“GENEL SEKRETER” VE STALİN…
Hasan Ozan
19 HAZİRAN 2016
Konu hakkında okuyucunun bilgilenmesi ve değerlendirmesine yardımcı olacağı için öncelikle kesintisiz olarak alıntıları vereceğiz, yorumlarımızı ise aktarımlarımızın sonuna bırakacağız. Alıntıları dört ayrı kaynaktan/kitaptan yapacağız. Okuyucuya tavsiyemiz, Grover Furr tarafından kaleme alınan “Hruşçov’un Yalanları, SBKP (B) XX. Kongresinde Yapılan Suçlamalar Hakkında” ve Yuriy Jukov tarafından kaleme alınan “Öteki Stalin” kitaplarını incelemeleridir. Bu kitaplar, henüz çok sınırlı da olsa, Rusya’da açılmış arşivlere dayandığı için (SSCB, SBKP ve Stalin, Kruşçevizm
hakkında) bazı tarihsel gerçekleri anlamak bakımından oldukça önemli çalışmalardır. Kuşkusuz ki yazarların görüşlerine katılmayabiliriz, dahası eleştirel bir dikkatle incelenmesi gereken kitaplardır; ki yazımızın amacı da söz konusu iki kitabı değerlendirmek değildir; biz bu yazımızı, aşağıdaki aktarımlardan da görülebileceği gibi, sınırlı bir çerçevede tutacak, istifa ve “Genel Sekreter”lik kurumu bağlamında bazı gerçeklere işaret etmekle yetineceğiz. Keza okuyucuya bu yazımızı, bloğumuzda (24 Aralık 2012 tarihinde) yayınlanmış olan “Sosyalizmin Deneyimleri, Bürokratizm ve ‘Kült’ Üzerine” başlıklı makalemizle birlikte okumasını özellikle öneririz.
“Stalin’in dört emeklilik denemesi
1. 19 Ağustos 1924:
RKP MK Genel Toplantısına
Lenin’in yönetimden ayrılmasından ve ölümünden sonraki 1,5 yıl içinde Zinovyev ve Kamenev yoldaşlarla Politbüroda aldığım ortak görev, bu yoldaşlarla dar bir yönetim yapısı içinde açık yürekli ve samimi bir şekilde çalışmamın olanaksız olduğunu gösterdi. Bu yüzden MK Politbürodan affımı rica ediyorum.
Generallerin ve sekreterlerin Politbüro üyesi olamayacaklarını düşündüğüm için MK Sekreteryası (ve İdari Bürosundan) üyeliğinden çıkarılmamı rica ediyorum.
Kendimi toparlamam için bir ya da iki ay vermenizi rica ediyorum.
Bu süre dolduktan sonra beni Turukhanski sınır bölgesine, Yakutsk bölgesine ya da önemsiz bir görevle yurt dışına göndermenizi rica ediyorum.
Bu mektubun ilk paragrafında yaptığım tespitler dışında bir açıklama yapmamın uygun olmayacağını düşündüğüm için kararın benim olmadığım bir genel toplantıda alınmasını rica ediyorum.
Kuybıyşev yoldaştan bu mektubun birer kopyasını MK üyelerine vermesini rica ediyorum.
Komünist saygılarımla İ. Stalin.
19.08.1924
II. 27 Aralık 1926
MK Genel Toplantısına (Rikov yoldaşa): Beni MK genel sekreterliği görevinden almanızı rica ederim. Bu görevi daha fazla sürdüremeyeceğimi, bu görevi sürdürecek gücümün kalmadığını bildiririm. İ. Stalin. 27.12. 26
III. 19 Aralık 1927 (MK Genel Toplantısı steno kayıtlarından bir bölüm)
Stalin: Yoldaşlar! Üç yıldır MK’dan beni genel sekreterlik görevinden almasını rica ediyorum. Her seferinde genel toplantıda reddediliyor. Birkaç gün öncesine kadar, az çok sert, muhalefetten gelecek tehlikelerin panzehirini bilen bir kişi olarak partinin bana ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. Lenin yoldaşın genel sekreterlik görevinde kalmamı isteyen mektubu yüzünden bana ihtiyaç olduğunu düşünüyordum. Ama artık şartlar değişti. Muhalefet mağlubiyete uğratıldı. Muhalefet parçalanmakla kalmayıp partiden de atıldığı bu mağlubiyetten sonra artık belini doğrultabileceğini düşünmüyorum. Bu yüzden, genel sekreterlik görevinden ayrılma talebimin reddedilmesini doğru gösterecek nedenler ortadan kalkmış durumda. Ayrıca Lenin yoldaşın, dikkate alıp hayata geçirmek zorunda olduğumuz talimatlarını siz de biliyorsunuz. Partinin, parti içindeki sizin de bildiğiniz şartlardan dolayı bu talimatın etrafında dolanmak zorunda kaldığını kabul ediyorum. Ama bu özel şartların artık ortadan kalktığını ve bence Lenin yoldaşın talimatlarını uygulamanın zamanının geldiğini tekrarlamak istiyorum. Bu yüzden MK genel sekreterliği görevinden alınmam partinin yararına olacaktır.
