" Lenin ve Troçki: Max Eastman’ın Kitabı Lenin Öldükten Bu Yana Hakkında Bir Yorum"
Nadejda Krupskaya, hem Lenin’in eşi ve hemde yoldaşı olarak Rusyada devrimin zafere taşınmasında tartışmasız büyük emeği olan önder yoldaşların başında gelmiştir. Hem Leninin yanında ona fikirleri ve sekretaryalık görevleriyle yardımcı olurken, hemde MK üyesi olarak da üzerine düşen görevleri yerine getirmekten geri kalmamıştır. Lenin eşi olmasına karşın bunu asla kendisi için bir ayrıcalık vesilesi yapmadığı gibi, zengin bir aileden gelmesine karşın her türlü yoksunluğu ve zorlukları göğüsleyerek, fikirleri ve yetenekleriyle RSDİP’in öncü kadroları içinde yer almaktan geri kalmayarak ,sosyalizmin ölümsüz emektarlığını hak eden, az sayıdaki komünist kadınlarda birisi olmayı başarmıştır. Krupskaya, yaşamı ve mücadelesiyle komünist bir önder ve bir sıra neferi olarak sosyalizme tüm enerji ve yeteneklerini sunmuş, ölene kadar yaşamını sosyalizmin başarısına adamıştır.
Krupskaya, 26 Şubat 1869 da Petersburg da subay bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. En iyi okullarda eğitim alan Krupskaya, öğretmenliği seçti. Büyüklere gece okullarında ders veren Krupskaya daha gençliği döneminde devrimci fikirlerle tanıştı. Genç yaşta dönemin ünlü devrimci gruplarından Naradnoya Volyacı’lar (Halkın İradesi) adlı grupla tanışmış, daha sonra bu grupla bağlarını keserek marksist çevre içinde yer alan Krupskaya, 1894 yılında Leninle tanışır. Lenin'in önderliğindeki Petesburg’daki devrimci çalışmalarda yer alan Krupskaya , artık bir Marksist olarak okulda gençleri ve işçileri eğitmeye ve yeni bağlar geliştirmeye çalışır. Petersburgtaki devrimci eylemlerin gelişmesinden rahatsızlık duyan Çarlık polisi 1896 da Ağustosunda Lenini tutuklar ve üç yıl süreyle Ufa iline sürgün eder. Krupskaya, Anılarında ifade ettiği gibi, yetkililere baş vurarak Lenin 'in sürgün yeri, "Minussink kazası Susenkoya köyüne gönderilmemi istediğimde gerekçe olarak Lenin'le nişanlı olduğumu, söylemiştim" diye anlatır. Kurupskaya 1898 de Lenin'le evlenir ve bundan sonraki yaşamı Lenin ve devrimci mücadeleyle bütünleştirir. Lenin ve devrimci mücadelenin ihtiyacı nerdeyse Krupskaya hep orada bulunmaktan, riskleri almaktan geri kalmadığı gibi , bundan dolayıda asla sıkıntı duymaz.
Krupskaya iki yıl sürgün cezasına çarptırılır , sürgün cezasını tamamladıktan sonra, daha önce yurtdışına çıkmış olan Lenin 'in yanına Zürich’e gider. Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisinin tüm faliyetleri içinde yer alır ve bu çalıışmaların düzenlenmesinden birincil derecede sorumluluklar üstlenir.
Lenin’le tüm Avrupa kentlerini dolaşan Krupskaya bu yoksulluk ve yoksunluklar içinde "Besedov" hastalığına yakalanır. Ama bunları dert etmez asla. Sağlığının bozuk olmasına rağmen, parti merkez yayın organının, Yurtdışı Bürosu’nun Merkez Komitesinin sekreterliğini yapmaktan geri durmaz. Aynı zamanda Lenin'in özel sekreteri ve Lenin'in adına bütün yazışmaları o yürütür, illegal ilişkileri o kurar. Bu anlamda Krupskaya gerçek bir parti ve sosyalizm emekçisidir.
