Secimlerde alinmasi gereken tavir uzerine
Içinde bulunduğumuz dönemde özellikle geri bırakılmış devletlerinin kontrolunun inanılmaz bir hızla uluslarası şirketlere transfer edildiğine şahit oluyoruz. Ülkelerin Devletleri ve kurumları bu uluslarasıi şirketlerin paravan kurumlarina, önderleride “vatansız”, “milli “ kişiligi ve niteliği olmayan , uluslarası paravan kuruluşların sadık üyeleri haline dönüstürülüyor.
Transferlerden yapılan karların cüzi bir bölümü bu sadık üyelere dağıtılıyor. Dikkatinizi çekerim bu uluslarası şirketlerin sadece bir ülkede bir üründen bir saatde yaptığı kar 5 milyon dolara yaklaşıyor ve 12 iç içe geçmiş şirketin yıllık geliri dünyadaki 120 ülkenin gelirinin toplamından fazla
Neo-kon uluslarası sermaye, komprador burjuvazi , yani yabancı şirketlerin bir uzantısı, şubesi olan şirketlerinin ülke ekonomi ve politikasina hakimiyetleri ile yetinmiyor artık.
İnsan hakları, demokrasi, özgürlük , medeniyet vs hipokrasisi, yani iki yüzlülüğü ile ülke içinde sivrilen ve sivrilebilecek, yaşamin her alanından, her türlü “önderleri” bu paravan kuruluşlarının sadık “üyeleri” haline getiriyor. “Hizmetleri” karşılığında mali olarak ödüllendirilen bu sadık üyeleri sayesinde koloniciler ülkelerin yeraltı, yer üstü ve insan kaynaklarına en küçük bir direniş görmeden sahip oluyorlar. Bu sadık üyeler ellerindeki Medya gibi geniş imkanlari kullanarak, ya kitlelerin dikkatleri dağıtılarak, başka yönlere çevrilerek, yada kitlelere “özelleştirme” , yabancı sermaye yatırımı adı altında bu “transfer” lerin “ülke ve halk yararina olduğu” na inandirarak transferleri gerçekleştiriyor.
Yakın tarihimize baktığımızda artık her gözün görebildiği gercek şu ki, iktidara seçimle yada başka türlü gelenlerin hemen hemen çogu bir iki sene icinde zengin oluyor. Seçimden önce bankasında on bin lirasi olan bir insanın , iki sene sonra bankasında bir milyon lira olabiliyor ve BUNDAN KİMSE HESAP SORAMIYOR.
Işte bu noktada, tabanda birliğin sağlanmasını gerçekleştirmede alınacak, belkide en etkili olabilecek aktif pratiklerden birisi ortaya çıkıyor.
Güncel olan, Tabandaki engeniş kitlelerin en somut ve ortak talepleri günümüzde neler ve seçimlerde “partilerden” bekleyeceği etkili talepler neler olabilir?
1-Dış ülkelerle yapılan gizli ve açık her antlaşmanın ülke yararına/halk çıkarina olup olmadığının incelenmesi
2-yabanci şirketlerle ve onların Türkiyedeki uzantilariyle yapılan, özellikle yer altı kaynaklarını, haberleşme, tarım, limanlar, ve Su’yu ilgilendiren her antlaşmanin incelenmesi,
3-bu antlaşmalarda imzalayan Türk tarafin, bu antlaşma sonucu kişisel yada grupsal mali hiç bir çıkarı olup olmadığının incelenmesi
4-Hükümete gelmeden 100 lirasi varken, bir kaç sene icinde milyonlarca dolarlık sermaye yada varlığa sahip olanların bu gelirlerinin yasal bir şekilde olmadığı araştirma sonu ortaya çıkarsa varliklarina el koyulması
5-Bu incelemeler sonucu yolsuzluk olduğu tesbit edilirse anlaşmalarin fes edilmesi ve bu anlaşmayı imzalayan tarafin KESİNLİKLE CEZALANDIRILMASI
Bunları vaad etmeyen bir partinin niyeti bir öncekinden hiç farklı olmayacağı açık, bunu anlamayana da anlatmak bir görev.
Tabanda farklı görüşler olan (aslında görüş olabilmesi için kitlelerin yeterli kadar bilgilendirilmediği) AB ye katılım konusundada kitleleri ortak bir talep’de bir araya getirmek mümkün.
