TROÇKİ ve TROÇKİZM
Troçki asla bir devrimci değildi. O sadece rüzgâr kimin arkasından esiyorsa onunla hareket eden bir kariyeristti. Troçki için kariyerinden daha önemli olmamıştır devrim. Bolşevik-Menşevik ayrışmasında Menşeviklerden taraf olan Troçki bir süre sonra da kendinin hizipler üstü olduğunu iddia ederek Menşeviklerden ayrılmıştır. Bu süre içinde alman oportünistleriyle yediği içtiği ayrı gitmeyen Troçki Bolşeviklere karşı da savaşa devam etmiştir. Lenin’in eserlerinden, Troçki’ye dair olan olumsuz kısımları buraya almaya kalksak sayfalar tutar. Lenin her zaman Troçki’nin güvenilmez biri olduğunu söylemiştir.
şubat devriminden sonra Rusya’ya dönen Troçki bir süre sonra rüzgârın Bolşeviklerden yana esmesini de hesaba katarak Bolşeviklerin safına geçmek istemiştir. MK Troçkinin bu talebini görüştüğünde Stalin’inde desteğiyle Troçki Bolşeviklere katılmıştır. Bu dönem birçok eski menşevik ve bolşeviğin Bolşevik saflara geçtiği olağanüstü bir dönemdir. Peki, Troçki iddia ettiği gibi gerçekten değişmiş miydi? Bu soru çok tartışılsa da Troçki MK'nın çoğunluğunu kandırmayı başarmıştı. Yetenekli bir konuşmacı ve zeki bir adam olan Troçki’nin Bolşevik partiye çok yararlı olacağını düşünmektedir Bolşevik parti önderleri.
Lenin’in belirlediği ayaklanma fikrine ve tarihine karşı çıkan Kamanev ve Zinovyev ikilisiyle hareket etmeye başlayan Troçki Lenin’e muhalefet etmiş ama kaybetmiştir. Ekim devriminden sonra da kurulan kızıl orduyu bizzat örgütleyen ve yöneten Troçki, bu görevi de yüksek ego ve kariyerizm hırsı nedeniyle eline yüzüne bulaştırmıştır. Kendisine yapılan uyarı ve önerileri dikkate almayan Troçki kızıl orduyu ve yeni kurulan devleti çok zor durumlara düşürmüştür. Bu durumun Lenin tarafından da anlaşılmasıyla Troçki bu önemli görevden alınmıştır. iç savaş tarihi dikkatle incelenirse kızıl ordunun zaferden zafere koştuğu ve beyazları denize döktüğü dönem troçkinin kızıl ordu sorumluluğunu yitirdiği dönemdir. Stalin ve işçi kökenli Bolşevikler Frunze, Voroşilov ve diğerlerinin kızıl orduda inisiyatifi ele geçirmesiyle Sovyetler düşmandan kurtulmuştur.
Troçki iç savaştan sonra ve Lenin’in hastalığı ve ölümünün ardından ise Stalin’e karşı MK içinde bir muhalefet yaratıp partinin başına geçmeye çalışmıştır. Zinovyev, Kamanev Buharın gibi önemli Bolşevikler ve onların yandaşları tarafından oluşturulan ve başında Troçki’nin bulunduğu bu muhalefet başlangıçta Stalin’e karşı oluşturulmuş olsa da zamanla devrim karşıtı bir klik haline gelmiştir. Stalin’in acımasız bir cani olduğunu iddia edenler Stalin’in bu karşı devrimci muhalefete neden bu kadar sabırlı davrandığını, yıllarca sadece siyasi tartışma yürütme yolunu seçtiğini düşünseler gerçeğin öyle olmadığını anlarlar. Zinovyev ve Kamanev ayaklanma tarihini burjuva basında ilan etmelerinin ardından Lenin bu ikisini hain ilan etmiş, ikisinin de derhal sadece MK’ dan değil ayrıca partiden atılmaları gerektiğini belirtmiş ve onları partiden atacak kararı çıkartmada uzlaşmacı davranan Stalin ve Sverdlow’u eleştirmiştir. ışte troçkinin işbirliği yaptığı insanlar.