Dogadov: Tartışmadan oylamaya sunalım.
Vorolişov: Yapılan önerinin reddedilmesini teklif ediyorum.
Rikov: Tartışmadan oylamaya sunalım. Esas olarak Kosior yoldaşın önerisini oylamaya sunalım. Stalin yoldaşın genel sekreterlik görevinden alınmasını oylamaya sunuyorum. Öneriyi kabul edenler? Reddedenler? Çekimser kalanlar?
Bir.
Stalin yoldaşın önerisi herkesin red oyu ve bir çekimser oyla reddedildi.
Stalin: O zaman başka bir öneri sunmak istiyorum. MK, genel sekreterlik kurumunun kaldırılmasını değerlendirebilir. Partimizin tarihinde bu kurumun olmadığı dönemler oldu.
Voroşilov: O dönemlerde Lenin yanımızdaydı.
Stalin: X. Kongreye kadar genel sekreterlik kurumu yoktu.
Bir ses: XI. Kongreye kadar.
Stalin: Evet, sanırım XI. Kongreye kadar bu kurum yoktu. Demek ki Lenin bir genel sekreterlik kurumunu gündeme getirmişse bunun nedeni X. Kongre sonrası dönemde partinin içinde güçlü ve örgütlü bir muhalefetin olması olabilir. Ama muhalefet ortadan kaldırıldığı için şartlar tamamen değişmiş durumda. Bu yüzden bu kurumun kaldırılması yoluna gidilebilir. Pek çok kişi genel sekreterlik kurumunun genel sekretere bazı özel haklar sağladığını düşünüyor. Bu görevde yaşadığım deneyimler sonucunda, genel sekreterin Sekretaryanın diğer üyelerinden daha farklı haklara sahip olmadığını söyleyebilirim ki yoldaşlar da bunu tasdik edecektir.
Bir ses: Ya sorumluluklar?
Stalin: Sekretaryanın diğer üyelerinden daha fazla bir sorumluluğu yok. Şöyle söyleyeyim: Politbüro var, -MK’nın en üst organı; sekretarya
var- tamamen eşit beş üyeden oluşan yürütme organı. Görevlerini yerine getiriyor ve genel sekreterin özel bir yetkisi yok. Genel sekreterin, sekretaryanın onayını almadan tek başına emir verebileceği bir durum da hiç olmadı. Bu da bize özel yetkiler anlamında bir genel sekreterlik kurumunun olmadığını, aslında MK sekretaryası olarak anılan tek bir kurul olduğunu kanıtlıyor. Bu ölü kuruma hala neden ihtiyaç duyduğumuzu bilmiyorum. Genel sekreterlik adı verilen bu kurumun bir dizi aksaklıklara neden olduğunu söylememe gerek yok. Genel sekreterlik kurumunun aslında hiçbir özel hakkı ve özel sorumluluğu olmamasına rağmen bazı aksaklıklar yaşandı ve şimdi bütün bölgelerin MK’larında bu kurum yüzünden yoldaşlar, sekreterler arasında tartışmalar yaşanıyor. Genel sekreterlerin sayısı çok arttı ve bölgelerde bu özel hakları kullanmaya başladılar. Buna ne gerek var?
Şmidt: Bölgelerde bu kurum kaldırılabilir.
