Header Ads

Header ADS

“Maoist Komünist Partisi” 3. Kongresi Üzerine - MKP Lenin’i nasıl çarpıtıyor?

“Maoist Komünist Partisi” 3. Kongresi Üzerine

MKP Lenin’i nasıl çarpıtıyor?
MKP, Lenin’in söylemediğini Lenin’e mal ediyor.

“Lenin yoldaş tekel aşamasıyla birlikte serbest rekabetin giderek etkisini yitireceğini ifade etmesine rağmen, gelişmeler bunun tersini göstermiştir.” (12) diyor MKP.

Lenin’e bir düşünce mal ediliyor ama kaynak verilmiyor. Lenin, kapitalizmin tekelci aşamaya evrimlenmesiyle birlikte serbest rekabetin giderek etkisini yitireceğini söylemiyor. Lenin şöyle diyor:
“Tekellere, rakipleriyle giriştikleri mücadelede karşılarına çıkabilecek her türlü raslantıya, hatta karşı tarafın devlet tekeli yasası arkasına siperlenmesi gibi bir raslantıya karşı başarı olanağını, ancak ve yalnız sömürgelere sahip olmak sağlar. Kapitalizm ne kadar gelişmişse, hammadde eksikliği kendini ne kadar hissettirirse, rekabet ve dünyada hammadde kaynakları için mücadele ne kadar şiddetliyse, sömürge elde etme mücadelesi o kadar amansızdır.“ (13)
“Emperyalizm, genel anlamda, kapitalizmin temel özelliklerinin gelişmesi ve doğrudan  devamı olarak ortaya çıkmıştır. Fakat kapitalizm, kapitalist emperyalizm haline ancak gelişmesinin belirli ve çok yüksek bir düzeyinde, onun temel özelliklerinden bazıları kendi karşıtlarına dönüşmeye başladığı ve bütün alanlarda, kapitalizmin daha yüksek bir toplumsal-ekonomik düzene geçiş döneminin bazı ögeleri biçimlenip belirdiği zaman gelebilmiştir. Bu süreç içinde ekonomik yönden esas olan, kapitalist serbest rekabetin yerine kapitalist tekellerin geçmesidir. Serbest rekabet, kapitalizmin ve genel olarak meta üretiminin temel özelliğidir; tekel, serbest rekabetin tam karşıtıdır; fakat bizzat serbest rekabet büyük üretimi yaratarak, küçük üretimi safdışı bırakarak, büyük işletmenin yerine daha büyüğünü geçirerek, kısacası, üretimin ve sermayenin yoğunlaşmasını tekelleri doğuracak kadar artırarak, gözlerimizin önünde tekel durumuna dönüşmeye başlamış ve karteller, sendikalar, tröstler ve sermayeleri bunlarla iç içe geçmiş, milyarları çekip çeviren bir düzine banka oluşmuştur. Bu arada tekellerin içinden çıktıkları serbest rekabeti yok etmediklerini, onun üstünde ve yanında var olmaya devam ettiklerini, böylece de son derece keskin, şiddetli sürtüşmelere, çatışmalara yol açtıklarını görüyoruz. Tekel, kapitalizmden, daha yüksek bir düzene geçiştir.“(14)
Görüldüğü gibi Lenin, tekel döneminde de rekabetin daha keskin, şiddetli bir hale bürüneceğini söylüyor. Serbest rekabetin hüküm sürdüğü dönemde kapitalizm için tipik olan meta ihracıdır. Tekellerin egemen olduğu kapitalizmde, sermaye ihracı esas hale gelmiştir. Lenin’in iki dönemi karşılaştırması ve tekelin serbest rekabetin tam karşıtı olduğunu söylemesi, tekellerin egemen olduğu dönemde rekabetin giderek etkisini yitireceği sonucu çıkarılamaz. Marx, kapitalizmi incelediği temel eseri olan Kapital’de, sermayenin yoğunlaşması merkezileşmesinin kapitalizmin en önemli gelişme yasalarından biri olduğunu ortaya koymuştu. Bu gelişmenin tabii sonucu tekelleşmeydi!

Lenin, Birinci Dünya Savaşı içinde kaleme aldığı “Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Emperyalizm” adlı eserinde emperyalizmin bütünlüklü bir marksist çözümlemesini yaptı. Emperyalizm, onun bütün ayırıcı özelliklerine rağmen, üretim tarzı açısından kapitalizmin bir aşamasından başka bir şey değildir. Üretim araçları üzerinde özel mülkiyete ve ücretli emek sömürüsüne dayanan bir sistemdir sözkonusu olan! Üretimin en üst seviyede toplumsallaşmış olduğu, fakat üretim araçları üzerinde özel mülkiyetin sürdüğü bir sistemdir kapitalizm! Rekabet, sermayeyi büyümeye, yoğunlaşmaya, merkezileşmeye iter. Sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi gelişmenin belirli noktasında “tekel”leşmeyi doğurur. Tekeller giderek ekonomiye egemen hale gelmeye başlar. Emperyalizm, kapitalizmin çelişmelerini en üst seviyeye kadar geliştirmiş olan, en yüksek ve son evresidir.

