İlkeler, Hedef ve Kitle Üzerine - Lenin
Lenin'in Komintern üçüncü Kongresinde
"Komünist Enternasyonal'in Taktiğini Savunma Konuşmasından Alıntılar
"Komünist Enternasyonal'in Taktiğini Savunma Konuşmasından Alıntılar
1 Temmuz 1921
....
Eğer Kongre böylesine hatalara, böylesine "sol" aptallıklara karşı kararlı bir saldırı yürütmeyecekse ölüme mahkûm edilmiş olacaktır. Bu benim derin inancımdır.
Terracini'nin neyi savunduğunu ve yaptığı değişikliklerin ne dediğini dinleyin. Şöyle başlıyor:
"1. sayfanın 1. sütunun 19. satırındaki" çoğunluk "kelimesi silinmelidir." Çoğunluk! Bu son derece tehlikelidir! (Gülüşmeler) Sonra devam ediyor: "" temel önermeler "yerine" hedefler "yazın.
Temel önermeler ve amaçlar iki farklı şeydir; anarşistler bile hedefler konusunda bizimle hemfikir olacaklardır, çünkü onlar da sömürünün ve sınıf ayrımlarının kaldırılmasını savunuyorlar.
Hayatımda birkaç anarşistle tanıştım ve konuştum ama hepsi aynı, yeterince gördüm. Onlarla bazen hedefler konusunda anlaşmayı başardım, ama hiç bir zaman ilkeler konusunda değil.
İlkeler bir hedef bir program, bir taktik, ya da bir teori değildir. Taktikler ve teori, ilke değildir. İlkeler konusunda biz anarşistlerden nasıl farklılaşırız? Komünizmin ilkeleri proletarya diktatörlüğünün kurulması ve geçiş döneminde devlet baskısının uygulanmasını içerir. Komünizmin ilkeleri bunlardır, ama hedefleri değil.
İkinci olarak orada şöyle deniyor: "'Çoğunluk.' sözcüğü çıkarılmalıdır......... böylece "çoğunluk" sözcüğü çıkarılmak isteniyor. Bu kadar basit bir şey de bile anlaşamıyorsak, nasıl birlikte çalışacağımızı ve proletaryayı zafere götüreceğimizi anlamıyorum. Bu nedenle, ilkeler konusunda da bir anlaşmaya ulaşamamak hiç te şaşılacak bir durum olmaz. Bana şimdiden işçi kitlesinin çoğunluğunu kazanmış bir parti gösterin... Gerçekten böylesine bir örnek yok.
Yani "İlkeler" yerine "hedefler" konulsun ve "çoğunluk" sözcüğü çıkarılsın. Hayır, Teşekkür ederim! Bunu yapmayacağız. En iyilerden birisi olan Alman Partisinin bile arkasında henüz işçilerin çoğunluğu yok. Bu bir gerçektir. En zorlu savaşlarla yüzleşen bizler, bu gerçeği söylemekten korkmuyoruz, fakat işe yalanla başlamak isteyen, Kongre "çoğunluk " sözcüğünü" çıkarırsa istediği yalanı gösterecek olan üç delegasyon var. Bu aşikar.
****
Rusya'da biz küçük bir partiydik, ama ülke çapında İşçi ve Köylü Sovyetleri Temsilcileri çoğunluğu bizimleydi. Sizde böyle bir şey var mı? Bizimle beraber, o zamanlar sayısı en az 10 milyon olan ordunun neredeyse yarısı vardı. Ordunun çoğunluğu sizin arkanızda mı? Bana böylesine bir ülke gösterin.
**
Anarşist de olsa herhangi birinin burjuvaziye karşı kahramanca mücadele verirse, bu elbette büyük bir şeydir; fakat sosyal-hainlerin ve burjuvazinin alçakça kışkırtmalarına karşı yüzbinlerin mücadele etmesi ileriye doğru atılmış gerçek bir adımdır.
***
Kişinin kendi hatalarını eleştirmesi çok önemlidir. Biz bununla başladık.
Rusya'da zafer kazandık ve oldukça kolaylıkla, çünkü devrimimizi emperyalist savaş sırasında hazırlamıştık. Bu ilk koşuldur. Rusya da 10 milyon işçi ve köylü silahlanmıştı ve sloganımız şuydu: Her ne pahasına olursa olsun, hemen barış. Zaferi kazandık, çünkü büyük toprak sahiplerine karşı en geniş köylü kitleleri devrimci bir şekilde hazırlanılmıştı....Rusya' da zaferi kazandık, çünkü sadece işçi sınıfı içinde kesin çoğunluğuna sahip olmakla kalmadık, aynı zamanda iktidarı ele geçirdikten hemen sonra ordunun yarısı ve birkaç hafta içinde de köylülüğün onda dokuzu bizim saflarımıza geçmişti; zaferi kazandık, çünkü kendi tarım programımız yerine, Sosyal-Devrimcilerin tarım programını alıp pratikte gerçekleştirdik. Bizim zaferimiz Sosyal-Devrimcilerin programını hayata geçirmemizde yatar, bu nedenle bizim zaferimiz bu kadar kolay oldu. Batı'da böylesine hayallere sahip olmak mümkün mü? Bu gülünç olur! Yine de kazandık çünkü sadece hedeflerimizi değil ilkelerimizi de aklımızda tuttuk...
