Header Ads

Header ADS

Emperyalist Savas Nedir ? Anti Emperyalist Savaş Nedir?

Marksizm Leninizm maskesi altında gerici çığırtkanlıklar Üzerine;

Marksist Leninistler açısından "emperyalist savaş" nedir, "anti-emperyalist savaş nedir" konusu kafa karışıklığına yer vermeyecek kadar açık ve net dir. Emperyalist ülkelere karşı verilen bir savaş anti emperyalist savaştır, emperyalistler arasındaki direk savaş Emperyalist savaştır. Marksist Leninistler kavramları doğru, yerinde ve kitlelerin kafasını bulandırmayacak şekilde kullanmakla yükümlüdürler.

"Kısaca"  diyor Lenin, "emperyalist Büyük Güçler arasındaki savaş, ya da Büyük Güçlerle ittifak halinde verilen savaş, bir emperyalist savaştır."...Emperyalist ülkelere karşı verilen bir savaş gerçek bir ulusal savaştır. .. ulusal kurtuluş için yürütülen savaşları inkar etmek, Marksizmin yapılabilecek en kötü karikatürünü sunmaktır. ..... Demokratik bir savaşta “ana vatanın savunulması” nın reddedilmesi, yani böyle bir savaşa katılımın reddedilmesi, Marksizmle hiçbir ortak yanı olmayan bir saçmalıktır. ”(19) 

Suriye'deki savaşta bir yanda kendi burjuva emperyalist amaçlarına, diğer yanda emperyalistlerle işbirliklerine kılıf geçirmek, "sol lafazanlıklarla " gizlenmeye çalışılan burjuva milliyetçiliğinin yaygın pratiği haline geldi.  

Emperyalist saldırganlığa, yağmacılığa, işgale ve ilhaka karşı Suriye'nin verdiği savaşı "emperyalistler arası savaş" olarak değerlendirmeyi, "emperyalist saldırıya karşı küçük bir ülkenin "savunma savaşını" reddetmeyi  destekleyecek bir tane Marksist Leninist teori ve değerlendirme yoktur. Leninin de vurguladığı gibi "" Biz hiçte genel olarak ana vatanın savunmasına, genel olarak savunma savaşlarına  karşı değiliz Bu saçmalığı alınan hiç bir kararda, ya da benim makalelerimde, asla bulamazsınız.  (11)

Bir  diğer değerlendirme ise, Suriye'de savaşın nasıl başladığı gerçeğini, emperyalistlerin şeriatçı çetelerinin Suriye'de kurduğu dini gerici feodal sistemi de göz ardı etmeye çalışan, "Suriye'deki iktidar faşist tir, bu nedenle savaş "emperyalist savaştır" uydurukçu değerlendirmesi. 

" Emperyalist baskı koşulları altında" diyor Stalin, "bir ulusal hareketin devrimci karakteri, "  harekette  proleter ögelerin yer alması gerektiğini; hareketin devrimci ya da cumhuriyetçi bir programa, demokratik bir temele sahip olması gerektiği ön şartını  koymaz. Afganistan Emiri'nin Afganistan'ın bağımsızlığı için mücadelesi, Emir'in ve mücadele arkadaşlarının monarşist görüşlerine rağmen, nesnel olarak devrimci bir mücadeledir; çünkü bu mücadele emperyalizmi zayıflatmakta, parçalamakta ve onu baltalamaktadır" (21)

Bu nedenle, kendi ülkesinin emperyalist saldırganlığını kılıflamaya çalışan şövenistlerin, saldırgan emperyalist ülkeyle ittifakı kılıflamaya çalışan milliyetçilerin, Suriye konusunda "rejim güçleri", "koalisyon güçleri" gibi emperyalist burjuva kavramlarını kucaklamaları ve kullanmaları tesadüf değil, gericiliğin bir gösterge sonucudur. Suriye'deki savaşın "emperyalist" savaş olduğunu iddia edenlerin ya Marksizm Leninizmden haberi yoktur, ya da konuyu subjektif, burjuva milliyetçi nedenlerle bulanıklaştırmayı hedefliyorlar. 

Etnikliğin den kurtulamayan, değerlendirmeleri "duygusal" etnik dürtülerine uygun bir şekilde Marksizm Leninizmi çarpıtarak yapanlar, - terim yerinde ise - "ağızlarıyla kuş tutsalar", hiç bir zaman Marksist Leninist olamazlar, en fazlasından, milliyetçi duyguları okşayarak "parsa toplamaya" çalışan oportünistler olabilirler. 

Belgeler ve üst düzey hükümet adamlarının itirafları sonucu, artık ISIS in ve Alkaeda nın ABD tarafından oluşturulduğu, örgütlendiği ve beslendiğini kör sultan bile görüp kabullenirken, ML maskesi arkasına saklanan burjuva milliyetçilerinin bu gerçeği her zaman örtüleme çabalarını bir yana bırakalım. Suriye de hükümetin ülkeye şeriat getirmeye çalışan ve bunu yakın zamana kadar büyük ölçüde başarmış olan dini gerici, emperyalist kuklası çetelere karşı savaşını "ilerici" olarak görmeyen, içinde bulunan dönemde hükümete  "faşist" diyerek , tarafsız olma bile değil, şeriatçıların saflarında yer alan kafa, bırakalım ML mi, bir burjuva demokrat bile olamayacak nitelikte, gerici bir kafa olabilir.

