Marksizm, Parlemento, Seçimler, boykot
Tuesday, February 9, 2010
Marksın, Engels in ve Lenin in parlemento ve seçimler konusundaki yazılarını kimisi çelişkili olarak görür, kimisi tamamen reddini, kimisi de mücadelenin temel alanı olarak görür.
Tarihi boyu Marksist hareketler seçimlere katılma ve parlementoda yer alma konusunda birbirine zıt ve uzlaşmaz iki yaklaşımın pratiğini sergilediler. Birisi Bernstein ın “Modern Demokraside işçi sınıfının seçimlerde sosyalist partiye çoğunluk kazandırarak sistemi sosyalizme çevirebileceği”, bu nedenle barışçıl ve dereceli sosyalizme geçiş için seçim kampanyalarının mücadelenin en önemli pratiği olduğu” reformist teorisi.
Diğeri ise Marks , Engels, Rosa Luxemburg ve Lenin in devlet mekanizmasının, işçi sınıfının mücadelesi temelinde ,devrimle ele geçirilmesi ve işçi sınıfının iktidarının kurulmasıyla olacağı teorisidir…
Bernstein ın Evrimci Sosyalizmi, “dönek” Kautsky tarafından bile sıcak bakılmayan , eleştirilen bir teori olmasına rağmen günümüzde en çok savunulan ve pratikte uygulanan bir teori oldu.
Marks ve Engels yaşamları boyu işçi sınıfının niceliğine bakmadan , bir sınıf olarak ayrı bir örgütlenme içine girmesini ve devamında partisini oluşturmasını savundular.
Marksist hiç bir zaman işçi sınıfının Devlet Gücünü seçimlerle yada İşçi sınıfı partisinin temsilcilerinin parlementoya katılmasıyla ele geçireceğini savunmaz ve savunamaz.
Seçimler üzerine
Engels in Seçimler üzerine sözleri seçimlere ve parlementoya tamamen karşı ya da tamamne parlementer mğcadelelyi savunalar tarafından en fazla tahrifli kullanılan sözler olmuştur. Engels " genel oy hakkı, (yani seçimler), işçi sınıfının olgunluğunu ölçmeyi sağlayan bir göstergedir. Bu günki modern devlet içinde bundan faha fazla hiç bir şey olamaz ve hiç bir zaman da olmayacaktır""...sözlerinin devamındaki ""ancak bu da bizim için yeterlidir "" sözleri genellikle seçimlere ve parlementoya karşı olanlar tarafından ilave edilmekten kaçınılmıştır.
Sırf parlementer mücadeleyi savunanlarsa ""bu da bizim için yeterlidir ""sözlerini bir bütünden ayırarak kullanmayı tercih etmişlerdir.
Lenin in “Demokratik cumhuriyet, kapitalizmin olanaklı olan en iyi politik biçimidir; çünkü sermaye, demokratik cumhuriyeti ele geçirdikten sonra, iktidarını öyle sağlam, öyle güvenli bir biçimde kurar ki, burjuva demokratik cumhuriyetindeki hiçbir kişi, kurum ya da parti değişikliği, onu sarsamaz.” sözleri
ve
“””Bizim Devrimci-Sosyalistlerimizle Menşeviklerimiz gibi küçük-burjuva demokratları, .. gibi, genel oy hakkından (seçimlerden) açıkça "daha fazla" bir şeyler beklerler. Genel oy hakkının, (seçimlerin) "bugünkü devlet içinde", emekçiler çoğunluğunun iradesini gerçekten dile getirmeye ve bu iradenin yerine getirilmesini sağlamaya yetenekli olduğu düşününü paylaşır ve bu yanlış düşünü halka da aşılarlar.””
sözleri seçimlerin ve parlementonun bir çözüm olmadığını ancak secimlere ve parlementoya katılmanın asagıda görülecegi gibi , zorunluğundan bahsediyor.
“”devrimci proletaryanın partisi için parlamenter seçimlere ve parlamenter mücadeleye katılmanın, özellikle kendi sınıfının geri kalmış katlarını eğitmek için, özellikle ezilen ve cahil köylü yığınlarını uyandırmak ve aydınlatmak için zorunlu olduğu şüphe götürmez. Burjuva parlamentosunu ve bütün öteki gerici kurumları dağıtmaya gücümüz yetmediği sürece, bu kurumlarda çalışmak zorundasınız, …. Bunu yapmazsanız gevezeden başka bir şey değilsiniz."""
