Mafyanın evrensel tarihi ve Türkiye
Sedat Peker’in videoları birden Türkiye’nin gündemini değiştirdi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun deyişiyle “Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağı” dediği mafyanın ve işbirlikçilerinin kirli çamaşırları bir bir kamuoyunun önüne döküldü. Faşist karşıdevrimin ezeli yeraltı muhafızı Sedat Peker, kırmızı kart görüp oyundan çıkarılmasaydı bunları öğrenemeyecektik. İyi ki de böyle oldu. Peker düzenin karanlık ve tiksinti verici yüzüne tuttuğu aynayla “devrimci” bir görev yerine getirdi. Düşmanımız olduğunu aklımızdan çıkarmaksızın itiraflarının devamını bekliyoruz.
Gerçi anlattıklarının çoğu farklı zamanlarda, farklı kalemler tarafından yazılıp çizilmişti. Yeni olan bilinenlerin içeriden birisi tarafından itiraf ve teyit edilmesi, silik ve flu yanların biraz daha netleşmesi, devlet-mafya kardeşliğinin tahminimizden daha derin olduğunun açığa çıkmasıdır.
Siyaset, bürokrasi ve mafya arasında pay edilen “yeraltı rantı” milyarlarca doları buluyor. Eski ve yeni bakanlar, mafya liderleri, parti başkanları, milletvekilleri, iş adamları, medya patronları, gazeteciler, kumpasçılar, avantacılar hepsi bir arada, kimin eli kimin cebinde belli değil. Marina, ırkçılık, Turanizm, din, faşizm, bayrak, üç hilal, vatan, kokain, dolar havada uçuşuyor.
Uluslararası bir olgu
Mafya, şiddet, tehdit, şantaj, rüşvet gibi yöntemlerle iş gören son iki yüzyılın en önemli yeraltı suç örgütlenmesidir. Kavram olarak tarihsel, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik boyutları vardır. Günümüzde emperyalist sisteme dahil her ülkede rastlanabilen evrensel bir fenomendir.
Mafya, ilk olarak Sicilya adasında görüldü. Doğuşundan bugüne kapitalizmle eşgüdümlü bir başkalaşım geçirdi. Bir yandan bulunduğu ülkelerin ve türevi olduğu alanların koşullarına, bir yandan da uluslararası koşullardaki değişime ayak uydurdu. Ve ulusal çerçevesini aşarak kapitalizm ve devletle bütünleşmiş küresel bir suç örgütü haline geldi.
19. yüzyıl mafyası akrabalık bağlarına dayanan “aile” kökenli klanlardan oluşan sıradan bir suç örgütüydü. 20. yüzyılın ortalarından itibaren karmaşık, uluslararası şubeleri ve bağlantıları olan modern bir yapı kazandı. Mussolini totaliter yapılanması gereği mafyanın üzerine gidince birçoğu kapağı ABD’ye attı. 1920’lerden itibaren uyuşturucu işi yapmaya başlayan Sicilya mafyasının has elemanları yeni kıtaya taşındı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusu 1943’te Sicilya çıkartmasına hazırlanırken Sicilya mafyasından yararlandı. Karşılığı ABD’de faaliyet göstermesine ses çıkarmamak oldu.
Bugün artık dünyada mafyanın cirit atmadığı kıta ve ülke kalmamıştır. İtalyan mafyası, Amerikan mafyası, Latin Amerika (Meksika, Kolombiya, Brezilya vb.) mafyası, Doğu Avrupa (Arnavut, Boşnak, Rus vb.) mafyası, Çeçen mafyası, Yakuza (Japon), Triadlar (Çin) ilk akla gelenleridir. Uyruklarına göre anılmakla birlikte, kendi içlerinde dalaşan veya dayanışan irili ufaklı gruplardan oluşurlar. Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı (nükleer silahlar dahil), fuhuş, şans oyunları, eğlence sektörü, hırsızlık, haraç, cinayet, şantaj, arazi ve inşaat işleri, ihale, korumacılık, ilaç üretimi ve dağıtımı, organ kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı, yasadışı teknoloji transferi, kara para aklama, mali dolandırıcılık, tefecilik, çek-senet tahsili başlıca faaliyet alanlarıdır. Mafya, suçtan her yıl 500 milyar dolar civarında gelir elde eden büyük bir sektör haline gelmiştir.
Suç endüstrisi
Kriminologlar organize suçu, gelir ve güç elde etmek için sistematik olarak suç işleyen, en az iki kişiden oluşan eylemler olarak tanımlarlar. Mafya ve organize suç örgütleri çoğunlukla eş anlamda kullanılır. Bu, tam doğru değildir. Organize suç birden fazla kişinin örgütlü, planlı, tekerrür eden yasa dışı eylemlerini kapsar. Mafya da bir organize suç örgütüdür. Ancak organize suçun alanı daha geniştir. Daha dar bir kesimi kapsayan mafya, organize suçların en etkili, en üst biçimidir.