Stalin: Genel sekreterlik görevinin kaldırılmasının partinin yararına olacağını ve bana bu görevden ayrılma imkânı vereceğini düşünüyorum. Parti tüzüğünde genel sekreterlik görevi olmadığı için bunu yapmak zor olmaz.
Rikov: Stalin yoldaşın bu görevden ayrılmasına izin verilmemesini öneriyorum. Genel sekreterliğin MK içindeki değil, bölgelerdeki ve yerel organlardaki konumu değiştirilmeli. Genel sekreterlik kurumu Lenin yoldaşın önerisiyle kuruldu. Vladimir İlyiç hayattayken ve öldükten sonra kendini politik olarak ve örgütsel, siyasal anlamda kanıtladı. Stalin yoldaş bu kurumun kuruluş sürecinde yer aldı ve onun genel sekreterliği döneminde parti içindeki bütün muhalifleri tasfiye ettik; parti içinde genel sekreterlik kurumunun olması gerektiğinden ve kimin genel sekreter olması gerektiğinde kimsenin şüphesi yok. Bence irade gösterebilme konusundaki sorun tamamen ortadan kalktı (bu sorun çözülünce), muhalefet de ortadan kalktı. Bütün parti bunu biliyor. XV. Kongreden sonra ne değişti ve genel sekreterlik kurumunu neden kaldırmak gerekiyor?
Stalin: Muhalefet ortadan kalktı.”
“Bir ses: Doğru, oylayalım!
Rikov: Oylama teklifi var!
Bir ses: Evet, oylayalım!
Rikov: Oylamaya geçiyoruz. Stalin yoldaşın genel sekreterlik kurumunun kaldırılması teklifini kabul edenler? Reddedenler? Çekimser kalanlar?
Reddedildi.
Stalin: Yoldaşlar, genel sekreterlik görevinden alınmam konusunda yapılan oylamada oy vermedim, vermeyi unuttum. Red oyu verdiğimi belirtmek istiyorum.
Bir ses: Sonuca bir etkisi olmaz.”
“IV. 16 Ekim 1952. Akaki Mgeladze’nin hatıralarından okuyoruz:
‘… Stalin, partinin XIX. Kongresinden sonra toplanan ilk SBKP MK Genel Toplantısında (Ben de MK üyesi seçilip bu toplantıda yer almıştım) SBKP MK Genel Sekreterliği ( ‘Genel Sekreter’ değil, 1. sekreter-bn.) ya da SSCB Bakanlar Kurulu Başkanlığı görevlerinin birinden alınmak istediğini söyledi. Yaşından, üzerinde fazla yük olduğundan bahsetti ve yerine geçecek yetişmiş kadro olduğunu, örneğin N.İ. Bulganin’in Bakanlar Kurulu başkanı olabileceğini söyledi ama MK üyeleri bu isteğine olumlu yanıt vermediler ve iki görevde de kalması için ısrar ettiler.” (Grover Furr, Hruşçov’un Yalanları SBKP (B) XX. Kongresinde Yapılan Suçlamalar Hakkında, s.318, 319, 320, 321, 322, Yordam Kitap) Yuriy Jukov, “Öteki Stalin” kitabının yazarıdır. “Yayımcının Notu” başlığı altında verilen bilgilere göre, Jukov, “Rusya dönemine dair” “arşiv çalışması temelinde üretim yapan en önemli isimlerden birisi, belki de en önde geleni”dir. Ve “Yuriy Juvkov, bir Marksist değildir.” Açıklamada, yazarın bir “Marksist” olmaması dikkate alınarak, “kitaba ön söz yerine yine Rus ve Marksist bir tarihçi olan Yuriy Yemelyanov”un “Ön Söz Yerine”
başlıklı açıklamasına yer verildiği ifade edilir.
