Header Ads

Header ADS

Tekelci Emperyalizmin Milli ekonomik yapıya sahip oldugu teorisi üzerine

Nitelik değişimi ?; Feodalizm ve Emperyalizm -1
Günümüz emperyalizmi

Bağımsızlık ve özgürlük mücadeleleri içinde yaşanan döneme özgü şartların tahlili ve tesbiti doğru bir şekilde yapılmadan başarıya ulaşması imkansızdır. Aynı şekilde hiçbir ülkedeki bağimsızlık, özgürlük ve Demokrasi mücadelesi Emperyalizmden soyutlanarak değerlendirilemez.

“””””emperyalist dönemin genel koşullarından yola çıkarak. Biz, "dönem"le "şimdiki savaş" arasındaki ilişkinin doğru, Marksist bir tanımını veririz." Lenin A Caricature of Marxism and Imperialist Economism

Bu nedenle emperyalizmin içinde bulunduğumuz dönemdeki tahlil ve tesbitinin doğru bir şekilde yapılması mücadele için hayati önem taşır. Emperyalistlerin kendileri aralarındaki savaşların gündemde olduğu dönemlerle, emperyalistlerle ezilen ülkeler arasındaki savaşların gündemde olduğu dönemler arasında, bağımsızlık ve sosyal demokrasi açısından, savaşa karşı alınacak tavırlar , ve ittifaklar konusu birbirinden farklıdır. Bu tesbit sadece savaşlara karşı alıncak tavrın doğru tesbiti için değil, emperyalizmin diğer ülkelerle ve feodalizmle ilişkilerinide belirlemesi, ittifaklar konusunada açıklık getirmesi açısından pratik önem taşımaktadır. Bu nedenle konuya mümkün olduğu kadar kısa ve öz bir açıklama getirmeye çalışacağım.

Bu temelde emeperyalizmin günümüz tesbiti konusunda iki görüşe yer vereceğim. Eleştirim görüşün kaynağı olabilecek olan tüm siyasi anlayışı değil onların sadece emperyalizm konusunda ki görüşü olacaktır.

1-Tekelci Emperyalizmin Milli ekonomik yapıya sahip oldugu teorisi üzerine

Dünyada Sol içinde bu konudaki bir görüş, Tekelci Emperyalizmin milli ekonomik yapıya sahip olduğunu, bu yüzdende emperyalistler arası savaşın günümüzdede kaçınılmaz olduğunu savunur. Asagida ozetle:


“””Emperyalist tekellerin tamamıyle paylaşılmış pazarda , Pazar ajanlarının olması bu gerçeği değiştirmez. Bunlar uluslarası şirketler olarak adlandırılmasına rağmen, bunların merkezleri içinde bulundukları ülkelerde toplanmıştır..

Bir diğer anlamda uluslararası şirketler milli kişiliklerini korumuşlardır. 200 tane uluslarası şirketlerin dağılımı şöyledir; 62 Japon, 53 ABD, 23 Almanya, 19 fransa, 11 İngiltere, 8 İsveç, 6 Güney Kore ..

Bütün bunlar gösteriyorki Milli devlet in sona ermesi ve emperyalistlerin kendi aralarındaki çelişkileri çözdükleri iddası ve bu çelişkilerin emperyalist savaşa neden olmayacağı vs sadece halkları aldatmak için bir yalandır….”””””””””



Arkadaşların tesbit için çıkış noktaları, içinde bulunduğumuz koşulların samimi ve derin bir şekilde incelenmesi pratiği yerine, daha çok subjektif ve teorik ağırlıklı bir yaklaşım olduğundan global şirketler haline gelerek hem tekelci emperyalizmin odaklaşmasını, hemde günümüz ekonomik ve askeri güçler dengesi gerçeğini göremiyorlar . Görüşleri Kautsky nin ultra Emperyalism teorisinde, tekelleşen emperyalizmin, silahlanma ve savaşların yıkıcılığını gören kapitalistler tarafından artık dünyayı barışcıl bir şekilde paylaşacaklarını öne sürmesi teorisine, subjektif bir teorik tepki de buluşuyor.

