Ölüm Cezası ve Sovyet Russia
"Ölüm cezası" na yaklaşım , Lenin ve ya Stalin’in bir kaç "alıntısına" dayanılarak , belirli bir zaman ve dönemin şartları, kimin kime uyguladığı, hangi suçlara uygulandığı ve kesinlikle, özgül olayın sınıfsal karakterini hesaba katmadan belirlenmemeli. Bütün “özgül” kuramlar ve değerlendirmelerde olduğu gibi, değerlendirmeler asla sloganlaştırılmamalıdır. Bu, Marksizm Leninizmin ruhuyla çelişkilidir.
Rus devriminin tarihine bakıldığında, soruya yaklaşımın her zaman temel nedenlere göre farklılık gösterdiğini görürüz. 1917 Şubat devrimini izleyen beş yıl boyunca, Rusya'da ölüm cezası ile ilgili yaptırım sürekli olarak değişiyordu. Geçici ve Bolşevik hükümetler tarafından tekrar tekrar yürürlükten kaldırıldı ve yeniden yürürlüğe konuldu.
Ocak 1913'te Lenin, tavrın tamamen ölüm cezasına karşı olduğu protestoları anlatıyor;
11 Kasım (24) 1912 tarihinde, Riga işçileri Ioann Zlatous savaş gemisinden bir grup denizciler hakkında Sivastopol askeri mahkemesi tarafından alınan idam cezalarına, siyasi tutuklulara işkencelere ve Balkanlar'da başlamış olan savaşa karşı , bir protesto gösterisi düzenlediler. 1.500'den fazla işçi, devrimci şarkılar söyleyerek ve kırmızı bayraklar taşıyarak Riga sokaklarında, yürüdüler. Halk tarafından sempati ile karşılandılar. 12(25) Kasım'da şehirdeki birçok büyük fabrika politik bir grev başlattılar. 8 Kasım (21) günü, bir dizi Moskova fabrikasındaki işçiler, Sivastopol (ölüm cezası) infazlarına karşı protesto etmek için greve gittiler.
Rusya'daki yeni devrimin büyümesi sürecinde tarihi öneme sahip iki faktör var: Birincisi, St.Petersburg işçilerinin - lider örgütleri St. Petersburg Komitesinin tutuklanmasına rağmen - cumhuriyet sekiz saatlik işgününü ve topraklanmış mülklerin kamulaştırılması sloganlarını öne sürdüğü Nisan ve Mayıs grevleri.
İkincisi, Kasım grevleri ve gösteriler (Riga ve Moskova'dan mektuplara bakınız, Petersburg'da da aynı şey oldu, ama tutuklamalar muhabirlerimizi uzaklaştırdı) . Bu gösterilerin sloganları sadece “kahrolsun Ölüm cezası! Kahrolsun Savaş! ” değil, aynı zamanda“ Devrimci işçi sınıfı ve devrimci ordusu çok yaşa! ”idi.(1)
Görüldüğü gibi ölüm cezası devrimcilere karşı kullanılıyordu. Ölüm cezası 1917 Şubat Devrimi'nden sadece bir ay sonrasına kadar kaldı, Geçici Hükümet, tüm cezai suçlar için ölüm cezasını kaldırdı. Yeni Geçici Hükümet, ölüm cezasının önceden Çar hükümeti tarafından kullanılan gerici bir önlem olduğunu ve bu nedenle yeni bir devrimci Rusya politikası ışığında kaldırılması gerektiğini açıkladı.