Tezlerimiz boyunca kitleden söz ediyoruz. Fakat, yoldaşlar, Kitle derken ne demek istendiğini bilmek gerekir. Alman Komünist İşçi Partisi, sol-kanat yoldaşlar bu kavramı yanlış kullanıyorlar. Terracini yoldaş ve değişiklik önergelerini imzalamış olanlar da "kitle" kavramından ne anlaşılması gerektiğini bilmiyorlar.
Uzun süredir zaten konuşuyorum , bu nedenle "kitle" kavramı üzerine sadece birkaç kelime söylemek istiyorum. Kitle kavramı mücadelenin niteliğinin değişmesine uygun olarak değişir. Mücadelenin başlangıcında gerçekten devrimci birkaç bin işçi, kitleden söz edebilmek için yeterliydi. Eğer Parti mücadeleye sadece kendi parti üyelerini çekmekle kalmayıp, partisizleri de uyandırmayı başarabilirse, bu kitleleri kazanma yolunda demektir. Devrimlerimiz sırasında, birkaç bin işçinin kitleyi temsil ettiği durumlar oldu. Hareketimizin tarihinde ve Menşeviklere karşı mücadelemizin tarihinde, bir kentte birkaç bin işçinin kitle karakterini açıkça göstermeye yettiği bir sürü örnek bulabilirsiniz. Genel olarak dar görüşlü bir hayat yaşayan, acınacak bir hayat süren ve hayatlarında siyaset diye bir şey duymamış birkaç bin partisiz işçi, devrimci tarzda davranmaya başladığı zaman, kitlen vardır. Eğer hareket daha da yaygınlaşır ve yoğunlaşırsa, giderek gerçek bir devrim içine gelişir. Biz bunu 1905 ve 1907 'sürecinde deki üç devrimde yaşadık, ve siz de bütün bu süreçlerden geçeceksiniz. Devrim yeterince hazırlanmışsa "kitle" kavramı farklı olur, artık birkaç bin işçi kitleyi oluşturmaz . Bu kavram başka bir anlam ifade etmeye başlar. Kitle kavramı, kitle sözcüğünden sadece çoğunluğu, ve sadece işçi sınıfının basit çoğunluğu değil, bütün sömürülenlerin çoğunluğu olarak anlaşılacak değişim içine girer. Bir devrimci için başka herhangi bir yorumlamaya izin verilmez ve kavramın başka herhangi bir anlamı anlaşılmaz hale gelir.
Eğer siyasi gelişmeler iyi bir şekilde incelenmiş ve partisiz kitlenin yaşamı ve alışkanlıkları iyi biliniyorsa, küçük bir partinin bile uygun bir anda devrimci bir hareket yaratması mümkündür Eğer böyle bir parti, böylesine anlarda kendi sloganlarıyla ortaya çıkıp milyonlarca işçinin kendisini izlemesini sağlamayı başarabilirse, bu bir kitle hareketi olacaktır. Ben devrimin küçük bir partiyle başlatılabileceğini ve zafere ulaşılabileceğini tamamıyla reddetmiyorum. Fakat kitlelerin saflara nasıl kazanılacağını bilmek gerekir. Çünkü bu eksiksiz devrim hazırlığı zorunludur. Ama burada "Büyük" kitleler talebinden derhal vazgeçilmelidir" diye öne çıkan yoldaşlarınız var. Bunlara karşı mücadele edilmeli. Kesintisiz hazırlık yapmadan hiçbir ülkede zafer elde edemezsiniz. Kitleyi yönlendirmek için küçücük bir parti yeterli olabilir. Belirli durumlarda büyük örgütler olması zorunluluğu yoktur.
Fakat kazanmak için kitlelerin sempatisine ihtiyaç vardır. Mutlak bir çoğunluk her zaman gerekli değildir, ama zafer kazanmak ve iktidarı elde tutmak için sadece işçi sınıfının (proletaryanın) çoğunluğunun değil, aynı zamanda emekçi ve sömürülen kır nüfusunun da çoğunluğu zorunludur. Bu konuda hiç düşündünüz mü? Terraci'nin konuşmasında bu düşüncenin bir izini görüyor musunuz?...
Bu nedenle, sadece işçi sınıfının değil, aynı zamanda emekçi ve sömürülen kır nüfusunun da çoğunluğunu kazanmak zorundayız. Bunun için hazırlık yaptınız mı ? Hemen hemen hiçbir yerde.
.....
Yoldaşlara gerçeği en kibar biçimde söylemeliyiz ki kimse hakarete uğramasın... Ancak devamında boş kelime oyunlarına başvurmamalı, yapılan hatalar temelinde hemen öğrenmeye başlamalıyız.
Hatalarımızı düşmandan saklamamalıyız. Bundan korkan birisi devrimci değildir. Tam tersine, işçilere açıkça "evet hata yaptık" dersek, bu, hataların tekrarlanmayacağı anlamına gelir,.... Ve eğer mücadele sürecinde sadece işçi sınıfının çoğunluğunu değil, tüm sömürülenlerin ve ezilenlerin çoğunluğunu yanımızda olduğunu gösterirse, o zaman gerçekten muzaffer olacağız.
V. I. Lenin
Third Congress Of The Communist International
June 22-July 12, 1921
Speech In Defence Of The Tactics Of The Communist International
Çeviri; Erdoğan A
11 Ekim 2020
11 Ekim 2020
Hiç yorum yok