Header Ads

Header ADS

Yeni -Demokrasi ve Yeni Dünya Düzeni -V


“Üstünlük”, ırkçı kavranmının yeniden şekillendirilip, yeniden yaratılması ve

(Neo-Kon) NEO-DEMOKRATİK  KOLONİALİSMİN DOĞUŞU

Neo-demokratik-Sömürgeciliğin mimarı Huntıngton un ırkçı iddiasına gore, batının özellikle ABD nin dünya çapında hakimiyeti gerekli.

""problem şu ki diğerleri bunun farkına varamayacak kadar basitce çok kalın kafalı, inatcı, yada kanlanmış beyinli."

Günümüzdeki gelişmeler birdaha gösteriyor ve isbat ediyorkı emperyalistlerin eski Sömürgelerini sömürmeye, ve yeni sömürülecek ülkeler bulmalarında uyguladığı politikalarda fazla bir değişiklik olmamış. En temel yöntem olan askeri güç kullanma; toptan askeri işgal, yada askeri gizli/açık müdahele ile hala ayni şekilde devam etmekte. Ayni şekilde kendilerini geçmişteki ırkçılılıklarından arınmış, ve “uluslarası humanist” olarak satmaya çalışan sözde batı, biçimsel medeniyetleri gibi, bu gün atalarından ırkçılık olarakda pek farklı değiller. Bir yazarin aklimda kaldigi kadar aciklamasi ile; Sömürgeci donemini kendilerinin yiktiklarini sanan batili aydin kesim aynanin karsisina gectiklerinde “digerlerine” olan bu ustunluklerini aynada gormuslerdir ….ama bu ustunluk anlayisinin irkcilik oldugunu gormemezlikden gelmislerdir.

Bu “humanist imaj/gorunus” kitle haberleşme araçlarının, özellikle Hollywood-medyanın yaygınlaşması ile başlatılıp güçlendirilmiş sahte bir imajdan başka bir şey değildir. Senaryo olarak yazılmış ve sahneye konulmuş olan bu imaj, medyanın yardımı ile kitleler, manipule ve kandırmaca yolları ile, bu görünüşün gerçek olduğuna inandırılmış. Bu sahte-gerçeğin inandırıcı olmasında belkide en büyuk etkenlerden birisi, emperyalist kapitalist ülkeler arasında gerçekleştirilen birlik ve dayanışma olmuştur.

Onların diğer ülkelerle sömürü temelinde olan ilişkilerinde değişiklikler, sadece biçimsel olmuş, özünde hiç bir değişiklik olmamıştır ve olmayacaktır.

İşgallerini ve diğer ülkeler üzerine hakimiyetlerini ırkçı kılıflarla haklı göstermeye çalışan emperyalistler, sadece bu ırkçılıkda kullandıkları kavramları değiştirerek, ayni kılıfları hazırlamaya devam etmekteler. Kolonici Batının şimdiki adı “Batı medeniyeti” oldu. “Barbarlar”, “vahşiler”, yani, “diğerleri” nin yerini “diğer kültürler”e bıraktı, ve emperyalizmin kılıfı da bu “kültürler”in zorla “demokratikleştirilmesi” oldu. Bir diğer anlamda değişim özde hiç değişim olmadan, sadece kullanılan, ırkçılığa dayanan kelimelerde, özde değil görünüşte/satista bir değişim.

Bu işgal ve sömürünün, ve onun sonuçlarının ahlak, ınsanlık dışı olduğunu kabul eden özgürlük, eşitlik ve insanlık yayagarası atan neodemokratık-koloniciler, bu pratiklerinin vereceği ınsanlık dışı sonuçları gizleyebilmek, yada en kötü durumda, kılıf geçirebilmek için hazırladıkları senaryoları dikkatli bir şekilde hazırlamak zorunda kalıyorlar. Cünki onların emperyalist pratiklerinin, ve pratık sonuçlarının, haklılığı olması ve en azından kendi kitleleri tarafından bu haklılılığın onaylanması, kabullenilmesi gerekiyor. Aynı şekilde, bu pratiklerinin devamınında, “haklılık ve onay”, kılıf senaryoları olması gerekir. Irak ın işgali bu yazılmış-yaratılmış-gerçekler (scrıpted pseudo realıty) nin, “nedenler”, “haklılık”, ve “onaylanma”, senaryosuna güzel bir örnek.

Sömürgecilik döneminde Sömürgeciler kurdukları tekeller vasıtası ile mamullerinin bu ulkelertarafindan satın alinmasi icin zorlamaları gerekebiliyordu.

Yeni-Sömürgecilik, batının mallarının kullanılmasıni; “modernliğin”,”gelişmişliğin”, ve “başarının simgesi”, anlayışını ve imajını doğuran bir manıpulasyonla sağlamayı başardı. Yani satimi zorlamak zorunda kalmadi.

