doğruluğu üzerinde ısrarlı bir iddia da bulunamam)

Kavramların temel açıklaması ve Türkiyenin incelemesiyle, bu günün devlet, hakim sınıflar ve hükümet içerik ve ilişkiler ine temel konularda açıklık getirmek ,gerek örgütlenme ve gerekse mücadele biçimi ve taktikleri, taktiksel ittifaklar vb konuları nın doğru tahlilinin yapılması açısında önem taşıyor..

Türkiyede 1923 yılı öncesi hakim sınıflar ın ve devletin özelliği ne idi?
1923 de kurulan yeni cumhuriyet devleti hangi hakim sınıflardan oluşuyordu?
Eğer birden fazla hakim sınıftan oluştu ise, bunlardan hangisi egemen sınıfı oluşturmuştu?,
Bunların arasındaki egemenlik mücadelesi sona erdimi , erdiyse ne zaman?
Günümüzdeki hakim sınıf bir tane mi ? Sınıfsal özelliği nedir?
Bu sınıf Siyasi bir iktidar olarak Devleti Merkezileştirmişmi, yoksa kimilerinin yorumladığı gibi sadece Devletin siyasi iktidarı nı (hükümet imi)  kontrol altında tutuyor?
Devletin siyasi iktidarı olarak hükümet sınırlı özerkliğe sahip bürokratlardan mı oluşuyor ?

Bu soruların cevapları devleti oluşturan sınıf(lar), askeri ve sivil bürokrasi arasında gerçekten belirleyici çelişkilerin var olup olmadığı konusuna da cevapları oluşturacaktır.

GİRİŞ

Kavramların içeriğinin anlaşılması sadece bu kavramlarla direk ilgili olan teorilerin değil, diyalektik olarak bağlantısı olan bütün teorilerin doğru anlaşılması için kaçınılmaz ve hayati bir önem taşır. Özellikle Marksizmin temel teorilerini oluşturan kavramların içeriğinin doğru olarak anlaşılması, marksist teorilerin doğru yorumlandırılması, ve teorilerin özünden sapmamak için öneminin ciddiye alınmasını gerektiren bir sorumluluktur. Bu nedenle, temel Kavramların içeriği anlaşılmadan , kavramın Diyalektiğini hesaba katmadan yapılan tahlil ve yorumlar , öne sürülen Marksist teoriler, içeriği boşaltılmış ezberci slogan olma özelliğini geçemeyecektir.

Kavram ve teorilerin içeriğinin doğru anlaşılması , doğru tahli ve tespitler yapılabilmesi için- -doğru tahlil ve tespitlerin yapılması ise, doğru pratiklerin uygulanması için, kaçınılmaz bir gereklilik ve sorumluluktur..

Bir Teori, içeriğinden, özgüllüğünden ve diyalektik yapısından koparılıp sadece kendi başına alındığında teori olmaktan çıkar. Teori var olan özgül koşulların , konunun, hareketin vb somut verilerle incelenmesi, değerlendirilmesi ve yorumlanması ile bir bütünlük içinde ele alınması gerekir. Aksinde teori içeriği boş bir slogan , her ülkeye, devlete, hükümete, harekete aynı şekilde uygulanan bir reçete durumuna düşürülmüş olur.

Hakim sınıf , Devlet ve hükümet kavramları marksizmin, marksizmi anlamanın temel teorileri dir. Bu kavramların ezberci bir şekilde kullanılması, bir ülkenin, ya da dönemin devlet inin , hükümetinin sınıfsal yapısının YANLIŞ DEĞERLENDİRİLMESİ sonucu nu yaratacaktır. Bu yanlış değerlendirme ise Devrimci mücadelenin gerek örgütlenme ve gerekse mücadele biçiminden tut, mücadelede genel ittifaklar konusundan, taktiksel ittifaklara kadar yanlış pratikler içine girmesine neden olması kaçınılmaz olacaktır.. Yani yanlış değerlendirmeler bir ülkedeki hareketin, teorisi ne olursa olsun, pratikte Marksizm adına Devrim yerine reformizmi savunmasıyla , ya da ülkeye özgül olmayan bir mücadele biçimini savunmasıyla sonuçlanabilir.

Bu kavramların öneminin bilincinde olan burjuva ideologların ,reformist ve revizyonistlerin saldırılarının en sonunda, bir sekilde ulaştığı temel nokta hep Devlet teorisi olmuştur.

Bu nedenledir ki , Burjuva liberal ve revizyonistlerin iddialarının tersine, Marx ve Engels devlet konusunda yetersiz kalmamış, bu konuyu temel olarak almış ve incelemiştir .

Lenin in şu sözleri Marksizmin özünü ve Marksistliği tüm revizyonist ve reformist lerden ayıran ın ne olduğunu ortaya koyar
“”Marks'ın öğretisinin özü, sınıflar savaşımıdır. Durmadan söylenen ve durmadan yazılan şey, budur. Ama, bu doğru değildir. Ve, marksizmin oportünist çarpıtmaları, onu burjuvazi için kabul edilebilir bir duruma getirmeye yönelen çarpıtmalar, kolayca bu yanlışlıktan kaynaklanırlar. Çünkü sınıflar savaşımı öğretisi Marks tarafından değil, ama Marks'tan önce burjuvazi tarafından ortaya konmuştur; ve bu öğreti, genel olarak, burjuvazi için kabul edilebilir bir öğretidir. Yalnızca sınıflar savaşımını kabul eden biri, bundan ötürü bir marksist değildir; henüz burjuva düşüncesinin, burjuva politikasının çerçevesinden çıkmamış biri olabilir. Marksizmi sınıflar savaşımı öğretisine indirgemek, onun kolunu kanadını kırpmak, bozmak, onu burjuvazi için kabul edilebilir bir şeye indirgemek demektir. Sınıflar savaşımının kabulünü, proletarya diktatorasının kabulüne dek genişleten kişi bir Marksisttir ancak. Marksisti bayağı küçük (ve büyük) burjuvadan temelden ayırt eden şey, işte budur. Marksizmin gerçekten anlaşılıp kabul edildiğini, işte bu temel teori ile değerlendirmek ve belirlemek gerekir.”””””

