Behzat Karakuş un Ulusların Kendi Kaderini Yayin Hakkı teorisi üzerine
Sayın Behzat Karakuş Yavuz Hoca yı eleştirisinde UKKTH teorisine ve ulusal konuya değinirken Marksist Ulusların kendi Kaderinini tayin hakkını teorisinin milliyetci bir karikatürünü çizmiş.
Sayın Behzat **Öncelikle ulusalcılığın çağımızda misyonunu bitirdiğini söylemek büyük bir hatadır. Lenin’in bu konuda söylediği şey “tekelci kapitalizm öncesi” ulusalcılığın bittiğidir.... yoksa ulusalcılığın bittiğini değil*** diyor .
Ama Leninin bu iki dönem arasındaki özsel farkları ve ikinci dönem ulusal mücadele nin özü konusunda belirleyici olması gereken Marksistlerin yaklaşımı konusunu es geçiyor.. Aslında hemen hemen her milliyetci, liberal ve kuyrukcu tavır alan Marksist hareketler , bireyler , Leninin bu yazıda deyineceğim teori ve değerlendirmelerini es geçmişlerdir ve buna devam etmekteler...
Lenin ***Kapitalizmin başlangıcından bu yana Ulusların Kendi kaderini tayin hakkı Teorisi nin de kaçınılmaz olarak , iki tarihi vardır, birincisi ulusal-toplumların yalnız başına ya da diğer ulusal-toplumlarla birleşerek ulus-devlet leri oluşturma dönemi. Yani “ulusal yaşamın ve ulusal hareketlerin uyanışı ve ulusal devletlerin yaratılması” , donemi *** nden bahseder. Yani hareketlerin burjuva içeriğinden , marksist içeriğinden değil..
Lenin ikinci dönem den bahsederken bu özsel farkı ortaya koyar . ikinci dönem der “**olgunlaşmış olan ve sosyalist bir topluma doğru yol alan kapitalizmin” emperyalist dönemine tekabül eder. Devrimcilerin “Ulusal hareketler” de burjuva milliyetciliğine uzlaşmaz savaşımını verdiği ve vermesi gerektiği , anti-emperyalist, anti-kapitalist mücadele dönemi ....*** dir. Yani hareketlerin Marksist içeriğinden bahseder..hareketlerin emperyalizmi ve kapitalizmi hedef alması gerekliliğinden...
Sayın Behzat bu değerlendirmeleri ve iki dönem arasındaki özsel farkı görmeyerek ya da gözardı ederek bakın nediyor
***Bilindiği gibi marksist-leninist ideolojinin en önemli ilkelerinde biri “ulusların kendi kaderlerini tayin hakkınıdır” “ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı” hiçbir neden ve gerekçe olmaksızın söz konusu ulusun siyasi olarak ayrılması ve kendi bağımsız devletini kurmasıdır. **
Hayır sayın Behzat, Marksist Leninist UKKTH sizin söylediğinin gibi hiç bir neden, gerekçe olmadan söz konusu ulusun siyasi olarak ayrılması ve kendi bağımsız devletini KURMASI , yani bunun PRATİĞİ değildir.. Bu nun HAKKI dır... Bırakın bu Hakkın bir talep olarak mutlak bir şekilde desteklenmesini, HAK olarak bile desteklenmesi tamamen geneldeki işçi sınıfı mücadelesinin çıkarlarına bağlıdır....
Lenin bunu """" Ulusların kaderlerini tayin hakkı dahil, demokrasinin çeşitli istemleri MUTLAK şeyler değildir, bunlar, dünya demokratik hareketinin (bugün sosyalist hareketinin) tümünün bir parçasıdır. Bazı somut durumlarda, parçanın, bütün ile çelişkiye düşmesi olasılığı vardır; o zaman parça atılır.** diyerek net bir şekilde ortaya koyar...