"Salt ekonomik açıdan, kapitalizmin, kartellerce izlenen politikanın dış politika alanına taşacağı yeni bir evre, bir ultra-emperyalizm evresi olanaksız değildir." Kautsky

Lenininin yorumuyla; Yani bir süper-emperyalizm evresi bütün dünya emperyalistlerinin kendi aralarındakı savaşımı bırakıp birleştikleri, kapitalist düzen içindeki savaşların bittiği bir evre, uluslararası ölçüde birleşmiş mali-sermayeyle "yeryüzünün hep birlikte, ortaklaşa sömürüleceği" bir evre. Leninin Bu teoriye cevabı;

“””Kautsky'nin tanımı, teorik açıdan baştanbaşa yanlıştır. Emperyalizmi belirleyen şey, sanayi sermayesinin yönetimi değil, mali sermayenin yönetimidir, özel olarak tarım ülkelerini değil, her türden ülkeyi kendine katma çabasıdır. Kautsky, emperyalist politikayı, emperyalist ekonomiden ayırıyor, "silahsızlanma", "ultra-emperyalizm" ve benzeri zırvalar türünden kaba burjuva reformculuğuna yolaçmak için, politikadaki tekeli, ekonomideki tekelden ayırıyor”” Emperyalizm ve Sosyalizmdeki Bölünme, Lenın

Yani sorun sadece emperyalist sanayi ve mali tekellerin ekonomik olarak el sıkışması, ve/yada tekellerini birleştirmesi ile ilgili değil, onların politik olarak mali tekelci sermayenin ortak politikasında yeni pazarlara sahip olma , eskilerini koruma, ve ezilen halkların mücadelelerini bastırmada birleşmeleridir.

Günümüz gerçeklerine bakarsak mali tekelci sermaye büyük bir hızla tekellerini birleştirdiği gibi , sanayi sermayesinide hızla kontrolü altına almakta. Devlet-tekellerini gerek AB de ve gerekse diğer ülkelerde “özelleştirmelerle” bünyesi altına almakta büyük adımlar atan mali-tekelci-sermaye, onlarla arasında olan çelişkilerinide büyük ölçüde askıya almış durumda.

Aynı duygusallığı “tekelci emeperyalizmin odaklaştığını” söyleyen Enver Hocayı "revizyonistlikle" , Kautsky cilikle suçluyan arkadaşlar, Enver Hocanın Kautsky gibi “ Salt ekonomik ULTRA bir emperyalizmle savaşların sona erdiği” gibi bir teori öne sürmediğinin bilincindeler. Gerçekte bu gün emperyalist savaşların sona erdiğini, yada ereceğini savunan yada söyleyen dünya genelinde Torçkist, Euro Komunistler vb, Türkiye özelinde ÖDP vb bir kaç grup içinde, genede azınlıkta olanlar haricinde, hiç bir sol örgüt, yada anlayış yok. Emperyalist tekellerin odaklaşması teorisi Leninin , bir tekel, kapitalist rejimde, dünya pazarındaki rekabeti tümüyle ya da uzun bir süre için ortadan kaldıramaz teorisiyle çelişen bir teori değil. Leninin asıl eleştirisi, yukardada belirttiğim gibi, kautsky nin “salt ekonomik açıdan” konuya yaklaşarak emperyalist savaşların ortadan kalkacağı sonucuna ulaşmasıdir
.
“”””””””””””emperyalizimin başlıca ekonomik temeli, tekeldir. Bu tekel, kapitalisttir, yani kapitalizmden doğmuştur, ve kapitalizmin, meta üretiminin, rekabetin genel koşulları içinde, bu genel koşullarla sürekli ve çözülmez bir çelişki halindedir.”””””””””””” Lenin, emperyalizm


Hemen her sol, emperyalistler arası ve emperyalist savaşların kaçınılmaz olduğunu doğru yada yanlış bir şekilde savunmakta.