Yuriy Yemelyanov, şöyle der:
“Stalin ısrarla, komünizm amacına bütün yüreğiyle bağlı, iyi eğitimli, pratik faaliyette deneyimli kişileri öne çıkarmaya çalışırken, öyle görünüyor ki, Sovyetler Birliği’nin mevcut siyasi önderliğinin kusurlarının farkındaydı. SBKP XIX. Kongresi’nde, Stalin, partinin üst kademelerinin kompozisyonunu değiştirmek üzere bir girişimde daha bulundu. SBKP Merkez Komitesi Prezidyumu’nun yeni oluşturulan yapısının, parti uzmanlık alanlarında öne çıkmış bir takım liderlerin, iktisadi üretim örgütçülerinin ve teorisyenlerin katılımıyla genişletilmesini teklif etti. 1953’ün ilk aylarında, Stalin, bir doküman hazırladı; burada kendisinin SSCB Bakanlar Konseyi Başkanlığı görevinden çekilmesini ve bu görevin eski Beyaz Rusya Komünist Partisi Birinci Sekreteri ve savaş sırasında SSCB partizan hareketinin genel karargâhı başkanlığı yapmış olan P.K. Ponomarenko tarafından üstlenilmesini öneriyordu.’ ” (s. 22) Kitabın yazarı Jukov ise, 1934’de toplanan SBKP (B)’nin 17. Kongresi’nin hemen ardı sıra toplanan MK’nın yaptığı iç görev bölüşümünü, Politbüro ve Sekretarya’da yapılan değişiklikleri anlatırken, devamla, şunları söyler:
“Burada Stalin daha evvel olduğu gibi yine yer aldı, ancak sekreterliğinin başındaki ‘Genel’ sıfatı yoktu…” “… Stalin, Politbüro ve Sekretarya oturumlarına başkanlık eden yetkili olarak, genel yönetimi üzerine almıştı…” (s. 72) Şu bilgileri de Vikipedi’den aktarıyoruz:
“Genel Sekreter makam aslen idari bir makam olarak yaratıldı. Josef Stalin bu makamdaki ilk kişiydi. Lenin'in ölümünden Stalin Politbüro içinde hakim konuma geldi ve kendi elindeki Genel Sekreter makamını pratikte parti liderliği ve SSCB liderliğine dönüştürdü. Daha sonra Stalin 19 Aralık 1927'deki 15. Parti Kongresinden sonraki Merkezi Komite'nin genel kurulunda Genel Sekreterliğin kaldırılmasını önerdi. Fakat bu öneri kabul edilmedi.
1934'teki 17. Parti Kongresinden Genel Sekreterlik kaldırıldı. 17., 18. ve 19. Parti Kongrelerinden sonraki Merkez Komite genel kurullarında hiç kimse Genel Sekreter olarak seçilmedi. Bu genel kurullarda Politbüro, Sekreterlik ve Orgbüro üyeleri seçildi. Stalin bu üç büroya da seçildi. Stalin bundan sonraki zamanda belgeleri Merkez Komitesi Sekreteri olarak imzaladı. 17.
Parti Kongresinden Stalin'in ölümüne kadar Genel Sekreter olduğuna hiçbir resmi kanıt olmamasına rağmen Sovyet ansiklopedisinde Stalin'den 1922-1953 arası Genel Sekreter diye bahseder.
Stalin öldükten sonra Merkez Komitesi yönetimi yeniden oluşturuldu. Genel sekreterlik makamı hala boştu fakat iki önemli Politbüro üyesi, Georgy Malenkov (yeni başbakan) ve Nikita Kruşçev, aynı zamanda Sekreterlik üyesiydi. 14 Mart 1953'te Malenkov Sekreterlik üyeliğinden çıkarıldı. Bu da Kruşçev'in gücü ele geçirmesini sağladı. 7 Eylül 1953'teki Merkez Komite genel kurulunda Nikita Kruşçev Merkez Komitesi Birinci Sekreteri seçildi.
23. Parti Kongresinde parti tüzüğü ("Ustav") değiştirilerek yeniden Genel Sekreterlik makamı oluşturuldu. Bu kongreden sonraki Merkez Komite genel kurulunda Leonid Brejnev Genel Sekreter seçildi.
Ağustos 1991'deki darbe girişiminden sonra Mihail Gorbaçov Genel Sekreterlikten istifa etti. Yerine yardımcısı Vladimir Ivaşko getirildi.
Fakat 5 gün sonra, 29 Ağustos 1991'de Yüksek Sovyet Meclisi Komünist Partisini yasakladı.”
