Header Ads

Header ADS

İLKE, YÖNTEM, BİRLİK VE LENİN...

Hasan Ozan,

24 TEMMUZ 2021 

Marksist-Leninist olma iddiasındaki değişik ideolojik-siyasi akımlar arasında yürütülen ideolojik mücadelelerde sergilenen zaaflardan birisi de alıntı çarpıtıcılığıdır. Bu çarpıtma küçük burjuva oportünist yöntemin karakteristiğidir. Daha da önemlisi, bu oportünist yöntemin komünist saflarda gelişmesidir. Bu yöntemi kullananların bir kısmı, kendi ideolojik-siyasi geriliğinin kurbanıdır. Teoriye ve somut gerçeğe hakim olmadan, sınırlı kavrayışlarla ve tek yanlı sorunları tartışan kadrolar her zaman olacaktır. Bu anlaşılır bir olgudur. Bu bağlamda kavrayış ve deneyim eksikliği belirleyici faktörler olarak öne çıkar. İlkeli ve yoldaşça tartışmalarla, iknayı temel alarak bu zaafları düzeltmek gerekir.

Fakat ikinci bir pozisyon daha var, bu ikinci durumda sorun bilgi, kavrayış, deneyim yetersizliği değildir; bu durumda belirleyici olan oportünizmin ideolojik-siyasi karakteri gereği yaptığı bilinçli alıntı çarpıtıcılığıdır. Burada yapılacak şey, Marksist-Leninist ideolojik mücadeleye dayanarak oportünizmi teşhir etmektir. Bu yöntemi kullananlar kendi zayıflıklarının farkındadır. Onlar öz güven duygusu ve bilincinden yoksun oldukları içindir ki, oportünist manevralara sığınarak Marksizm-Leninizm'i çarpıtmaya gereksinim duymaktadırlar.

Bu bağlamda Lenin'in şu değerlendirmesi bizlere de yol göstermelidir;

“Marksizm son derece derin ve çok yönlü bir doktrindir, bu nedenle, Marks'tan parçalanmış alıntıların –özellikle alıntılar uygunsuz bir şekilde yapıldığında - her zaman Marksizmden kopanların 'argümanları' arasında bulunabilmesi şaşırtıcı değildir. ” (Lenin, Yoldaşlara Mektuplar)

Söz konusu oportünist yöntemin kullanılmasına uzun yıllardan beri tanık oluyoruz. Bu yöntem, Marksizm-Leninizm'in felsefe, politik-ekonomi, sınıf mücadelesi ve sosyalizm öğretisinin her alanında, ideolojik ve örgütsel çalışma, önderlik anlayışı, çalışma tarzı da dahil kullanılmaktadır.  

Komünist hareketi yolundan saptıran, başka bir sınıfın, küçük burjuvazinin uzantısı haline getirmek isteyen tasfiyecilik; ezilencilik, post-Marksizm, Troçkizm, orta yolculuk, legalizm gibi uzun yıllardır partiyi kendi öz temellerinden ve öz çizgisinden koparmada birleşen ve işlerini oportünist tasfiyeci barış içinde bir arada yaşama zihniyeti, pratiği, ayrıcalığı ile yürüten değişik eğilimler her türlü çarpıtmanın aracı olan yöntemleri kullanmakta sakınca görmemektedirler. Belirsizleştirme, parlak formülasyonlarla gizleme, içeriği bozarak sunma, çok anlamlı, ucu açık muğlak propaganda, eklektisizm, ortaya çıkan ayrılıkların arka planını ve derinliğini örtme, ideolojik-siyasi bölünmenin/farklılıkların tarihsel kaynaklarını ve evrimini yok sayma ya da farklı sunma vb. geniş oportünist blokun teori ve pratiğinin belli başlı yöntemleridir. Lenin oportünizmi ilkesizlik, belkemiğinden yoksunluk olarak tanımlarken, Marksizm-Leninizm'den kopanların her duruma uyarlanma oportünist yeteneğine de ayrıca vurgu yapar. ''Sosyalizm sorunları'' üzerinde süregiden tartışmalarda da bu gerçeğe bolca tanık olmaktayız.

''Marksist'', ''Marksist-Leninist'' olma iddiasıyla ortaya çıkanların düşüncelerini Marksist-Leninist ustalara dayandırma çabası anlaşılırdır ama bu iş alıntıları çarpıtarak yapıldığında gerçek açığa çıkarılmalıdır.  