Ancak, askeri cephedeki başarısızlıktan, ve 12 Temmuz 1917'de Bolşeviklere karşı cadı avcılığından sonra ölüm cezası, cephedeki tüm askerler, askeri suçlar, cinayet, tecavüz ve savaş zamanı boyunca devlete karşı işlenen suçlar için yeniden işleme konuldu. Stalinin sözleriyle;
"Sonuç, karşı-devrimin azgınca kudurması ve askeri diktatörlüktür. Pravda ve Soldatskaya Pravda nın tahrip edilmesi, "Trud" basım evinin ve semt Örgütlerimizin tahrip edilmesi, saldırılar ve cinayetler, yargılamadan tutuklamalar ve bir dizi "izinsiz" misillemeler, aşağılık hafiyeler tarafından Partimizin önderlerine karşı yöneltilen iğrenç iftiralar ve satılmış basının korsan yazarlarının arsız saldırıları, devrimci işçilerin silahsızlandırılması ve alayların dağıtılması, ölüm cezasının yeniden getirilmesi — işte askeri diktatörlüğün yaptığı "iş" budur." (2)
Stalin , ölüm cezasının yeniden yasallaştırılması konusu ile ilgili olarak bir dizi konuşma yaptı ;
"Köylülerin ve askerlerin bu tür partisiz örgütleriyle bir anlaşmanın temeli olarak hizmet edebilecek bir platform aşağı yukarı şöyle olabilir:
Bizler, ölüm cezasının yeniden getirilmesine karşıyız. "" (3)
"Karşı-devrimci generaller kazanmıştır, çünkü Moskova Konferansı’nda ölüm cezası onaylanmıştır." (4)
"Petrograd İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyeti’nin son toplantısında, Sosyal-Devrimciler ölüm cezasının kaldırılması için oy kullandı ve Bolşeviklerin tutuklanmasını protesto edenlere katıldılar.
Bu, kuşkusuz çok iyi ve övülmeye değer bir şeydir.Fakat, bu konuda küçük bir soru sormaya hakkımız var.
Cephede ölüm cezasını kim getirdi, Bolşevikleri kim tutukladı?"" (5)
"..topraksızlığa ve işsizliğe mahkûm edilmiş ve bastırıcı önlemlere ve ölüm cezasına maruz bırakılmış olan işçi ve köylü kitleleri arasında derin bir hoşnutsuzluk kaynamaktadır." (6)
""Ordunun savaşma yeteneğini artırmanın bir aracı olarak," diyor Kornilov, "askeri harekâtlar sahnesine ölüm cezasını derhal geri getirme zorunluluğuna işaret ettim."
"böylece cephede ölüm cezası, cephe gerisinde ölüm cezası, fabrikaların ve demir yollarının askerileştirilmesi, ülkenin "askeri" bir kamp haline dönüştürülmesi ve, bütün bunların da üstünde, Kornilov’un başkanlık ettiği bir askeri diktatörlük — bu komplocular çetesinin hedeflerinin işte bunlar olduğu ortaya çıkmaktadır."
"cephe gerisinde ölüm cezası, cephede ölüm cezası, fabrikaların ve demir yollarının askerileştirilmesi, kurşuna dizme bölüğü - bunlar böyle bir diktatörlüğün cephaneliğini oluşturan silahlardır - baskıyla pekiştirilen "demokratik" aldatmaca; "demokratik" aldatmacayla gizlenen baskı - emperyalist burjuvazinin diktatörlüğünün ABC si işte budur." (7)
""Gerçekten, işçi ve köylü yığınlarının devrim yaparken neler elde etmek istediklerine bakalım. Bu yığınlar devrimden ne bekliyorlardı? Devrimden özgürlük, barış, ekmek, toprak bekledikleri biliniyor.Oysa, şimdi ne görüyoruz?