Şimdi de “Komünist Enternasyonal Yürütme Komitesi Örgütlenme Şubesi Tarafından Bir Komünist Partisi İçin Hazırlanmış Model Tüzükten (Taslak Halinde Özetler) Ocak 1925” de ise yazılanları hep birlikte okuyalım:
“XI — MERKEZ KOMİTESİ (MK)
40) MK iki parti kongresi arasında partinin en yüksek organıdır. O, partiyi diğer parti kuruluşları karşısında temsil eder, çeşitli parti organları kurar, bütün siyasi ve örgütsel çalışmalara önderlik eder, kendi önderliği ve kontrolü altında çalışan merkez organın yayın kurulunu tayin eder, tüm parti için önemli olan faaliyetleri örgütler ve yönetir, partinin bütün gücünü ortaya koyar ve partinin bütçesini idare eder.
MK ülke içindeki örgütler içerisinde yapılan çalışmalardan sorumludur.
41) Merkez Komitesi'ndeki üyelerin sayısı parti kongresi tarafından saptanır.
42) MK kendi üyeleri arasından siyasi çalışmayla sorumlu siyasi büroyu, örgütsel çalışmadan sorumlu bir örgütleme bürosunu, gerekli çalışma için bir sekreter seçer. MK bunlardan başka daha değişik şubelerin sorumlularını tayin eder; bunlar mümkünse MK üyeleri olmalıdır. (Not: 42. paragraf yalnızca geniş partiler için geçerlidir; daha küçük partiler içinde MK'nın bir prezidyum seçmesi yeterlidir)...” (Örgütlenme Üzerine, LENİN-STALİN, İnter Yayınları) Aktarmalarımızı yaptıktan sonra üzerinde durmak istediğimiz noktalara geçebiliriz artık.
Önce birkaç hatırlatma:
1- Genel sekreterlik unvanı/kurumu Lenin’in önerisiyle 1922 yılında kurulmuştur. 2- İlk Genel Sekreter de Stalin’dir. Stalin’i öneren de Lenin’dir. 3- Stalin’in açıklamalarından görülebileceği gibi bu unvan ve kurum tüzüksel değildir (bkz. steno kayıtları). 4- Stalin bu kurumun kaldırılmasını önermiştir ancak parti MK’sı bu öneriye karşı çıkarak reddetmiştir. 5- Bu kurum 1934 yılında yapılan 17. parti kongresinde resmen de kaldırılmıştır. Genel sekreterlik kurumu/unvanı yerine “sekreter”, “1. sekreter” unvanı koyulmuştur. 6- Böylece Stalin ölümüne dek bu unvanı bir daha kullanmamıştır. 7- “Genel sekreter”
unvanını/kurumunu yeniden geri getiren Kruşçev olmuştur. 8- Komintern’in ilgili bürosu tarafından önerilen tüzük taslağında “Genel Sekreter” unvanı ve kurumu yer almamaktadır. Tarihe de dikkat edilsin: Yıl 1925. Yani Stalin’in önderliğinde partinin yönetildiği, Stalin’in “Genel Sekreter”
unvanını kullandığı bir tarih kesiti olmasına karşın söz konusu taslakta “Genel Sekter” unvanı/kurumu önerilmemiştir.