Neo-Democratik koloniciler, saldırı ve işgal ve devamında oluşan fiiziki kontrolle, şantajla, mısırdan pirince hayatin her alaninda bir sürü patentlerle, kolonicilerin dönemindeki gibi, baskı ve zorla mallarını satma yolunu tercih ediyorlar. .

Sömürgeciler döneminde, Sömürgeci güçler, sosyal kültürel ve ekonomik her seyde “en iyi” ve her şeyin “en iyisini” yaptıklarını, ve “en iyisi” olduklarını iddia ederek, işgal ettikleri bölge halkına kendi anlayışlarını zorla empoze ettiler


Günümüzde Neo-Democratik Sömürgeciler , gene herşeyin “en iyisi” ve “en kralı” oldukları iddiası ile, kendi yaşam anlayışlarını, kültür-(süz)lüklerini, zorla başka ülke insanlarına kabul ettirmeye çalışıyorlar.

Neo-Demokratik Sömürgecililer “ekonomik globalleşme” adı altında, ayni klasik Sömürgeciler dönemindeki gibi, sadece zorla mamül satmayı değil, zorla yaşam biçimi satmaya uğraşıyorlar.


Günümüzün Sömürgecileri bu ülkelere barbar yada vahşi demiyerek, onun yerine “demokratikleşmek isteyen kültürler” olarak isimlendiriyorlar, ve bu arada kendilerinide bu demokratikleştirmeyi zorla gerçekleşirecek kurtarıcılar olarak sunmayı unutmuyorlar. Ayni Sömürgeci atalarının kendilerine vahşi ve barbarları zorla modernleştirme görevini tanrıdan bir görev olarak görenler gibi.

Aynı Sömürgeci dönemlerindeki gibi senaryosu hazırlanan önyargılar ve provokasyonlar, günümüzün Sömürgecilerininde pratiği oldu. “Terörizme karşı savaş”, “İslam dini şiddete dayanan fanatic bir din”, “müslüman kadınlar özgür değil”, “müslümanlar mantıksız ve acımasız” vs vs önyargıları, “kötü niyetli” olanların varlığı, ve korku nun yaratılması, senaryonun kılıflarının hazırlanmasından başka bir şey değil.


İşin ilginç ve vurgulanmaya değer yanı, bu kılıf için hazırlanan ve sunulan önyargıların batıda hiç bir tartışma gerekmeden, hemen gerçek olarak kabullenmesi, ve bunları kabullenmenin batılı ve medeni olmanın gereği zanneden bazı müslüman çoğunluklu ülkelerinde, bu kılıfları aslında batının ırkçılığının bir delili olarak görmesi yerine, doğru olarak kucaklaması.

Sömürgeci dönemin bir “Hrıstıyan Misyonerlerin çağı” olduğu, hemen hemen bütün güçlerinin hristiyan olduğu, ve hristiyanlığı işgal ettikleri topraklarda yaşayan insanlara “hrıstıyanlık kurtuluşa giden tek yoldur” , sloganı altında, zorla kabul ettirildiği saklanamayacak, ama üzerinde durulmayan, durulmasi gereken bir gerçek


Günümüzde Neo-Demokratik Sömürgecilik döneminde, gene, binlerce hristiyan misyonerlerin Müslüman ülkelere akın etmesiyle yeni bir, “Hristiyan Misyonerleri çağına” girmesine şahit oluyoruz. Benzer bir ırkçılık anlayışının dine de uygulanması ile, yani “Hristiyanlığın laik”, “müslümanlığın fanatic ve gerici” olduğu ırkcı iddiası ile, günümüzün Sömürgecileri işgallerine haklılık ve onaylanma kılıfını geçiriyor.

Görüldüğü gibi emperyalistlerin hangi dönemde olursa olsun ülkeleri işgal etme ve/yada iç işlerine karışma sında
* ideolojik justification/haklı çıkarma nedenleri hep ırkçılık olmuştur.
* Amaçlar hep diğer ülkelerin yeraltı, yerüstü ve insan kaynaklarını sömürme olmuştur
* kontrol ,ya direk fiziki, yada sömürülen ülke içinde, özellikle ordu içindeki sadık üyeleri vasıtasıyla devam ettirilmiştir

Tarihi incelemek, günümüzü açıklamada ve geleceği görmede elimizde var olan en değerli kaynak. Tarihe bakarak, Türkiye özeline indirgediğimizde, Türkiye içi ve çevresinde ki gelişmelere baktığımızda, Türkiye icin hazırlanmış senaryoların ve planların neler olabileceğini görememek, bu senaryoların sahneye koyulduğunda başarılı olma olasılığını arttıracaktır. Neo-demokratik-kolonicilerin senaryo ve planlarının, Türkiye özelinde neler olabileceğini özetlediğim ve vurguladiğım “Birliğin ve Beraberliğin gerçekleşmesinin acilliği”, ve provokasyonlara gelmeme ve onları boşa çıkarmanın hayati önemi, bu senaryoların boşa çıkartılma mücadelesinde ilk ve en önemli adımlar olacaktır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.