Header Ads

Header ADS

“24 ayar anti-leninist örgütçü” Troçki!

Okçuoğlu
Avrupa'nın aksine Rusya'da işçi sınıfının çetin illegalite koşullarında örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka yolu yoktu. Rusya'da işçi sınıfının parti örgütlenmesi daha baştan illegaliteye zorlanmıştı. Zor illegal koşullarda Rusya'nın farklı bölgelerinde oluşan çevreler, gruplar, kendi güçlerine dayanarak mücadele ediyorlardı. Önemli olan, aralarında bağ olmadığı için ideolojik karmaşıklığın hakim olduğu bu grupların birleştirilmesi ve mücadelenin aynı çatı altında yürütülmesiydi, yani bütünlüklü bir partinin kurulmasıydı.

Rusya'da komünist hareketin gelişmesinde örgütlenme sorunu çok önemli bir rol oynamıştır. Rus devrimcilerinin örgütlenme sorunları üzerine ateşli tartışmaları Batının legal koşullarında mücadele eden devrimciler tarafından çoğu kez anlaşılmamış, onların örgütsel sorunlar üzerine bitmek bilmeyen tartışmaları, sekterlik olarak algılanmıştır. Ama Rus devrimci hareketinin tarihi, örgütlenme sorununun çözülmesinden sonra mücadelenin yükseldiğini, komünist hareketin (bu durumda Bolşevik Parti'nin) sınıf mücadelesinde önder etkileyen güç olmaya başladığını göstermektedir.

Lenin, örgütlenme sorunlarında acımasız, tavizsiz mücadelesinden dolayı bölücülükle, dogmatiklikle suçlanmıştır. Ama Rusya'da devrim, örgütsel ve ideolojik bütünselliği olan, merkezi yönetimli, illegal örgütlenmiş Bolşevik Parti tarafından gerçekleştirilmiştir. Böyle bir partinin kurulması için sürdürülen mücadelede Lenin ve Troçki arasında görüş ayrılıkları gündeme gelmiştir. Şimdi bunların neler olduğunu ele alarak devam edelim.

I. Parti Kongresi 1 Mart 1898'de Minsk'te, Rusya'daki bütün sosyal demokrat çevre ve grupları bütünlüklü bir partide örgütlemek amacıyla toplanır. Kongreye sadece dokuz grubun temsilci göndermiş olması o zaman Rus sosyal demokrat işçi hareketinin ne denli dağınık ve zayıf olduğunu gösterir. Kongre üç kişiden oluşan bir merkez komite (MK) seçer, bir tüzük üzerinde çalışır ve Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin (RSDİP) manifestosunu kabul eder. Bu manifestoda Rusya'da bütün yerel çevrelerin ve örgütlerin RSDİP çatısı altında örgütlenmeleri talep edilir.

Ne var ki, bu kongre önüne koyduğu görevleri yerine getiremedi; kongreden hemen sonra merkez komite üyeleri ve delegelerin çoğu tutuklandı. Rusya'da örgütsel ve ideolojik kargaşa devam etti. Bunda “ekonomistler”in ve başka grupların da payı vardı.

I. Kongreden sonra bütünlüklü parti kurma konusunda değişen bir şey olmadı. Ancak yurt dışında geçici merkez işlevi gören “İskra”, Lenin'in doğrudan etkisiyle partinin oluşturulmasında önemli bir rol oynadı: “İskra”nın yazı kurulu parti programını hazırladı, ikinci kongreyi örgütledi. Bu kongrede program ve tüzük onaylandı.

1903'te Londra'da gerçekleştirilen II. Kongrede grup ve çevre kargaşasının ötesine geçilerek partinin kurulması, daha doğrusu yapılandırılması sağlandı. Grup ve çevre yapısı aşılmıştı, bu bakımdan bir ortaklaşma sağlanmıştı. Ama parti, bütünlüklü bir ideolojik temeli olan parti olmaktan çok uzaktı. Ortaklaştırılmış ideolojik temelin olmamasından dolayı RSDİP'in ikinci kongresi aynı zamanda partinin Bolşevikler ve Menşevikler diye iki gruba ayrılmasının, bu anlamda ilk bölünmenin yaşandığı kongre olmuştur.