Lenin “Burjuva devlet biçimleri son derece çeşitlidirler, ama özleri birdir: Bütün bu devletler, son çözümlemede, şu ya da bu biçimde, ama zorunlu olarak, bir burjuvazi diktatoryası dır” der.

Ancak bu temel teoride, herhangi bir ülkenin belirli bir dönemdeki tarihini incelemenin yanında, bir ülkedeki mücadelenin örgütlenme , mücadele biçimi , strateji ve taktikleri belirleme açısından tahlil , tespit ve değerlendirilmesinin yapılması, bu Devlet “biçimleri nin neden hayati önem taşıdığı sorusunu cevaplayacaktır. Bu soruya şu örnekleri verelim, ve devamında inceleyelim;

Monarşinin, feodalitenin ve burjuvazinin hakim sınıfları oluşturduğu, bunlardan herhangi birinin egemen olduğu bir ülkede ki mücadele biçimi farklıdır. Daha da “detay farkı” olarak ele alırsak, sadece feodalitenin ve burjuvazinin (ortak) hakim sınıfları teşkil ettiği bir ülkede, burjuvazi egemen ken farklı, feodalite egemen iken farklı olacaktır.

Yani geçmiş ya da güncel bir ülke DEVLET ini incelerken cevaplandırılması gereken sorular şunlardır,

Bir ülkede incelenmekte olan özgül dönemde
1- Hakim sınıf mı, yoksa hakim sınıflar mı var...yani birden fazla hakim SINIF varmı
2- Hakim sınıflar varsa bunların arasında egemen olan sınıf hangisi
3- Hakim sınıflar arasındaki ilişkiler ve çelişkilerin uzlaşır ya da uzlaşmaz olduğu
4-Hakim sınıflar ın bir siyasi iktidar olarak devleti ele geçirmesi yanında , Devletin tüm kurumlarını ele geçirip geçirmediği,
5- Aynı şekilde Egemen olan sınıfın, kendi ideolojisini toplumsal anlamda kabullenir bir ideoloji haline getirip getirmediği
6- Hakim sınıflar, egemen sınıf ve askeri-sivil Bürokrasi (Ordu ve Hükümet) ilişkisi direk mi , özerkmi-profesyonelleşmiş kendiliğinden ilişkimi

Genelde ve özelde bu temelden, bu sorulara cevap aranmadan , somut verilere dayanmadan yapılan tahlil , tespit ve değerlendirmeler, teorinin pratiğe yanlış yansımasına neden olacaktır ve mücadeleye zarar verecektir.
.
Bu konulara deyinmeye geçmeden konuyla aslında yakından ilgili olduğundan şu kısa yorumu yapmayı uygun görüyorum.

Özelde, 1923 Türkiye Cumhuriyeti'nin sınıfsal yapısı, hakim sınıflar, egemen sınıf , Devlet ve hükümet anlamında teorik açıklaması ve ilişkileri göz önünde olmadan, bu dönem için doğru bir değerlendirme yapılamaz. 1923 ün bu anlamlarda yanlış değerlendirmesi , günümüz -ün de egemen sınıf -devlet ve hükümet kavramları bütünlüğünde değerlendirilmesinin kaçınılmaz olarak yanlış olması sonucunu getirecektir ve getirmekte devam etmektedir

Marksist teorik bilincin yetersizliği, tahlil ve tespitlerin doğru yapılmaması, teori ve yorumların genellikle bir ölçüde duygusallıktan kaçınılmaz olarak etkileneceği gerçeğini karşımıza çıkarır. 1968 lerin ve hemen devamındaki dönemde ki (olanaksızlıklar nedeniyle) kaçınılmaz olan teorik eksiklikler, o zamanlarda ki yaklaşımı bir ölçüde duygusal bir şekilde etkilemişti. Ancak , yeteri kadar tercüme edilmiş kitapların ve yazıların tercüme edilmediği, okuma ve tartışmaya yeteri kadar zamanın ve şartların olmadığı 68 ve 78 leri , 80 lerden sonraki olanaklarla karşılaştırdığımızda karşımıza çıkan gerçek, Denizlerin, Çayanların ve Kaypakkaya'nın yaklaşımlarının  duygusal etkileniminin Marksist yurtseverlik temelinde, günümüzün duygusal etkileniminin ise, şövenizm ve burjuva milliyetçilik temelinde olduğu dur.

Konu başlıklarına genelden sinifsal anlamda değinerek açıklık getirmeye çalışalım
Marksizm ve GENEL ANLAMDA DEVLET
DEVLET KENDİLİĞİNDENCİ
MONARŞİK DEVLET
SOSYALİZMDE DEVLET
BİRDEN FAZLA SINIFLI DEVLET
EMPERYALİZM DÖNEMİNDE DEVLET
BÜROKRASİ -HÜKÜMET –ORDU
GELİŞMİŞ BÜROKRASİ –PROFESYONELLİK
TURKIYEDE 1923 DEN BU YANA DEVLET

9 Şubat 1990 yazısından
Erdoğan A

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.