Büyük küçük işdemeden örgütün ve devrimin iş ve görevlerini sıkı ve ilkeli çalışmayla yerine getiren Krupskaya , enerjisini tümüyle sosyalizmin başarısına hasreder. Menşevik - Bolşevik ayrılşmasında Rusyadaki parti üyelerinin yeniden örgütlenmesi ve onlarla ilişki kurulmasında önemli sorumluluğu ve etkinliği olan Krupskaya zor dönemlerin dirayetli önderi olarak öne çıkar. Clara Zetkin bu durumu şöyle anlatır, "Krupskaya yoldaş bu yılların ateşli düşünsel meydan savaşlarına canlı bir biçimde katildi". Lenin'in Rusyadaki yoldaşları guruplar ve örgütlerle olan ilişkisini ayakta tutarak ve sürdürerek aktif biçimde bir araya getirp düzene sokmada değerli çalışmalar yapar.
Krupskaya 2.Enternasyonal içinde proleter ve burjuva kadın hareketinin tamamen birbirinden ayrılması ve kadınların kendi sınıf örgütleri içinde yer alması yolunda yapılan mücadeleninin içinde ve Clara Zetkin'in yani başında yer aldı. Kadın işçiler arasındaki çalışmanın aktif destekçilerinden biri oldu. Sibiryada kadınlar için ilk propaganda broşürünü "Kadın ve Kadın işçi"yi yazarı oldu . 27- 28 mart 1915 te yapılan uluslararası kadın konferansına katılanlar arasında yine Krupskayayı görüyoruz. Nitekim Clara Zetkinin belirttiği gibi konferansın, " devrimci karekterinin kuvvetle altının çizilmesine katkıda bulunmuştur". Krupskaya, 1917 şubat devriminden sonra Lenin’e birlikte Rusya'ya döndü. Lenin her yerde aranırken o Lenin'in kızkardeşi Maria İlyiç’le birlikte Lenin'den parti üyelerine mesajlar taşır. Ayrica Viborg semtinde bir"halk eğitim sovyeti"kurar.
Ekim devriminin zaferinden sonra "halk eğitim komiserliği"yaptı. Eğitim sorunlari üstüne Lenin'in direktifleri doğrultusunda çalışmalarda bulundu. Lenin le ilgili anılarını üç ciltlik "Lenin'den Anılar adlı" yapıtında topladı .Pedagoji ve eğitim üzerine kitaplar yazdı. Sosyalist devrimin zaferine sarsılmaz inancıyla, 27 Şubat 1939 da Moskova da öldü.
Clara Zetkin'in dediği gibi, Nadejda Konstantinovna Krupskaya en yüksek mutluluğu gördü. O proleter sosyalist devrimi yaşadı. En büyük acıyıda o tattı. Erken ölüm eşi ve yoldşaı Lenini yanında koparıp aldı. Bu kaybın korkunç yarası hiç kapanmadı, yinede onun devrimci çalışma için isteği o kadar güçlüydiki, korkunç acısı derin biçimde etkilemiş ama asla yıkamamıştır. Azalmayan bir güç ve fedakarlıkla Krupskaya yoldaş milyonlarca emekçinin içinde yatan zengin sosyalist yetenekleri uyandıracak ve kamçılayacak her türden eğitim öğretim kurumları kurulması ve geliştirilmesi için çalışır. “Bütün bilgi halka! sanat halka! doğanın ve insanlığın yeşermiş ve canlı tüm sevinci halka! Bu onun büyük stilde halk eğitimcisi olarak çabasına yol gösteren ilkedir. Bunun hedefi ise savaşan devrimci proleteryanın eseri olan sınıfsız ve sömürüsüz toplum komünizm sayesinde herşey halk: tarafındandir" diye yazar ,halka ve sosyalzim bağlılığını nefesinin son anına kadar sıcak tutar. Krupskaya yoldaş bir proleter devrimci önder olarak tüm yaşamını sosyalizmin başarısna adadı.O birdava kaıdnı olarak başladığı işi sonuna kadar taşımyaı başararak kaıdnlara örnek oldu,Ölümümün 68.yıldönümünde bir kez daha saygıyla anıyor ve Onu kavgamızda hep yaşatacağımıza söz veriyoruz.
N.Krupskayayı Stalin önderliğine muhalif olarak göstermeye çalışan Troçkist ve revisyonist hempaların bu savının yalan olduğunu ortaya koyan bir yazısını, O’nun ölüm yıldönümünde anısına yayınlıyoruz.