Suriye açısından, şeriatçı emperyalist çetelere, emperyalist saldırganlığa, işgale, ilhaka ve yağmacılığına karşı verilen savaş, haklı, ilerici, anti emperyalist bir savaştı, ve hala da bu niteliktedir.

Suriye'deki savaşın "emperyalist savaş" olduğu üzerine sözde Marksist Leninist, özde saldırgan emperyalizmi aklayan, süsleyen, pratik sonuçta  gerici feodal harekete ve emperyalizme taraf olan, ML ile bağdaşığı olmayan  burjuva milliyetçi yazı ve yorumların yaygınlaşması nedeniyle konu üzerine genelde değinen " anti-emperyalist savaşlar ve sosyalist devrimler diyalektik bağlantısı" başlıklı yazının çevirisinin konunun daha iyi anlaşılması açısından faydalı olacağına inanıyorum.

Erdoğan A
28 Subat 2020
-------
Anti-Emperyalist savaşlar ve sosyalist devrimlerle diyalektik bağlantısı

Bir ölçüde teorik bilgi yetersizliği nedeniyle, ancak çoğunlukla anti-emperyalist savaş korusunda  bilinçli bir şekilde kafa karışıklığı yaratılması, bazı ML Devrimcilerin emperyalist saldırganlığa karşı doğru tavır almasını engellemekte. Teorik bilgi yetersizliği, genellikle belirli bir olay veya durum için yapılan değerlendirmelerin her durum için, her koşul için bir slogan olarak genelleştirilmesiyle sonuçlanır. ISIS ve diğer proksileri-kuklaları rejime "karşı özgürlük savaşçıları ''!", "ilerici" olarak, "tanımlamak, Suriye deki savaşı  "Emperyalist bir savaş" olarak değerlendirmek, sonuç olarak Suriye için "ana vatan savunması" geçerli değildir "vb. gibi değerlendirmeler, bu - bilinçli ya da bilinçsiz olarak var olan kafa karışıklığının özgüldeki örneklerinden birisidir. Tüm bu burjuva revizyonist değerlendirmeler ve kafa karışıklığı,  klasikleri okumaya dönük tembellikten, konuyu inceleme ve konuya Marksizmin diyalektiğini uygulamaktan ziyade, ezberleme ve sloganlaştırma tercihinden kaynaklanmaktadır. 

Bu tür tembellik ve sloganlaştırma pratiği üzerine Lenin "Uyuz acı veren bir hastalıktır. Ve insanlar devrimci lafazanlık uyuzuna yakalandılar mı bu hastalığın sadece belirtisi bile dayanılmaz acıya neden olur. Emekçi halkın tüm bireyleri için, sade, açık, kavranabilir, aşikar ve herkesçe tartışma götürmez nitelikte olan gerçekler bile, yukarıda bahsettiğim cinsden uyuz hastalığına yakalanmış olanlarca çarpıtılır. Bu çarpıtma genellikle, iyi-bilinen teorik doğruların özümlenememesi ya da bunların çocuk kabalığı, okul-çocuğu tavrıyla ilgisizce tekrarlanıp durması (insanlar "neyin ne olduğunu" bilmezler) nedeniyle, en iyi, en saygın ve en yüce dürtülerden kaynaklanır. Fakat bu durumda da uyuz zararlı olmaktan kurtulamaz "(1 ) diyordu.

Lenin'in "emperyalist savaşlar"a karşı tutum  değerlendirmesini ezbere ele alarak, söz konusu olan savaş türü hakkında herhangi bir değerlendirme yapmadan, tüm savaş türlerine uygulanıyor. Haklı ve haksız, ilerici ve gerici, emperyalist ve anti emperyalist savaşlar arasında ayrım yapılmadan alınan tavır, dürüst bir Marksist Leninisti, kaçınılmaz olarak karşı devrimin saflarına iter.

Burjuva revizyonistleri, karşı devrimci Troçkistlerin bilinçli olarak yarattığı kafa karışıklığı, onların “emperyalizm döneminde artık ulusal savaş olamaz”, yani “anti emperyalist savaşlar artık geçmişte kaldı”"sonuç-lamalarıyla!" direk bağlantılıdır.

Gerçekte, Marksist Leninistler için, anti emperyalist savaşlar sadece çağımızda kaçınılmaz ve hayati derecede önemli olmakla kalmaz, aynı zamanda ve genel olarak sosyalist devrimin önemli bir parçasıdır- kapitalizmin belirli bir ülkede ve dünya ölçeğinde  yenilgisi.