Özgürlük yerine, eski keyfe bağlı yönetimin yeniden kurulmasına başlanıyor. Askerler için cephede ölüm cezası yeniden yürürlüğe kondu. Büyük toprak sahiplerinin topraklarına kimseye danışmaksızın el koymuş bulunan köylüler, mahkemelere veriliyor. İşçi gazetelerinin basımevleri talan edildi. İşçi gazeteleri yargılanmaksızın yasaklandı. Bolşevikler, çoğu kez onlara karşı en küçük bir suçlamada bile bulunulmadan ya da açıkça karaçalıcı suçlamalarda bulunularak, tutuklanıyor. ""
Ekim 1917 de Bolşevik devriminden sonra, ölüm cezası, işçi sınıfını bastırmak için burjuva bir tedbir olarak, kaldırıldı. Buna rağmen, Lenin, ölüm cezasının sömürücüler tarafından uygulandığı zaman ona karşı gelmenin doğru olduğunu kimi özel durumlarda vurgulamaya devam etti.Burjuvazinin köleleri olan, efendileri tarafından zincire vurulmuş bulunan sosyalist-devrimciler ile menşevikler, hem gerici birliklerin Petrograd'a çağrılmasını, hem ölüm cezasının yeniden yürürlüğe girmesini, hem işçilerin ve devrimci birliklerin silahsızlandırılmasını, hem de tutuklamaları, kovuşturmaları, gazetelerin yargılanmadan yasaklanmasını, her şeyi kabul ettiler. Burjuvazinin hükümet içinde tamamen alamadığı ve Sovyetlerin de istemedikleri iktidar, kadetler ve yüz-karalar, büyük toprak sahipleri ve kapitalistler tarafından, kolayca anlaşılabileceği gibi, sınırsız koşulsuz desteklenen bonapartçıların, askerî kliğin eline düştü. ."" (8)
"Burjuvazinin köleleri olan, efendileri tarafından zincire vurulan sosyalist-devrimciler ve menşevikler, hem gerici birliklerin Petrograd'a çağrılmasını, hem ölüm cezasının yeniden yürürlüğe girmesini, hem işçilerin ve devrimci birliklerin silahsızlandırılmasını, hem de tutuklamaları, kovuşturmaları, gazetelerin yargılanmadan yasaklanmasını, yani her şeyi kabul ettiler."
"Devrimci demokratlar, eğer gerçekten devrimci ve demokrat olsalardı, hemen ticari gizliliği kaldıran bir yasa yayınlar, müteahhit ve tüccarları hesaplarını açıklamaya zorlar, kamu yetkililerinin izni olmadıkça bu kimselerin etkinlik türlerini bırakmalarını yasaklar, kârların gizlenmesi ve halkın aldatılmasına karşı mülkiyetleri kamulaştırılır ve ölüm cezasına çarptırır, halkın kendisi tarafından, memur işçi, tüketici vb. birlikleri tarafından, demokratik olarak, aşağıdan. doğrulama ve denetimi örgütlerlerdi."
"ölüm cezasına karşı tek doğru kanıtın, sömürüyü sürdürmek amacıyla emekçi yığınlara sömürücüler tarafından ölüm cezası uygulanması olduğunu daha önce bolşevik basında belirtme fırsatını bulmuştum. Herhangi bir devrimci hükümetin sömürücülere karşı (yani büyük toprak sahipleri ile kapitalistlere karşı) ölüm cezasından vazgeçebilmesi pek öyle olası değildir. "(9)
Şubat 21,1918 de ölüm cezası, "Sosyalist Ana Vatan Tehlikede" başlıklı "Kararname" ile, yeniden yürürlüğe girdi. Karar 1917-1919 süreci içinde yabancı müdahelesi ve sivil savaşın gereksinimlerine bir cevap olarak alındı. Karar, "Acil Komisyonu" na, sabotaj ve ihanet gibi karşı devrimci suç işleyenleri cezalandırmak için mahkeme dışı otorite tanıdı.