Türkiyedeki Marksist hareketlerin ve bireylerin 1976 dan bu yana süren *duygusal* , yani liberal yaklaşımla deyinmekten kaçtıkları, bu hakkın MUTLAK olmadığı, tamamen işçi sınıfının mücadelesinin çıkarlarıyla ilişkili olduğu dur.. Bu Marksizmin ÖZÜ dür, Marksizm işçi sınıfının çıkarlarını hiç bir zaman, hiç bir nedenle, hiç bir yerde başka bir çıkar a , hele burjuva milliyetci çıkarlara tabi ve ikincil kılamaz. Marksizmin özü nü değiştirmek sadece reformist ve revizyonistlerin işidir...
Aynı şekilde UKKT hakkının talep ve pratiğe dönüşmesi ile ilgi , bir ulusal hareketin desteklenmesi konusunda Lenin in ** ....sorun, bir örgütün büyüklüğü sorunu değil, politikasının gerçek ve nesnel anlamı sorunudur: bu politika yığınları temsil ediyor mu, onlara hizmet ediyor mu, yani onların kapitalizmden kurtulmalarını amaçlıyor mu, yoksa azınlığın çıkarlarını, azınlığın kapitalizmle uzlaşmasını mı temsil ediyor?””” sözleride gene liberaller ve kuyrukcular tarafından deyinilmesi Tabu haline gelmiş marksist teorilerdendir...
Yani Behzat bey UKKTH Savunulması gereken bir HAK tır, bu hakkın bir "Talep" olarak sizin söylediğiniz gibi koşulsuz, gerek özelde ezilen ulusun, gerekse genelde işçi sınfının çıkarları açısından değerlendirme yapılmadan, kör bir şekilde DESTEKLENMESİ Marksizmin ilkesi değildir. Tam tersine bu Marksizmin bir karikatürü bile olamıyacak İLKESİZLİK dir.. Slogan ezberciliğidir, işçi sınfına ve devrime ihanet dir...
Behzat bey devam ediyor **Ezilen ulus milliyetciliğini “gericilik “ olarak görmek tümden yanlıştır. Bu anlamda ki itiraz argümanları daha çok Marksist olmayan önderliklerin yürüttüğü ulusalcığının anlaşılmamasıdır. Elbette bu türden ulusal mücadele İşçi sınıfı iktidarını yaratmayacaktır****
Sayın Behzat kendi milliyetciliğini meşrulaştırmak için **ezilen ulus Milliyetciliğini gericilik olarak görmek tümden yanlıştır**diyor..Bu savıyla da , bir - yukarda bahsetdiğimiz ve kendisininde değindiği iki dönemi ve arasindaki farki unutuyor, ikincisi bir ideolojinin gerici olup olmadığını belirleyenin ne renk , ne etnisiti, ne din, ne mezhep , ne sosyal durum değil, İDEOLOJİNİN KENDİSİ olduğu somut gerçeğini unutuyor....Bir ideoloji ya ilericidir ya gerici....Ali ayni ideolojiyi savunduğunda gerici, Veli aynı ideolojiyi savunduğunda ilerici dir gibi bir yaklaşım hipokratlıktan başka bir şey değildir, marksizmle uzaktan yakın ilişkisi yoktur...Bir ideoloji olarak milliyetcilik ilerici olamaz..Emperyalist dönemde Her zaman her yerde , her etnik grup vb için GERİCİDİR....
Buna önce Leninden bir alıntı yapalım, kafaları milliyetcilik hastalığından dumura uğramamış olanlar sadece bu sözlerden yeteri kadar anlam çıkarırlar...
“”ulus sorununu bir fetiş haline getirecek son sınıf, işçi sınıfı olacaktır…. En "adil", "saf", en ince ve en uygarı olsa bile, Marksizm milliyetçilikle bağdaşamaz.””