AB nin bir “Ekonomik Birlik” olmanin dışında hakim olan ülkelerin halklarınn bile , büyük çoğunluğunun karsi olduğu bir birlik olduğu gerçeğini kitlelere ulaştırmak gerek. Kolonicilerin (sen emperyalist anla) finanse ettiği Medya da bu konuda haberler ne gösteriliyor ne de yazılıyor. Avrupa milli sermayesinin tum direnmelerine rağmen sonuçta ya Uluslarasi şirketlerin Neo-Kon-kolonici politikalarının tamamiyle bir başka kuruluşu haline geleceği, yada tamamiyle bir isim olarak kalacağı , yani kendi geleceği bile belirli olmayan bir “Birliğe” Türkiyeyi 6nci sınıf bir üye yapma peşinde koşan “sadık üyeler” dolu partileri kitlelere deşifre etmek gerek.
AB ye tam üyeliğin zaten varlığı tarışılabilecek olan ekonomik ve politik bağımlılığının yaninda, sosyal, yasal, eğitimsel, kültürel , en önemlisi askeri bağımlılığıda beraberinde getireceğinden artık Coğrafi bir bağımsızlıktan bile bahsedilemeyeceği gerçeğini kitlelere anlatarak “tam üyeliğe hayır, karşılıklı çıkarlar temelinde ekonomik birliğe evet” doğrultusunda bir ortak talepte birlik genişletilebilir.
Yukardaki taleplere bu talebin de ilave edildiğinde bunları programına koyabilecek partilerin sayısını merak ediyorum. Bu açıdan bakarsak;
"Yaklaşan seçimlerde ismi/damgası ne olursa olsun hangi parti yukarda belirtilen ve tabandaki her bireyin talebi olan politikayi uygulayacağına inandırıcı bir şekilde söz verirse ona oy vermek ve o partinin kazanmasi için calişmak gerek. "
çağrısında bir sakınca görmüyorum.
Ne kadarda takım tutar gibi parti tutuyorsak , takım tutmakla parti tutma arasindaki HAYATI FARKI ARTIK GÖRMEK ZORUNDAYIZ. Bu yukarda belirtilen şıkları seçimlerde parti programina almıyan bir partiyi üçüncü kümeye göndermek tabandaki her yurtsever, Atatürkcü, milliyetçi, dindar,yada solcu, taraftarın!! görevi olması gerek. Çünki sen onu senin “takımın” olarak görüyor olabilirsin ama takım seni “üyesi olduğu yada olmak için can attığı” dış kurumlara hizmet edip, cebini doldurmak için sadece bir araç olarak görüyor
Cünki halkın en temel ve basit talebi KENDI HAKLARININ KORUNMASI. Bu yönde verilen , içi boş olmayan, SAMİMİ VAADLER ve devamında PRATİKLER seçilecek partinin başarılı olabilmesinde ilk adımdır. Halka HALKIN ANLAYACAĞI DILDE konuşan, halka HALKI DİREK OLARAK İLGİLENDİREN konularla yaklaşan, halkın kısa vadeli isteklerinin ne olduğunu kendi tesbit etmeler yerine, HALKTAN OĞRENEN, ülke üzerinde oynanan oyunları ve oyuncuları sergileyen ve buna karsi PRATIK TAVIR ALAN bir parti bu birliğin gelişmesinde ve güçlenmesinde yapıcı olabilir.
Hepimizin şahit olduğu yakın tarihimize bakarsak “ hesap , yada hesabını soracağız” sloganları ne yazikki büyük ölçüde hep içi boş sloganlar olarak kaldığı için hesap sorulmasi gerekenler ve yenileri ayni vatan hainliklerine, işbirlikçilige devam etme cesaretini bulmuşlardır.
Tabandan büyük bir destek alan, idealist insanlardan oluşup kendi çıkarlarını değilde ülkenin ve halkın çıkarlarını ön plana alıp o yönde hareket edecek olan bir partiyi!! TÜM TABANIN ve yurtsever kuruluşların DESTEKLEMESI gerçekleşmesi gereken BİRLİK VE BERABERLİĞİN SAĞLANMASINDA tarihi ve büyük bir adım olacaktır. Sadece Tabandaki birlik bu seçilen partiyi güçlülüğe yada güçsüzlüğe yönlendirebilir.
Tüm halka ait olan yeraltı kaynaklarını kişisel yada grupsal çıkarları için satmaya imza atan BİLİRSEKİ KESİNLİKLE CEZASIZ KALMAYACAK, o imzayi atmak için düşünecektir biraz
Bilirseki halki birbirine düşürme provokasyonları düzenleyenler ve bu provokasyonları gerçeklestirenler KESİNLİKLE CEZASIZ KALMAYACAKLARINI, biraz düşüneceklerdir karar vermeden yada harekete geçmeden önce.