"Genel olarak emperyalizme ve her ülkedeki aletlerine karşı mücadele, " diyor Enver Hoca, "her komünist partinin stratejinin temel sorunlarından biri olduğu gibi, ister demokratik halk, ister anti-emperyalist, ister sosyalist olsun her devrimin zaferinin belirleyici koşullarından da biridir. Aynı zamanda, emperyalizme karşı takınılan tavır, her ülkede ulusal çerçevede ya da uluslararası çapta hareket eden her siyasal güç için, onun siyasal ve ideolojik konumunu değerlendirmede bir mihenk taşı görevi yapar. Kısaca söylersek, emperyalizme karşı tutum, her zaman gerçek yurtsever ve demokratik devrimci güçleri, gericilikten, karşı-devrimden ve ulusal ihanet güçlerinden ayıran bir sınır çizgisi olmuştur." (2)

Bu nedenle, emperyalistlerle aynı safa düşmemek ve onların korosuna katılmamak, burjuva revizyonist tuzağına düşmemek için, farklı savaş türlerini, değerlendirmelerini anlamak ve doğru tavır almak hayati önemlidir. Anti Emperyalist savaşların önemini anlamak hayati öneme sahiptir, çünkü bu savaşlarla ilgili tavır, devrim ve karşı devrim, Marksizm Leninizm ve burjuva revizyonizmi, komünizm ve anti-komünizm arasındaki farkı tanımlar. Ve Anti- emperyalist savaşların başarısı , sadece herhangi bir ülkede kapitalizmin yenilgisinin sürecinin kısaltılmasında değil, dünya ölçeğinde kapitalizmin yenilgisinin sürecinin kısaltılmasında da önemli rol oynayabilir.

Sorunun incelenmesine, en çok kafa  karışıklığının ortaya çıktığı ve suistimal edildiği , Lenin'in en fazla alıntılanan değerlendirmesinden başlamakta yarar var: " Kendi Hükümeti'nin Yenilgisi"; "ana vatanın savunulması kendi burjuvazisinin hakkının  savunulması anlamına gelir . ".

Ana Vatan  Savunması - Emperyalist savaş nedir?

"" emperyalist savaş, kapitalistlerin çıkarına yapılan yağmacı bir savaştır  "(3)

Hepsi olmasa da, savaşlar arasında bir ayrım yapmayanların çoğu, iddialarını desteklemek için Lenin'in aşağıdaki değerlendirmesini öne sürerler;
“Proletarya açısından,“ ana vatanın savunulması”nın tanınması, mevcut savaşı kılıflamak, meşru olduğunu kabul etmek anlamına gelir.  Ve savaş, belli bir zamanda - benim ülkemde ya da yabancı bir ülkede düşman birliklerinin bulundukları yerden bağımsız olarak - savaş emperyalist nitelikte kaldığından ana vatan savunmasını kabul etmek demek, gerçekte emperyalist, yağmacı burjuvaziyi desteklemek demektir, sosyalizme tamamen ihanet etmek demektir."( 4)
 Ve / ya da;
Bir proleter, "vatana ihanet" etmeden, yenilgiyi teşvik etmeden, "kendi" emperyalist "büyük" gücünün çöküşüne katkıda bulunmadan,  kendi hükumetine bir darbe vuramaz, ya da kardeşine, "bizimle" savaş içinde olan "yabancı" ülkenin proleterine gerçekten elini uzatamaz. (5)
Her nasılsa, bu "alıntıları" yapanların hiçbirisi paragraftaki anahtar kelimelere, yani; "şimdiki savaş", "emperyalist savaş" sözlerine dikkat etmezler, bunları önemsemezler. Lenin, bu alıntılarda emperyalist, saldırgan savaşlara karşı ML duruştan bahsediyor, savunma savaşlarından değil.

Konuşmasında Lenin "Şimdiki savaş" diyor, "emperyalist bir savaştır ve bu onun temel özelliğidir. Emperyalist bir savaş oldukça farklı bir konudur. Mevcut savaşın emperyalist olduğunu anlamayan  tarihsel bakış açısından yoksun sosyalistler, savaş hakkında hiçbir şey anlamayacaklardır. " (6)

Yine, Kienthal'daki Sosyalist Konferansta ; "Şimdiki savaş -  savaşan her iki“ büyük ”güç grubu olduğu için, tamda emperyalist bir savaştır . ”diyor. (7)

Ve yine, 2. Sosyalist Konferansta şöyle diyor: "Mevcut savaş emperyalist bir savaştır, yani çok gelişmiş, tekelci kapitalizm temelinde çelişkilerden doğan bir savaştır "(8)

Leninin öne sürülen alıntılarda Emperyalist savaşlar - emperyalistler arasındaki savaşlar - hakkında konuştuğu çok açık ve bariz tartışma götürmez bir gerçektir.

Çeşitli eleştirilerinde ve yazılarında "ana vatanın savunulması" konusunu açıklığa kavuşturuyor.

“Emperyalizm çağında ” diyor, “ana vatanın savunulması, kişinin kendi burjuvazisinin yabancı halkları ezme hakkını savunmak olduğunu ileri sürüyorlar, ama bu sadece tüm emperyalist savaş larla ilgili olarak, yani, "emperyalist güçler veya güç grupları arasındaki savaş"larla ilgilidir"diyor ve devam ediyor; “belli ki bu Yazarlar“ ana vatanın savunulması ”meselesini Partimiz tarafından sunulduğundan çok farklı bir şekilde ortaya koyuyorlar. Biz Emperyalist bir savaşta“ ana vatanın savunulması ”nı reddediyoruz. Bu Partimizin Merkez Komitesi Manifestosu ve Bern kararlarında olabilecek en net bir şekilde söyleniyor ......... tezlerin yazarları .. belkide  “emperyalizm döneminde” ulusal savaşların imkansız olduğuna inanarak,  genel olarak ana vatan savunmasını reddediyorlar , ”(9).

