BUHARİNCİ-TROÇKİST CASUSLAR, YIKICILAR VE VATAN HAİNLERİ ÇETESİNİN KALINTILARININ TASFİYESİ
SSCB YÜKSEK SOVYETİ SEÇİMİ İÇİN HAZIRLIKLAR. PARTİNİN İZLEYECEĞİ YOL OLARAK, GENİŞ PARTİ-İÇİ DEMOKRASİ. SSCB YÜKSEK SOVYETİ SEÇİMLERİ.
1937 yılında, Buharinci-Troçkist çetenin işlediği canice suçlarla ilgili yeni gerçekler günışığına çıktı. Pyatakov, Radek ve diğerlerinin mahkemesi; Tuhaçevksi, Yakir ve diğerlerinin mahkemesi ve nihayet Buharin, Rykov, Krestinski, Rosengoltz ve diğerlerinin mahkemesi, Buharincilerin ve Troçkistlerin uzun süreden beri bir “Sağcılar ve Troçkistler Bloku” şeklinde çalışan bir halk düşmanları çetesi halinde birleşmiş olduklarını gösterdi.
Duruşmalar, bu insan süprüntülerinin, Troçki, Zinovyev ve Kamenev gibi halk düşmanlarıyla birlikte, Ekim Sosyalist Devriminin ilk günlerinden beri Lenin'e, Partiye ve Sovyet devletine karşı bir komplo içinde bulunduğunu ortaya koydu. 1918 başlarında Brest-Litovsk Barışım baltalamaya yönelik sinsi çabalar; Lenin'e karşı girişilen komplo ve 1918 ilkbaharında Lenin, Stalin ve Sverdlov'un tutuklanmaları ve öldürülmeleri için “Sol” Sosyal-Devrimcilerle yapılan gizli ittifak; 1918 yazında Lenin'in yaralanmasına yolaçan alçakça suikast; 1918 yazında “Sol” Sosyal-Devrimcilerin isyanı; 1921'de Lenin'in önderliğini kundaklamak ve yıkmak amacıyla Parti içindeki görüş ayrılıklarını kasıtlı olarak derinleştirilmesi; Lenin'in hastalığı sırasında ve ölümünden sonra Parti önderliğini devirme girişimleri; devlet sırlarının düşmanlara verilmesi ve yabancı casusluk örgütlerine bilgi sağlanması; Kirov'un alçakça öldürülmesi; yıkıcılık ve saptırma faaliyetleri ve sabotajlar; Menjinski, Kuybişev ve Gorki'nin haince öldürülmeleri -20 yıllık bir dönem içinde yapılan bütün bunların ve benzer hainliklerin, burjuva devletlerin casusluk örgütlerinin emirleriyle, Troçki, Zinovyev, Kamenev, Buharin, Rykov ve uşaklarının katılımı ya da doğrudan yönetimi ile işlendiği meydana çıktı.
Duruşmalar, Troçkist-Buharinci canilerin, efendilerinin, yani yabancı devletlerin casusluk örgütlerinin arzusuna uygun olarak, Partiyi ve Sovyet devletini yıkmaya, ülkenin savunma gücünü kundaklamaya, yabancı askeri müdahaleye yardımcı olmaya, Kızıl Ordu'nun yenilgisini hazırlamaya, . SSCB'ni parçalamaya, Sovyet Kıyı Bölgesini Japonya'ya, Sovyet Byelo-Rusya'sını Polonya'ya, Sovyet Ukrayna'sını Almanya'ya vermeye, işçilerin ve kollektif köylülerin kazanımlarını yıkmaya ve SSCB'nde kapitalist köleliği restore etmeye çalıştıklarını gün ışığına çıkardı.
Aslında bir sinek kadar bile güçlü olmayan bu Beyaz Muhafız cüceler, öyle görülüyor ki, ülkenin efendileri oldukları ve gerçekten Ukrayna'yı, Byelo-Rusya'yı ve Kıyı Bölgesini satabilecek ya da verebilecek güçte oldukları zehabına kapılmışlardı.