Alıntıların, Marksizm-Leninizm'in teorisi ve genel anlayışlarına karşı bir mücadele yöntemi haline getirilmesi kabul edilemez. Alıntıları tarihsel komünist deneyimin karşısına koyarak, cımbızlayarak, bütünlüğünden kopararak ya da düpedüz çarpıtarak yorumlayamayız. Bu yöntem komünist ilkelere ve yönteme aykırıdır. Lenin, “Oportünizmle savaştan sözederken, bugünkü oportünizmin her alanda gösterdiği karakteristik bir özelliğini, yani bulanıklığını, şekilsizliğini kaypaklığını hiç akıldan çıkarmamalıyız.'', oportünistler ''fikir ayrılıklarını küçük değişikliklere, kuşkulara, masum ve dindarca öğütlere, vb. indirgemeye çalışacaktır.” der.

Başka bir yerde, bizde de yaygın kullanılan ''diyalektiğin eklektik''   çarpıtılması hakkında şunu söyler;

''Marksizmin oportünist çarpıtmasında diyalektiğin eklektik çarpıtması, yığınları en büyük kolaylıkla aldatan çarpıtmadır; eklektizm, yığınlara aldatıcı bir doygunluk verir; sürecin bütün yönlerini, bütün gelişme eğilimlerini, bütün çelişik etkileri vb. hesaba katıyormuş gibi görünür; ama aslında, toplumun gelişmesi üzerine hiçbir tutarlı ve devrimci düşün vermez.''

Şu ''Sosyalizmin sorunları'' tartışmasında (örneğin proletarya ve ezilenler tartışmasında da) bu gerçeğe bolca tanık olageldik.

'' 'Sosyal demokrasi, işçi hareketiyle sosyalizmin (bilimsel komünizmin) birliğidir' formülasyonu, parti – sınıf ilişkisinin en özlü tanımıdır.'' Bu tanımı ret ve inkarda birleşen tasfiyeci ezilenci oportünist eğilimler; birleşmeden önce, ideolojik, ilkesel ayrılıkları belirlemek gerekir diyen Lenin'in sözkonusu sözlerini Rusya'ya özgü kabul edip reddeden oportünist eğilimler ve bu eğilimlerin tasfiyeci özü üzerinde ''çöpçatanlık''a soyunarak ''etki alanı'' yaratma manevrasıyla küçük hesap yapanlar, hep birlikte, anti-parti mevzide Marksizm-Leninizm'e, Birlik Devrimi'ne karşı savaşmaktadır. Bunu görmeyenler, olan-biteni de anlama nitelik ve yeteneğine sahip olamazlar.

Oportünizm oportünizm üretir Marksizm-Leninizm değil. Oportünizm ve tasfiyecilikle uzlaşanlar oportünizm ve tasfiyeciliğe batar ve batmaktadır da. ''Marksizm'in savunmasıyla ilgilenmeyen, ideolojik çürümeyi en değerli tutanları'', ''mücadelenin nedenlerini anlamayan ve görüş ayrılığının ideolojik kökenini öğrenmek, düşünmek ve keşfetmek istemeyen tüm dar kafalıları bir araya getir''enler Marksizm-Leninizm'in, komünist hareketin en tehlikeli ve en iki yüzlü temsilcileri ve aynı tasfiyeci bataklığın ürünüdürler. Bu yöntemler Lenin'in dediği gibi II. Enternasyonalci ve Troçkist yöntemlerdir ve en has temsilcisi de Kautsky ve Troçki'dir.  

Partideki ideolojik ve siyasal ayrıkların sınıfsal karakterini örten, gerçek nedenleri ilkeli tarzda açığa çıkarmak yerine, Troçkist ve Aleksenkyci yöntemlerle ''partiye sadakat'' üzerine gösterişçi, ''kurnazca, seçmece ve safsatalı'' lafazanlık yapan zihniyetler ve sözcülerinin Marksizm-Leninizm'le bir bağı olamaz.

Birlik Devrimi'nin üzerinden çok kısa bir süre geçtikten sonra süregelen propagandaya inancak olursak Lenin'in dünya komünistlerine, o arada Birlik Devrimi'ne de yol gösteren ve göstermiş olan ilkesel koyuş ve perspektifi, sadece o dönemin Rusya'sına aittir.

