Afganistan; medyanın gücü ve propaganda, ikna, aldatma faaliyetleri iş başında..
Mesajı gönderenin amaçladığı içerikte manipüle etmek, dikkatleri dağıtmak, aldatmak, ikna etmek, harekete geçirmek için insanların zihnine girmek, önemli konuların retorik ve odaklanma ile kullanımı - daha doğrusu kötüye kullanılması - öylesine profesyonel hale geldi ki, kitlelerden neredeyse anında olumlu algılama yansımaları pratiğe yansımakta.
Taliban'ın Afganistan'da iktidarı ele geçirmesi ve anında kadın hakları konusuna odaklanılması, dünya çapında bu yönde harekete geçme çağrılarıyla, şimdiye kadar -en azından başlangıçta- medyanın propaganda ve ikna rolünün en başarılı örneği olmuştur.
"Taliban Canavarı"na ve Afganistan'daki kadınların geleceğine özel olarak odaklanma pratiği, dikkatleri özellikle ABD'nin yenilgisinden ve ülkeyi terk etmesinden uzaklaştırmanın, ülkenin yıkımından sorumlu gerçek suçluyu veya baş suç ortağını, o ülkedeki kadın haklarının ortadan kaybolmasının tarihini, ABD'nin 1980'lerden bu yana cihatçıları eğitme ve finanse etme yoluyla kadın haklarının kaybolmasında oynadığı rolü ve bu süreçte Afgan toplumunu değiştirerek, daha doğrusu toplumu Libya, ve Irakta olduğu gibi Orta Çağ'a gönderdiği gerçeklerini gizlemenin bir yolu oldu.
Bilgi teknolojisi çağımızda retoriğin, aldatmanın ve ikna etmenin temeli her zaman hazır hale getirilmiştir.
Kadın haklarının ihlal edildiği en kötü ülkeler konusunda veriler için internette arama yapıldığında, biraz bilgi sahibi olan kişi istatistiklerin taraflı olduğu gerçeğini ve hemen hemen her durumda ABD ile ilişkisi olan ama kadın hakları konusunda en kötü ihlalleri olan ülkelerin listeden hariç tutulduğunu (veya en iyi ihtimalle en üst listede yer almadığını) kolayca görecektir. İstatistikler Çoğunlukla ABD-AB'ye karşı olan veya ABD-AB destekli ülkelere karşı savaşan ülkeleri içerir. Bu arka plan istatistiksel bilgiler, medya propagandasına, aldatmasına, ikna etmesine ve harekete geçirilmesine yardımcı olur.
Afganistan'la ilgili olarak Medya, iktidarın artık Taliban'a ait olduğu için kadın haklarının geleceğinin risk altında olduğunu haykırarak başladı.
Bu haykırışı, Taliban'ın iktidarı ele geçirmesine ve kadın haklarına bağlanmasına odaklanan ve bu konuda dünya çapında Taliban'a karşı eylem çağrısı yapan liberallerin haykırışları takip etti.
Akla gelecek olan (ya da gelmesi gereken) ilk soru, Suudi Arabistan'ın en kötü kadın hakları ihlallerinden birine sahip olduğuna dair yaygın bilgi olması bir yana, Suudi bilim adamları, kadınların memeli olduğunu, ancak insan olmadığını belirlediklerini açıkladıklarında medya ve bu Liberaller neredeydi?
Kadın haklarının en kötü olduğu ülkelerinden birine karşı yıllardır sessiz kalan liberaller, bu varsayılan yorumun öncesinde veya sonrasında kamuoyunda hiçbir feryat, ikna, seferberlik girişimlerinde bulunmadılar.
Paranın gücü, bu söylemin doğru olduğunu reddederek harekete geçse de, belirleyici ve önemli olan, Liberallerin bu söylemi bir "ileri adım" olarak görmeleridir, ya da Kadın Kurtuluş Eylem Birliğinden Jane Austin'in bildirdiği gibi, “Bu, Suudi Arabistan'daki kadın hakları mücadelesi için ileriye doğru büyük bir adımdır" biçiminde değerlendirmeleridir. Aynı şekilde, söylemi protesto etme yerine, Uluslararası Af Örgütü sözcüsü Jillian Birch, yorumu ilerici olarak değerlendiriyor ve şöyle diyordu; "Bu karar, kadın hakları hareketinin son 50 yılda kaydettiği inanılmaz ilerlemeyi gösteriyor”, "Nihayet, kadınlar artık sadece ruhsuz nesneler olarak görülmeyecek, deve ve keçi gibi kendi türlerindeki diğer hayvanlarla aynı haklara sahip tam teşekküllü memeliler olarak” görülecek.
Sorun, "söylemin" doğru mu yalan mı olduğu değil, sorun, liberallerin bazı ülkelerde kadınlara karşı aşağılayıcı ifadeleri olumlu ve ileri adım olarak görürken, daha hiçbir şey görmeden, pratiğe değil varsayıma -varsayım için nedenler olmasına rağmen-dayanarak Afganistan için eylem haykırma hipokrat pratiğidir.
Bunlar, orta çağa gönderilmiş diğer bir ülke olan Libya'da kadın ve erkeğin meta gibi satıldığı köleliğe karşı sessiz kaldılar ve kalıyorlar.
Bunlar, ABD-AB ile ilişkileri iyi, ancak dünyadaki kadın hakları sicili çok daha kötü olan orta doğu ülkelerine karşı sessiz kaldılar.
