Header Ads

Header ADS

Ulusların kendi Hakkını Tayin Etme HAKKI ve TALEBİ arasındaki fark ve Türkiye üzerine kısa bir yorum

Türkiyede Marksist Leninist devrimci mücadele, tarihinin Marksizm Leninizmden en uzak, en fazla bocalama içinde, ve azınlıkta olduğu bir dönemi içinde yaşıyor. Teorinin içeriğinin anlaşılmaması, buna ilave olarak da Liberal bir tavırla yanlış ajitasyon ve propoganda faaliyetleri , kitlelerin kafasını karıştırmada ,ve kendi çıkarları doğrultusunda kamu oyu yaratmada burjuvazinin çıkarlarına hizmet etmekte devam ediyor..

Genelde gündemi belirleyen acil ve somut sorunlardır, varsayımlar, üzerinde tartışılan olası sorunlar değil. Özelde Türkiyedeki Kürt halkının gündemde olması gereken sorunu da temel demokratik hak ve özürlüklerle ilgili acil ve somut taleplerdir.

Bu gündemde olması gereken taleplerin , bir talep biçimine dönüşmemiş ve dönüşeceği dahi net olup olmayacağı belirli olmayan, yani somutlaşmamış ve acillik kazanmamış, gündemde olmayan UKKTH ile birleştirilip sunulması, sadece gündemi ve acil olan sorunların çözümü , ve bu yönde verilecek mücadeleleri karmaşık yapmakla kalmadı, geniş halk kitlelerininde kafa karışıklığına neden oldu. Diğer taraftan da burjuvaziye, acil ve gündemde olan sorunları göz ardı edebileceği, kitlelere çarpıtılmış bir biçimde sunabileceği malzemede sağlanmış oldu.

Kürt halkının sorunu denildiğinde her entellektüelden tabandaki işçiye kadar algıladığı ve tartıştığı , ulusların Kendi kaderini tayin Hakkı ...Bir HAK , somut TALEBE dönüşmediği, dönüşme sürecine yol almadığı sürece ACİLLİK anlamında Gündemi , gündemdeki sorunu oluşturmaz..

Nedir gündemdeki, acil olan Kürt halkının Sorunu, UKKTH mı yoksa, talep ettiği en temel demokratik hak ve hürriyetler mi?

Konu üzerine durmadan teorik tartışmaların , daha doğrusu *atışmaların * temelinde yatan sorunlardan birincisi bu iki *sorunu* birleştirmek, diğeri de UKKTH nın ne olduğu konusunda ki yanlış bilgi..

UKKTH bir HAK olarak her dönemde savunulur. Bu Marksizmin enternasyonalist özünün (bana göre) en zeki ve vazgeçilmez taktiksel bir teorisi dir. Ancak bu konuda göz önünde bulundurulması gereken gerçek, bir ülkede UKKTH temelinde bir ayrılma talebi olduğu zaman gerek mücadele biçimi, gerek ajitasyon ve propoganda , TALEB in olmadığı dönemlerden çok farklı olacağıdır. Yani bu TALEP başlı başına ayrı bir demokratik içeriğe ve pratiğe sahiptir. Temel demokratik hak ve özgürlük talepleri farklı içeriğe ve pratiğe sahiptir.

Nedir UKKTH...Bir tek cümle ile UKKTH bir ulusun ayrılma hakkını kullanıp, ayrılıp kendi ULUSAL DEVLETİ ni kurmasıdır. UKTHK bundan başka bir şey değildir. Marksistler bu HAKKI sonuna kadar destekler. Ancak bir HAK kı desteklemekle, bu HAKkın bir talep olarak hayata geçirilp uygulanmasını desteklemek bir birinden farklı şeylerdir..Ezen ulusun Marksist Leninistleri bu HAKKI desteklerler ve bu yönde ajitasyon ve propoganda yaparlar, ama TALEBin yapılmasını ezilen halka bırakırlar, bu TALEBİ onların adına ortaya atıp, bu yönde ajitasyon ve propogandaya girişmezler. HAK her zaman gündemdedir ama TALEBin gündemde olması için, herşeyden önce bu HAKKIN uygulamaya geçirilmesinin somut TALEBİ olması gerekir. Türkiyede Kürt emekci ve köylü halkının , böyle somut bir talebi varmı? Önce bu soruya cevap vermek gerekir. Bu soruya cevabı bulmak için Kürt halkının Marksist Leninist önderleri bir REFERANDUM TALEBİ yaparsa, bu da sonuna kadar desteklenir. Belirleyici olan referandum un sonucu dur. Eğer referandum sonucu Kürt emekci ve köylü halkı ayrılma HAKKI nı bir talebe dönüştürürse, o zaman bu TALEP de kayıtsız şartsız desteklenir. 

