Grev ve Boykot Üzerine -Gereklimi-Kısaca
Boykot, özellikle uluslararası şirketlerin akademisyenlere ve araştırmacılara milyonlar harcayarak "Çalışmaz" , "işlemez", "etkin olmaz" değerlendirmeleri temelinde yazılar yazdırmalarının tam tersine, eğer örgütlü ve disiplinli bir şekilde yapılırsa, bir şirketi kolayca çok zora sokabilecek ve hatta yıkabilecek bir güce sahip olan eylem birliği hareketidir.
Önemli olan faşist iktidarı destekleyen, onun bir parçası olan şirketleri ve mamullerini doğru seçip , en geniş kitlelerce Boykot uygulayabilmek.
Günümüzde bu şirketlerin çoğunluğu Borsa dadır. Mamullerinin Boykot edilmesi haber başlangıcı bile onların Borsa da Hisselerinin düşmesine neden olacaktır. Bunun yanında Şirketler genellikle isimlerinin siyasi olarak karalanmasını pazarlama açısından zararlı bulurlar.
Günümüzde bu şirketlerin çoğunluğu Borsa dadır. Mamullerinin Boykot edilmesi haber başlangıcı bile onların Borsa da Hisselerinin düşmesine neden olacaktır. Bunun yanında Şirketler genellikle isimlerinin siyasi olarak karalanmasını pazarlama açısından zararlı bulurlar.
Bu nedenle, en fazla uygulanan taktiksel Boykot lardan birisi, karşı çıkılan Şirketin reklam verdiği Medyanın da boykot edilmesidir.
Seçilen mamulün günlük kullanımı yoğun olması Boykotu daha çabuk başarıya ulaştıracaktır. Örneğin , günde 40 milyon süt satan bir şirketin Boykotu , bu şirkete sadece piyasada olan mamullerinin "değer" ini kaybetmesine değil, zaten üretmiş ve paketlenmiş olan, ve paketlemeğe hazır olanları da zarar hanesine koyacaktır. Boykot edilen bir şirketin zararı piyasada olan değerin en az dört kat zararı – mamülün kullanım süresine bağımlı olarak- her geçen hafta, ya da ay devam edecektir.
Yaygın olan bir aldatmaca da bu şirketlerin diğerleri tarafından destekleneceği, ve zararı ciddi olmayacağıdır. Gerçekte ise Zaten borsa da hisse kaybına başlayan bir şirkete , – her nekadarda işçilere karşı el sıkışıp birleşselerde- diğer şirketlerin, ya da sermayenin bakışı, leş kargalarının can çekişen bir kuzuya bakışıyla aynıdır.
İşte bu nedenledir ki Boykot un geçersizliği yalanı üzerine binlerce yazılar piyasadadır. Çünki Boykot çalışır..
Grev ve boykot tarih boyu belirlenen bir amaç doğrultusunda zorlama pratiği olarak kullanılmıştır ve hala günümüzde kullanılmaktadır. İçinde bulunan döneme ve gelişime bağlı olarak ortaya çıkan grev siyasi ve ekonomik grevler olarak farklılık taşısa da , iki farklı , ama birbirine tamamıyle bağımlı olan grevin aynı anda hayata geçirilmesi, en etkili grevlerdir.
İçinde bulunan döneme ve güçler dengesine bağımlı olarak , ekonomik ve siyasi grevler birbirlerini destekliyen , birbirine güç kaynağı oluşturan ve birbirini güçlendiren zorlayıcı eylem biçimleridir.
Leninin belirtiği gibi "Bu grev biçimleri birbirine sıkıca bağlı hale getirilmezse, gerçekten geniş bir kitlesel hareket - dahası, ulusal öneme sahip bir harekete - dönüşmesi imkansızdır." Buna rağmen belirli özgül koşullarda , özellikle içinde bulunduğumuz hoşnutsuzluğun, adaletsizliğin doruğunda olduğu bir dönemde kitleleri uyandırma, harekete geçirme ve mücadeleyi bir adım ileri attırma yolunda etken eylemlerdir.
Gene Leninin vurgusuyla, "hareket de ortaya atılan siyaset tüm halkı ilgilendiren fikirlerdir, yani bütün ülkenin siyasi hayatının en temel ve en derin koşullarını ilgilendiren fikirlerdir. " Ve bu gelişen hareket en geniş halk kitlelerini bir araya getirebilir.
Şüphesiz ki içinde bulunduğumuz dönem şartlarında, ve güçler dengesine bağımlı olarak , gerçekçi olup bu ekonomik ve siyasi grev hareketinin bir ayaklanmaya dönüşeceği hayaline kapılmamak gerekir.
Önemli olan var olan hareketleri yaygınlaştırıp güçlendirerek faşist iktidarın sahtekarlıklarına kolayca boyun eğmeyen, ve ilerde de eğmeyeceğini gösterecek olan, zorlayıcı güç haline dönüştürebilmek.
Çünki bu referandum sahtekarlığı oldu bittiye getirilip , büyük muhalefetle karşılaşmazsa, yarın bir savaşa katılma veya benzeri bir kararlarını muhalefetden hiç korkmadan vereceklerdir.
Bu nedenle gelinen yerde BOYKOT kaçınılmaz bir zorunluluk, Grev ise – kararı bizlerin boyunu aşan- hesaba alınması ve değerlendirilmesi gereken bir alternatif olarak görülmelidir.Faşist diktatörlüğe boyun eğmek, o eğilen boyunu bir daha kaldıramamak, ya da kafa yı da kaybetmekle sonuçlanabilir.
Nisan 21, 2017
Erdogan A
Hiç yorum yok