Ama bizim için önemli olan “içinde bulunduğumuz dönem”, bu dönemde emperyalistler arası savaşmı yoksa emperyalistlerin ezilen halklara karşı savaşımı gündemde?

Günümüz emperyalist tekellerini odaklaşması “SALT Ekonomik” bir odaklaşma olmadığı gibi, tekelleşme sanayi ve devlet tekellerininde, mali-tekeller tarafından zaptedildiği bir tekelleşme. Buna ilave olarak Neo-Konların mimarlarından İrving Kristolin de vurguladığı gibi “materyal amaçlar ve komplike jeopolitik çıkarlara ilave olarak ve kaçınılmaz olarak ideolojik çıkarlar “bu yeni tekelleşme sürecinin bir parçası haline getirilmiştir. Gloablizm, (tekelciler için)Demokratikleştirme, yabancı sermaye yatırımı “hakları”, özelleştirme vb bu ideolojik ve politik kontrol sürecinin pratikte yansımalarıdır.

MNC (Ulsularası şirketler) dediğimiz bu günümüz mali-tekelleri dünyanın hemen her ülkesinde gerek devlet-tekelleriyle ortaklık, ve gerekse özelleştirmeyle ele geçirme yöntemiyle sadece meta üretim araçlarını değil, düşünce üretim araçlarını hızla tekelleştirmekteler. Günümüz mali-tekellerine baktığımız zaman hemen her alanda yatırımlarını ve kontrollerini görebiliriz.

Majority-owned foreign affiliate (MOFA) diye adlandırdıkları, dış ülkelerdeki şirketlerin % 50 hissesini geçen ortaklıklar , en son 2001 istatitikleri ile,1989 arası istatisklerine göre % 7 bir artış göstermiştir. Tekeller 2000 yılında 456, 2001 de 468 yeni MOFA ortaklığı yapmışlar. İşin ilginç yanı bu bir sene içinde (bu yeni ortaklıklarda) çalıştırdıkları eleman sayısı 348,000 den , 148,000 e düşmüş. Buda ortaklıkların çoğunun özelleştirilmiş kamu kuruluşları olduğunun, ve artan işsizliğin nedenlerinin bir göstergesi olabilir. Çünki istatistiklere göre en büyük iş kaybı kamu ve kamu olmayan sanayi şirketlerinde ve onların mali-tekellerle ortaklığında, yada onlar tarafından ele geçirilmesi döneminde yoğunlaşıyor.


Geçen on sene içerisinde uluslarası tekellerin ortaklığı ve ele geçirme dolar değeri 1990 da 462 milyar dan 2000 de 3.5 Trilyon dolara sıçradı, yani sadece bu yeni ortaklıklar dünyanın ekonomik üretiminin % 12 sini teşkil ediyordu.

“””. 200 tane uluslarası şirketlerin dağılımı şöyledir; 62 Japon, 53 ABD, 23 Almanya, 19 fransa, 11 İngiltere, 8 İsveç, 6 Güney Kore ..”” olarak ornek vermıs arkadaslar. En son duruma gore sayı 25 e kadar dusmus durumda. Verdıgı Japon, ABD, İngiltere ve Guney Kore sirketlerin büyük çoğunluğu zaten ıç içe geçmiş sirketler. Almanyanın büyük tekelleri gerek Japon ve gerekse ABD şirketleri ile iç içe gecme surecinde. Her bırını MILLI olarak kabul etsek bile yukardakı isimlere bakarak hangisinin günümüz şartlarında ABD ile savaş yapma olasılığı var?