Bölünme, Lenin ile Menşevikler arasındaki görüş ayrılığından -örgütlenme sorunlarından- kaynaklanıyordu. İlk görüş ayrılığı birinci paragrafın tartışılması sırasında patlak verdi.

Lenin'in birinci paragrafa eklenmesini önerdiği anlayış şuydu:

“Programını kabul eden ve partiyi mali olarak destekleyen, partinin örgütlerinden birinde bizzat çalışan (faaliyet sürdüren- İ.O.) kişi RSDİP'nin üyesidir”.

Y. Martov'un önerisi:

"Parti örgütlerinin birinin kontrolünde ve yönetiminde partiyi faaliyetiyle destekleyen" kişi RSDİP'nin üyesidir.

Martov'un bu formülsyonuna karşı Lenin'in savları şunlardı:

“1-Parti örgütlerinden birinde bizzat faal olmayan parti üyelerini etkili 'kontrolü ve yönetimi' pratikte mümkün değildir.

2-Bu formülasyon örgütten ve disiplinden korkmayan işçi sınıfının değil, aksine, bireysel ve örgüt ve disiplin ürkekliği eğilimi olan küçük burjuva aydın bakış açısını ele verir.

3-Bu formülasyon üyelik kapsamını sempatizanların da partiye dahil olacakları derecede genişletir ve işçi sınıfı ve onun örgütlü, disiplinli öncüsü arasındaki ayrım çizgisini kaldırır; öncünün işçi sınıfı içinde bütün olarak kaybolmasına neden olur ki, bu da işçi sınıfının düşmanlarının çıkarlarına hizmet eder” (1).

Lenin partinin proleterlerden oluşan bir bileşimde olması, üyelerinin aktif devrimci çalışma yürütmesi gerektiğini savunuyordu. Lenin'in anlayışına göre, diğer şeylerin yanı sıra parti örgütlerinde bizzat aktif olarak çalışanlar üye olabilirlerdi. Martov'un üyelik anlayışına göre ise tehlikeye maruz kalmamak için parti örgütlerinde aktif çalışma yerine bir parti örgütü yönetiminde düzenli yardımcı olmak parti üyeliği için yeterliydi. Martov'un görüşü, komünist partilerde pasif üye anlayışına temel teşkil etmiştir. Tasfiyeci, reformist, revizyonist unsurlar bu üyelik anlayışını geliştirerek komünist partilerde yozlaşmayı ilerletmişlerdir. Lenin, proleterlerden oluşan, aydınların söz sahibi olmadığı, üyelerinin her koşul altında parti örgütlerinde aktif mücadele ettiği, sadece yardım etmediği bir parti için mücadele ediyordu.

Tüzüğün birinci maddesinin oylanmasında Martov'un anlayışı az bir farkla 28'e karşılık 22 oy) çoğunluğu elde etti.

Bu durumu Türkiye'de göz önüne getirelim. Aklımızı zorlayalım; şu veya bu örgüt Leninist örgütlenmeyi doğru buluyor ve ona göre hareket ediyor. Ama üyelerini aktif ve pasif diye iki kategoriye ayırıyor; yani herhangi bir parti örgütünde bizzat faal olan üyeler kategorisi (aktif üyelik) ve herhangi bir parti örgütünde bizzat faal olmayı istemeyen, ama üye olanlar kategorisi (pasif üyelik). Leninist örgütlenmeyi ve üyelik kıstaslarını yanlış bulabilirsiniz, sorun bu değil. Yanlış buluyorsanız örgütlenme ilkeleriniz Leninist değildir, bunu açıklamak zorundasınız. Her ikisi bir arada olamaz. Ya Leninistsiniz ya da Martovcusunuz; anlayışlar birbirini dışladığı için ikisinden birisi geçerli olacaktır.