Demek ki komünist partilerde “Genel Sekreter”lik unvanı ve kurumu zorunlu bir durum, ilkesel bir şey değildir. Bunu Stalin’in açıklama ve önerilerinden de, bu unvan ve kurumun 1934’de parti kongresi tarafından ortadan kaldırılmasından da açıkça görebiliyoruz. Sosyalizmin tarihsel deneylerinden sonra bu vb. durumlara karşı daha eleştirel ve özeleştirel davranmak gerektiği açık olmalıdır. Büyük bir oranda lafazanlığa dönüşmüş, kâğıt üzerinde kalmış sözde “kolektif etkin birey”, “etkin kolektif sekreter”, “etkin kolektif genel sekreter”, büyük bir oranda kâğıt üzerinde kalan kolektivizm vs. gibi vurgulamalar, “Genel Sekreter”liğin UKH tarafından da benimsendiği vb. gibi “açıklamalar” sadece gerçeğin manipüle edilmesine hizmet etmektedir. Bu olgu, Marksist Leninist Komünist Hareketin tarihsel deneyimleriyle de sabittir. Kolektivizm ilkesi bir parti çalışmasında, önderlik anlayışı ve çalışma tarzında, yönetme ve yönetilme ilişkisinde, kadro politikasında, öncü ve sınıf ve kitleler ilişkisinde gündelik çalışmada işlevsel olmadığı müddetçe gerçekte oportünizmden ibarettir. Burada olan şey, sözün eylemin, eylemin sözün arkasında olmamasıdır. Ama zaten oportünizm de budur; kağıt üstünde başka şey, hayatın içinde ise bambaşka bir şey… Stalin’in istifa girişim ve önerileri de dikkate değer ve özellikle öğrenilmesi gereken birer örnektir. Stalin, zaafları ne olursa olsun, çağımızda, Lenin’den sonra gelen en nitelikli, en yetenekli, devasa başarıların altına imzasını atmış en büyük Marksist-Leninist önderdir… Geçtik büyük başarıları falan, en ağır suçları işledikleri halde koltuklarından kıpırdamayan, hesap vermeyen, üstüne üslük arsızca hesap sormaya kalkan şirazesinden çıkmış küçük burjuva bürokratik zihniyetleri, küçük burjuva elitizmini, bürokratik ruhsuzluğu, ekipçi kariyerist, kişi ve önder kültü yaratmaya çalışan, biat kültürü ve mutlak iktidar isteyen; bürokratik merkeziyetçiliğe dayanan tasfiyeci oportünist zihniyetleri, yarattığı yıkımları; ideolojik ve örgütsel değerlere karşı yaşanan ürkütücü yabancılaşmayı gördükçe, bu vb. sorunlarda ilkeli kolektif akla dayanan, hesap soran ve hesap veren bir yapılanmaya, işlerliğe gereksinimin yaşamsal önemi daha keskin ve çıplak olarak görülebilmektedir.
İstifa etmeyi sözde zayıflık gören, genel sekreterliği, önder olmayı, önder ilan edilmeyi idealize eden/amaçlaştıran ve bunun da gereklerine uygun davranan küçük burjuva zihniyet asla komünist olamaz. Marksizm-Leninizm’e aykırı olan etkin birey, etkin sekreter, etkin genel sekreter, ekipçilik kültüne keskinkes hayır denilmelidir. Bu bağlamda bütün iyiliklerin, güzelliklerin, başarıların “stratejik önderlik”ten, bütün zaafların, başarısızlıkların “taktik önderliklerden” kaynaklandığı saçmalığına karşı da güçlü bir mücadele yürütülmelidir. Koca bir tarihsel süreç ve deneyimin ardından buralara kadar savrulmuş olmak acı vericidir. Bütün partili yaşam demokratik merkeziyetçilik ve kolektivizm ilkesi üzerinde şekillenmelidir.
Her cephede bireycilik ilkesine, teorisi ve pratiğine karşı uzlaşmaz bir mücadele yürütülmelidir. Ki bir genel sekreterlik unvanına ve kurumuna da gerek olmadığı kesindir. Şatafatlı isimlerin seçilmiş olmasının ideolojik ve örgütsel anlamı da ayrıca analiz edilip eleştirilmelidir. Şatafatlı unvanlar ve isimler peşinde koşmanın ve almanın devrim ve komünizm davasına en hafif deyişle bir faydası yoktur. Marksist Leninist Komünist Harekette bu sorunun çıkışı ve gelişimine yön veren ilke de bireycilik ilkesi olmuştur. Teoriden, programdan, stratejiden, sınıftan, Leninist önderlik anlayışı ve çalışma tarzından sapmayla Marksizm-Leninizm’den kopuş sürecine giren küçük burjuva bürokratik, oportünist, troçkist, orta yolcu, postMarksist sapmayla ideolojik olarak köklü bir şekilde hesaplaşılmalıdır. İlkeli eleştiri ve özeleştiri ile kolektif aklın çıkaracağı dersler ışığında öncelikle ideolojik birliğin kurulması, niteliğin her bakımdan yükseltilmesi doğrultusunda yürünmesi yaşamsal önemdedir.
Saygılarımızla,
Hasan Ozan | hasan.ozan62@gmail.com
Hiç yorum yok