Elma şekeri- Anayasaya evet mi hayır mı tartışmaları üzerine
21 Temmuz 2010 Çarşamba, 04:04
Bu anayasa tartışmalarında anayasaya evet deyip bunu savunanlar aklıma çocukluğumu getirdi., Çocukluğumuzda elma şekeri satılırdı sokaklarda. Çocukluk bu ya ağzımız öylesine sulanırdıki , gözümüz bir şey görmez olur, herşeyi unuturduk.
Bunlar, bırakın *elma şekerini*, elma şekerinin süslü *resmini* görüp ağızları sulanan, elma şekerinin içinin kurtlu olup olmadığına bile bakmadan, teklif edilen *elma şekerinin resmi* karşısında neleri feda edeceklerini bile akıllarına getirmeyen, mahallenin zengin çocuklarına benziyorlar..
Amerikadan iyi dersler alan bu iktidarın, sunduğu süslü paketin içine katdığı maddeleri göremeyecek kadar ağızları sulanmış ve gözleri kararmış bu EVET cilerin.
Herşeyden önce, unutulan, ve de unutturulmaya çalışılan gerçek, Türkiyede Anayasanın tarih boyu bu anayasayı çıkaranların kendileri tarafından binlerce defa çiğnenmiş olması. Yani şu veya bu maddenin anayasada olması , onun uygulanacağının bir garantisi (hiç bir zaman) olmamıştır , ve bu sistem içinde olamaz.
Bırakın Türkiyeyi ABD de bile anayasanın her maddesi, iktidarın çıkarları doğrultusunda her zaman ve her istendiğinde rahatlıkca çiğnenmiş ve çiğnenmeye devam etmektedir. Bunun Türkiyede olmayacağını savunmak, sadece iktidarı ve sistemi aklamakla, ve sahte inançlar ve hayaller yaymakla sınırlandırılamıyacak bir darkafalılık olur.
Zaten her *süslenmiş* maddeye , *kısıtlamalar* ve *durumlar-şartlar* ilave ederek bu yasaların uygulanmasını istedikleri gibi lastiklenecek hali getirmişler..
Ancak, asıl sorun burda değil. Asıl sorun , bu *ağzı sulanan çocuklar* ın gözlerinin dönmüş olması nedeniyle, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, Anayasa taslağına ilave edilen , Burjuva anlamda bile *halkın* ve *meclisin* iradesini *milletler arası* ve *milletler üstü* kuruluşlara devreden yasa maddelerinin görülmemesi.. Ya da bunların arasında AB ve batı hayranlığı içinde, bu yasalarla ağzı sulananların, bu maddeleri *GÖZ ARDI ETME ve GÖZDEN UZAK TUTMA ÇABALARI..
Bu anayasa taslağının Türkiyenin demokratikleşmesi amacıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Asıl amacı , süslü maddelerle milletin ağzını sulandırıp, bu arada Türkiyenin gerek ekonomik ve gerekse askeri açıdan EMPERYALİZME BAĞIMLILIĞINI YASALLAŞTIRMAK ..
Bu maddeler o kadar netki, bunları görmemek için , dedimya , süslü elma şekerinin gözleri karartması gerekir. Bu tür her madede *Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların kurallarının gerektirdiği haller* den ve *bu anlaşmalar çerçevesi içinde alınacak* her türlü ekonomik ve askeri kararların ,***Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu olmadığı ***vurgulanmakta... İşin garibi daha da ileri giderek, bu tür kararların ve kararları uygulayanların **hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı** AÇIKÇA BELİRTİLİYOR...
Şimdi bu iki tarafı bir teraziye koyalım, elma şekerinin resmi mi daha önemli, (olumlu olan yasaların uygulama garantisi yok) yoksa elma şekerinin resmine sahip olmak için (milletler arası anlaşmalarla ilgili yasalar düşünülmeden uygulanacağına göre) terkedeceğin HAKLAR mı?
