Header Ads

Header ADS

TDKP BİRİNCİ (KURULUŞ) KONGRESİ BELGELERİ -1980 -HALK CEPHESİ ÜZERİNE

Toplumsal gelişmede üretim ilişkilerinin üretici güçlerin gelişmesini engellemeye başlamasıyla objektif bir zorunluluk olarak gündeme giren devrimlerin zafere ulaşabilmesi, diğer şeylerin yanı sıra, devrimci sınıf güçlerinin birleşik devrimci eylemini gerektirir. Karşı-devrim-ci sınıf ya da sınıfların ekonomik ve siyasi egemenliklerinin yıkılması, ancak mevcut düzenden zarar gören, çıkarları onunla çelişen ve dolayısıyla gericiliğe karşı mücadele potansiyeli taşıyan sınıfların ittifakının sağlanması ve tereddütlü, kararsız, yalpalayan sınıf ve tabakaların tarafsızlaştırması ile mümkün olabilir. Devrim, yalnızca siyasal öncünün mücadelesiyle başarıya ulaşamayacağı gibi, yalnızca öncü sınıfın mücadelesiyle de başarıya ulaşamaz. Öncü sınıfa dayanan ve devrimci sınıfların birleşik mücadelesi olarak gelişen devrimci mücadele, zaferin ilk koşuludur.

Diğer toplumsal gelişme aşamalarındaki ülkelerde olduğu gibi, yarı-sömürge yarı-feodal ülkemizde de bu bir zorunluluktur.

Bugün ülkemizde üretici güçlerin önündeki engeller, emperyalist (ve komprador) ve feodal sömürü ve bağımlılık ilişkileridir. Ve gündemde olan devrim, emperyalist tahakkümü kırıp komprador-feodal ilişkileri tasfiye ederek bağımsızlık ve demokrasiyi gerçekleştirecek olan Ulusal Demokratik Halk Devrimidir.

Emperyalist (ve komprador) ve feodal bağımlılık ilişkilerinin varlığından zarar gören ve bu ilişkileri ve burjuva-feodal devleti hedef alan Ulusal Demokratik Halk Devriminden çıkan olan sınıfların başında proletarya yer alır. O, yalnızca bu ilişkilerin tasfiyesini hedeflemekle kalmaz; onun çıkarı, sınıfların ve her türlü sömürü ilişkisinin ortadan kaldırıldığı sınıfsız toplumun kurulmasını gerektirir. Ancak bütün biçimleriyle üretim araçlarının özel mülkiyetine son verilmesi, proletaryanın çıkarlarının gerçekleşmesinin yolunu açar. O, demokrasi ve bağımsızlık taleplerini savunmakla yetinmez, çünkü bu taleplerin gerçekleşmesi proletaryanın kurtuluşunu sağlayamayacaktır. Ama tam da bu nedenle, proletarya, bu taleplerin en kararlı ve tutarlı savunucusudur. Onun tam kurtuluşa giden bağımsızlık ve demokrasi dışında bir yolu yoktur. Proletarya emperyalistler ve iç gericilerle uzlaşamaz, çünkü onlarla herhangi bir bağı yoktur; o, tamamıyla özel mülkiyet ilişkileri alanının dışında yer alır. Demokratik devrimin zaferi, bu nedenle en fazla proletaryanın çıkarınadır ve onun önderliği, devrimin kesin zaferinin, kesintisiz sosyalizme yönelen Ulusal Demokratik Halk Devriminin zorunlu bir koşuludur. Proletarya bu devrimin önder ve temel gücüdür.

Köylülük toprağa (toprak ağasına) ve tefeci-tüccara bağımlı olmakla kalmamakta, aynı zamanda, emperyalistler ve komprador tekeller tarafından ve onunla iç içe geçmiş devlet tarafından sömürülmekte ve baskı altında tutulmaktadır. Toprak, özgürlük ve bağımsızlık, onun temel talepleridir ve bu talepleri gerçekleştirecek demokratik devrim, dolaysız olarak köylülüğün işine yarayacak ve onun çıkarlarını temsil edecektir. Toprak devriminin özünü oluşturduğu demokratik devrimde köylülük, özellikle yoksul köylülük temel bir güçtür. Yoksul köylülüğün düzenle kayda değer bağları yoktur. Dolayısıyla köylülük kapitalizmin gelişmesine bağlı olarak farklılaştığı ve mülkiyet ilişkileri içinde yer aldığı kadarıyla, başında malı sermayenin yer aldığı özel mülkiyete dayanan düzene meyletmesi ona belirli kararsızlık unsurları aşılasa da, köylülük ve özellikle yoksul köylülük emperyalizmin, mevcut düzenin ve devletin tutarlı bir muhalifidir. Bir küçük-burjuva tabakası olan orta köylülük, ikili tabiatı gereği belirli bir kararsızlık gösterir; ama bu, onun Ulusal Demokratik Halk Devriminin bir gücü olmasının engeli değildir.