Muhalefet iyice azıtınca parti bazı önlemler almak zorunda kalmış ve Troçki‘yi sürgüne göndermiştir.
Troçki sürgünde de boş durmamış karşı devrimci muhalefeti yönetmeyi sürdürmüştür. Meşhur Moskova duruşmalarında muhalefet tamamen temizlenmiş önderleri olan Zinovyev, Kamanev ve Buharın ve daha birçok insan ölümle cezalandırılmışlardır. Stalin düşmanlarının ve elbette Troçkist’lerin ağızlarına sakız ettikleri bir konudur Moskova mahkemeleri. Mahkemelerde 1.000.000 a yakın insan yargılanmış, karşı devrimcilerin yanında birçok masum devrimci de yanlışlıkla cezalandırılmıştır. Ama bu temizlik kaçınılmazdır. Çünkü 1931 de Stalin “gelişmiş ülkelerin en az yüzyıl gerisindeyiz. Ya on yıl içinde onları yakalarız ya da yok oluruz" diyerek yaklaşan savaş gerçeğine işaret etmiştir.
Evet, savaş kaçınılmaz bir gerçektir, Sovyet devleti içinde. Hitler'in iktidara gelmesiyle batılı emperyalistler Almanya’nın Sovyetlere saldırıp sosyalizmin kalesini yıkması için gereken desteği sunacaklarını belirtmişlerdir. 2. paylaşım savaşı 40.000.000 insanı canından etmiştir. Bu rakamın yarısından fazlası da Sovyet yurttaşlarıdır. Kızıl ordu askerleri Stalin önderliğinde kahramanca bir mücadele vermiş, sadece SSCB’yi düşmandan kurtarmakla kalmamış, savaşı Berlin’de sonlandırarak Nazilerden bütün dünya halklarını kurtarmıştır. Sadece alman işgali altında olan Yugoslavya, Macaristan, Yunanistan,Çekoslovakya, Avusturya gibi ülkeler değil aynı zamanda Bulgaristan, Türkiye, ıran ve diğer ülkelerinin halkları da muhtemel bir Nazi işgalinden kızıl ordunun kahramanca savaşması sayesinde kurtulmuştur. Yani gerçek Stalin’in bir cani değil dünya halklarının kurtarıcısı olduğunun ispatıdır. Bugün batılı emperyalistler bu gerçeği tahrif etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaktalar. Troçkistler de Stalin düşmanlığı altında onlarla bilinçli veya bilinçsiz işbirliği içindedirler. Ölümünün ardından geçen 50 yılı aşkın bir süreye rağmen emperyalistler hala Stalin’e sövmeye devam etmektedir. TV programları, radyolar, filmler, kitaplar vb gibi birçok şeyi kullanıp Stalin’i karalamaya devam etmekte, asıl amacına ulaşmaya çalışmaktadır. ABD’yi dünya halklarının kurtarıcısı ilan ederek gerçeği gizleyen emperyalistlere Troçkistler de SSCB ve Stalin düşmanlığıyla örtülü destek vermişlerdir. Emperyalistlerin asıl amacı ise komünizmi mahkûm etmek ve sol hareketi bölmektir. Troçki ve Troçkistlerin de onlara bu konuda bilinçli veya bilinçsiz ne kadar yardımcı olduğu ise apaçık ortada olan bir gerçektir. Bu amaçlarının bir kısmına ulaştıklarını reddedecek değiliz tabii ki. Ama amacın tümüne hala ulaşamamışlardır. Rus düşmanlığının çok yaygın olduğu Ukrayna gibi bir ülkede bile onbinlerce köylü ellerinde Stalin resimleriyle gösteriler düzenlemeklerdir.