Blancism üzerine yazısında bunu daha net hale getiriyor;
"Bu konudaki proleter bakış açısı, savaşın belirli bir sınıfsal karakterizasyonu ve emperyalist savaşa karşı uzlaşmaz bir düşmanlık, yani kapitalist ganimetlerin bir paylaşımı için kapitalist ülke grupları arasında savaş olduğudur. ." (10)
Ve P. Kievsky'ye verdiği cevapla sonuçlandırıyor;
"Ana Vatan savunması, emperyalist bir savaşta yalandır,  ama demokratik ve devrimci bir savaşta (yalan) değildir." (25)
Lenin, Zinoviev'e yazdığı mektupta "Genel olarak" ana vatanın savunulmasına "karşı değiliz, genel olarak" savunma savaşlarına "karşı değiliz. Bu saçmalığı hiçbir zaman alınan bir  tek kararda (veya makalelerimin hiç birinde) bulamazsınız.  Biz ana vatan savunma sına  emperyalist savaşta karşıyız. Ama emperyalizm çağında aynı zamanda  "haklı", “savunma", "devrimci” savaşlar [yani (1) ulusal, (2) sivil, (3) sosyalist vb.] de olabilir. "(11)

Burjuva revizyonistler hariç tutulduğunda, herhangi bir Marksist Leninist için, bu alıntılar hiç şüphesiz Lenin'in “ ana vatan savunulması ” tutumunu savaşlar için genelleştirmediği, sadece “emperyalist savaşlara” karşı tavırdan bahsettiğini açıklığa kavuşturmaktadır.

Anti Emperyalist savaşlar geçmiş temi kaldı? - Emperyalist savaşlar ve anti emperyalist savaşlar

“Ulusal savaşlar çağının geçmişte kaldığını",  “bunun artık   geçmişin  bir meselesi” olduğunu iddia edenler için, Lenin, Marksizm ve Proudhanizm Üzerine yazısında tam aksini söylüyor. "Marks ve Engels" diyor, " emperyalizm dönemini görecek kadar yaşayamadılar. Bugünkü sistem, sayısı beş ya da altıyı bulan bir avuç emperyalist "büyük" devletten her birinin başka ulusları ezmesi sistemidir; ... bugün asıl sorun, artık birleşmiş olan emperyalist devletlerin, emperyalist burjuvazinin, sosyal-emperyalistlerin cephesine karşı savaşmak, ve emperyalizme karşı olan tüm ulusal hareketleri sosyalist devrim yararına kullanmaktır.”(12)