Martov'un üyelik anlayışını uygulayan ve kendine komünist diyen bir partinin ne hallere düşebileceğini düşünebiliyor musunuz? Bu parti önce üyelerini iki gruba ayırmış olur: Birinci grup aktif üyelerden, doğrudan faaliyet içinde yer alan üyelerden oluşurken ikinci grup pasif üyelerden oluşmaktadır. Bu gruptaki üyeler üzerinde partinin herhangi bir yaptırımı olamaz. Nihayetinde isterse, doğru bulursa partiye destek verir, aksi durumda destek vermez. Ve bu üye aktif üyelerle aynı hakka sahiptir. Böyle bir partide disiplinden, eylem birliğinden, düşünce ortaklığından bahsedilemez. Yoksa bahsedilir mi?

Kongrede ikinci anlaşmazlık “İskra”nın yazı kurulunun oluşumunda patlak verdi. Lenin “İskra”yı önderlik eden bir merkez olarak görüyor ve redaksiyonunun da ideolojik olarak birbiriyle anlaşabilen, bütünlüklü bir çizgiyi temsil eden kişilerden oluşmasını talep ediyordu. Lenin o zaman önemli konularda kendisiyle aynı düşüncede olan Martov ve Plehanov'u ve kendini redaksiyon için önermişti. Bu bileşim, redaksiyondan Akselrod, Protessov ve Zassuliç'in dışlanması anlamına geliyordu. Lenin'in bu önerisi tepkilere neden oldu ve Martov, Akselrod, Protessov ve Zassuliç üçlüsüyle dayanışma içinde olduğunu açıkladı. Sonuçta az bir oy çoğunluğu farkıyla redaksiyonu Lenin ve Plehanaov'un üstlenmesine karar verildi.

İkinci oylama kopuşa neden oldu: Çoğunluğun kararının tanınmaması, kabul edilmemesi partinin Bolşevikler ve Menşevikler diye ikiye bölünmesini beraberinde getirdi. Çoğunluk (Rusça Bolşestvo -Bolşevik) Lenin tarafından önerilen redaksiyon için, azınlık da (Rusçası Menşestvo – Menşevik) Lenin'e karşı oy kullanmıştı.

II. Pati Kongresine Troçki delege olarak katıldı. Tüzük üzerine tartışmalarda Lenin'e karşı mücadele etti. Kopuşa, Bolşevikler ve Menşevikler diye ayrışmaya neden olan sorunda Troçki, Menşeviklerden yana tavır aldı. II. Kongrede Troçki'ye karşı polemiğinde Lenin, Troçki, temel düşüncelerimi kesinkes anlamadı diyordu. Lenin II. Kongrede bu konuda Troçki hakkında şunları söylüyordu:

“Çizginin sağlamlığının ve parti ilkelerinin temizliğinin korunması, tam da şimdi bir o kadar daha acil bir mesele haline gelmiştir. Çünkü birliği yeniden tesis edilmiş parti, sayıları partinin büyümesiyle birlikte artacak olan pek çok sallantılı unsuru saflarına alacaktır. Troçki yoldaş, partinin bir komplocular örgütü olmadığını söylerken (pek çok başkaları da bana karşı bu itirazda bulunmuştur), “Ne Yapmalı” adlı kitabımın temel düşüncesini çok yanlış anlamıştır. Troçki, kitabımda en konspiratif ve en gizli olandan nispeten geniş ve “gevşek” olanına kadar bir dizi değişik örgüt tipi önerdiğimi unutmuştur. Partinin, tamamen (ya da neredeyse tamamen) parti örgütlerinin “denetimi ve önderliği altında” çalışan, fakat bütün olarak “parti”ye dahil olmayan ve zaten dahil olmaması gereken işçi sınıfının muazzam kitlesinin sadece öncü müfrezesi, önderi olduğunu unutmuştur. Bu temel hatası nedeniyle Troçki yoldaşın hangi sonuçlara vardığına bir bakın. Burada bize, işçi saflarından durmadan işçiler tutuklandığında, tutuklanan bütün işçilerin parti üyesi olmadıklarını açıklamaları halinde, partimizin tuhaf bir şey olacağını söyledi! Durum tam tersi değil mi? Asıl tuhaf olan, Troçki yoldaşın kanıtlaması değil mi? Bir ölçüde deneyim sahibi her devrimciyi sevindirecek bir şeyi üzücü bir olgu olarak görüyor. Grevler ve gösteriler nedeniyle tutuklanan yüzlerce, binlerce işçinin parti örgütlerinin üyeleri olmadığı anlaşılsa, bu sadece, örgütlerimizin iyi olduğunu, görevlerimizi –az çok dar bir yönetici yoldaşlar çevresinin konspiratif şekilde çalışmasını sağlamak ve mümkün olduğunca geniş bir kitleyi harekete çekmek- yerine getirdiğimizi tanıtladı” (2).