" Lenin ve Troçki: Max Eastman’ın Kitabı Lenin Öldükten Bu Yana Hakkında Bir Yorum"
Max Eastman’ın ( Max Eastman, tanınmış bir Amerikalı sol eğilimli gazeteciydi. Uzunca bir süre Troçki’nin ABD’deki yazınsal temsilcisi rolünü oynadıktan sonra, 40′ların başından itibaren açık antikomünizm cephesine geçti. 50′lerde Senatör McCarthy’nin büyük antikomünist cadı avı kampanyasına en ön saflarda destek verdi. (-ç.n.) " Lenin Öldükten Bu Yana" kitabına, gördüğüm kadarıyla, belli bir önem vermek ihtiyacı duymuşsunuz. Bay Eastman kitabında beni Merkez Komitesinin onun eylemlerini boşuna kınamaya çalışıp duran şiddetli bir muhalifi olarak resmetmeye yeltendiği ölçüde, izin verirseniz ben de bu kitabın İngiliz okuyucularına durumu açıklığa kavuşturmalıyım.
Eastman, Rusya Komünist Partisi’nin çalışması üzerine hiçbir ışık tutmuyor. Tarih bu Partiye en sorumlu ve zor bir görevi dayatmıştır. Görece daha gelişmiş olduğu ülkelerde kapitalizmin geçici olarak istikrarlı olduğu bir dönemde ekonomik olarak gerikalmış bir ülkede Komünizmi kurmak durumundadır. Eastman’ın kitabı bundan hiç söz etmiyor. Küçük dedikoduların bir koleksiyonu bu kitap. Şu anda gerçekleşmekte olan hakkında hiçbir şey yok içinde; geniş ekonomik başarılardan hiçbir şey, ya da kitlelerin kültürel uyanışından; Kasım [Ekim] Devriminin sloganlarına sağlam bir temel yaratmak için girişilen muazzam çalışmadan hiçbir şey.
Yazar sadece her bir dedikodu kırıntısını toplayıp, ağzını bunlarla şapırdatmakla ve bunları kendi küçük-burjuva anarşist eğilimleriyle süslemekle ilgileniyor.
Eastman’ın kitabındaki en canavarca şey onun “Lenin Kaydı” hakkındaki tutumu. Lenin öldüğünde yüz binlerce işçi Lenin’in eserini muzaffer bir sona ulaştırmak için Komünist Parti’ye akın ettiler. Tüm işçi sınıfı Partinin ve onun Merkez Komite’sinin etrafında toplandı. Yeni üyelik başvuruları fabirakalar ve atölyelerde açık toplantılarda incelendi ve heyecanlı partisiz işçiler bizzat tanıdıkları adayların üyelik için uygun olup olmadıklarına karar verdiler. Partimize karşı Rus işçilerinin içlerinden en iyilerini “Lenin Kaydı”nın unsurları olarak yollamaları kadar büyük bir güven gösterileri daha önce hiç olmamıştı.
Lenin’in en büyük arzusu gerçekleşti. Rus Komünist Partisi sadece ideolojisinde değil, bileşiminde de, baskın biçimde proleter bir parti haline geldi.* * * *
Eastman bu konuda hiçbir şey bilmiyor. Onun gözünde işçiler sadece piyon, hiçbir şey anlamıyorlar; herhangi bir lider tarafından güdülmeyi bekliyoryar. Ona göre "intelijansiya" çok üstün insanlar.
Biz Bolşevikler işçileri tam tersi biçimde anlıyoruz - bize göre Parti’de ne kadar işçi varsa o kadar iyidir. Ve bu işçiler Merkez Komitesi’nin yıllar boyunca Lenin’le birlikte çalışmış yoldaşlardan oluştuğunu bilirler, onunla her adımda beraber tasarlamış ve onunla birlikte Partiyi kurmuş olan yoldaşlardan. Hapiste ve sürgünde Lenin’in çalışması onların çalışmasıydı ve onlarınki de Lenin’in. Emekçi yığınlar liderlerini dışardan ahkam kesen herhangi bir yazardan çok daha iyi tanırlar.