Gelgelelim, her nasılsa, bir şekilde, birdenbire, daha Taliban'ın ikinci gününde, ABD sessiz sedasız askerlerini ve ajanlarını çekerken, Afganistan'da kadın hakları konusunda haykırışlar ve dünya çapında eylem çağrıları manşet oldu.
Gerçek mesaj nedir ve dikkatlerin uzaklaştırılmaya çalışıldığı gerçekler ne ve hangi gerçekler gizleniyor?
Gizli - ama örtülü açık mesaj, ABD işgalinin kadın haklarını koruduğu ve garantörü olduğu ve "şimdi ABD gidiyor, kadın hakları kaldırılacak.."
Hangi kadın hakları?
Afganistan toplumu, 1950'lerden 80'lerin başlarına kadar, ABD tarafından finanse edilen, eğitilen, organize cihatçılar iktidarı ele geçirene kadar kadın haklarına sahipti. Afganistan'ın kadınları kazandıkları haklarını bu şekilde kaybettiler.. O zamandan beri Afganistan'da sözü edilecek kadın hakları (ne teori de ne pratik te) kalmamış, ABD işgali ile daha da kötü olmaya devam etmiştir.
Bu nedenle, kadın hakları konusunu Taliban'ın ABD'ye ve onun "dünya bankası" personel başkanı hükümetine karşı kazandığı zafere bağlamak ve ilişkilendirmek, en iyi ihtimalle açık bir ikiyüzlülüktür.
Medya ve ücretli yazarlar, liberalleri ve hatta bazı sol grupları gerçek tarihi gizleme konusunda harekete geçirmekte harika bir iş ortaya koydular.
Suudi Arabistan ve diğerlerinde devam eden daha kötü kadın hakları ihlalleri için parmağını kıpırdatmayan ya da tek kelime bile yazmayan liberaller, bir gecede kadın hakları şampiyonu oldular ve Taliban'a karşı dünya çapında eylem çağrısında bulundular, üstelik aynı zamanda bunların ABD tarafından finanse edildiklerinden ve örgütlendiklerinden bahsetmediler.
Mesajın amaçlanan ve tarihsel olarak iyi çalışılmış gizli sonucu; "ABD işgali iyidir, bir kez terk ettiğinde her şey kötüye gider.."
Diğer mesaj ise ABD'nin yoğun medya kullanımı yoluyla "yüz kurtarma" uygulamasıyla ilgilidir. Bu genellikle olanın veya olanın önemini en aza indirerek ve böylece yenilgiden kaynaklanan "utanç" gerçeğini gizlemek için yapılır..
Taliban'ın saraya girmesinden bir gün önce ve öncesinde ABD Hükümet yetkilileri ve Biden televizyonda canlı yayında 75.000 kişilik Taliban'ın, hava kuvvetlerine sahip, 300.000 güçlü hükümet güçlerini yenmesinin imkansız olduğunu söylüyordu. Tesadüf bu ya, ertesi gün Taliban Kabil'i kuşattı ve ABD tahliye kararı aldı. Böylece medyanın görevi erken dönemde "yüz kurtarmak", hemen ardından da "mağlubiyeti zafere dönüştürmek" olmuştur.
Böylece, bu görevin yerine getirilmesinde medya, basın ve bloglardaki profesyonel yazarlarla birlikte "kadın hakları şampiyonluğu kampanyasını" başlattı ve Taliban'a karşı harekete geçme çağrıları yaptı.
Amaçlanan mesaj dünya çapındaki liberaller tarafından algılandı ve Afganistan'ın tüm yakın tarihi unutuldu, Taliban ile olan tüm ilk bağlar hafızalardan silindi..
Tek sorun olarak Taliban ve beklenen korkunç kadın hakları ihlalleri, Afganistan, Taliban ve tarihi ile ilgili tüm gerçekleri gölgede bıraktı.
Kaçınılmaz olarak, Liberaller ve köle zihniyetli insanlar, medya propagandasını amaçlanan mesajı ile özümserler. Ancak eleştirel düşünen insanlar, ucuz propagandayı ve ona iliştirilmiş amaçlanan mesajları görürler ve şöyle derler; "Taliban, Suudiler ve diğer kukla rejimler kadar kötü olsa da, olayın Saygon'un geri çağrışımı olduğu gerçeğini tek başına silemez ve Afganistan'daki kadın hakları sorunu- diğer sorunlar gibi - ABD'nin Cihatçılara verdiği desteğin kurbanı ve işgalin bir yan ürünü olmuştur.
Afganistan'da kadınların çektiği acılarla ilgili kendi kirli ellerini yıkamak ve farklı bir biçimde yeniden ortaya çıkan Saygon anısını zihinlerden silmek mümkün değildir.
Siyasi ve pratik olarak yanlış olmasının yanı sıra, genel olarak solcular ve özellikle kadın hakları krizi yaşayan ülkelerin solcuları açısından bu tür propagandayı benimsemek ve liberallerin korosuna katılmak ikiyüzlülük ve (amaca) ters etkendir.
Solcular, sorunlara ve konulara müdahil olan tarafların çıkarları ile karşılaştırmalı olarak, onun tarihsel gelişiminin -izole değil, doğrudan bağlantılı olarak - değerlendirilmesi temelinde, varsayıma dayalı değil, genel olarak ve özelde somut koşullara ve durumlara dayalı, ayaklar her zaman gerçek zeminde olacak şekilde yaklaşırlar.
Erdogan A
Agustos 2021
Hiç yorum yok