Header Ads

Header ADS

Yeni Dünya Döneminde "Yeni Dünya" yazarlari

```”Kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbirleriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulan”. Orhan Pamuk’a verilmiştir. ``` NOBEL Basın Bildirisi

İçinde yaşadığımız emperyalist dönemin en önemli özelliği onun yüzündeki “demokrasi ve özgürlük” maskesidir. Özellikle geri bırakılmış devletlerinin kontrolünün hızla uluslarası şirketlere transfer edildiği bu dönemde, ülkelerin Devletleri ve kurumları bu uluslarası şirketlerin paravan kurumlarına, önderleri , aydınları, yazarları “vatansız”, “ulusal “ kişiligi ve niteliği olmayan , uluslarası paravan kuruluşların sadık üyeleri haline dönüştürülüyor.

Burjuva demokrasisisin tek ve nihai çözüm olduğu gizli yada açık, anlayış ve pratiğinin en güzel örneklerini burjuva aydın ve yazarlarda net bir şekilde görmemiz mümkün.

“Emperyalizm” olgusunu ve emperyalizmi tamamıyle dışlayan ve hedef almayan, ezilen ülkelerdeki sorunları sanki bu ülkelerin “kendi beceriksizlikleri” olduğu ırkçı emperyalist düşünce pratiği içine giren hemen her aydın ve yazar, şu veya bu şekilde emperyalistler tarafından ödünlenmiştir.

Ezilen halkların mücadelesi, emperyalizme karşı mücadeleden soyutlanmanın tam tersine, emperyalizme karşı mücadeyle iç içe olan bir mücadeledir. Ezilen ülkelerin yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömürerek, onların halklarını köleleştirerek kendilerine rahat bir orta sınıf yaratan , hem kendi halklarını hemde dünyayı “burjuva demokrasisi” hayalleriyle uyutan emperyalistlerin en büyük destekçileri, bilinçli yada bilinçsiz bu ülkelere giderek, emperyalizmi hedeflemeyen ve onları eleştiriye bile almayan, ama geldikleri anavatanlarını “kötüleyen” “aydın!” ve yazarlar! olmuştur. Emperyalistler için hic bir tehlike teşkil etmeyen, onları aklayan ve soyutlayan yazılar ve pratikler emperyalistler tarafından her zaman desteklenmiştir. Bu rahatlık ve destekler “aydın ve yazar”! kesiminin, kiminin çıkarcı bir anlayışla, kimininde içine düştükleri “demokrasi” aldatmacasıyla , onları “anavatanlarına” ve halklarına karşı, emperyalist demogojileri “doğrulayan” bir şekilde, küçümsemelere, karalamalara ve saldırmalara itmiştir.

Sonuçta emperyalist “üstün ırk” aklanmış, burjuva batı Demokrasisi “ulaşılması gereken bir hedef” olarak ortaya çıkmış, ezilen ve sömürülen ülkeler, ve onların halkları ; “alt ırk” ve “beceriksiz”, “medeni” olmadıklarından “geri” oldukları safsatası ve emperyalist demogojisi yaygınlaşmistir

Yani bu “Aydın” ve “yazarların” hizmeti, ezilen halklara, ya da kendi ezilen halklarına bir hizmet değil, emperyalizme bir hizmet olarak pratik sonuca ulaşmıştır.
Orhan Pamuk un Nobel ödülü almasının Türkiyede ezilen halklar ve Devrimciler için tek önemi, bu gerçeğin bir defa daha gün ışığına çıkmasıdır.

Televizyonundan, reklam şirketlerine, gazete ve mecmualarından basım merkezlerine kadar her türlü “düşünce üretimi araçlarının” emperyalistler tarafından tekelleşmiş olduğu bir dönemde emperyalistlerin çıkarlarına ters bir roman, yada kitabın dünya çapında geniş kitlelere ulaşabileceğini savunmak, Burjuva Demokrasisinin ezilen halklar için bir çözüm olduğu hayalciliğini ve cehaletini savunmakla ayni şeydir.

Nasılki emperyalizmi ve onların uzantılarını hedef almayan düşünce ve pratikler ilerici olamaz, Emperyalizmi aklayan ve saklayan Orhan Pamuk un da yazılarının “ilerici” olmakla uzaktan yakından bir ilişkisi olamaz.

Günümüz NOBEL ödülleri emperyalizmi hedef alan değil, emperyalizmi aklayan ve onların teorilerini haklı çıkaran yöndeki yazı ve yazarlara dağıtılan, HİZMETLERİ KARŞILIĞI VERİLEN ÖDÜN LERDİR.

Erdogan Ahmet
Ekim 14, 2006


Orhan Pamuk Nobel Ödülü Üzerine Son Defa

Yazarla Aydin Arasindaki Fark

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.