Mafya, belirli bir bölgede, ülke çapında veya uluslararası alanda faaliyet gösterir. Ekonomik ve mali alanlarda gayri resmi yollardan, yasadışı işlerden yüksek gelirler sağlar. Gelip geçici, sokak çeteleri gibi basit, istikrarsız, gevşek bir suç grubu değildir. Sürekli, istikrarlı, sistemli, gizli, silahlı katılımcılardan oluşan hareketli bir suç topluluğudur. Aç veya işsiz kaldığı için yasa dışı eylemler yapan bir veya birkaç kişi değil, suça odaklanmış işinin ehli uzmanları içine alan onlarca, yüzlerce kişiyi bir araya getiren acımasız, toplumun sırtından geçinen asalak bir topluluktur.
Mafya örgütlenmeleri gizli işler çevirmeleri, eylemlerini planlamaları, hiyerarşik ve disiplinli bir yapıya sahip olmaları ile ayırt edilirler. Kendilerini tek bir alanla sınırlamazlar, farklı sektörlere yayılarak çeşitlenmek, tekelleşmek (uyuşturucu, fuhuş, kumar, kaçakçılık vb.) isterler. Belirli alanlarda uzmanlaşırlar. Kendi aralarında karşılıklı çatışmalara ve öldürmelere varan şiddetli bir rekabet içindedirler.
Mafya şiddete ve zora başvurmadan, çevresinde korkuyla sağlanan saygı uyandırmadan ayakta kalamaz. Gayri resmiliği, yasa dışılığı bunu tamamlayan diğer özelliğidir. Hem yüksek derecede gizlilik uygular hem de “iş insanı” görünümü altında yasal faaliyet gösterir. Suç işlerken veya yasaları ihlal ederken yasa dışıdırlar ama liderleri, sözcüleri, avukatları çoğunlukla kamuoyunun gözleri önündedir. El altından iş yürütürken bile saygın iş adamları pozu takınırlar. Sınai, ticari, tarımsal, taşımacılık, turizm, eğlence, hizmet sektörlerinde bazen açık, bazen yarı kapalı faaliyetler gösterirler.
Özetle, mafya dediğimizde gizli çalışan, şiddet uygulayan suçlular topluluğunu anlıyoruz. Suç alanlarına göre uzmanlaşmış disiplinli ve hiyerarşik bir iç yapıları vardır. Liderleri ve üst düzey yetkilileri lüks ve şatafatlı bir yaşam sürdürürler. Mafya içi ilişkilerde saygı, ataerkillik (erkek onuru), sadakat, cesaret, kahramanlık (canilik), gurur, itaat özel bir rol oynar. Belirli sembolleri, ritüelleri, kıyafetleri, kendilerine özgü dilleri ve jargonları vardır. Otoritelerini korumak için uğradıkları zararı veya ihaneti mutlaka cezalandırırlar. Mafyaya üye olmak sözleşme imzalamak demektir. Kuralları çiğneyen bedelini canıyla öder.
Mafya kültüründe siyasi duruş, akrabalık, hemşerilik, arkadaşlık, güvenilirlik maddi çıkar ve yerel değerlerle harmanlanmış bir bütün oluşturur. Toplumun lümpen, aşırı sağ ve geri bilinçli kesimlerinde itibar görür.
Suç ve şiddet: Kapitalizmin ebesi
Suç örgütlerinin tarihi Milattan Önceye kadar uzanır. Orta Çağ boyunca görülen haydutlar, kendi koşullarının damgasını taşıyan suç örgütleriydi. Eşkıyalık, köylülerin feodal güçlere ve büyük toprak sahiplerine karşı başkaldırısının bir biçimiydi. 15. yüzyıldan itibaren sömürgeciliğe paralel olarak kaçakçılık, karaborsa, yağmacılıkla iştigal eden korsanlık yaygınlaştı.
Mafya kavramı resmi düzeyde 1865’te kullanıldı. Yaklaşık 150 yıl kadar önce Güney İtalya’nın en az gelişmiş bölgesi Sicilya’da görülmesi tesadüf değildir. Ortaya çıkışındaki en önemli etkenler feodal ve kapitalist ilişkilerin yan yana bulunması, kuzey ve güney bölgeleri arasındaki derin eşitsizlik, devlet aygıtının ve yerel yönetim organlarının zayıflığı ve yozlaşmışlığıdır.
Kırsal alanların egemeni toprak sahipleri, eşkıyalara, çiftliklerdeki sığır hırsızlığına, yoksul köylülere ve kaçak askerlere karşı güvenliklerini sağlamak için özel silahlı müfrezeler oluşturdular. Bu müfrezeler kentlerdeki Kraliyet jandarmaları tarafından desteklendi. Ekonominin geri ve dengesiz yapısı, devletin zayıflığıyla birleşince suç toplulukları hızla büyüdü. Cosa Nostra (Bizim İşimiz) olarak da bilinen Sicilya mafyası bugünkü halini alıncaya kadar uzun bir evrim geçirdi.