Nisan 1918 de Lenin in açıkladığı gibi;
""Devrimin en zor aylarından geçiyoruz. Sağ (Sosyalist Devrimci) SR lar ve Menşevikler şeytanca bir zevkle seyrederken, bütün gücümüzü ona karşı savaşmaya harcamamız gereken kıtlık var. Onların taktikleri, Dutov ve Kornilov un taktikleri, Sovyet hükümetine karşı Moskovada ayaklanmayı örgütleyen kadet Subayların taktikleri. Bu bakımdan, Sovyet hükümetini yıkmaya çalışan Menşevikler, onların saflarında, burjuvanın saflarında, ve bu nedenle bize ihanet ediyorlar. Biz kurşunlayarak ölüm cezası uyguladığımız zaman, Tolstoyculara dönüşüyorlar ve timsah gözyaşları döküyorlar, bizim acımasızlığımız hakkında bağırıyorlar. Onlar gizli anlaşmalar ceplerinde saklıyken, Kerensky ile birlikte , işçileri nasıl katliamın içine sürüklediklerini unuttular. Bunu unuttular ve merhamettten korkan ezik hristiyanlara dönüştüler."" (10)
16 Haziran 1918 de uyarlanan yeni kararname, Devrimci Halk Mahkemesini karşı-devrimci saldırılar a katılanlar için ölüm cezası uygulanmasını, verilecek tek ceza olarak kullanma talimatını veriyordu.
"" Bolşeviklerin özgürlüğü ihlal ettiğini ve birleşik bir sosyalist cephenin kurulmasını öneren, yani, Rus devrimi tarihinde iki defa burjuvazinin yanına geçmiş olanlarla ittifak kuracaklarını söyleyenler, - bu insanlar bizi teröre başvurmakla suçlamaktan çok hoşlanıyorlar. Diyorlarki, Bolşevikler yönetimde bir terör sistemi başlattılar, ve eğer Rusya kurtarılacaksa, Bolşevikler (terör sistemini) reddetmeliler.
Bu bana, burjuva bir tavırla, ölüm cezasının kaldırılması ile ilgili olarak , "bırakın önce katiller ölüm cezasını kaldırsınlar" diyen espirili bir Fransız burjuvasını anımsatıyor.Ne zaman birisi " Bolşevikler Ölüm cezasını reddetsinler" dese, aklıma bu geliyor. "Rusya kapitalistleri ve onların müttefikleri, Amerika, Fransa ve İngiltere, yani, Sovyetler üzerine terrör uygulayanlar, önce onlar reddetsinler" (11)
Eylül 1918 de, " Kızıl terör hakkında" adlı bir kararname, Beyaz Ordu örgütüyle ilişkisi olanlara, ya da isyan ve komploya karışanlara yönelik "ölüm cezasını yeniden getirdi.
17 Ocak 1920 de, ölüm Cezası "Kızıl devrimin düşmanlarının Sovyet Rusyanın çoğunluk bölgelerinde yenilgiye uğratılmış olması" nedeniyle, tekrar yürürlükten kaldırıldı.
"""İki aydır incelenen iç politikamızla ilgili olarak, bir dizi özgül görevler arasından, az ya da çok öne çıkan ana önlemler arasında, Bütün-Rusya Merkez Yürütme Komitesinin onayını gerektiren aşağıdaki karar özellikle önemlidir. Bu Ölüm Cezasının kaldırılmasıdır. Bildiğiniz gibi, Denikine karşı zaferin hemen ardından, Rostov un yakalanmasından sonra, Cheka dan sorumlu olan İç İçleri Halk Komiseri Yoldaş Dzerzhinsky halk Komiserleri Konseyine, Cheka tarafından alınan ölüm cezalarının geçerliliğinin kaldırılması üzerine, kendi departmanından onaylanmış bir önerge sundu.
Avrupa'da burjuva demokrasisi, elindeki bütün güçleri kullanarak, Sovyet Rusya'sının büyük ölçüde terörist olduğu yalanını yayarken, bu bizim hakkımızda bu yalan Burjuva demokrasisi ve İkinci Enternasyonal'in sosyalistleri tarafından yayılırken, Kautsky Terörizm ve Komünizm başlıklı özel bir kitap yazıp Komünist iktidarın terörizme dayandığını ilan ederken, bu konuda daha ne tür yalanların yayıldığını kolayca hayal edebiliriz. Bu yalanların çürütülebilmesi için, Halk Komiserleri Konseyi tarafından onaylanan, Dzerzhinsky yoldaş tarafından atılan adımda karar kıldık , ve şimdi bu adımın Bütün Rusya Merkez Yürütme Kurulunun onayını gerektiriyor.