Ülkemizde de birçok sol grup ya Stalin’i mahkûm ederek ya da bu konuda sessiz kalarak emperyalizmin değirmenine su taşımaktadır.
Tarih Stalin’in devrimci bir önder olduğunun ispatıdır. Biz devrimciler elbette emperyalizmin dediğine değil tarihe bakacağız.
SONSÖZ
Stalin, devrim için savaşan halkların yüreğinde er ya da geç hak ettiği sevgiyle anılacaktır...
şubat devriminden sonra Rusya’ya dönen Troçki bir süre sonra rüzgârın Bolşeviklerden yana esmesini de hesaba katarak Bolşeviklerin safına geçmek istemiştir. MK Troçkinin bu talebini görüştüğünde Stalin’inde desteğiyle Troçki Bolşeviklere katılmıştır. Bu dönem birçok eski menşevik ve bolşeviğin Bolşevik saflara geçtiği olağanüstü bir dönemdir. Peki, Troçki iddia ettiği gibi gerçekten değişmiş miydi? Bu soru çok tartışılsa da Troçki MK'nın çoğunluğunu kandırmayı başarmıştı. Yetenekli bir konuşmacı ve zeki bir adam olan Troçki’nin Bolşevik partiye çok yararlı olacağını düşünmektedir Bolşevik parti önderleri.
Lenin’in belirlediği ayaklanma fikrine ve tarihine karşı çıkan Kamanev ve Zinovyev ikilisiyle hareket etmeye başlayan Troçki Lenin’e muhalefet etmiş ama kaybetmiştir. Ekim devriminden sonra da kurulan kızıl orduyu bizzat örgütleyen ve yöneten Troçki, bu görevi de yüksek ego ve kariyerizm hırsı nedeniyle eline yüzüne bulaştırmıştır. Kendisine yapılan uyarı ve önerileri dikkate almayan Troçki kızıl orduyu ve yeni kurulan devleti çok zor durumlara düşürmüştür. Bu durumun Lenin tarafından da anlaşılmasıyla Troçki bu önemli görevden alınmıştır. iç savaş tarihi dikkatle incelenirse kızıl ordunun zaferden zafere koştuğu ve beyazları denize döktüğü dönem troçkinin kızıl ordu sorumluluğunu yitirdiği dönemdir. Stalin ve işçi kökenli Bolşevikler Frunze, Voroşilov ve diğerlerinin kızıl orduda inisiyatifi ele geçirmesiyle Sovyetler düşmandan kurtulmuştur.
Troçki iç savaştan sonra ve Lenin’in hastalığı ve ölümünün ardından ise Stalin’e karşı MK içinde bir muhalefet yaratıp partinin başına geçmeye çalışmıştır. Zinovyev, Kamanev Buharın gibi önemli Bolşevikler ve onların yandaşları tarafından oluşturulan ve başında Troçki’nin bulunduğu bu muhalefet başlangıçta Stalin’e karşı oluşturulmuş olsa da zamanla devrim karşıtı bir klik haline gelmiştir. Stalin’in acımasız bir cani olduğunu iddia edenler Stalin’in bu karşı devrimci muhalefete neden bu kadar sabırlı davrandığını, yıllarca sadece siyasi tartışma yürütme yolunu seçtiğini düşünseler gerçeğin öyle olmadığını anlarlar. Zinovyev ve Kamanev ayaklanma tarihini burjuva basında ilan etmelerinin ardından Lenin bu ikisini hain ilan etmiş, ikisinin de derhal sadece MK’ dan değil ayrıca partiden atılmaları gerektiğini belirtmiş ve onları partiden atacak kararı çıkartmada uzlaşmacı davranan Stalin ve Sverdlow’u eleştirmiştir. ışte troçkinin işbirliği yaptığı insanlar.
Muhalefet iyice azıtınca parti bazı önlemler almak zorunda kalmış ve Troçki‘yi sürgüne göndermiştir.