Peki Lenin ne demiş birlikte okuyalım;

“Söylemiş olduğumuz gibi, Rus Sosyal-demokratlarının ideolojik birliği, yaratılmayı bekliyor ve bizim düşüncemize göre, bu amaçla günümüz ‘ekonomistlerinin’, Bernsteincıların ve ‘eleştiricilerin’ gündeme getirdiği temel ilke ve taktik sorunları üzerinde açık ve herkesi kucaklayan bir tartışma yapmak gerekmektedir. Birleşmeden önce ve birleşebilmemiz için, en başta sağlam ve kesin sınır çizgileri çekmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, birliğimiz tümüyle hayali olacak, hüküm sürmekte olan kafa karışıklığını gözlerden saklayacak ve onun köklü bir tarzda ortadan kaldırılmasını önleyecektir.''

Birlik Devrimi'nin ''teoriyle kurduğu yeni bağ'' ve ''birleştirici bir teorik görüş açısına''na sahip olmak formülleriyle ve ilkesiz içeriğiyle, baştan aşağı çarpıtmaya dayanarak söylenen şu sözler ibret vericidir;

“İşte böyle olduğu içindir ki, Türkiye devrimci hareketinde daima ve sürekli ilkesiz ayrılıkları haklı çıkarmak için başvurulan Lenin’in pasajının çok büyük bir değeri yoktur. Lenin’in o bilinen… görüş açısı Rusya açısından iyidir, güzeldir, somut bir ihtiyacı yanıtlar, ama Türkiye açısından şuna emin olun ki ağırlıklı bir değeri yoktur. Çünkü Rusya’da örgütler son derece küçük, yerel ve bölgesel gruplardır, o günkü iletişim ve teknoloji koşulları altında birbirlerinin görüşlerini bilmezler, birbirleriyle yakın bir etkileşim içinde değillerdir. Ama Türkiye öyle değil ki… Kimsenin başka örgütler hakkında teorik, programatik görüşleri hakkında bilmediği bir şey yoktur.” (Teoride Doğrultu, Sayı: 11, MLKP’nin Tarihin Dölyatağına Düştüğü An: Birlik Devrimi, s. 88, 1997, abç.)

''Lenin’in pasajının çok büyük bir değeri yoktur'' sözleri ibret vericidir. ''Lenin’in o bilinen'' ''görüş açısının'' Rusya için geçerli olduğu iddiasında somutlaşan bu tasfiyeci değerlendirme, ideolojik olarak kendi içerisinde parçalamış tasfiyeci bir ekibin-ittifakın (ekipçilik

oportünizmdir) 2000'ler sonrası, barış içinde bir arada yaşayarak durumu idare etmesi rastlantı değildir yani...

Marksist Leninist Komünistlerin, Birlik Devrimi atılımı ve deneyimine dayanarak ısrarla vurgulaması gereken şey, şudur;

“Birlik büyük bir şey ve büyük bir slogandır. Fakat işçilerin davasının gereksindiği Marksistlerin birliğidir; Marksistlerle Marksizmin düşmanları ve çarpıtıcıları arasında birlik değil.” (Lenin)

Ve Birlik Devrimi, Lenin'in şu ilke ve perspektifinin somutlaşması olmuştur;

''Birleşmeden önce ve birleşebilmemiz için, en başta sağlam ve kesin sınır çizgileri çekmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, birliğimiz tümüyle hayali olacak, hüküm sürmekte olan kafa karışıklığını gözlerden saklayacak ve onun köklü bir tarzda ortadan kaldırılmasını önleyecektir.''

''Parti içindeki muhaliflerle günlük politika sorunları, tümüyle pratiksel nitelikteki sorunlar konusunda şu ya da bu biçimde uzlaşılabilir ve uzlaşılmalıdır. Fakat, eğer bu sorunlar, ilkelere dayalı görüş ayrılıkları ile ilgiliyse, hiçbir uzlaşma, hiçbir ‘orta’ çizgi durumu kurtaramaz. İlke sorunlarında ‘orta’ çizgi olamaz. Parti çalışmasında, şu ya da bu ilkeler dizisi esas alınmalıdır. İlke sorunlarında ‘orta’ çizgi, insanların kafalarını saçmalıklarla doldurma ‘çizgisi’, görüş ayrılıklarının üzerini örtme ‘çizgisi’, Partinin ideolojik yozlaşması, Partinin ideolojik ‘ölümü’   çizgisidir.” (Stalin)

Birlik Devrimi, birleşmeden önce birleşebilmek için gerekli ilkesel, ideolojik sınır çizgilerini belirleyerek gerçekleşti. Çünkü hedef komünistlerin birliğiydi. Bu, 12 Eylül yenilgisinden çıkarılan ilkesel bir dersti. Birlik yalnızca ilkesel değil, pratik-siyasal bir gereksinimdi.  