Özellikle Avrupanın , tekellerin hedefi olması, emperyalist ülkeler arasındaki gelişmeleri değerlendirmede önemli yeri var. Dünya-mali-tekellerin yeni ortaklıklarını oluşturduğu Avrupa ülkeleri hem yeni ortaklıkların % 50 sini ,hemde onların dış ortaklıklardan gelirlerinin % 50 sini oluşturuyor.

Tekelci şirketler öylesine iç içe geçmişki binlerce sayfalık liste yapmak bile bu "kim kimin, neyin sahibi bulmacasını” çözmeye yeterli olamaz.
Önce genel birkaç örnekler verelim;
General Electric, News Copr , Time Warner ve Telecom İtalia ortaklığı.
General Electric ve DuPont ortaklığı
Toyota ve Peugeot ortaklığı
BMW, , Audi , VW nin ayrı ayrı Porsche la ortaklığı
Ford un Jaguar, Volvo ve Land Rover u satın alması.
Daimlerin Mercedesi ve sonra Daimler-Benzin Chrysleri alması.
GM in Isuzu Motoru, Saabı satın alması,
Renault un Nissanın %36.8 ını satın alması
GM le Fiat ın ve Fıatla Opel in ortaklıkları

En büyük ortaklıklardan birisi olan Exxon ve Mobilin hisselerine bakarsak mali-tekellerin kontrolü hakkında biraz daha fikrimiz olur. Barclay Global Investor, JP Morgan Chase, Vanguard Group, Bank of America, Mellon Financial, Merrll Lynch vb en büyük hisse sahipleri. Bu şirketlerin yüzlerce yan, alt ve ortak şirketlerini araştırdığınızda dünyada hemen hemen bulunmadıkları bir ülke yoktur.

Bu karışıklığı ve iç içeliği en kolay açıklayan sanırım şirketlerin yönetim kurullarının iç içeliği olabilir. Aşağıdaki listede görebileceğiniz gibi mali şirketlerden tut, enerjisinden , sağlığa, teknolojisinden medyaya kadar şirketlerin (karar verici, politika belirleyici) yönetim kurlu üyeleri de iç içe geçmiş vaziyetde.

American Express = CBS/ Viacom, CNN Time Warner, Wall Street Journal, Gannet/USA Today,
AVON= New York Times Co, NBC/GE
Chase Manhattan= CBS/Viacom, New York Times, NBC/GE
DELL Computer=CBS/Viacom, NBC/GE, CNN/Time Warner,
FedEx= CNN Time Warner, ABC/Disney
Ford=New York Times Co, Wall Street Journal
Morgan Chase=CBS Viacom, NBC/GE
NYSE=CBS /Viacom, CNN/Time Warner, Fox/News Corp, NBC/GE
PepsiCo=CNN/Time Warner, New York Times co,
Pfizer=CBS/Viacom, CNN/Time Warner, Wall Street Journal
Sears=CNN/Time Warner, New York Times Co, Tribune CO,
Sun Microsoft Systems=CNN/Time Warner, Knight ridder, NBC/GE, ABC/Disney
Texaco=New York Times Co, Wall Street Journal, NBC/GE, CNN/Time Warner

Şimdi yukardaki Yönetim kurulu üyelerine baktığımızda sadece ilk baştaki şirketlerin sağında yazan şirketlerle nasıl içiçe olduğunu değil, kendileriyle de nasıl içiçe olduklarını görebiliriz. Bu şirketler okuyana yabancı gelebilir ama, seyredilen TV den, okuna gazetelere, sürülen arabadan , uçağa, traş olunan ciletten, şampuana, kredi kartından, bankaya yatırlan paraya, yenilen pirinçden köydeki gübreye kadar hemen her ülkede parmağı olan şirket ler , yada şirketlerin ya üst yada yan şirketleridir bunlar.