BİILİRSEKİ yurtseverleri idam sehpasına yollamayı, katletmeyi hesaplayan işbirlikçiler KESİNLİKLE CEZASIZ KALMAYACAKLARINI, biraz düşüneceklerdir bu kararlarında.
Özetle, Neo-kon uluslarası sermayenin “ sadık üye”lik kampanya ve pratiğini , üye olmanın CAZİP değil KESİNLİKLE CEZASIZ KALMAYACAK bir seçenek olduğunu göstererek etkisiz hale getirebilecek bir PARTİ!! nin desteklenmesi!! gerek. Kitlelerin desteğiyle ve onların en temel taleplerini gercekleştiren bir parti !! TABANDA GERÇEKLESTİRİLECEK BİRLİK VE BERABERLIĞIN GELİŞMESİNİ VE GÜÇLENMESİNİ SAĞLAYACAKTIR.
Uluslarası sermayenin, Orta Doğu projesini engelleyebilecek tek güç bu birlik ve beraberligin sağlanmasıyla gerçekleşebilir. Günümüzdeki ortam bu birliğin gerçekleşme olasılığı , potansiyel ise, bu birliğe önderlik edebilecek bir parti için Kurtuluş savaşı döneminden buyana görülmemiş ve bir dahada oluşabileceği tartışılmaya bile gereksinimi olmayan bir firsattır.
Denizlerin ruhunu ve kararlılığını taşıyan yurtsever kadroları, tarihin isbat ettiği, özünde pasif ve işbilikçileri sevindiren , “direniş!” lerle yok olması yerine, halkın somut taleplerini, birliğin ve beraberliğin gerçekleştirilmesi doğrultusunda yönlendirmek,
Böylesine kadroları elinde tutan ancak ne yazikki pratikte bir kaç yüz kişilik sekter, geniş halk kitlelerin dilini konuşmayan, onlardan tamamen soyutlanmış “tekke” olmanın ötesine geçemeyen kuruluşların, ya kendilerinin, yada tabanının bu birlik ve beraberliği gerçekleştirme yolunda positif ve aktif tavir almasini sağlamak
Tabanda vatansever!! olan en geniş kitlelere ulaşmak birlik ve beraberlik, ve buna bağımlı olarak, Bağımsızlık ve Demokrasi mücadelesi için hayati önem taşımaktadır.
Transferlerden yapılan karların cüzi bir bölümü bu sadık üyelere dağıtılıyor. Dikkatinizi çekerim bu uluslarası şirketlerin sadece bir ülkede bir üründen bir saatde yaptığı kar 5 milyon dolara yaklaşıyor ve 12 iç içe geçmiş şirketin yıllık geliri dünyadaki 120 ülkenin gelirinin toplamından fazla
Neo-kon uluslarası sermaye, komprador burjuvazi , yani yabancı şirketlerin bir uzantısı, şubesi olan şirketlerinin ülke ekonomi ve politikasina hakimiyetleri ile yetinmiyor artık.
İnsan hakları, demokrasi, özgürlük , medeniyet vs hipokrasisi, yani iki yüzlülüğü ile ülke içinde sivrilen ve sivrilebilecek, yaşamin her alanından, her türlü “önderleri” bu paravan kuruluşlarının sadık “üyeleri” haline getiriyor. “Hizmetleri” karşılığında mali olarak ödüllendirilen bu sadık üyeleri sayesinde koloniciler ülkelerin yeraltı, yer üstü ve insan kaynaklarına en küçük bir direniş görmeden sahip oluyorlar. Bu sadık üyeler ellerindeki Medya gibi geniş imkanlari kullanarak, ya kitlelerin dikkatleri dağıtılarak, başka yönlere çevrilerek, yada kitlelere “özelleştirme” , yabancı sermaye yatırımı adı altında bu “transfer” lerin “ülke ve halk yararina olduğu” na inandirarak transferleri gerçekleştiriyor.
Yakın tarihimize baktığımızda artık her gözün görebildiği gercek şu ki, iktidara seçimle yada başka türlü gelenlerin hemen hemen çogu bir iki sene icinde zengin oluyor. Seçimden önce bankasında on bin lirasi olan bir insanın , iki sene sonra bankasında bir milyon lira olabiliyor ve BUNDAN KİMSE HESAP SORAMIYOR.
Işte bu noktada, tabanda birliğin sağlanmasını gerçekleştirmede alınacak, belkide en etkili olabilecek aktif pratiklerden birisi ortaya çıkıyor.