Bundan dolayı bir mücadele süreci örgütlendi. Son tahlilde de Birlik Devrimi gerçekleştirildi.

Birlik Devrimi, tarihsel bir evrimin ürünüydü. Onun da bir tarihi vardı ve bu tarihsel gelişme süreci iç ve uluslararası arenada yenilgiciliğe ve yenilginin ürünü olan tasfiyeci oportünizme karşı sert bir mücadele sürecinden geçerek pratikleşti. Bu mücadele aynı zamanda devrimci ve komünist hareketin tarihine damgasını vuran küçük burjuva dar grupçuluğa karşı mücadele sürecinden geçerek ve bu mücadelede de sınavını başarıyla vererek birlik hedefine ulaştı. Tüm bu süreçte farklı örgütlerde örgütlenmiş komünistlerin gerek kendi örgüt bağlamlarında gerekse de komünistler arası özgürce yapılan tartışmalarda birlik ve ayrılık noktaları netleştirildi. Birlik Kongresi de birliğin gerçekleşme platformu ve en yüksek iradesi olarak ideolojik ve örgütsel birliği gerçekleştirdi. Dar grupçu reflekslere ve kültüre, geleneğe, tarza karşı mücadele kongrede de sürdü. Birlik, proletaryanın dünya görüşü olan Marksizm-Leninizm temelinde gerçekleşti. Birlik, proletaryanın nihai amacı olan komünizm bağlı olarak gerçekleşti. Birlik, proletaryanın en üst örgüt biçimi olan Bolşevik parti teorisine bağlı olarak gerçekleşti. Ve bu da, Birlik Devrimi'nin eseri olan partinin adında somutlaştı; Marksist Leninist Komünist Parti!

Bu birlik, teori, program, strateji, taktik, örgüt bağlamında bir belirsizlik, şekilsizlik, pragmatizm, ortacılık, ne olduğu belli olmayan bir birlik olarak değil, ilkesel ve teorik temelleri, ideolojik sınırları belli olan ve bir mücadele sürecinden geçerek netleşen ve gerçekleşen bir Birlik Devrimi oldu. Bu tarihsel ve politik somut gerçeğe karşın tasfiyeci oportünist zihniyet ve suç ortakları, tarihi çarpıtmaya, partiyi oportünizme sürüklemeye ısrarla devam ettiler ve etmektedirler.

Bizim Birlik Devrimi'nde birliğin yönteminde özgün bir yan aranacaksa o da şudur; ilkesel, ideolojik, programatik, stratejik çizgide ortak bir temel olduğu halde, dar grupçu zihniyet ve şekillenme temelinde düşünce ayrılıklarını aşırı abartarak hedeflenen ve gerçekleştirilmek istenen birliği ilkesiz, oportünist birlik olarak gören ve karşı çıkan yoldaşları ikna etmek için, ''o halde birlik olduğumuz ve olabileceğimiz konuları tartışalım, bakalım üzerinde birleştiğimiz konular hangileridir'' dendi. Ve bu yöntem çok sayıda yoldaşı ikna etti; bu yöntem, bir mücadele sürecinde birliğin zaten netleştirilmiş olan ilkesel ve ideolojik sınır çizgileri temelinde birliği kolaylaştırdı. Sözkonusu yöntemle, aslında var olan düşünce ayrılıklarının abartıldığı, Birlik Devrimi'ne dar grupçu refleks ve kültürün etkisiyle karşı çıkıldığı ve bir zaaf sergilendiği ortaya çıkarıldı. Fakat bundan yola çıkarak Lenin'i, Bolşeviklerin deneyiminin ilkesel temellerini, Leninist birlik ve parti teorisi ve pratiğini mahkum etmek revizyonizm ve tasfiyecilik ve bizim gerçekleştirdiğimiz Birlik Devrimi teorisi ve pratiğine reddiye yazmak, onu dizginsizce çarpıtmak ve partiyi tasfiyecilik bataklığına çekmek demektir. Yapılan şey, yöntemsel bir esneklikle ilkesel temelin açığa çıkarılması, sürecin olgunlaştırılmasıdır. Bu gerçek fütursuzca çarpıtılıyor. Uzun yıllardır çarpıtılmaya da devam ediliyor. Bu ilkesiz tasfiyeci oportünist zihniyete karşı yürütülen mücadele ''tehlikeli'' görüldüğü için ilkesel pozisyonlarına da sıkı sıkıya bağlı kalan ve mücadele yürüten çok sayıda komünist (sayısız biçimler altında) tasfiye edildi*.