Şimdi, gerek kürt halkının ciddi bir kesiminin AKP ye vb oy vermesi gerçeğinden yola çıkarak, gerek tanıdığım Kürt asıllı ML istlerin, gerek önderlikleri Kürt asıllı Marksistlerden oluşan örgütlerin yazılarından, gerek PKK nın kongre raporlarından ve önderlerinin yazılarından ve gerekse günümüzde artık AKP şakşakcılığından Troçkizme kadar değişik kabuklar içine girmiş Kürt Burjuva Milliyetcilerinin yazılarından anladığım kadarıyla ortada SOMUT bir AYRILMA TALEBİ YOK . Ortada böyle somut bir talep yokken , UKKTH teorisini , yani ayrilma HAKkini ayrılma TALEBİ biçimiyle gündemde turmanın stratejik ve taktiksel olarak, gerek Kürt halkının ve gerekse işçi sınıfının mücadelesi çıkarlarına hizmet edip etmediğinin, tahlil ve tesbitini yapmak için bilim adamı olmaya gerek varmı?. Türkiyedeki burjuva liberalizm,şövenizm ve milliyetcilik salgın hastalığına bakmak bu soruya cevap vemek için yeterli verilerdir.

Kürt halkının temel demokratik hak ve özgürlük taleplerini , tam da burjuvazinin kamu oyu yaratmada kullandığı ,*vatan bölücüleri *vb gibi demogojilere uygun olarak (var olmayan SOMUT bir) UKKTH TALEBİ ile çorba yapmak , Marksizmin Leninizmin en kötü bir karikatürünü çizip bu karikatür temelinde pratiğe uygulamaya benziyor.

Eğer ajitasyon ve propogandanın temeli Kürt halkının temel demokratik hak ve özgürlük talepleri üzerine yoğunlatırılmış olsaydı, ve burjuvazinin *bölücülük* yaygaralarının sahtekarlığı teşhir edilseydi , Türkiyede sanırım MHP ve benzeri faşist partilerin tabanı dışında geri kalan çoğunluk bu talepler üzerine, yoğun bir çalışmayla, harekete geçirilebilirdi ve hala da kamu oyu oluşturulup bu gerçekleştirilebilinir.

Türkiyede en basit taktiksel yaklaşımları bile , maalesef ki, hayata geçirmekten yoksun olan bazı önderliklerin böylesine önemli bir taktiksel hata yapmaları , ve bu hataların devamı üzücü gerçeklerdir.

Kürt halkı değil, ama önderliği bu TALEBİ öne sürüyör diyecek olan, savunduğu önderliğin kongre raporlarını, önderlerinin yazıların bile okumayan, ama Türkiyedeki Marksistlerden nefret eden , gene de yüzlerinde Marksist maske ile dolaşan milliyetcilere cevap vermeye bile gerek yok, çünki anlamazlar, Çünki bunların, brakın marksizmi , kendi önderliklerinin başından beri *Devlet* le uzlaşmaya hazır olduklarından, hatta daha da ileri giderek PKK yı bir güç olarak *Türk Devlet* inin orta doğudan Asyaya kadar yayılma çabasında hizmetine sunmayı önerdiklerinden haberleri yoktur .Milliyetcilik bakan körlüktür, bu nedenle Marksizmle uzlaşmaz...

Eğer bunu öne süren iyi niyetli bir Marksistse ona söyleyeceğimiz iki temel Marksist yaklaşım vardır UKKTH TALEBİ ile ilgili önderlik konusunda, (HAK konusunda degil, o tartisma goturmez)
Eğer bu önderlik ezilen halkın kapitalizme uzlaşmasını savunuyorsa desteklenmez.

Eğer bu önderlik, diğer burjuvaziye karşı kendi burjuvazisi için ayrıcalık arıyorsa desteklenmez..
Ancak bu tavırları nihai olarak belirleyecek olan, somut veriler ve özgül tahlillerin ışığında Türkiyedeki işçi sınıfının mücadelesinin çıkarları temel alınarak yapılacak değerlendirmedir.

Yukarda verilen Lenin in yaklaşımının özeti, Lenin in hatalı olabileceğinden değil, Lenin in kendi uyarısı olan *kafayı çalıştır, kendi özgül durumunu tahlil et ve değerlendir* Marksist ruhu na uygun olarak, alınması gereken bir tavırdır...yani bu sözleri bile ezberci bi şekilde almamak gerekir..Böyle bir talep varsa bunun değerlendirmesinin yapılması gerekir..

Kimden gelirse gelsin desteklenecek olan, ezilen bir halkın en TEMEL HAK ve ÖZGÜRLÜKLERİ ile ilgili TALEPLERdir.

Ezilen halktan gelen ayrılma TALEBİDİR.. (burjuvazisinden ve feodal ağalarından değil)
Ezilen halkın ayrılma HAKKIDIR..

Bir HAK kın savunulması ve desteklenmesi, ve bu hakkın somut bir TALEP olarak yaşama uygulanması ve desteklenmesi birbirinden farklı içeriğe ve pratiğe sahip konulardır.

Bunları bilinçli bir şekilde birbirine karıştırmak Burjuvazinin işidir.

Umarım diğer yazımla ilgili ve ondan alıntı sonunda yaptığınız "ya Türkiye ?' sorunuza yeterli bir cevap olmuştur..eğer ayrılma HAK kı doğrultusunda somut TALEP var sayılırsa ve gerek görülürse onun üzerine ayrıca tartışabiliriz .

Saygılar

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.