""Çünkü,"" diyor Lenin,"" ..., sorun, büyük emekçi yığınların ideolojik, siyasi ve pratik bakımdan (sosyalist) rejimi benimsemeye ve burjuva demokratik parlamentoyu dağıtmaya –ya da dağıtılmasına izin vermeye– hazır olup olmadıkları sorunudur..""
Parlementer mücadele üzerine
Lenin “pasiflik “ olarak gördüğü boykot pratiğine karşı çıktı , ancak seçimlerin önemini abartmadan devrimin çıkarları için “ordada sızlanmadan ama övünmeden” mücadelemize devam edeceğiz diyordu... Bunun yanında Lenin seçimlere katılmanın mücadelenin sadece küçük bir parçası olduğunu açıkca belirttiği gibi , iş yerleri ve sokaklardaki mücadelenin daha da önemli olduğunu vurguluyordu. “” Biz , diyor, ikinci Duma ya katılmayı reddetmiyeceğiz…Bu (mücadele ) alanı(nı) kullanmayı reddetmiyeceğiz..ancak onun önemini büyütmeyeceğiz, tam tersine …Duma (parlemento) içindeki mücadeleyi diğer mücadele biçimlerine bağımlı kılacağız ….”
Alman Komunist partisinde ki “genç devrimciler” prensip olarak parlementoya katılmayı tamamıyle reddediyorlardı .. Komintern in ikinci kongresinde Lenin bu “ultra-sol” gruba hitabından. “ parlementoların tarihi olarak zamanını doldurmuş olması bir şey, onları pratikte yenmek için güçlü olmak başka bir şeydir “” …”parlementerizm tarihi olarak zamanını doldurmuştur..Bu propaganda açısından doğru.. Ancak herkes biliyorki pratikte bunun üstesinden gelmeye daha çok yolumuz var””” …“””Devrimci Proleterya için parlemento seçimlerine ve parlementodaki mücadeleye katımak bir zorunluluktur…Burjuva parlementoyu ve kurumlarını dağıtamadığın sürece , içlerinde çalışmak zorundasın ….” cevabini ve yorumunu getirmisti.
Bordiga ya cevabında Lenin “” parlemento burjuvazinin kitleleri aldatmasının bir aracıdır diyorsun…Burjuvazi tarafından aldatılan bu kitlelere parlementonun gerçek yüzünü nasıl deşifre edeceksin ;-? Parlementonun dışında kalırsan, parlementonun içinde değilsen bir sürü parlementerin ve partilerin dalaverelerini nasıl gün ışığına çıkartacaksın?”””
.............“”Eğer diyorsanki , "işçi arkadaşlar, biz parlementoya bir üye sokacak kadar disiplinli bir parti inşa edemeyiz “”…. işçiler sizi terkedecektir…onlar soracaktır “ bu kadar zayıflıkla nasıl bir proleterya diktatörlüğü kuracağız””” yorum ve sorularıyla parlementonun içindeki mücadelenin önemini vurgulamıştır.
“devrimci proletaryanın partisi için parlamenter seçimlere ve parlamenter mücadeleye katılmanın, özellikle kendi sınıfının geri kalmış katlarını eğitmek için, özellikle ezilen ve cahil köylü yığınlarını uyandırmak ve aydınlatmak için zorunlu olduğu şüphe götürmez”
Seçimleri Boykot Üzerine
Devrimciler seçimlere ve devamında parlementoya burjuva demokrasisinin "geleneksel parlementer " işlevlerini devam ettirmek için katılmazlar. Onlar seçimleri ve işbirlikci/burjuva parlementoyu Devrimci Demokrasi nin kurulmasını hedefleyen mücadelede bir araç olarak görürler.
Genelde bir "halk ayaklanması" nın şartlarının olmadığı, özelde "güncel somut tahlillerin" ışığında , örneğin hiç bir devrimci adayın olmadığı dönemlerin dışında, "seçimleri boykot" çağrısı "sol çocukluk hastalığıdır".