Dünyanın kuvvetli güçleri bize karşı hiç bir şeyden sakınmadan, bütün sürüsünü üzerimize saldığında, Entante nin uyguladığı teröre karşı terör kullanmak zorunda kaldık. Beyaz muhafızların ve subayların bu girişimlerine acımasız bir şekilde cevap vermeseydik, iki gün bile dayanamazdık. Bu terörün uygulanması demekti, ama bu bize Entante nin kullandığı terörist yöntemleri tarafından zorlandı. Ancak, kesin bir zafer kazanır kazanmaz, daha savaşın sonundan önce, Rostov un yakalanmasının hemen ardından, ölüm cezasını reddettik ve bu şekilde , söz verdiğimiz gibi, kendi programımızı uygulayacağımız yönündeki niyetimizi kanıtladık.
Şiddet kullanımının, sömürücüleri, toprak sahiplerini ve kapitalistleri ezme ihtiyacından kaynaklandığını söylüyoruz. Bu gerçekleştirildiğinde, tüm olağanüstü önlemlerden vazgeçeceğiz. Bunu pratikte kanıtladık.
Ve sanıyorumki, umut ediyorumki, ve eminim ki Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesi Halk Komiserleri Konseyinin bu tedbirini, Rusya da ölüm cezasının bir daha uygulanmasının imkansız olacağı bir şekilde, oy birliği ile onaylayacak. " (12)
Lenin in 2 Şubat ta, Rostov un yakalanması ile yaptığı konuşmada değindiği gibi, "biz, ölüm cezasının yeniden uygulamaya getirilmesi konusuna kesinlikle gözlerimizi kapatmayız. "
""Karşı-devrimle, beyaz muhafız kuvvetiyle, hem açık hem de örtük mücadelemizin ilk şiddetli anı, - bu ilk şiddetli dönemi açıkça geçiyor.
Bununla beraber, büyük ihtimalle, şu ya da bu karşı devrimci hareket ve isyana karşı girişimler tekrarlanacaktır, ve , bunun yanında, Rusya devrim tarihi tecrübesi göstermiştirki, sırf terörist doğasında olan teşebbüslere genellikle kitle silahlı mücadelesi eşlik etmiştir, ve bu yüzden karşı devrimin silahlı subaylarının ..bunu kendi amaçları için kullanma fırsatını kaçırmayacağını beklemek doğaldır.
Bu nedenle, gerçi Rostovun yakalanmasından sonra, ölüm cezası Dzerzhinsky yoldaşın başlatmasıyla ortadan kaldırılmıştı, ama ta başlangıcında, hiçbir şekilde gözümüzü ölüm cezasını geri getirme ihtimaline karşı kapatmayacağımız konusunda bir rezervasyon yapılmıştı. Bu bizim için bir çıkar konusudur. Söylemeye bile gerek yok ki, Sovyet hükümeti ölüm cezasını gerektiğinden daha uzun süre yürürlükte tutmayacaktır, ve ondanIt goes without saying that the Soviet government will not keep the death penalty longer than is absolutely necessary.."" (13)
Ölüm cezasının yeniden yürürlüğe getirilmesi ile ilgili özel durum, Baron Umgern in tutuklanma haberiyle ortaya çıktı.