Bu Beyaz Muhafız haşarat, Sovyet ülkesinin efendisinin Sovyet halkı olduğunu ve Rykovların, Buharinlerin, Zinovyevlerin ve Kamenevlerin hepsinin, Sovyet devletinin geçici hizmetlileri olduklarını ve devletin istediği anda onları bir süprüntü gibi görevlerinden atabilecek güçte olduğunu unuttular.
Bu aşağılık faşist uşakları, Sovyet halkının parmağını şöyle bir kımıldatarak bunların hepsini silip süpürebileceğini unuttular.
Sovyet mahkemesi, Buharinci-Troçkist canileri kurşuna dizilmeye mahkum etti.
İçişleri Halk Komiserliği, hükümleri infaz etti.
Sovyet halkı, Buharinci-Troçkist çetenin imhasını onayladı ve gündeme devam etti.
Gündemdeki görev, SSCB Yüksek Sovyeti seçimlerine hazırlanmak ve bu seçimleri örgütlü bir şekilde yapmaktı.
Parti, bütün gücünü seçim hazırlıklarına verdi. Parti, yeni SSCB Anayasasının yürürlüğe girmesinin, ülkenin siyasi yaşamında bir dönüm noktası olduğunu düşünüyordu. Bu dönüm noktası, seçim sisteminin tam olarak demokratikleştirilmesi, sınırlı oy hakkı yerine genel oy hakkının, tam eşit olmayan seçimler yerine eşit seçimlere, çok dereceli seçimler yerine tek dereceli seçimlerin ve açık oy yerine gizli oy esasının konması anlamına geliyordu.
Yeni Anayasanın kabulünden önce, din adamlarının, eski Beyaz Muhafızların, eski Kulakların ve toplumsal yararlı bir çalışma yapmayanların oy hakları kısıtlanmıştı. Yeni Anayasa, temsilci seçimlerini genelleştirerek, bu kategorilere giren yurttaşların oy hakkı üzerindeki kısıtlamaları kaldırdı.
Daha önce, kentli ve köylü nüfusun temsil esaslarındaki farklardan ötürü, temsilci seçimleri eşit olmuyordu. Oysa şimdi, seçimlerin eşitliğini kısıtlama zorunluluğu ortadan kalkmış ve bütün yurttaşlara eşitlik esası üzerinde seçimlere katılma hakkı tanınmıştı.
Daha önce, Sovyet iktidarının orta ve yüksek dereceli organlarının seçimleri çok dereceli idi. Oysa şimdi, yeni Anayasada kent ve köy Sovyetlerinden Yüksek Sovyet'e kadar bütün Sovyetler için yapılacak seçimlerin tek dereceli olması esası kabul ediliyordu.
Daha önce, Sovyet temsilcileri seçimleri açık oyla yapılıyordu ve adaylara değil, aday listelerine oy veriliyordu. Oysa şimdi, temsilcilerin seçimi gizli oyla yapılacaktı ve her seçim bölgesinde aday listelerine değil adaylara oy verilecekti.
Bu, ülkenin siyasi yaşamında kesin bir dönüm noktasıydı.
Yeni seçim sisteminin, halkın siyasi faaliyetinin artmasına, yığınların Sovyet iktidar organlarının halka karşı sorumluluklarının çoğalmasına yol açması kaçınılmazdı ve nitekim öyle oldu.
Ülkenin siyasi hayatındaki bu dönüm noktasına tam olarak hazırlıklı olabilmek için, itici gücün Parti olması ve yapılacak seçimlerde Partinin önder rolünün tam olarak sağlanması gerekiyordu. Fakat, bunun gerçekleştirilmesi, ancak bizzat Parti örgütlerinin günlük çalışmalarında tam olarak demokratikleştirilmeleriyle; Parti Tüzüğünün emrettiği gibi, Parti-içi yaşantıda demokratik merkeziyetçilik ilkelerini tam olarak uygulamalarıyla; Partinin bütün organlarının seçim yoluyla işbaşına gelmesiyle; Partide eleştiri ve özeleştirinin tam olarak geliştirilmesiyle; Parti organlarının Parti kitlesine karşı sorumluluğunun tam olmasıyla ve bizzat Parti kitlesinin tam aktif hale gelmesiyle mümkün olabilirdi.