Enver Hoca,  Emperyalizm ve Devrim' yazılarında konuyu sosyalist devrimdeki önemiyle birlikte  ele alıyor.
"Ulusal-demokratik, anti-emperyalist, ulusal kurtuluş devrimi, sosyalist devrim ile bağlantılı ve birbiriyle iç içedir, çünkü proletaryanın ve halkların ortak düşmanları olan emperyalizme ve gericiliğe darbe vurarak, bu devrimler büyük sosyal dönüşümlere  yol açar, sosyalist devrimin zaferine yardım eder. Bunun tam tersi, emperyalist burjuvaziye darbe vurarak, onun ekonomik ve siyasi konumlarını mahvederek, sosyalist devrim, kurtuluş hareketlerinin zaferi için elverişli koşulları yaratır ve kolaylaştırır.
Bu nedenle, devrimin çözülmek için ortaya konan, gündemde olan bir sorun olduğu sonucunu çıkardığımızda, aklımıza, sadece sosyalist devrim değil, demokratik anti-emperyalist devrim de gelmektedir.
Bu nedenle, devrimin çözüm için ortaya konan bir sorun olduğu, gündemde olduğu sonucuna vardığımızda, sadece sosyalist devrimi değil, aynı zamanda demokratik anti emperyalist devrimi de aklımızda tutuyoruz. ”(13)
Benzer şekilde, “Yeni Dönem Anlayışımız” yazısında Lenin; “ Dönem ”ve“ şimdiki savaş ”arasındaki ilişkinin doğru bir Marksist tanımını veriyoruz: Marksizm her bir ayrı savaşın somut bir değerlendirmesini gerektirir” diyor ve devam ediyor;
Makalenin başında, “emperyalizm dönemi” kavramı, ulusal hareketin, sadece ileri batı ülkelerinde değil, genel olarak tamamlandığı görünümünü vermek için çarpıtılmıştır. (14)
Junius broşürünü eleştirisinde, Lenin bu konuyu derinlemesine ele alıyor. Lenin, yazıdan alıntılar yaparak, şunları söylüyor;
"Junius'un yanlış düşüncelerinden ilki, Uluslararası Grubun 5 numaralı tezinde yer alıyor: 
“Bu dizginsiz emperyalizm çağında artık ulusal savaşlar olamaz. Ulusal çıkarlar, sadece emekçi halk kitlelerinin ölümcül düşmanları olan emperyalizme bir aldatma aracı olarak hizmet ediyor ... ” 
Bu cümleyle biten beşinci tezin başlangıcı, bugünkü savaşın emperyalist bir savaş olarak karakter ize edilmesine ayrılmıştır. Ulusal savaşların reddedilmesi, düpedüz ya bir dikkatsizlik, ya da bugünkü savaşın ulusal bir savaş değil, emperyalist bir savaş olduğu tamamen doğru düşüncesini vurgularken tesadüfen yapılan bir abartma olması mümkündür. Fakat durum bunun tam tersi de olabileceğinden, çeşitli sosyal-demokratlarda (sosyalistlerde) bugünkü savaşın sahtekarca, bir ulusal savaş olarak gösterilmesine tepki olarak yanlış bir şekilde tüm ulusal savaşların reddedilmesine rastlandığından, bu yanlışa daha yakından bakmak zorundayız.
"Dünyanın bir avuç “Büyük” emperyalist güçler arasında bölünmüş olması ve bu nedenle her savaş ulusal bir savaş olarak başlasa bile emperyalist bir savaşa dönüşeceği ve emperyalist güçlerden veya emperyalist koalisyonlardan birinin çıkarlarını etkileyeceği nedeniyle “Artık ulusal savaşlar olamaz”  (Junius'un broşürü s. 81) 
Bu argümanın safsata olduğu apaçıktır. Marksist diyalektiğin temel önerisi elbette doğada ve tarihte bütün sınırların geleneksel ve değişebilir olduğu, belirli koşullar altında karşıtına dönüşemeyecek hiçbir görüngünün var olmadığıdır. Ulusal bir savaş emperyalist bir savaşa dönüşebilir ya da tam tersi olabilir.
Emperyalist bir savaşla ulusal bir savaş arasındaki farkı ancak bir safsatacı, birinin ötekine dönüşebileceği gerekçesiyle silebilir.
Emperyalizm çağında sömürgelerin ve yarı sömürgelerin ulusal savaşları sadece olası değil, aynı zamanda kaçınılmazdır..... Her savaş, siyasetin başka araçlarla sürdürülmesidir. Sömürgelerin ulusal kurtuluş siyasetini sürdürmesi, kaçınılmaz biçimde sömürgelerin emperyalizme karşı ulusal savaşları olacaktır.
Emperyalizm döneminde Avrupa’da bile ulusal savaşlar imkansız görülemez. “Emperyalizm dönemi” bugünkü savaşa emperyalist bir savaş niteliği vermiştir, bu dönem (sosyalizm gelmediği sürece) kaçınılmaz olarak yeni emperyalist savaşlar üretecektir, bu dönem bugünkü büyük güçlerin politikasına baştan sona emperyalist bir nitelik kazandırmıştır, fakat bu “dönem” kesinlikle ulusal savaşları, örneğin küçük (diyelim ki ilhak edilmiş ya da ulusal baskı altında tutulan) devletlerin emperyalist güçlere karşı savaşlarını dışlamadığı gibi, Doğu Avrupa’da büyük çaplı ulusal hareketleri de dışlamaz.  .......Emperyalist güçlere karşı ulusal savaşlar sadece mümkün ve olası değil, kaçınılmazdır, bunlar ilerici ve devrimcidir.." (15)
Lenin, Proleter Devrimin Askeri programı yazısında konuyu netleştirmek için yeniden ele alıyor:
"Enternasyonal grubunun tezlerinin 5. paragrafında şöyle deniyor: “Bu başıboş emperyalizm çağında, ne türden olursa olsun, ulusal bir savaş olamaz.”
Bu, aşikar  bir şekilde yanlıştır. 
Yukarıya alıntılanan “tezler”i savunan, Junius, emperyalizm döneminde, emperyalist büyük devletlerin birisine karşı verilen her ulusal savaşın, başka bir rakip emperyalist büyük devletin müdahalesine yol açtığını ve böylece her ulusal savaşın bir emperyalist savaşa dönüştüğünü söylüyor. Ama bu iddia da yanlıştır. 
Emperyalizm altında her türlü ulusal savaş olanağını yadsımak teorik olarak yanlış, tarihsel bakımdan hatalı, ve uygulamada Avrupa şovenizmiyle birdir: Avrupa'da, Afrika'da, Asya'da vb. yüz milyonlarca insanı ezen uluslara mensup olan bizler, ezilen halklara “bizim” (emperyalist) uluslarımıza karşı savaş vermenin “olanaksız” olduğunu söylemeye çağrılıyoruz! 
..sosyalizmin tek bir ülkede ki zaferi, bir çırpıda genel olarak bütün savaşları ortadan kaldırmaz. Tersine, bu , savaşları öngörür.
Kendimizi, sözcüklerle yanlış yola sapmaya yönlendirmeyelim. Örneğin, “ana vatan savunulması” deyimi pek çok kimse için nefret doludur, çünkü hem yola gelmez oportünistler, hem de Kautskiciler, bu sözü, şimdiki yağma savaşı üzerine söylenen burjuva yalanlarını örtbas etmek için kullanıyorlar. Bu bir gerçektir. Ama bu, bundan böyle siyasi sloganların anlamları üzerinde düşünmemize gerek kalmadığı demek değildir. Bugünkü savaşta “anayurdun savunulmasını” kabul etmek, ne eksik ne fazla, bu savaşı “haklı” bir savaş olarak, yineliyoruz, ne eksik ne fazla, proletaryanın yararına bir savaş olarak kabul etmek demektir; çünkü her savaşta işgaller olabilir. Emperyalist büyük devletlere karşı savaşlarında ezilen uluslar açısından, onların emperyalist büyük güçlere karşı savaşında “ana vatanın savunulmasını” reddetmek  düpedüz budalalık olur.