Lenin Marksizmin ana prensibi Duma (parlemento) yı boykot etmektir görüşünde olan parti üyelerine karşı kararlı bir mücadele sergilemişti.. değişen devrim şartlarının olmadığı durumlarda boykot anlamsızdır tavrını alan Lenin “ boykot eski rejimi yıkmayı direk olarak hedef alan, onu zayıflatarak çalışamaz hale getirmeyi hedefleyen bir mücadele aracıdır..Sonuç olarak , boykot un başarısı rejime karşı direk bir mücadeleyi, ona karşı ayaklanmayı… gerektirir..”””” der.
Italyada secim boykotlari konusunda Lenin”””Siz kendinizi "korkunç derecede devrimci" sayıyorsunuz değil mi, sevgili boykotçular ve anti-parlamenterler, ama gerçekte, işçi hareketi içinde burjuva etkilerine karşı mücadelenin pek önemli olmayan zorluklarından korkmuş bulunuyorsunuz, oysa burjuvazinin iktidardan düşürülmesi ve siyasi iktidarın proletaryaya geçişi, aynı güçlükleri, hem de bu sefer çok daha büyük boyutlarda karşınıza dikecektir. Yarın ya da daha ertesi gün eğitiminizi tamamlamak, çok daha büyük boyutlarda karşınıza dikilecek olan aynı güçlüklerin üstesinden gelmeyi öğrenmek zorunda kalacağınızı hesaplamadan, çocuklar gibi bugün karşınıza dikilen küçük zorluklardan korktunuz.”” diyerek bu mücadelenin kolay ama önemli olan alanını reddetmenin bir “kaçış” olduğunu vurgulamaktaydı.
Sonuç
Leninin in şu sözleri her kes tarafından anlaşılabilecek netlikte konuyu açıklıyor
”” Düşmanın kullandığı ya da kullanabileceği bütün silahlardan, araç ve yöntemlerinden yararlanmayı, bunları kullanmayı öğrenmemiş olan bir orduyu savaşa sürmenin akılsızca bir davranış, giderek cinayet olduğu besbellidir. Bu gerçek, siyasete, askerlik sanatının uygulandığından daha da iyi uygulanabilir. Gelecekteki şu ya da bu durumlarda bizim için hangi mücadele aracının daha pratik ya da elverişli olacağını önceden kestirmek, siyasette daha zor bir şeydir. Bütün mücadele araçlarından yararlanmayı bilmemek, büyük bir yenilgi tehlikesine –bazan, hatta kesin yenilgi tehlikesine– kendini atmak olur, çünkü bizim irademizin dışında meydana gelecek olan öteki sınıfların durumundaki değişiklikler, bizi özellikle zayıf olduğumuz bir hareket biçimine başvurmaya zorlayabilir. Eğer bütün mücadele araçlarından yararlamayı biliyorsak, mutlaka yeneriz; çünkü koşullar, düşman için en tehlikeli olan silahı, öldürücü darbeleri en çabuk indiren silahı kullanmamıza olanak vermese de, biz gerçekten ilerici olan, gerçekten devrimci olan sınıfın çıkarlarını temsil etmekteyiz. Tecrübesiz devrimciler, çok defa, legal mücadele araçlarının oportünizm lekesini taşıdıklarını sanırlar, çünkü bu alanda, burjuvazi, çok defa işçileri aldatmış, işçilerin güveniyle oynayabilmiştir; ve bu devrimciler, illegal mücadele araçlarının en devrimci araçlar olduğunu sanırlar. Bu, yanlıştır. …. Ama illegal mücadele biçimleri ile bütün legal mücadele biçimlerini birleştirmeyi bilmeyen devrimciler, en kötü devrimciler sayılmalıdırlar. İhtilâl patlak verdiği zaman ve var hızıyla gelişirken, ve herkes modaya uymak için, bazan da kariyerinde ilerlemek için ihtilâle katıldığı zaman, ihtilâlci olmak zor bir şey değildir. Bu sözde-devrimcilerden "kurtulmak" için proletarya, daha sonraları, zaferden sonra az çekmeyecektir; proletarya, bu ikinci kurtuluş uğrunda görülmedik çabalar sarfedecek, acılar çekecektir….””””
Tuesday, February 9, 2010
Tuesday, February 9, 2010
Erdoğan A
Hiç yorum yok