Güncel olan, Tabandaki engeniş kitlelerin en somut ve ortak talepleri günümüzde neler ve seçimlerde “partilerden” bekleyeceği etkili talepler neler olabilir?
1-Dış ülkelerle yapılan gizli ve açık her antlaşmanın ülke yararına/halk çıkarina olup olmadığının incelenmesi
2-yabanci şirketlerle ve onların Türkiyedeki uzantilariyle yapılan, özellikle yer altı kaynaklarını, haberleşme, tarım, limanlar, ve Su’yu ilgilendiren her antlaşmanin incelenmesi,
3-bu antlaşmalarda imzalayan Türk tarafin, bu antlaşma sonucu kişisel yada grupsal mali hiç bir çıkarı olup olmadığının incelenmesi
4-Hükümete gelmeden 100 lirasi varken, bir kaç sene icinde milyonlarca dolarlık sermaye yada varlığa sahip olanların bu gelirlerinin yasal bir şekilde olmadığı araştirma sonu ortaya çıkarsa varliklarina el koyulması
5-Bu incelemeler sonucu yolsuzluk olduğu tesbit edilirse anlaşmalarin fes edilmesi ve bu anlaşmayı imzalayan tarafin KESİNLİKLE CEZALANDIRILMASI
Bunları vaad etmeyen bir partinin niyeti bir öncekinden hiç farklı olmayacağı açık, bunu anlamayana da anlatmak bir görev.
Tabanda farklı görüşler olan (aslında görüş olabilmesi için kitlelerin yeterli kadar bilgilendirilmediği) AB ye katılım konusundada kitleleri ortak bir talep’de bir araya getirmek mümkün.
AB nin bir “Ekonomik Birlik” olmanin dışında hakim olan ülkelerin halklarınn bile , büyük çoğunluğunun karsi olduğu bir birlik olduğu gerçeğini kitlelere ulaştırmak gerek. Kolonicilerin (sen emperyalist anla) finanse ettiği Medya da bu konuda haberler ne gösteriliyor ne de yazılıyor. Avrupa milli sermayesinin tum direnmelerine rağmen sonuçta ya Uluslarasi şirketlerin Neo-Kon-kolonici politikalarının tamamiyle bir başka kuruluşu haline geleceği, yada tamamiyle bir isim olarak kalacağı , yani kendi geleceği bile belirli olmayan bir “Birliğe” Türkiyeyi 6nci sınıf bir üye yapma peşinde koşan “sadık üyeler” dolu partileri kitlelere deşifre etmek gerek.
AB ye tam üyeliğin zaten varlığı tarışılabilecek olan ekonomik ve politik bağımlılığının yaninda, sosyal, yasal, eğitimsel, kültürel , en önemlisi askeri bağımlılığıda beraberinde getireceğinden artık Coğrafi bir bağımsızlıktan bile bahsedilemeyeceği gerçeğini kitlelere anlatarak “tam üyeliğe hayır, karşılıklı çıkarlar temelinde ekonomik birliğe evet” doğrultusunda bir ortak talepte birlik genişletilebilir.
Yukardaki taleplere bu talebin de ilave edildiğinde bunları programına koyabilecek partilerin sayısını merak ediyorum. Bu açıdan bakarsak;
"Yaklaşan seçimlerde ismi/damgası ne olursa olsun hangi parti yukarda belirtilen ve tabandaki her bireyin talebi olan politikayi uygulayacağına inandırıcı bir şekilde söz verirse ona oy vermek ve o partinin kazanmasi için calişmak gerek. "
çağrısında bir sakınca görmüyorum.
Ne kadarda takım tutar gibi parti tutuyorsak , takım tutmakla parti tutma arasindaki HAYATI FARKI ARTIK GÖRMEK ZORUNDAYIZ. Bu yukarda belirtilen şıkları seçimlerde parti programina almıyan bir partiyi üçüncü kümeye göndermek tabandaki her yurtsever, Atatürkcü, milliyetçi, dindar,yada solcu, taraftarın!! görevi olması gerek. Çünki sen onu senin “takımın” olarak görüyor olabilirsin ama takım seni “üyesi olduğu yada olmak için can attığı” dış kurumlara hizmet edip, cebini doldurmak için sadece bir araç olarak görüyor
Cünki halkın en temel ve basit talebi KENDI HAKLARININ KORUNMASI. Bu yönde verilen , içi boş olmayan, SAMİMİ VAADLER ve devamında PRATİKLER seçilecek partinin başarılı olabilmesinde ilk adımdır. Halka HALKIN ANLAYACAĞI DILDE konuşan, halka HALKI DİREK OLARAK İLGİLENDİREN konularla yaklaşan, halkın kısa vadeli isteklerinin ne olduğunu kendi tesbit etmeler yerine, HALKTAN OĞRENEN, ülke üzerinde oynanan oyunları ve oyuncuları sergileyen ve buna karsi PRATIK TAVIR ALAN bir parti bu birliğin gelişmesinde ve güçlenmesinde yapıcı olabilir.