Bir daha yineleyim, bu anayasa taslağının ÖZÜ , MİLLETLER ARASI VE ÜSTÜ KURULUŞLARLA ANTLAŞMALARIN gerek ülke halkının ve gerekse Meclis kararlarının üstünde bir anayasal güce getirmek ve bağımlılığın, ya da biraz kaba ca , UŞAKLIĞIN YASALLAŞTIRLMASI ile ilgilidir. Geisi SÜSLEME....
Sonuç olarak, bu tartışamalrda, bir defa daha, Devrimci ile Reformistin, Devrimcilerle burjuva liberallerin, gerici iktidardan umut bekleyenlerle, demokratik mücadeleden umut bekleyenlerin, somut tarihten ders çıkaranlarla, hayalcilerin, gözlerini halkın uzun vadeli çıkarları yararına açık tutanlarla , gözlerini halkın çıkarlarına kapayanların arasındaki farklar sergilenmiş oluyor...
Ve muhakkakki, AB ci, yüzlerinde sol maskesi olan, sinsi soroscu burjuva liberallerinde maskeleri bir defa daha düşmüş oluyor..
Ciddiye alınması gereken bir başka ilgili sorun ise, Anayasanın, Orta doğudaki yeni gelişmelere aynı döneme denk düşmesi. halkın ve meclisin iradesinin üstinde olacak Uluslarası antlaşmalar çerçevesinde bu gelişmelerde Türkiye ye ne roller oynatma planlarıdır. Kağıt üzerinde bri iki hak kazanacağız diye, askeriyenin emperyalistleirn çıkarları doğrultusunda komşu ülkelere karşı kullanılmasını kolaylaştırmak ve cezasız bırakmak sanırım aklı başında bir insanın alacağı tavır olamaz.
EVET diyenlere,bu gözden ırak tutulan yasalar nedeniyle, bir gün bombardıman altında canlarını kaybedecek, kamplarda, işkencelerde sürünecek ,ırzına geçilecek binlerce komşu halkların kadın yaşlı ve çocukları , ve olaylarda, dolaylı da olsa, taşımış olacakları sorumluluğu da hatırlatmak gerekir..
Bu anayasa tartışmalarında anayasaya evet deyip bunu savunanlar aklıma çocukluğumu getirdi., Çocukluğumuzda elma şekeri satılırdı sokaklarda. Çocukluk bu ya ağzımız öylesine sulanırdıki , gözümüz bir şey görmez olur, herşeyi unuturduk.
Bunlar, bırakın *elma şekerini*, elma şekerinin süslü *resmini* görüp ağızları sulanan, elma şekerinin içinin kurtlu olup olmadığına bile bakmadan, teklif edilen *elma şekerinin resmi* karşısında neleri feda edeceklerini bile akıllarına getirmeyen, mahallenin zengin çocuklarına benziyorlar..
Amerikadan iyi dersler alan bu iktidarın, sunduğu süslü paketin içine katdığı maddeleri göremeyecek kadar ağızları sulanmış ve gözleri kararmış bu EVET cilerin.
Herşeyden önce, unutulan, ve de unutturulmaya çalışılan gerçek, Türkiyede Anayasanın tarih boyu bu anayasayı çıkaranların kendileri tarafından binlerce defa çiğnenmiş olması. Yani şu veya bu maddenin anayasada olması , onun uygulanacağının bir garantisi (hiç bir zaman) olmamıştır , ve bu sistem içinde olamaz.
Bırakın Türkiyeyi ABD de bile anayasanın her maddesi, iktidarın çıkarları doğrultusunda her zaman ve her istendiğinde rahatlıkca çiğnenmiş ve çiğnenmeye devam etmektedir. Bunun Türkiyede olmayacağını savunmak, sadece iktidarı ve sistemi aklamakla, ve sahte inançlar ve hayaller yaymakla sınırlandırılamıyacak bir darkafalılık olur.
Zaten her *süslenmiş* maddeye , *kısıtlamalar* ve *durumlar-şartlar* ilave ederek bu yasaların uygulanmasını istedikleri gibi lastiklenecek hali getirmişler..