Troçki sürgünde de boş durmamış karşı devrimci muhalefeti yönetmeyi sürdürmüştür. Meşhur Moskova duruşmalarında muhalefet tamamen temizlenmiş önderleri olan Zinovyev, Kamanev ve Buharın ve daha birçok insan ölümle cezalandırılmışlardır. Stalin düşmanlarının ve elbette Troçkist’lerin ağızlarına sakız ettikleri bir konudur Moskova mahkemeleri. Mahkemelerde 1.000.000 a yakın insan yargılanmış, karşı devrimcilerin yanında birçok masum devrimci de yanlışlıkla cezalandırılmıştır. Ama bu temizlik kaçınılmazdır. Çünkü 1931 de Stalin “gelişmiş ülkelerin en az yüzyıl gerisindeyiz. Ya on yıl içinde onları yakalarız ya da yok oluruz" diyerek yaklaşan savaş gerçeğine işaret etmiştir.
Evet, savaş kaçınılmaz bir gerçektir, Sovyet devleti içinde. Hitler'in iktidara gelmesiyle batılı emperyalistler Almanya’nın Sovyetlere saldırıp sosyalizmin kalesini yıkması için gereken desteği sunacaklarını belirtmişlerdir. 2. paylaşım savaşı 40.000.000 insanı canından etmiştir. Bu rakamın yarısından fazlası da Sovyet yurttaşlarıdır. Kızıl ordu askerleri Stalin önderliğinde kahramanca bir mücadele vermiş, sadece SSCB’yi düşmandan kurtarmakla kalmamış, savaşı Berlin’de sonlandırarak Nazilerden bütün dünya halklarını kurtarmıştır. Sadece alman işgali altında olan Yugoslavya, Macaristan, Yunanistan,Çekoslovakya, Avusturya gibi ülkeler değil aynı zamanda Bulgaristan, Türkiye, ıran ve diğer ülkelerinin halkları da muhtemel bir Nazi işgalinden kızıl ordunun kahramanca savaşması sayesinde kurtulmuştur. Yani gerçek Stalin’in bir cani değil dünya halklarının kurtarıcısı olduğunun ispatıdır. Bugün batılı emperyalistler bu gerçeği tahrif etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaktalar. Troçkistler de Stalin düşmanlığı altında onlarla bilinçli veya bilinçsiz işbirliği içindedirler. Ölümünün ardından geçen 50 yılı aşkın bir süreye rağmen emperyalistler hala Stalin’e sövmeye devam etmektedir. TV programları, radyolar, filmler, kitaplar vb gibi birçok şeyi kullanıp Stalin’i karalamaya devam etmekte, asıl amacına ulaşmaya çalışmaktadır. ABD’yi dünya halklarının kurtarıcısı ilan ederek gerçeği gizleyen emperyalistlere Troçkistler de SSCB ve Stalin düşmanlığıyla örtülü destek vermişlerdir. Emperyalistlerin asıl amacı ise komünizmi mahkûm etmek ve sol hareketi bölmektir. Troçki ve Troçkistlerin de onlara bu konuda bilinçli veya bilinçsiz ne kadar yardımcı olduğu ise apaçık ortada olan bir gerçektir. Bu amaçlarının bir kısmına ulaştıklarını reddedecek değiliz tabii ki. Ama amacın tümüne hala ulaşamamışlardır. Rus düşmanlığının çok yaygın olduğu Ukrayna gibi bir ülkede bile onbinlerce köylü ellerinde Stalin resimleriyle gösteriler düzenlemeklerdir.
Ülkemizde de birçok sol grup ya Stalin’i mahkûm ederek ya da bu konuda sessiz kalarak emperyalizmin değirmenine su taşımaktadır.
Tarih Stalin’in devrimci bir önder olduğunun ispatıdır. Biz devrimciler elbette emperyalizmin dediğine değil tarihe bakacağız.
SONSÖZ
Stalin, devrim için savaşan halkların yüreğinde er ya da geç hak ettiği sevgiyle anılacaktır...
Hiç yorum yok