Hepimizin şahit olduğu yakın tarihimize bakarsak “ hesap , yada hesabını soracağız” sloganları ne yazikki büyük ölçüde hep içi boş sloganlar olarak kaldığı için hesap sorulmasi gerekenler ve yenileri ayni vatan hainliklerine, işbirlikçilige devam etme cesaretini bulmuşlardır.
Tabandan büyük bir destek alan, idealist insanlardan oluşup kendi çıkarlarını değilde ülkenin ve halkın çıkarlarını ön plana alıp o yönde hareket edecek olan bir partiyi!! TÜM TABANIN ve yurtsever kuruluşların DESTEKLEMESI gerçekleşmesi gereken BİRLİK VE BERABERLİĞİN SAĞLANMASINDA tarihi ve büyük bir adım olacaktır. Sadece Tabandaki birlik bu seçilen partiyi güçlülüğe yada güçsüzlüğe yönlendirebilir.
Tüm halka ait olan yeraltı kaynaklarını kişisel yada grupsal çıkarları için satmaya imza atan BİLİRSEKİ KESİNLİKLE CEZASIZ KALMAYACAK, o imzayi atmak için düşünecektir biraz
Bilirseki halki birbirine düşürme provokasyonları düzenleyenler ve bu provokasyonları gerçeklestirenler KESİNLİKLE CEZASIZ KALMAYACAKLARINI, biraz düşüneceklerdir karar vermeden yada harekete geçmeden önce.
BİILİRSEKİ yurtseverleri idam sehpasına yollamayı, katletmeyi hesaplayan işbirlikçiler KESİNLİKLE CEZASIZ KALMAYACAKLARINI, biraz düşüneceklerdir bu kararlarında.
Özetle, Neo-kon uluslarası sermayenin “ sadık üye”lik kampanya ve pratiğini , üye olmanın CAZİP değil KESİNLİKLE CEZASIZ KALMAYACAK bir seçenek olduğunu göstererek etkisiz hale getirebilecek bir PARTİ!! nin desteklenmesi!! gerek. Kitlelerin desteğiyle ve onların en temel taleplerini gercekleştiren bir parti !! TABANDA GERÇEKLESTİRİLECEK BİRLİK VE BERABERLIĞIN GELİŞMESİNİ VE GÜÇLENMESİNİ SAĞLAYACAKTIR.
Uluslarası sermayenin, Orta Doğu projesini engelleyebilecek tek güç bu birlik ve beraberligin sağlanmasıyla gerçekleşebilir. Günümüzdeki ortam bu birliğin gerçekleşme olasılığı , potansiyel ise, bu birliğe önderlik edebilecek bir parti için Kurtuluş savaşı döneminden buyana görülmemiş ve bir dahada oluşabileceği tartışılmaya bile gereksinimi olmayan bir firsattır.
Denizlerin ruhunu ve kararlılığını taşıyan yurtsever kadroları, tarihin isbat ettiği, özünde pasif ve işbilikçileri sevindiren , “direniş!” lerle yok olması yerine, halkın somut taleplerini, birliğin ve beraberliğin gerçekleştirilmesi doğrultusunda yönlendirmek,
Böylesine kadroları elinde tutan ancak ne yazikki pratikte bir kaç yüz kişilik sekter, geniş halk kitlelerin dilini konuşmayan, onlardan tamamen soyutlanmış “tekke” olmanın ötesine geçemeyen kuruluşların, ya kendilerinin, yada tabanının bu birlik ve beraberliği gerçekleştirme yolunda positif ve aktif tavir almasini sağlamak
Tabanda vatansever!! olan en geniş kitlelere ulaşmak birlik ve beraberlik, ve buna bağımlı olarak, Bağımsızlık ve Demokrasi mücadelesi için hayati önem taşımaktadır.
Türkiyenin ve bir bakıma Orta Doğunun geleceğini ya bu potansiyelin önderliğini hakederek kazananlar , yada Neo-Kon kolonicilerin Türkiye içindeki “sadık üye ve üye adayları” belirleyecektir.
Ahmet Erdogan
Şubat 9, 2006

Hiç yorum yok