Hala öğrenilemeyen, hala kavranmamış olan bir anlayış: Lenin, illegal bir partinin, ancak ve ancak geniş yığınları kendi eylemine çekerek harekete geçirdiğinde mücadeleci bir parti olabileceğinden bahsediyor. Salt veya esas itibariyle kendi örgütlü gücünü harekete geçirebilen illegal bir partinin tecrit edilmiş, etki gücü ancak kendi üyeleri üzerinde olan bir parti olacağını anlatıyor.

Bu kongreden sonra yayımlanan “Bir Adım İleri, İki Adım Geri” yazısında Lenin, partinin, parti örgütünün sağlamlaştırılması için ileriye doğru bir adım, ama yeni bir kanadın (Menşevikler) oluşmasıyla da iki adım geri attığını yazar.

Troçki, Lenin'in proletaryaya parti içinde büyük bir rol verilmelidir, onun bu rolü tartışmasız olmalıdır türünden anlayışlarına da karşı çıkmakta gecikmez. “Siyasi Görevlerimiz”, “Bir Adım İleri, İki Adım Geri”ye cevaben yazılmıştır. Troçki bu yazısında “Ne Yapmalı”yı da ele alır; akıllara durgunluk veren kavram ve anlayışlarla Lenin'in geliştirdiği örgütlenme ilkelerini eleştirir. Troçki'nin örgütlenme adına ne söylediğini, neyi savunduğunu öğrenmek isteyen bu yazısını mutlaka okumalıdır; devrimcilik adına oportünist, Menşevik parti anlayışını ilk elden öğrenmiş olursunuz. Troçki'nin bu broşürü Menşevikler tarafından 1904'te yayımlanır. Troçki bu yazısını “değerli öğretmeni”, “üstadı” Akselrod'a ithaf eder. Peki, Troçki'yi bu denli etkileyen, ona “öğretmen”lik yapan Akselrod kimdir? Menşevik önderlerin başında gelenlerden birisidir; Lenin'e ve oluşmakta olan Bolşevizme karşı tartışmasız düşmanık besleyen birisidir.

Troçki bu yazısında Lenin'in anlayışına karşı şunları yazar:

“Bu inanılmaz acımasız, demagojik satırlar okunduğunda insanı nasıl bir öfke sarar? Daha dün hakkında ‘kendiliğinden sendikalizme umut bağlayan proletarya diye konuşulan aynı proletarya bugün, siyasi disiplinin örneğini vermeye çağrılıyor (Burada Lenin’in “Ne Yapmalı” eserine gönderme yapılmaktadır, İ. Okçuoğlu) Ve kime? Tam da dünkü şemaya göre proletaryaya sınıf bilincini ve siyasi bilincini dışarıdan taşıma görevi verilen o aydınlara... Ve bu, Marksizm oluyor. Bu sosyal demokrat düşünce oluyor. Gerçekten, proletaryanın en iyi düşünsel varlığı karşısında Lenin’in yaptığından daha büyük bir kinizmle durulamaz. Lenin için Marksizm, büyük teorik yükümlülükleri beraberinde getiren bilimsel analizin bir yöntemi değil. Lenin için Marksizm, ... izlerini yok etmek gerekiyorsa bir bulaşık bezidir; büyüklüğünü göstermek istiyorsa bir beyazperdedir ve parti vicdanını göstermek gerekliyse bir mezaradır” (3).