Mafyatik suç örgütleri, devletin güvenlik güçleri ve toprak sahiplerinin paralı askerlerinin yanı sıra üçüncü bir silahlı güç olarak ortaya çıktılar. Zamanla bu kesimler ilişkilerini geliştirdiler ve aralarında adı konmayan bir mutabakat oluştu. Yasadışı yöntemler uygulayan mafya ekonomiden ticarete, gayrimeşru işlerden siyasete kadar her alanda boy gösterir oldu. Devletin görevlerini yerine getirmediği, zayıf düştüğü veya kendine davetiye çıkarılan her alanda güçlendi.
İtalyan mafyası tarımın kapitalist pazara geçişi ve siyasi sistemin yukarıdan aşağı dönüşümü sürecinde, geçiş toplumunun ürünü olarak şekillendi. Kendinden önceki suç gruplarından farkı kurumsallaşmış, profesyonelleşmiş ve bu özelliğini giderek yetkinleştirmiş olmasıdır. İşaretleri, özellikleri, yöntemleri, iş modelleri, uzman tetikçileri, iş bağlayıcıları, avukat personeli ile kurumsallaşmış bir yapı oluşturur. Mafyanın, bürokrasinin ve kapitalistlerin çıkarlarının örtüştüğü, her birinin kendi payına düşeni aldığı gri alanlar vardır. Mafya kurumunun evrimi, devlete ve kapitalist ekonomideki gelişmelere endekslidir.
Simbiyotik ilişki
Sonuç olarak kapitalizm öncesi yağmacılık, haydutluk ve korsanlıktan farklı özelliklere sahip mafya ve organize suç kapitalist toplumun ürünüdür. Devletin zayıflığından güç alarak bir yandan bürokrasiyle, bir yandan kapitalist şirketlerle arasında simbiyotik bir ilişki gelişir. Mafya doğuşundaki haliyle kalmamış, kapitalizmin dönüşümlerine uyum göstererek rasyonalleşmiş; yerine getirilmeyen yükümlülükler, anlaşmazlıkların çözümü, anlaşmaların ve yaşamın korunması gibi alanlara el atarak suç alanlarını genişletmiştir. Gölgede kalan kısmı yasa dışılıksa, yasal yanı sermaye birikimi sürecidir. Piyasa ilişkileri değiştikçe, kara ve güce endeksli mafyanın yöntemleri ve ideolojisi de değişir.
Hükümetler başka ülkelerin iç pazarına açıktan tecavüz edemediklerinde, gümrük yasalarını çiğneyemediklerinde mafyayı kullanırlar. Döviz ihtiyacı, paramiliter gruplara silah ve kaynak temini, teknoloji hırsızlığı gibi gayri meşru işlerini mafya gruplarına yaptırırlar.
200 yıla yakın bir geçmişi olan mafya kapitalist sisteme rağmen varlığını sürdürüyor değildir. Amerikalı sosyolog Robert K. Merton şöyle demektedir.
“Resmi yapıların işlevsel yetersizlikleri, mevcut ihtiyaçlara etkin bir şekilde yanıt vermek için alternatif (resmi olmayan) yapıları ortaya çıkarmıştır. Tipik olan, ekonomik büyümenin çalkantılı yürüdüğü ve devletin, bu yüzden ortaya çıkan problemlere karşı mücadelede yetersiz kalabildiği toplumsal koşullarda mafyanın etkili olmaya başlamasıdır. Mafya, bu tür problemleri kısa vadede çözme iddiası ile ortaya çıkar. Bir yandan ortaya çıkan tekil sorunları çözerken, diğer yandan kazançlarının devamı için mevcut problemlerin devamından yanadır. Çünkü problemlerin varlığı onun kazanç kapısıdır. Bu nedenden dolayı mafya uzun bir zaman dilimi içinde ele alındığında daima tutucudur ve sorunların köklü çözümüne de karşıdır. Bu aynı zamanda ahlaki bir sorundur. Organize suçlar, suç işlemeye eğilimli insanların var olduğu koşullarda ortaya çıkar.” (Frank Bovenkerk, Yücel Yeşilgöz, Türkiye’nin Mafyası, İletişim Yayınları, İstanbul-2000, s. 54.)
Mafya devlete eklemlenip, zayıf kaldığı bazı işlevlerini üstlenerek ayakta kalır. Kapitalist devlet ve egemen sınıf ise kontrollü bir şekilde mafyayı kullanır. Egemenliğinin bir kısmını feda ederek toplumsal, ekonomik, politik ilişkilerin sürdürülmesinde ondan yararlanır.
https://sendika.org/2021/05/mafyanin-evrensel-tarihi-ve-turkiye-1-619125/
Hiç yorum yok