Şehir küçük-burjuvazisi, proletaryanın yanı sıra Ulusal Demokratik Halk Devriminin şehirlerdeki dayanağını oluşturur. Orta köylülük gibi yalpalama ve kararsızlık belirtileri gösterse de, bu tabaka da, tekelci komprador sömürü, baskı ve bağımlılık ilişkileri ve emperyalist tahakküm altındadır, komprador-feodal devlet tarafından ezilmektedir. Bu düzenin devamından çıkarı yoktur, devrimci bir niteliğe sahiptir.

Esas olarak orta burjuvazinin oluşturduğu ulusal burjuvaziye gelince, o, sermaye sahibi kapitalist bir sınıf olmasına karşın, emperyalizmin (ve komprador kapitalizmin) ve feodalizmin baskısı altında olması ve sermaye birikiminin bu yapı tarafından engellenmesi dolayısıyla iç ve dış gericilikle çelişen ve demokratik devrimde objektif olarak çıkarı bulunan bir tabakadır. Ama öte yandan ulusal burjuvazi emperyalizm ile, komprador-kapitalizmi ve feodalizm İle bağlara sahiptir ve bu nedenle İç ve dış gericilikle uzlaşmaya yatkındır. Ayrıca gelişen işçi hareketi de onu gericilikle birleşmeye yöneltir. Küçük-burjuvazinin kararsızlığından farklı olarak, o, bu durumunun yanı sıra, kapitalist bir sınıf olması ve demokratik devrimin kapitalist gericiliği, uluslararası tekelci burjuvaziyi hedef alması dolayısıyla kaçınılmaz bir tutarsızlığa mahkumdur ve zaman zaman karşı-devrim saflarına meyleder. Devrimle karşı-devrim arasında yalpalar. Genellikle ulusal burjuvazinin alt kesimleri devrime, üst kesimleri karşı-devrime eğilim gösterir.

Ulusal Demokratik Halk Devrimi aşamasındaki yarı-sömürge, yarı-feodal Türkiye'de sosyalizm yolunu açmak için demokrasi ve bağımsızlık uğruna mücadele eden proletarya, köylülüğü kapitalizm sınırları içine hapsederek peşine takmaya çalışan, gericilikle uzlaşma eğilimine sahip burjuvaziyi tecrit etmeye ve tarafsızlaştırmaya çalışır. Bu, başlıca, köylülüğün burjuvazinin etkisinden kurtarılması ve sosyalizm doğrultusunda ileriye doğru çekilmeye çalışılması, uzlaşmacı eğilimlerin üstesinden gelinerek demokratik devrimin tamamlanması ve devrimin kesintisiz sürdürülmesi olarak yansır. Proletarya burjuvaziyi tecrit ederek, köylülüğü kendi yedeği haline getirmeye çalışır.

Proletaryanın, yalnız demokratik devrimde değil, sosyalist devrim uğruna mücadelede de güvenilir bir müttefik olan yoksul köylülerle birliği, Ulusal Demokratik Halk Devriminin zaferinin ön koşuludur. Proletaryanın yoksul köylülerle ittifakı, devrimin kaderini belirler ve bu, diğer müttefiklerin etrafında toparlanacağı temel ittifakı oluşturur. Yoksul köylülük ve şehir ve kır yarı-proletaryası ile sıkıca birleşmeye çalışan proletarya, kırın ve şehirin küçük-burjuva tabakalarını da kazanmaya çalışır. Ulusal burjuvazinin tarafsızlaştırılması çabasının sürdürülmesi, onun karşı-devrimle birleşmesinin önlenmesi ve devrime meylettiğinde —ki bu, genellikle, devrim ulusal bir devrim olarak geliştiğinde mümkün olabilir— onunla geçici ve koşullara bağlı uzlaşmalar yapılmasına engel değildir, aksine gereklidir.

Gericiliğin çeşitli gruplarıyla belirli koşullarda girişilebilecek uzlaşmalara devrimin doğrudan değil, dolaylı bir ittifakı olabilir. Böyle geçici ve koşullarda girişilebilir uzlaşmalar, devrimin doğrudan değil, dolaylı bir itici gücü olabilir. Böyle geçici ve koşullara bağlı uzlaşmalar, arasındaki çelişmelerden yararlanma demektir. gericiliğin hiç bir kesimi ya da grubu devrimci potansiyel taşımaz. Halk Cephesi içinde gericiler hiçbir zaman yer alamazlar, tersine bu cephe onlara karşıdır. 

Proletarya devrimci müttefiklerini bir Halk Cephesi içinde örgütlemeye çalışır. Bu cephe, ancak, proletarya iliğinde devrimin kesin zaferini garanti eder ve o, ancak proletaryanın Marksist-Leninist partisi olan Türkiye Devrimci Komünist Partisi yönetiminde örgütlü güçlerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulabilir.