Demek ki Lenin, Marksizmi, “bulaşık bezi”, “beyazperde” ve “mezura” olarak algılamış. Troçki bununla yetinmez ve aynı broşüründe “Lenin Marksist değildir”, “partinin gerici kanadının önderi”dir, “diktatör”dür, “gaspçı”dır diye de yazar.

Lenin hakkında söyledikleri az gelmiş olacak ki Troçki, Lenin'i “tanımlama”ya devam eder:

Kongrede Troçki, “kendine özgü enerji ve yeteneğiyle Lenin, partinin örgütsüzleştiricisi rolünü oynadı”; yeni bir Robespierre gibi “mütevazı parti konseyini kamu güvenliği için her şeye muktedir komiteye dönüştürmek için” çaba harcadı ve ortamı “sosyalist oportünizmin thermidoriancısı için” hazırladı der (4).

“Thermidor” kavramını Stalin ve SSCB'nde karşı devrim ile bağlam içinde çok kullanacağını ileride göreceğiz. Troçki bu kavramı Fransız Devrimi döneminde karşı devrimci büyük Fransız burjuvazisinin taraftarı anlamında kullanmaktadır; yani ortada bir karşı devrim var ve onun taraftarlığını veya doğrudan yürütücülüğünü yapanlar var. Troçki burada Lenin'i, yani ileride “kanka”sı yapmaya çalıştığı Lenin'i böyle suçlayabiliyor; sen “sosyalist oportünizm için” zemin hazırlayan karşı devrimcisin diyebiliyor. Troçki'nin cahilliğidir diyelim ve bunu geçelim.

Lenin Partinin desorganizatörü (örgütsüzleştiricisi) olduğuna göre Troçki de partinin baş örgütçüsü oluyor! Herhalde böyle oluyor! Ve bu da yetmemiş olacak ki Troçki, Lenin'i “sosyalist oportünizmin karşı devrimcileri“ için ortamı hazırlayan olarak tanımlıyor. Yani Lenin, “Sosyalist oportünizmin karşı devrimcileri“ adına provokatörlük yanıyor diyor.

'Marksist olmayan Lenin', “partinin gerici kanadının önderi” Lenin, “diktatör” Lenin, “gaspçı” Lenin, “partinin örgütsüzleştiricisi” Lenin! Bütün bu sıfatları Troçki, “kanka”sı Lenin için kullanıyor.

Lenin hakkında “Siyasi Görevlerimiz”de daha neler söylediğini Troçki'nin biyografisini yazan İ. Deutscher'den okuyalım:

“40 sene boyunca Troçki'nin verimli kaleminden çıkan en şaşırtıcı doküman belki de budur...Hemen hemen hiçbir Menşevik yazar Lenin'e böylesi şahsi öfkeyle saldırmamıştı. Korkunç, ahlaksız, demagojik, pejmürde avukat, kötü niyetli ve ahlaki olarak itici – bu sözler Troçki'nin kısa bir zaman önce kendine dostluk elini uzatan, Batı Avrupa'ya götüren, her türlü gelişme imkanını sağlayan ve Plehanov'un kabalığından koruyan insana karşı yağdırdığı küfürleri süsleyen sıfatlar”dır (5).

Bu hiddetin sebebi nedir? Troçki, “kanka”sı Lenin'e karşı ne söylemiş oluyor bu sözleriyle? Troçki'nin polemiği siyasi ve kişiselleştirilmiş sövgü ve hakaretlerle dolu. Daha o dönemde, II. Kongreden itibaren Lenin ile Troçki arasında derin görüş ayrılıkları vardı. Troçki, “kanka”sına, “eski mücadele yoldaşı”na karşı her şeyi mubah görerek saldırıyor. Troçki'nin Lenin ve Bolşeviklere karşı bu tavrı Ekim Devrimine kadar değişmemiştir. Aynı tavrını daha sonraları Stalin ve Bolşevik Parti'ye karşı sürdürmüştür.