Baron Ungern in yargılanmasıyla ilgili olarak, Lenin şunları söylüyordu;
"Bu davaya daha fazla dikkat edilmesini, ve suçlamaların ağırlığının kontrol edilmesini tavsiye ederim ve hiç şüphesiz ki, (suçlamalar) tartışılmaz bir şekilde kanıtlanmış olması durumunda, en büyük süratle bir halk mahkemesi yapılmalı ve ölüm cezası uygulanmalı"" (14)
Baron Umigern in mahkemesi Eylül 15 de oldu. Duruşma sırasında, Ungern ve onun alt rütbelilerinin uzun bir vahşet listesi ortaya çıktı. Urgu (Ulan-Bator) u ele geçirdiğinde, Centrosoyuz un Belediye Meclisi üyeleri ve bütün çalışanlarının kurşuna dizilmesini emretti. Onun emriyle, kasaba yakılarak küle çevrildi ve barışçıl sakinleri soyuldu ve öldürüldü. Mahkeme Baron Ungerr in Çinli miltaristlerle (Chang Tso-lin) ve Japon müdahelecilerle bağlarını gün ışığına çıkardı. Baron Ungern ölüme mahkum edildi.
Mayıs 15, 1922 tarihli mektubunda Kursky e Lenin aşağıdaki değişikliği-ilaveyi önerdi;
""R.S.F.S.R.nin Ceza Kanununun Önsözü
x ... 5. Karşı devrimci saldırılara karşı Sovyet iktidarını garanti eden koşulların oluşturulması sürecinde, Devrimci mahkemelere, Ceza kanunu nun 58, 59, 60, 61, 62, 63+64 sayılı maddeleri içindeki suçlar için idam cezası verme hakkı verilecektir.
X X) All-Russia Central Executive Committee si heyetinin kararı ile, ölüm cezasını (yaşam boyu) sürgüne çevirme hakkını ilave et.
X X X) İlave : yurt dışından yasa dışı dönüş için ölüm cezası.
Yoldaş Kursky,
Ölüm cezasının uygulanmasının uzatılması gerektiğini düşünüyorum (sınır dışı edilmeye hafifletilebilir). Aşağıdaki ilk sıraya - Menşevikler, S.R.s ve diğerleri tarafından her türlü aktivitelere bakın; bu eylemleri, uluslararası burjuvazininkilerle ve onların bize karşı mücadeleleriyle (basın ve ajanlara rüşvet vermek, savaş için çalışmak vb.) tanımlamak üzere formüle edilmeli.
Lütfen yorumlarınızla birlikte acilen geri gönderin." (15)
1922 tarihli Ceza Kanunu çoğunlukla rehabilite edici nitelikteydi, sadece, hakimlerin ölüm cezasını (sürgünle, yaşam boyu hapisle vs) değiştirmede tam yetkisi altında, işçi devletine karşı işlenen suçlara ölüm cezası uygulanmasına izin vermişti.
1926 da kabul edilen yeni yasa tüm siyasi suçlular için ölüm cezasını muhafaza etti.
1919 da Ceza Yasasına getirilen değişiklikler, iltica eden ve rüşvet alan Devlet görevlilerinin, devlete karşı suç işleyen lerle eşit derecede tutulması ve ölüm cezası uygulanmasını ilave etti.
Amerika'dan Yahudi Telgraf Ajansının Bir Sorusuna Yanıt olarak Stalin şunları söylüyor;
""Milliyetci ve Irkçı şovenizm, yamyamlık dönemi karakteristiğine ait insanlık düşmanı geleneklerin bir kalıntısıdır'. Irksal şovenizminin en aşırı biçimi olarak anti-semitizm yamyamlığın en tehlikeli kalıntısıdır.Anti-semitizmin sömürücülere, emekçilerin kapitalizme yönelen darbelerini başka yere yönlendiren "yıldırım savar" olarak hizmet eder. Anti-senıitizm emekçiler için bir tehlikedir, çünkü onları doğru yoldan çıkaran ve ormana götüren yanlış bir yoldur. Bu nedenle, tutarlı enternasyonalistler olarak komünistler, anti-semitizmin uzlaşmaz ve yeminli düşmanıdırlar.SSCB'de anti-semitizm Sovyet düzenine derinden düşman bir olay olarak yasa tarafından en sert biçimde izlenir. Aktif anti-semitler SSCB yasalarına göre ölümle cezalandırılırlar..""(16)
1934 de, Nazi lerle işbirliği suçlarının ortaya çıkmasına bağımlı olarak, “Ana Vatana ihanet" Ölüm cezasını gerektiren suçlara ilave edildi.