MKP, Lenin’in emperyalizm teorisinin temel olduğunu ama yine de kimi nitel değişmelerin olduğunu savunuyor! Bu savunuya şu örnekler veriliyor:
“Bütün saydığımız bu gelişmeler Kapitalist Emperyalist sistemin yüz yıllık gelişmeyle ulaştığı durumu göstermektedir. Tek tek ifade edilen konuların bir kısmında önemli nitel gelişmeler yaşanırken önemli bir bölümünde de büyük nicel değişikliklerin meydana geldiği görülmektedir. OPEC gibi nispeten yerellerden oluşan karteller ve diğer çok uluslu tekeller, şimdiki durum itibarıyle, ABD’nin tepede bulunduğu dünya nizamı hiyerarşisine göre yeniden örgütlendirilmektedirler. Şöyle ki, sermayenin yeniden üretimi ve genişlemesi için artık emperyalist eski düzen, özde değişmese de, yeni biçimlere ve örgütlenmelere ihtiyaç duyuyor.“ (15) 
“Adına “küresel” denilen bu dönem, kapitalizmin çıkışından günümüze doğasında var olan genel özelliğinin her bir dönemde tarihsel koşullara göre aldığı yeni bir biçimdir.“ (16) 
“Leninist emperyalizm tahlilleri, şimdiki emperyalist sermaye birikim sürecinin özgünlüklerini anlamada da yine temeldir. Kapitalizmin, emperyalizm aşamasında olduğu gibi sermayenin uluslararası örgütlenmesi, tarihsel koşullardaki değişiklikler itibariyle (emperyalist Sovyet bloğunun çökmesi vb) bazı değişiklikler göstermektedir.“ (17)
MKP nitel ve nicel değişiklikler yaşandığından söz ettiği yerde titizlikle nitel değişikliklerin ne olduğunu somut olarak adlandırmamaktadır. Ama o da bir dizi burjuva teorisyenin emperyalizmin nitel değişikliğe uğradığı tezini, yeni bir döneme girildiği tezini “adına küresel dönem denen bu dönem“ diyerek kabullenmektedir.

Yani MKP’ye göre de şimdi emperyalizmde önemli “nitel gelişmeler“in de yaşanmış olduğu yeni bir dönemde yaşıyoruz. Emperyalizmin “küresel dönem denen“ dönemi! Peki, nedir bu yeni dönemin belirleyici özellikleri diye sormayın. Açık bir cevap alamazsınız. Açık sorulara açık cevaplar vermekten kaçınmak oportunizmin belirleyici özellliklerinden biridir.

Çok uluslu tekellerle ilgili yukarda tavır takındık. Emperyalizm kitabı Lenin tarafından 98 yıl önce yazılmıştır. Emperyalizm ortaya çıkıp egemen hale geldiğinden bu yana evet devasa gelişmeler yaşanmıştır. Tabii ki emperyalizmde bir dizi değişiklik vardır. Sorunları yalnızca görüntüler düzeyinde ele alanlar için gerçekten de emperyalizm evet, özsel olarak da değişmiştir! Sorunlara yüzeysel bakanlar için emperyalizmde nitel değişiklikler de olmuştur! Görüntülerin altına bakıldığında ortaya çıkan gerçek, emperyalizmdeki değişikliklerin öze ait olmadığıdır. Emperyalizm kapitalizmin en yüksek, en son aşamasıdır.

Teorik olarak evet, bir ultra emperyalizm aşaması –sıfıra yakın bir olasılık olarak– vardır. Bu teorik olasılık gerçek olsa, nitel değişiklikten, yeni bir dönemden söz ederiz. Ama bugünün gerçeği bu değil. Bugün ileri kapitalist ülkelerde finans kapitalin ve finans kapitale sahip küçük bir azınlık olan finans oligarşisinin “mutlak egemenliği”nin sürdüğü tartışma götürmez bir gerçektir. Kapitalizmin temel çelişmeleri bugün de varlığını sürdürmektedir.

Bugün dünyadaki gelişmelere kapitalizmin temel çelişmeleri damga vurmaktadır.

Kartellerin gelişmesi, üretimin olağanüstü toplumsallaşmasının nedeni üretim araçları üzerindeki özel mülkiyettir. Üretim araçları üzerinde özel mülkiyet biçimlerindeki kimi değişiklikler, emperyalizmin özünün değiştiği anlamına gelmez. Kapitalizmin sıçramalı, dengesiz gelişme yasası hükmünü sürdürüyor. Emperyalizm var olduğu sürece, emperyalist savaşların kaçınılmaz olduğu olgusunun derin ekonomik nedeni budur.

Emperyalizmi emperyalizm yapan ve onu “proleter devrimin arifesi” haline getiren öz, emperyalizm var olduğu sürece değişmeden kalacaktır. Yani yeni dönem, küresel dönem, emperyalizmin nitelik değiştirdiği tezleri vs. ya açık burjuva çarpıtmaları, ya da bunlar eğer Marksizm-Leninizm adına konuşanlar tarafından üzerleniliyorsa, teorik saçmalıklardır.



Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.