Teorik olarak, her savaşın, politikanın başka araçlarla bir devamı olduğunu unutmak büyük yanılgıdır. Bugünkü emperyalist savaş, iki büyük devlet grubunun emperyalist politikalarının devamıdır ve bu politika, emperyalist dönem ilişkilerinin bütünü tarafından yaratılmış ve körüklenmiştir. Ancak, aynı dönem, ulusların ezilmelerine karşı savaşımı ve burjuvaziye karşı proletarya savaşımını da kaçınılmaz olarak doğuracak ve körükleyecek, ve bunun sonucu olarak da, önce devrimci ulusal ayaklanmalar ve savaşlar; sonra, burjuvaziye karşı proletarya savaşları ve ayaklanmaları; üçüncü olarak da her iki türden devrimci savaşların bir bileşimini vb olanaklı ve kaçınılmaz duruma getirecektir. "" (16)
Lenin'den alıntılardan Tartışma götürmez bir şekilde anladığımız gibi, "ulusal savaşların emperyalizm çağında artık mümkün olmadığı", "bu tarihi geçmiş bir meselesidir" vb. gibi  iddialar yanlıştır, ve anti-Marksist Leninist tir.

Savaşları nasıl ayırt ederiz?

Savaş Türlerinin Tanımlanması-Savunma ve Saldırı Savaşları Arasındaki Ayrım
Savaş bize gerçekten zorlandığında, gerçekten haklı bir savunma savaşı haline gelir ". (17)
Lenin, Sosyalizm ve Savaş adlı yazısında farklı yaklaşımlara ve bunun nedenlerine dikkat çekiyor;
Sosyalistler her zaman uluslar arasındaki savaşı barbarca ve vahşi olarak kınadılar. Ancak savaşa karşı tutumumuz, burjuva pasifistlerinden ve Anarşistlerden temel olarak farklıdır. Savaşlar ve ülke içindeki sınıf mücadelesi arasındaki kaçınılmaz bağlantıyı; sınıflar ortadan kaldırılmadıkça ve sosyalizm yaratılmadıkça savaşların ortadan kalkmayacağını... anladığımız için öncekinden farklıyız
Biz Marksistler, her savaşı ayrı ayrı  (Marks'ın diyalektik materyalizmi görüşü açısından) incelenmesinin tarihsel olarak gerekli olduğunu düşündüğümüz için, hem pasifistlerden hem de Anarşistlerden farklıyız. Tarihte, bütün savaşlara kaçınılmaz olarak eşlik eden tüm dehşet, zulüm, sıkıntı ve ıstıraplara rağmen, ilerici olan, yani son derece zararlı ve gerici kurumları yok etmeye yardım ederek insanlığın gelişimine fayda sağlayan çok sayıda savaş olmuştur (örneğin, otokrasi veya serflik), Avrupa'daki en barbar despotizm (Türkiye'de ve Rusya'da). Bu nedenle, şimdiki savaşın tarihsel olarak belirli özelliklerini incelemek gerekir. "(18)
Lenin “kendi ulusunun diğer uluslara karşı şiddetini hoş gören bir proletarya sosyalist olamaz” diyerek devam ediyor;
"Emperyalizm, tüm dünya uluslarının bir avuç “büyük” güç tarafından  sürekli artan baskısının çağıdır ve bu nedenle ulusların kendi kaderini tayin hakkı tanınmadıkça emperyalizme karşı sosyalist uluslararası devrim için savaşmak imkansızdır. “ Diğer ulusları eziyorsa, hiçbir ulus özgür olamaz” (Marks ve Engels). Kendi Ulusunun diğer uluslara karşı “en küçük şiddetine hoş gören bir proletarya, sosyalist bir proletarya olamaz. ""( 18) 
Lenin, " Marksizmin Bir Karikatürü ve Emperyalist Ekonomizm " adlı makalesinde savunma-saldırgan, haklı-haksız, gerici-ilerici savaşlar arasındaki farkı net bir şekilde anlatıyor. “Öyleyse,  bir savaşın "özü"nü nasıl tanımlayabilir, nasıl ortaya koyabiliriz?”Sorusunu soruyor, ve şu cevabı veriyor;
"Savaş, siyasetin devamıdır. Sonuç olarak, savaştan önce izlenen politikayı, savaşa yol açan ve savaşı ortaya çıkaran siyaseti incelemeliyiz. Eğer bu siyaset emperyalist bir siyaset ise, yani mali-sermayesinin çıkarlarını güvence altına almak, sömürgeleri ve yabancı ülkeleri yağmalamak ve ezmek  için tasarlanmış bir siyasetse, o zaman bu siyasetten kaynaklanan savaş emperyalisttir. 
Eğer bu Ulusal bir kurtuluş siyaseti ise, yani ulusa zulüm edilmesine karşı kitlesel hareketi ifade eden bir siyasetse , bu siyasetten kaynaklanan savaş, ulusal kurtuluş savaşıdır. 
Darkafalı, savaşın "politikanın devamı" olduğunun farkında değil