Barış döneminde işlenmiş olan suçlarla ilgili olarak Stalin tarafından getirilen ölüm cezasını kaldırmaya yönelik yeni bir girişim 1947'de gerçekleştirildi. Ölüm cezası, 25 sene mahkumiyetle değiştirildi
Barış döneminde işlenmiş olan suçlarla ilgili olarak Stalin tarafından getirilen ölüm cezasını kaldırmaya yönelik yeni bir girişim 1947'de gerçekleştirildi. Ölüm cezası, 25 sene mahkumiyetle değiştirildi
Kruschev revizyonistleri tarafından 1960 yılında uyarlanan Ceza Yasası, tüm devlet suçlarını, cinayeti, savaş zamanında ki suçları, mülk suçlarını, kalpazanlığı, yasa dışı yabancı para ticaretini ve ağırlaştırılmış suçları içeren sermaye suçları listesine, yeni suçlar ekleyerek ölüm cezasını yaygınlaştırdı.
Sonuç olarak, Sovyet tarihinin gösterdiği gibi, Marksist Leninistler “ölüm cezasını” , kalıplaşmış, tek düze bir biçimde değil; "kim kime karşı", "kapitalist sistem veya sosyalist sistem, savaş veya barış zamanı vb. sorunlarla bağlantılı olarak ele alıyorlar.
Erdoğan A
(1) Lenin, The Development of Revolutionary Strikes and Street Demonstrations, Sotsial-Demokrat No. 30, January 12 (25), 1913. CW Volume 18
(2) J. V. Stalin, Close the Ranks ! ,July 15, 1917 Works, Vol. 3
(3) J. V. Stalin , The Constituent Assembly elections, July 27, 1917
(4) J. V. Stalin, Outcome of the Moscow Conference, August 17, 1917 Works, Vol. 3
(5) J. V. Stalin, Division of Labour in the "Socialist-Revolutionary" Party August 23 1917 Works, Vol. 3,
(6) J. V. Stalin, Either — Or August 25, 1917 Works, Vol. 3
(7) J. V. Stalin, The Plot Against the Revolution October 4, 5 and 7, 1917
(8) Lenin, Lessons of the Revolution September 6 (19), 1917 , Rabochy Nos. 8 and 9. CW Volume 25,
(9) Lenin, Abolition of Commercial Secrecy, Collected Works, Volume 25, October 1917
(10)Lenin, Newspaper Report April 7, 1918 Izvestia Saralovshovo Soveta No- 71, April 13, CW Volume 27
(11) Lenin, Speech At The First All-Russia Congress Of Workers In Education and Socialist Culture July 31, 1919 Pravda No. 170, August 5. 1919, Collected Works, Volume 29
(12) Lenin, Report On The Work Of The All-Russia Central Executive Committee And The Council Of People’s Commissars Delivered At The First Session Of The All-Russia Central Executive Committee, Seventh Convocation, February 2, 1920, Collected Works,Volume 30,
(13) Lenin, Speech at the Fourth Conference of Gubernia Extraordinary Commissions, February 6, 1920 , Collected Works, , Volume 42,
(14) Lenin, Motion to the Politbureau of the C.C., R.C.P.(B.) on Bringing Ungern to Trial August 26, 1921 Lenin Collected Works, Moscow, Volume 42,
(15) Lenin, Addendum to the Draft Preamble to The Criminal Code of the R.S.F.S.R. and a Letter to D. I. Kursky May 15, 1922 Collected Works, Volume 42,
(16) J. V. Stalin, January 12, 1931 Works, Vol. 13
Hiç yorum yok