İlkeler yöntem değildir. Yöntem de ilke(ler) değildir. İlke ve yöntem sımsıkı birbirine bağlıdır. Oportünist bir akımın ilkeleriyle yöntemi arasında bir bütünlük vardır. Bu bütünsellik oportünizmi ve tasfiyeciliği karakterize eder. Birbirini üretir.

Komünist ilkelerle yöntem ilişkisi açısından da bu geçerlidir. İlkeler söz konusu olduğunda taviz verilmez. İlkelerden taviz vermek demek, ideolojik tavizdir. İdeolojik taviz ilkesiz bir tavırdır. Leninistler, ilkelerde katı taktiklerde esnektir. Leninizm'e göre taktik tavizler ilke bozmaya tekabül etmez, edemez ve bu ikincisi, ilke bozmaya tekabül eden taktik ve yöntemler oportünizm ve ilkesizliktir.

Birlik Devrimi, Leninci ilkeler temelinde gerçekleşmiştir, yani o Rusya'ya özgü olduğu, Türkiye söz konusu olunca geçersiz, önemsiz, değersiz olduğu söylenen demagojik ve manipülatif saptama ve propagandanın aksine.

Söz konusu revizyonist propaganda ve manipülasyon Marksizm-Leninizm'e ve Birlik Devrimi'ne karşı yürütülen belkemiksiz-ilkesiz, tasfiyeci, anti-Leninist bir mücadeleyi simgeler. Ve bu zihniyet ve propaganda küçük burjuva karaktere, ideolojik olarak gerici bir karaktere sahiptir. Bu anti-Leninist zihniyet ve sözde eleştiri devrimci-demokrasiyle Marksist Leninist Komünist Hareket arasındaki ideolojik ve ilkesel ayrım çizgilerini redde götüren, reddeden, şekilsiz bir komünist parti teorisi olarak Menşevizmdir. Tıpkı aynı ilkesizliğin çarpıcı ifadesi olan komünist partinin ''ezilenlerin feda bölüğü'' olduğu, ''Komünist Parti Manifesto''nu ''ezilenlerin Manifestosu'' olduğu teorisi ve propagandasında olduğu gibi. İster sağ isterse ''sol'' biçimlerde ortaya çıksın oportünizm oportünizmdir. Oportünizmle uzlaşanların oportünizme gitmesi ve batması da oportünist çürümenin ifadesidir.

Proletaryanın yerine geçirilen ''ezilenler'' teori ve pratiği, Marksizm tabanında bulunan akımların Marksizmin birer mezhebi olduğu, Marksistlerin birliğinin bunları kapsaması gerektiği, 20. yüzyılın sosyalizminin başarısızlığının ortaya çıkarak Lenin'i gereksizleştirdiği, eski görüşlerimizin ilkesel ve ideolojik, programatik çerçevesinin eskidiği ve aşıldığı, yerini 21. yüzyılın sosyalizmine bırakması gerektiği vbg.  

görüşler öyle durup dururken ortaya çıkmıyor; Lenin'in ilke ve birlik, sınıf ve halk gibi temel ilkesel temellerini reddederseniz bir gün gelir kendinizi bir bataklıkta bulursunuz...

*Kadroların üyeliklerinin habersiz düşürülmesi, git demeden git politikasının uygulanması, ekipçi kadro politikası, çifte standartın bir yöntem ve politika düzeyine yükseltilerek uygulanması, tüzüksel normların hiçe sayılması, doğrudan, dolaylı, yarı-dolaylı gözden düşürme operasyonları, kışkırtmalarla hizipleşmenin teşvik edilmesi, sorunların üstünün örtülmesi ya da çarpıtılarak aktarılması, biz stratejik önderiz dayatması, bürokratik tasfiyeci politikalarla kadroların güven ilişkilerininin dinamitlenmesi, görevsiz bırakma vb. vb.

Saygılarımızla,

Hasan Ozan | hasan.ozan62@gmail.com


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.