Kısacası: emperyalist Büyük Güçler arasındaki savaş ya da Büyük Güçlerle ittifak halinde verilen savaş, bir emperyalist savaştır. 
Emperyalist ülkelere karşı verilen bir savaş gerçek bir ulusal savaştır. .. ezilen bir ulusun yabancı bir zalime karşı yürüttüğü bir savaşta "Ana vatanın savunulması",  aldatmaca değildir. Sosyalistler böyle bir savaşta "ana vatanın savunulmasına" karşı değildirler. " 
Gerçekten ulusal kurtuluş için yürütülen savaşları inkar etmek, Marksizmin yapılabilecek en kötü karikatürünü sunmaktır. ..... Demokratik bir savaşta “vatanın savunulması” nın reddedilmesi, yani böyle bir savaşa katılımın reddedilmesi, Marksizmle hiçbir ortak yanı olmayan bir saçmalıktır. ”(19)
Lenin " Savaşa Karşı Marksist Tutum" yazısında; "sosyalistler" ana vatanın savunulması "savaşlarını ya da" savunma "savaşlarını sadece "yabancı baskısını ortadan kaldırma" anlamında meşru, ilerici ve "haklı  görürler." diyor ve bir örnek veriyor: "Rusya'ya karşı İran, "vb." diyor, "bunlar kimin ilk saldıracağına bakılmaksızın haklı ve savunma savaşları olur; her sosyalist ezilen, bağımlı ve eşit olmayan devletlerin, zulüm eden, köleci ve yağmacı 'Büyük' ​​Güçlere karşı zafer kazanmasını ister . "(20)

Stalin, "Leninizm İlkeleri" yazısında, Lenin'in yaklaşımını şöyle özetliyor;

"Leninizm şu tezlerden yola çıkar:"
a) Dünya iki kampa ayrılmıştır: mali sermayeye sahip olan ve dünya nüfusunun büyük çoğunluğunu sömüren bir avuç uygar ulus kampı; ve bu çoğunluğu oluşturan sömürgelerdeki ve bağımlı ülkelerdeki ezilen ve sömürülen halkların kampı. 
c) Bağımlı ve sömürge ülkelerdeki ezilen halkların emperyalizme karşı devrimci mücadelesi, baskı ve sömürüden kurtulmalarına yol açan tek yoldur. "(21)
Savaşları emperyalist savaşlar - emperyalist büyük güçler arasındaki direk savaşlar - ve anti-emperyalist savaşlar  - emperyalist baskı, sömürü ve saldırganlığa karşı savaşlar olarak tanımlamak, aynı zamanda herhangi bir savaşla ilgili olarak devrimcilerin ve karşı-devrimcilerin duruşunu tanımlar. Revizyonistler anti-emperyalist savaşı yürüten "ulusal hareketin karakteri" "gerici" bahanesi altında, sık ​​sık saldırgan emperyalist savaşı kılıflamaya ve böylece emperyalist saflarda yer almalarını meşrulaştırmaya çalışırlar, 

Stalin ML duruşu şöyle açıklıyor  ve duruşun altında yatan temel ilkesel nedenini  açıklayıcı bir örnek veriyor:
" Ulusal hareketlerin büyük çoğunluğunun tartışmasız devrimci karakteri, belirli ulusal hareketlerin olası gerici karakteri kadar göreceli ve özgüldür. Emperyalist baskı koşulları altında bir ulusal hareketin devrimci karakteri, harekette  proleter ögelerin yer alması gerektiğini; hareketin devrimci ya da cumhuriyetçi bir programa, demokratik bir temele sahip olması gerektiği ön şartını  koymaz. Afganistan Emiri'nin Afganistan'ın bağımsızlığı için mücadelesi, Emir'in ve mücadele arkadaşlarının monarşist görüşlerine rağmen, nesnel olarak devrimci bir mücadeledir; çünkü bu mücadele emperyalizmi zayıflatmakta, parçalamakta ve onu baltalamaktadır"(21)
Stalin daha da ileri gidiyor ve burjuva ulusal hareketin emperyalizme karşı burjuva mücadelesinin ilerici, devrimci bir mücadele olduğunu, emperyalizm tarafında yürütülen "sosyalizm" mücadelesinin ise gerici bir mücadele olduğunu söylüyor.
"Aynı nedenlerden dolayı, Mısırlı tüccarların ve burjuva entelektüellerinin Mısır'ın bağımsızlığını kazanmak için yürüttükleri mücadelesi, Mısır ulusal hareketinin liderlerinin burjuva kökenine ve burjuva unvanına, sosyalizme karşı olmalarına rağmen nesnel olarak devrimci bir mücadeledir
Buna karşın, İngiliz İşçi " Hükumetinin Mısır'ın bağımlı konumunu sürdürmek için verdikleri mücadele, proleter kökenli ve bu hükumet üyelerinin proleter unvanına rağmen, sosyalizm taraftarı olmalarına rağmen, aynı nedenlerden,  gerici bir mücadeledir. 
Hindistan ve Çin gibi, daha büyük sömürge ve bağımlı ülkelerin ulusal hareketinden,  söz etmeye gerek yok. Bu hareketler Kurtuluş yolunda her adımları emperyalizme indirilen güçlü bir balyoz darbesidir, yani geleneksel demokrasinin taleplerine karşı olsalar bile, hiç kuşkusuz devrimci adımlardır."(21)
Stalin, bunun nedenini Lenin'den alıntı yaparak açıklıyor;
Lenin, ezilen ülkelerin ulusal hareketinin geleneksel demokrasi açısından değil, tam tersine, emperyalizme karşı mücadelenin genel bilançosunda gösterildiği gibi, gerçek sonuçlar açısından değerlendirilmesi gerektiğini söylemekte haklıydı, yani "tek başına -soyutlanmış değil, ama dünya ölçeğinde." (21)
"Emperyalist bir savaş" diyor Lenin, "şarlatanlar, ya da lafazanlar, ya da küçük-burjuva dar kafalıların duygusal “sloganlar” ortaya attığı zaman, emperyalist olmaktan çıkmaz. Proletarya, emperyalist burjuvazinin devrimci bir şekilde yıkılması için savaşır; küçük-burjuvazi, ona boyun eğerek, ona uyum sağlamak için, emperyalizmin reformcu “iyileştirilmesi” uğruna savaşır ”(24) Marksistler olarak, "biz pasifist değiliz. Kapitalistler arasında ganimet bölüşümü üzerine emperyalist savaşlara karşıyız, ancak her zaman devrimci proletaryanın, sosyalizmin çıkarları için gerekli olabilecek devrimci savaşları reddetmesinin saçma olduğunu biliriz. ”(22)

