Header Ads

Header ADS

Türk lerde ulus anlayışının doğuşu üzerine

Bu yazı "Türklerde ulus anlayışının 7 inci yüzyılda doğduğu" teorisine cevaben, efsanelerin dışında, ve tarihi önemi açısından ilk doğan "Türk ulusu - (toplumlaşması)" nun niteliğini kısaca vurgulamak amacıyla yazılmıştır.

"Irkçı" lar genellikle iki kategoriden oluşur, birisi bu duygu ve hisleri kendi ekonomik, politik ve sosyal çıkarları doğrultusunda sömürüp, kitleleri kendi sınıf/grup çıkarları doğrultusunda yönlendirenler, ikincisi ise bu duyguları sömürülen eğitim görmemiş yada görmüş "okumuş cahiller" grubu.

Irkçılık ile kendi tarihini bilme ve geleceğe yön verme yaklaşım ve anlayışı arasında büyük bir uçurum vardır. Ancak bu uçurum okunan tarihin kaynağına bağımlı olarak ya daha da derinleşir, yada kapanarak tekrar ırkçılığa dönüşür.

Bunun dışında bir de "karşı ırkçı" lar vardır. Bunlar ırkçılığa karşı değil , kendi "etnik" tarihlerinin bile bilgisinden yoksun olup, diğerlerinin tarihine çamur atarak, onu reddederek yada değiştirerek ezikliklerini giderme yolunu seçen "ırkçılar". Buna "Türk diye bir şey yoktur" gibi teoriler yaratan PKK nın babalarından Demir Küçükaydın ve tayfaları, yada "batı" nın kucağında "kimliksizleşen" aydın! safsataları örnek olabilir.

Herşeyden önce bizim anladığımız anlamda "Türk" ten önce gelen, insanların birbirleriyle iletişim sağladığı konuşma ve yazma aracı olan "dil" dediğimiz bir "Türkçe" nin varlığı belgelerle MÖ 121 senelerine kadar gider. Şu anda tam hatırlamadığım ama isteyen olursa tam tarihini çıkaracağım bir belgeye (Çin generalinin karısının, generale gönderdiği mektup -bir örnek) göre de Çin hakim sınıflarında "Türkçe" yazışmak, ayni eski Osmanlı döneminde Fransızca yazışmak gibi bir "sosyal statü" belirtmekteydi.

"OGUZ" (Türkler) ve "OGUR" (bulgarlar) ın yakın atalarının tarihide ta MÖ 32 tarihine kadar gider.

Bizim anladığımız "ulus-toplumlaşma" olma niteliğinde ilk "Türk"  oluşumu 7 inci yüzyılda değil 546-553 yılları arasında gerçekleşmiştir. Benim şu ana kadar araştırdığım tarihe geçecek nitelikte en geriye dönük, başarılı olan, ve "ulus-toplumsal"laşmayı sağlayan ilk "işçi - köle ihtilali" , Altay dağlarında Demir madeni köle işçisi olarak çalışan bir Türk kabilesinin  (ve diger kölelerin), maden sahibi Ruruan lara karşı ayaklanıp onları tarihten silmesi ve sadece bu anlamda ilk " (karışık etniklerden oluşan) Türk toplumu-ulusu" nu kurmaları ile gerçekleşmiştir. Köle olmayan diğer Türk kabileleri yerleşik yaşama geçme süreci içindeyken, bu kabile göçebeliğe - göçe devam etmiştir) Burda "ırk"çı lara hatırlatmadan geçemeyeceğim bir gerçek, o zamanda Ruruanlar bu ayaklanmayı bastırmak için "Çin" lileri, yada başkalarını kullanmamış gene "imtiyazlı Türk" leri kullanmışlardır. Yani "sınıf" sal tavır, yada halk terimi ile "halktan yana " /"sömürenden yana" olma her zaman vardı, o zamanda olduğu gibi, günümüzde de Türkiyenin mücadelesi "IRK" değil, ezen le ezilen, emperyalizme uşaklık edenlerle, ona karşı olanlar arasındaki bir mücadeledir.

Tarihin 700 değilde 500 lerde olduğunu, gene benim kişisel yaklaşım açım için değeri olan , bu tamamıyle işçilerden oluşan "Türk (karışık)  toplumsallaşmanın" , hemen devamında, Sassanian/İran lılarla birleşerek Hephalite imparatorluğuna karşı 15 sene süren savaşlar sonucu, 568 yılında imparatorluğu çökertmeleri tarihe geçmiş bir olaydır.

Irkçılar için "tarih" duyguları sömürme ve sömürülmesi işlevi gören bir efsane yada masal, "kimlik krizinde" olanlar için "tarih" safsata olabilir, belki de bu nedenle onlar pratikte hep ya emperyalistlerin yada emperyalist işbirlikçilerinin ellerinde birer "alet olma " işlevini görmeyi aşamamışlardır.

Tarihi yaratan insanlardır. Her ne kadarda tarihi "yazan"lar kendi çıkarları doğrultusunda yazsalarda her bilgi ve belgeyi yok edememişler ve edemezler. Tarihi , yani uzak ve yakın geçmişi incelemenin geleceğe yön vermede en önemli\ ve değerli kaynak olduğunun bilincinde olmak, ve onu bilimsel bir şekilde incelemek, gerek emperyalizme, ve gerekse emperyalistlerin özü ve kan kaynağı olan "ırk" oyunlarına karşı uyanık olmayı sağlayacaktır.


Erdogan Ahmet
Ocak 24, 2007

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.