Halk Cephesinin programı, proletaryanın asgari programı olan Ulusal Demokratik Halk Devriminin programının temel talepleri üzerinde şekillenebilir. Çünkü Ulusal Demokratik Halk Devrimi programı, proletarya (ve yarı proletaryanın) asgari taleplerinin gerçekleşmesini öngördüğü gibi, diğer devrimci sınıfların en ileri talepleri içermektedir. Halk Cephesi programı, herhangi bir dönemde devrimin temel taleplerini içermeyen reformcu program olamaz. O, bağımsızlık ve siyasi demokrasinin elde edilmesini ve bunun temeli olarak komprador-feodal sömürü ve baskının ve emperyalist tahakkümün tasfiyesi amaçlarını kapsamazlık edemez. Belirli dönem Halk Cephesinin etrafında örgütlendiği Ulusa! Demokratik Halk Devrimi programının belirli talepleri ön plana çıkabilir ve cephe bu talepleri özellikle savunabilir. Ama, onun, düşmanlarının bir kısmını dost gören, onla ne alan ya da onlara karşı mücadeleyi tatil eden bir programı olamaz.

Partimiz, işçi sınıfını, yoksul köylülüğü ve şehir ve Kır küçük-burjuvazisini; gençliği ve kadınları, kitle örgütlerin de yardımıyla ve kitle örgütleri temeline dayalı olarak Halk Cephesi içinde örgütlemeye ve bu cepheyi yönetmeye çalışacak, mümkün olduğunda ulusal burjuvaziyi de (geçici olduğunu bilerek) bu cepheye çekmeyi reddetmeyecektir. Partimiz, bu cephenin yerine geçemeyeceğini akıldan çıkarmadan, onun oluşturulmasına hizmet edecek olan, çeşitli devrimci siyasi gruplar arasında devrimci platformdaki tüm bloklaşma ve eylem birliklerini kabul eder ve böyle birlikleri gerçekleştirmeye çalışır.

Halk Cephesi ve onun oluşturulmasına hizmet edecek geçici bloklaşmalar ve eylem birlikleri, siyasi demokrasiyi ve ulusa! bağımsızlığı gerçekleştirmeyi hedeflediğinden, ancak demokrasi temelinde örgütlenebilir.

Türkiye Devrimci Komünist Partisi, devrimci-demokrasi mücadelesinin de en tutarlı savaşçısı olarak, devrimimizin bugün içinde bulunduğu ulusal-demokratik aşamada kurulacak olan Halk Cephesinin programının şu temel talepleri .içermesi gerektiğini savunur ve bunun için mücadele eder:

1) Komprador - feodal oligarşinin egemenliğindeki mevcut devlet cihazı (bugünkü biçimiyle faşist diktatörlük şiddete dayanan devrimle parçalanmalı; işçi, köylü, asker meclisleri temeline dayanan devrimci-demokratik diktatörlük kurulmalıdır,

2) Emperyalizmin ve sosyal emperyalizmin ekonomik ve siyasi egemenliğine son verilmeli, bu egemenliğin aracı olan tüm anlaşmalar iptal edilmelidir. Emperyalist savaş tehlikesine ve militarizme karşı devrimci bir mücadele verilmelidir.

3) Siyasi özgürlük (toplantı, basın, örgütlenme vb. özgürlükler) tam olarak gerçekleştirilmelidir,

Tüm tekelci işletme ve kurumlara ve onların her türlü malına işçi-köylü diktatörlüğü tarafından el konulmalı, ekonomi işçi ve köylülerin yararına yeniden düzenlenmelidir,

5) Devletin ve toprak ağalarının ellerindeki tüm toprağa Köylü Komiteleri aracılığıyla tazminatsız olarak el konulmalıdır; feodal, yarı-feodal ilişkilerin hüküm sürdüğü tüm topraklar, onları işleyen köylülüğe dağıtılmalıdır; feodal bağımlılık ve baskıya tümüyle son verilmelidir. Tefecilik yasaklanmalı, köylülerin bankalara ve tefecilere olan tüm borçları iptal edilmeli, toprakları üzerindeki İpotekler kaldırılmalıdır.

6) En çok 8 saatlik işgünü genelleştirilmeli, çalışma koşulları düzeltilmelidir,

7) Kürt ulusunun kendi kaderini özgürce tayin hakkı gerçekleştirilmeli, tüm azınlık milliyetler üzerindeki ulusal baskıya son verilmelidir. Türk ordusu Kıbrıs'tan çekilmelidir,

8) Sosyalist ülkeler (bugün tek sosyalist ülke olan Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti) desteklenmeli, dünya proletaryası ve tüm anti-emperyalist hareketlerle dayanışma halinde bulunulmalıdır.

Türkiye Devrimci Komünist Partisi önderliğinde somutlaşan, proletaryanın geniş halk kitlelerine önderliğinin anlamı kitlelerin bu talepler çerçevesinde toplanması ve mücadeleye sevk edilmesidir.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.