Ancak, asıl sorun burda değil. Asıl sorun , bu *ağzı sulanan çocuklar* ın gözlerinin dönmüş olması nedeniyle, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, Anayasa taslağına ilave edilen , Burjuva anlamda bile *halkın* ve *meclisin* iradesini *milletler arası* ve *milletler üstü* kuruluşlara devreden yasa maddelerinin görülmemesi.. Ya da bunların arasında AB ve batı hayranlığı içinde, bu yasalarla ağzı sulananların, bu maddeleri *GÖZ ARDI ETME ve GÖZDEN UZAK TUTMA ÇABALARI..
Bu anayasa taslağının Türkiyenin demokratikleşmesi amacıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Asıl amacı , süslü maddelerle milletin ağzını sulandırıp, bu arada Türkiyenin gerek ekonomik ve gerekse askeri açıdan EMPERYALİZME BAĞIMLILIĞINI YASALLAŞTIRMAK ..
Bu maddeler o kadar netki, bunları görmemek için , dedimya , süslü elma şekerinin gözleri karartması gerekir. Bu tür her madede *Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların kurallarının gerektirdiği haller* den ve *bu anlaşmalar çerçevesi içinde alınacak* her türlü ekonomik ve askeri kararların ,***Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu olmadığı ***vurgulanmakta... İşin garibi daha da ileri giderek, bu tür kararların ve kararları uygulayanların **hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı** AÇIKÇA BELİRTİLİYOR...
Şimdi bu iki tarafı bir teraziye koyalım, elma şekerinin resmi mi daha önemli, (olumlu olan yasaların uygulama garantisi yok) yoksa elma şekerinin resmine sahip olmak için (milletler arası anlaşmalarla ilgili yasalar düşünülmeden uygulanacağına göre) terkedeceğin HAKLAR mı?
Bir daha yineleyim, bu anayasa taslağının ÖZÜ , MİLLETLER ARASI VE ÜSTÜ KURULUŞLARLA ANTLAŞMALARIN gerek ülke halkının ve gerekse Meclis kararlarının üstünde bir anayasal güce getirmek ve bağımlılığın, ya da biraz kaba ca , UŞAKLIĞIN YASALLAŞTIRLMASI ile ilgilidir. Geisi SÜSLEME....
Sonuç olarak, bu tartışamalrda, bir defa daha, Devrimci ile Reformistin, Devrimcilerle burjuva liberallerin, gerici iktidardan umut bekleyenlerle, demokratik mücadeleden umut bekleyenlerin, somut tarihten ders çıkaranlarla, hayalcilerin, gözlerini halkın uzun vadeli çıkarları yararına açık tutanlarla , gözlerini halkın çıkarlarına kapayanların arasındaki farklar sergilenmiş oluyor...
Ve muhakkakki, AB ci, yüzlerinde sol maskesi olan, sinsi soroscu burjuva liberallerinde maskeleri bir defa daha düşmüş oluyor..
Ciddiye alınması gereken bir başka ilgili sorun ise, Anayasanın, Orta doğudaki yeni gelişmelere aynı döneme denk düşmesi. halkın ve meclisin iradesinin üstinde olacak Uluslarası antlaşmalar çerçevesinde bu gelişmelerde Türkiye ye ne roller oynatma planlarıdır. Kağıt üzerinde bri iki hak kazanacağız diye, askeriyenin emperyalistleirn çıkarları doğrultusunda komşu ülkelere karşı kullanılmasını kolaylaştırmak ve cezasız bırakmak sanırım aklı başında bir insanın alacağı tavır olamaz.
EVET diyenlere,bu gözden ırak tutulan yasalar nedeniyle, bir gün bombardıman altında canlarını kaybedecek, kamplarda, işkencelerde sürünecek ,ırzına geçilecek binlerce komşu halkların kadın yaşlı ve çocukları , ve olaylarda, dolaylı da olsa, taşımış olacakları sorumluluğu da hatırlatmak gerekir..
Hiç yorum yok