Anti-emperyalist mücadelelerin önemini açıklayan Lenin "Tarihin diyalektiği" diyor, "öyle ki,  bağımsız bir faktör olarak güçsüz küçük uluslar, emperyalizme karşı mücadelede mayalardan biri, basillerden (bakterilerden) biri olarak, gerçek anti emperyalist gücün, sosyalist proletaryanın sahnede ortaya çıkmasına yardımcı rol oynar ... Eğer Proletaryanın sosyalizm için büyük Kurtuluş savaşında, emperyalizmin getirdiği her felakete karşı, krizi yoğunlaştırmak ve genişletmek için her popüler hareketten nasıl yararlanacağımızı bilmezsek, çok kötü  devrimciler oluruz. ”(23)

Enver Hocanın açıkça ortaya koyduğu gibi  "emperyalizme karşı tutum, her zaman gerçek yurtsever ve demokratik devrimci güçleri, gericilikten, karşı-devrimden ve ulusal ihanet güçlerinden ayıran bir sınır çizgisi olmuştur." (2)

Emperyalist saldırganlığı haklı gösterme ve onaylama iddiaları - “emperyalizm döneminde artık ulusal savaş olamaz”, bu yüzden “anti emperyalist savaşlar geçmişte kaldı” ve dolayısıyla “ vatanın savunulması” burjuva sloganı "vb. - kullanılan süslü Marksist söylemlere rağmen, aslında burjuva, karşı devrimci ve anti-komünist  iddialardır.

Lenin'in yazılarının alıntılarından da gördüğümüz gibi, anti-emperyalist savaşlar sadece hayati öneme sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda özellikle ve genel olarak sosyalist devrimin önemli bir parçasıdır - belirli bir ülkede kapitalizmin yenilgisi ve dünya ölçeğinde kapitalizmin yenilgisi için.

E. A
20 Şubat 2020

Orijinal yazı
Anti-Imperialist wars and dialectic connection to socialist revolutions

Devamı
 Anti-Emperyalist Savaşlar ve Emperyalist Ülkelerde Devrim Bağlantısı

Notlar

(1) Lenin, Uyuz, Toplu Eserler, Cilt 27

(2) Enver Hoxha, Euro-komünistlerin "Bağımsızlığı"  Sermayeye ve Burjuvaziye Bağımlılıktır

(3) Lenin, Mevcut Siyasi Duruma İlişkin Karar Taslağı

(4) Lenin, Proleter Devrimi ve Dönek Kautsky

(5) Lenin, Emperyalist Savaşta Kendi Hükümeti Yenilgisi Üzerine

(6) Lenin, “Proletarya ve Savaş” Üzerine Konuşma

(7) Lenin, Kienthal'daki İkinci Uluslararası Sosyalist Konferansı

(8) Lenin,  İkinci Sosyalist Konferansına RSDLP CC Önerilerinin İlk Varyantı 

(9) Lenin, İlhak İçin mi, İlhaka Karşımı? Toplu Eserler, Cilt 22

(10) Lenin, Blancizm Üzerine , Toplu Eserler, Cilt 24

(11) Lenin,  GY Zinoviev e mektup

(12) Lenin, Marksizm mi , Proudhonizm mi? Toplu Eserler, Cilt 22

(13) Enver Hoca, Halkların Kurtuluş Mücadelesi - Dünya Devriminin Bileşen Bir Parçası

(14) Lenin, Marksizmin Bir  Karikatürü ve Emperyalist Ekonomizm , “Yeni Dönem Anlayışımız”

(15) Lenin, Junius Broşürü, Toplu Eserler, Cilt 22,

(16) Lenin, Proleter Devrimin Askeri Programı

(17) Lenin, Devrimin Görevleri

(18) Lenin, Sosyalizm ve Savaş, Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisi'nin Savaşa Karşı Tutumu

(19) Lenin, Marksizmin bir  Karikatürüve Emperyalist Ekonomizm

(20) Lenin,  Savaşa ve Anavatanın Savunmasına Yönelik Marksist Tutum

(21) Stalin, Leninizmin Temelleri

(22) Lenin, İsviçreli İşçilere Veda Mektubu

(23) Lenin 1916  İrlanda İsyanı, Toplu Eserler Cilt 22

(24) Lenin, Proleter Devrim ve Dönek Kautsky , Enternasyonalizm Nedir?

(25) Lenin, P. Kievsky'ye cevap (Y. Pyatakov )

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.