Kasım 1904'te “Sadece parti üyeleri için” ibaresiyle yazdığı “Zemstvo Kampanyası ve İskra'nın Planı” makalesinde Lenin Troçki hakkında şöyle diyordu:

“İşte yeni “İskra”nın bütün dünyaya yazı kurulunun Balalaykin’i (6) (Troçki kastediliyor- İ. Okçuoğlu) tarafından törenle açıklanan yeni taktik görevleri, yeni taktik görüşleri bunlardır. Fakat bu Balalaykin bir bakıma istemeden doğruyu söylemiştir. Eski “İskra” ile yeni “İskra” arasında gerçek bir uçurum vardır. Eski “İskra”, teatral bir şatafatla sunulan sınıflar arası anlaşma konusunda coşkuya kapılan ve bunda bir “yeni yol” gören insanları sadece küçümser ve alaya alırdı. Bu yeni yolu, eski devrimci taktiği “daha alt bir tip” olarak gören ve “toplumsal yaşama” muhalif burjuvazinin sol kanadıyla daha önce yapılan görüşmelerin ardından bir işçi konuşmacısının alçakgönüllü ve barışçıl sahneye çıkışına dair anlaşmalar biçimindeki “planlı ve doğrudan müdahale”yi öve öve bitiremeyen Fransız ve Alman sosyalist “devlet adamları”nın deneyiminden biliyoruz” (7).

İkinci kongreden sonra Troçki, Menşeviklerden ayrılır ve varlığını sürdüren grupların yanı sıra ayrı bir konumda konaklar. Artık hiç bir gruptan olmama kararı almıştır. Hiçbir gruba dahil olmamak Troçki gibi birisi için başlı başına bir grup olmak, hatta tek başına örgüt, tek kişiden -bu durumda kendisinden ibaret- parti olmak anlamına gelir. Ama yine de Troçki, hiçbir hizbe -fraksiyona- dahil olmayan birisi olarak, kendi cüce Troçkist hizbiyle Bolşevik ve Menşevik örgütleri aşarak veya öteleyerek, bu uçları devre dışı bırakarak Rusya'da devrimci hareketi bir çatı altında birleştirmeye karar verir. Sonuçta, kurulmuş olsaydı, ilkesizlik ve gruplar federasyonundan başka bir şey olmayacak olan bir parti ortaya çıkmış olacaktı; Troçki'nin partiden anladığı buydu. Bu mücadelede Troçki, örgütsüzlüğün ve örgütsüzleştirmenin abidesi olduğunu sergilemekten başka bir iş yapmaz. En azından Rus işçi ve komünist hareketi tarihi bunun böyle olduğunu göstermektedir.

İkinci kongredeki bölünmeden sonra yeni bir kongre talep eden bölge konferansları gerçekleştirilir. Bu konferanslarda yerel örgütler, parti konseyi ve merkez organ “İskra” yeni bir kongreyi reddettiği için “Çoğunluk Komiteleri” bürolarını kurarlar ve üçüncü kongre çağrısı yaparlar. 1905'te Londra'da gerçekleştirilen bu kongreye Menşevikler katılmazlar ve aynı dönemde Cenevre'de bütün Rusya Konferansı düzenlerler.

Üçüncü kongre salt Bolşeviklerden oluşmaktaydı. İkinci kongrede Menşeviklerin reddettiği tüzük kabul edilir. Bu kongre toplanmadan önce “Çoğunluğun Komiteleri” bürosu tarafından 1904 sonunda “Vperyod” (İleri), “İskra”nın yerine partinin merkez yayın organı olarak yayımlanır. Lenin de yazı kurulundadır.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.