Bu eski Bolşevikler Lenin’in ölümünden bu yana iki katı sorumluluk yüklenmişlerdir - altından yığınların güveni ve desteği olmaksızın kalkılamayacak bir yük. Lenin’in ölümü onları ve yığınları onun eserini başarılı bir sonuca erdirmek gibi açık bir ihtiyaçla daha da sıkıca birleştirdi.
Troçki’ye Eastman’ın çarpıttığı mektubu zihnimde bu düşüncelerle yazmıştım. Lenin Troçki’yi devrimin ve işçi sınıfının çıkarlarına inançlı yetenekli bir işçi olarak değerlendirmişti. Onun sonuna kadar görüşü buydu - ve Troçki’ye yazarken bu takdir duygusunu aklımda tutuyordum.
Troçki bu mektuptan, Lenin’in onu halefi olarak gördüğü sonucunu çıkaramazdı elbette; ya da onu, düşüncelerini başka herkesten daha iyi anlayan biri olarak gördüğünü.
Bu tarzda bir şey yazmış olamam - ya da Lenin’in her zaman Troçki’yle aynı görüşte olduğunu. Rus Partisindeki herkes tam tersinin doğru olduğunu bilir.
Eastman Lenin’in Parti Kongresi’ne mektupları hakkında çok çeşitli kurgular icat ediyor - onları “vasiyetler” diye adlandırarak. Eastman Partimizin ruhunu hiç anlayamamış. Bizim için Kongre bir bürokratlar içtimaı değildir, her bir parti üyesinin kişisel değerlendirmeleri bir yana bırakarak kendisini en yüksek açıksözlülükle ifade etmesi gereken bir yüksek Parti olayıdır. Lenin’in Kongreler hakkında düşündüğü buydu. Partinin bu mektupları yazdırmasına yol açan saikleri anlayacağını biliyordu - ve bu mektupların Devrimin çıkarlarının herşeyin üzerinde olduğundan kuşku duymayacak olanlar tarafından okunacağını.
Eğer bu mektuplarda belli yoldaşlara eleştiri ve onların hatalarının saptanması varsa, aynı zamanda, ve çok daha büyük bir ölçüde, onların övülmesi de vardır. Bu övgü hakkında Eastman hiçbir şey söylemiyor. Mektuplar örgüte yardım için yazılmıştı ve öyle anlaşıldı - görevlerin yerine getirilmesine yardım için. Onları “vasiyetler” olarak adlandırmak deliliktir.
Leninin gerçek vasiyeti Partinin ve Sovyet çalışmasının temel sorunlarıyla ilgili olan son makalelerindedir. Tüm bu makaleler yayınlanmıştır. Ancak Eastman onlarda ilgisini çekecek hiçbir şey bulamıyor. “Vasiyetin” (yukarda sözü geçen mektupların) “gizlendiğini” iddia ederek Rusya Komünist Partisinin düşmanlarına [onun] Merkez Komitesine iftira atmak ve onu gözden düşürmek için yardım etmekle fazlasıyla meşgul. Nihayet, Eastman’ın kitabının Troçki’yle ilgili bölümünün bizzat Troçki’ye son derece hakaret edici olduğunu düşünüyorum. Eastman’ın Partimizin Troçki’yle farklılıkları sorunu etrafında ördüğü yalanlar ağını açığa vurmayı gereksiz buluyorum. Başkaları bunu yaptılar zaten. Tüm sorunun yalnıca herkes Lenin’in ölümünden sonra ideolojik birlik ihtiyacını şiddetle hissetliği için keskin bir biçim aldığını söylemek yeterli. Şahsen ben Troçki’yle aynı fikirde değildim ve onunla bu çerçevede birçok kez konuştum. Aynı zamanda Ekim Dersleri kitabını Pravda’da ayrıntılı olarak eleştirdim. Başından sonuna kadar Merkez Komitesiyle aynı fikirdeydim. Eastman kitabının bütününde olduğu gibi bu noktada da gerçeği saptırıyor.
Nadejda Krupskaya
The Workers Monthly, cilt 4, no. 11, (Eylül 1925), s. 516
Stalinkaynak
Hiç yorum yok