Diğer emperyalist yada “gelişmiş” ülkelerin konumu

Almanya, Fransa ve Avrupanın diğer ülkeleri kronik bir ekonomik kriz ve işsizlik sorunuyla karşı karşıyalar. Avrupanın hemen her yerinde var olan ABD askeri üsleri ve hala Avrupanın “korunma”sı amacıyla oluşturulan NATO nun mali-tekelci-sermayenin kontolü altında olması, çoğu Avrupa ülkelerin mali-tekellerin merkezi üs olarak kullandığı ABD ye AB den daha bağımlı olduğu gerçeklerinden yola çıkarsak ABD ile Fransa ve/yada Almanya emperyalizmi ile bir savaşı günümüz şartlarında hiçte olası görünmüyor. Bu demek değildirki ilerde bu savaşın şartları oluşamaz. Mali-tekellerin bu ülkenin kamu ve kamu olmayan tekelleriyle ortaklığı ve onları ele geçirme sürecinde zaten var olan bu ülkelerin Milli Sermayesi ile çelişkilerinin uzlaşmazlığına bağımlı olarak ilerde bir savaş söz konusu olabilir. Ancak günümüzde hem askeri hem politik olarak böylesine şartlar ortada yok.

ABD nin 700 milyar dolarlık borcunu satın almış olan ve ekonomik kriz içinde olan Japonyanın tekelci-mali-sermayenin bir parçası olduğu gerçeğini bir yana bıraksak bile, askeri gücünün olmayışı ne ABD nede AB ile bir savaş yapma olasılığını ortadan kaldırıyor.

Kapı komşusu Gürcistanın bile ABD emperyalizmi saflarına geçmesini engelleyemeyen Rusyanın ekonomisi çöküntü içinde olduğu gibi askeri gücüde böyle bir olasılığı “günümüz şartlarında” ortadan kaldırıyor.

İlişkide olma ama muhafaza etme gibi hipokratik ikilemli bir ortaklıkta oldukları Çin e mali-tekelci sermaye akmakta. ABD nin Çine borcu 200 milyar dolardan fazla .ABD de hızla kaybolmakta olan orta sınıfın alım gücünü sağlayan Çin in ucuz ürünleri. Ekonomistlerin yorumları ışığında Çin mallarına yapılacak bir ambargo ABD ekonomisini üç ay içinde çökertebileceği gibi Çin inde ekonomisine aynı zincirleme etkisi olabilir. Bu anlamda ABD ile Çin arasında bir savaş olması için “günümüz şartlarında” olanak yok.

Bu yorumlardan anlaşılabileceği gibi içinde bulunduğumuz dönemde olan ve olası savaşlar emperyalistler arası değil emperyalistlerle sömürülen ülkeler arasındaki savaşlar olacaktır. Malı-tekelci emperyalizmin odaklaşması savaşların sonunu getirmemiş, savaşların taraflarını ve biçimini değiştirmiştir.

“ yarı-sömürge ve sömürge ülkelerdeki mücadeleler artık çoğunlukla feodalizme değil emperyalizme karşı verilen mücadelelerdir” Lenin’s 1916 pamphlet

Sonuç olarak içinde bulunduğumuz dönemdeki ezilen ülkeleri hedef alan ve alacak olan emperyalist savaşlara karşı çıkmak, emperyalizme karşı olan mücadele ve savaşları desteklemek Sol un görevidir.


Bu tesbit sadece savaşlara karşı alıncak tavrın doğru tesbiti için değil, emperyalizmin diğer ülkelerle ve feodalizmle ilişkilerinide belirlemesi, ittifaklar konusunada açıklık getirmesi açısından pratik önem taşımaktadır demiştim. Ezilen, geri bırakılmış ülkelerde feodal yapının varlığı gerçeğinden hareket ederek, günümüz Emperyalizmi ile Feodalizmin ilişkisini ve ittifaklar konusunuda incelememiz ve netleştirmemiz, anti-emperyalist mücadelenin başarısı için hayati önem taşımaktadır.

Erdogan Ahmet
30 Ekim 2006


>>Emperyalizmin feodalizmi tasfiye edecek ilerici niteliğe sahip olduğu teorisi üzerine

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.