Marksist anlamda gericilik ne dinle , ne etniklikle ilgili bir kavramdır,Marksizm gericilik kavramı sınıfsaldır.. Sınıfsal değerlendirmedir.. Sınıfsal anlamda burjuva ilerici mi yoksa gericimidir???? Şimdi ikinci dönemde, emperyalizmi ve kapitalizmi hedef almayan bir ulusal hareket burjuva milliyetci bir hareket olmanın dışında bir hareket olabilirmi?? Lenin bu hareketleri Burjuva Milliyetci bir hareket olmanın dışında bir değerlendirme yapmışmı? Bu hareketin savunulması , burjuva milliyetci bir hareketin savunulmasından başka bir şey olabilirmi? Olamaz..Bu nedenle Marksistler, Lenin in açıkca vurguladığı gibi , Burjuva Milliyetci bir hareketde İLERİCİ ne varsa SADECE ONU DESTEKLER der......Eğer Lenin emperyalist dönemde burjuva Milliyetciliğini İLERİCİ olarak görseydi bunu belirtmeye gerek duymazdı...
Yani milliyetciliğini *kabullenir * bir biçime sokmak için, sınıfsal anlamda gerici bir İdeoloji yi ilerici kılmaya çalışırken bile en basit gerçekler göz ardı edilinebiliyor...
Aslında bu milliyetciliklerinin farkında olup ondan utanan , buna marksist kılıflar geçirmeye çalışan lar , Bir İdeoloji yi savunmakla, ilerici yanları olan bir hareketi savunma arasındaki farkı görebilseler , ve bu temelde İdeolojiye karşı savaşıp, hareketin ilerici olan yanlarını destekleme pratiği içerisine girseler, yakalandıkları bu Milliyetcilik hastalığından da kurtulabilirler...
Lenin in şu tahlili ,İki farklı dönemin , ve içinde bulunduğumuz dönemde kendine Marksist diyen lere ve gene TABU haline gelmiş değerlendirilmesi, konunun özünü samimi olan ve anlamak isteyenlere yeter li bir içeriğe sahip..
.“ son yılların pratiği bir kez daha doğrulamıştırki , ulusal ve sömürgesel sorunu emperyalizmin egemenliğinden kurtuluş sorunundan ayrılamaz, sermayenin iktidarı yıkılmazsızın , tüm haklarına sahip olmayan uluslar ve sömürgeler kurtulamazlar”..
Sonuç olarak Sayın Behzat Karakuş, Marksist Ulusların Kendi kaderini tayin Hakkı teorisinin Milliyetci bir karikatürünü çizerek, Milliyetci ideoloji yi aklamaya çalışmış.. Bir Marksist için mutlak olan işçi sınıfının ve işçi sınıfı mücaelesinin çıkarlarıdır, hiç bir soruna tabi va ikincil kılınamaz. Bu Marksizmin özü dür. Bir HAK kın savunulmasıyla bu hakkın bir TALEP olarak getirildiğinde desteklenmesi birbirinden farklı içeriğe ve pratiğe sahip konulardır...Marksizm ve marksistler hiç bir zaman ayrılma Talebinin kayıtsız koşulsuz destekleneceğini savunamazlar , bu dogmacılıktır, diyalektiğe aykırıdır, bu Marksizmin *özgül durumları işçi sınıfnın çıkarları doğrultusunda değerlendirme* RUHUNA ve SORUMLULUĞUNA kökten aykırıdır.
Tartışılması gereken teorilerden çok KÜRT SORUNU dendiğinde SOMUT olarak ne anlaşıldığı ve SOMUT TALEPLERİN ne olduğu ...yakın tarihimiz gösterdiki Kürt halkının en temel hak ve özgürlük taleplerini , milliyetci bir şekilde ortada TALEP olarak var olmayan UKKTH teorisiyle bütünleştirmek ve bu şekilde yaklaşmak , kafaları bulandırmak, anlaşılmaz hale getirmek, sadece sistem içinde yer almak isteyen Milliyetcilerin ve Burjuvazinin işine yaramıştır...
Koyalım SOMUT TALEPLERİ, burjuvazinin *bölücülük* yalanlarını teşhir edelim ve Kürt halkının acil ve gündemde olan TALEPLERİ üzerine mücadele edelim......
Erdoğan Ahmet
Haziran 26, 2010
Hiç yorum yok