1937 Şubatının sonlarında yapılan Merkez Komitesi Plenumunda Jdanov
yoldaşın, Parti örgütlerinin SSCB Yüksek Sovyeti seçimlerine hazırlanması konusunda sunduğu rapor, bazı Parti örgütlerinin, seçim ilkesi yerine kooptasyon usulünü uygulayarak, adaylar yerine aday listelerine oy vererek, gizli oy yerine açık oy esasını getirerek günlük çalışmalarında Parti Tüzüğünü ve demokratik merkeziyetçilik ilkelerini sistematik olarak çiğnediklerini ortaya koydu. Böyle uygulamaların hakim olduğu örgütlerin, Yüksek Sovyet seçimlerinde görevlerini tam olarak yerine getiremeyecekleri açıktı. Herşeyden önce, Parti örgütlerinde bu tür anti-demokratik uygulamalara son vermek ve Parti çalışmasını geniş demokratik esaslar üzerinde yeniden örgütlemek zorunluydu.
Bunun için, Jdanov yoldaşın raporunu dinledikten sonra, Merkez Komitesi plenumu şunları kararlaştırdı:
“a) Parti çalışmasını, Parti Tüzüğünün öngördüğü Parti-içi demokrasi ilkelerinin tam ve koşulsuz olarak uygulanması temeli üzerinde yeniden örgütlemek.
b) Parti Tüzüğünün öngördüğü gibi, Parti Komiteleri için kooptasyon uygulamasına son vermek ve Parti örgütlerinin yönetici organlarının seçim yoluyla iş başına gelmesi ilkesini yeniden hakim kılmak.
c) Parti organları için yapılan seçimlerde aday listelerine oy verilmesini yasaklamak; seçimlerde adaylara oy verilmesine ve bütün Parti üyelerinin, adaylara karşı çıkma ve onları eleştirme sınırsız hakkına sahip olmak.
d) Parti organları için yapılan seçimlerde kapalı (gizli) oy esasını kabul etmek.
e) En alt seviyedeki Parti örgütlerinin Parti Komitelerinden, Bölge ve Alt Bölge Komitelerine ve milli bölgelerdeki Komünist Partilerinin Merkez Komitelerine kadar bütün Parti örgütlerinde, Parti organlarının seçilmesi; bütün seçimlerin en geç 20 Mayıs tarihine kadar tamamlanması.
f) Bütün Parti örgütlerinin, Parti organlarının hizmet süreleri bakımından Parti Tüzüğünün öngördüğü kurallara sıkı sıkıya uyması; yani: En alt seviyedeki Parti örgütlerinde yılda bir; mıntıka ve şehir örgütlerinde yine yılda bir; alt bölge, bölge ve cumhuriyet örgütlerinde 18 ayda bir seçim yapılması.
g) Temel Parti örgütlerinin, Parti Komitelerini genel fabrika toplantılarında
seçmesi sistemine sıkı sıkıya bağlı kalmalarını sağlamak ve genel fabrika toplantılarının yerine delege toplantılarının geçirilmesine izin vermemek.
h) Bazı Parti örgütlerinde görülen, genel toplantıları kaldırma ve bunun yerine bölüm toplantıları ve delege konferanslarının geçirilmesine izin vermemek.“
Böylece Parti, yaklaşan seçimler için hazırlıklara başladı.
Merkez Komitesinin bu kararı çok büyük siyasi önem taşıyordu. Bu kararın önemi, SSCB Yüksek Sovyeti seçimleri için Partinin açtığı kampanyayı başlatmasından ibaret değildi; bu karar, aynı zamanda ve öncelikle, Parti örgütlerinin çalışmalarının yeniden örgütlemelerine, Parti-içi demokrasi ilkelerini uygulamalarına ve Yüksek Sovyet seçimlerine tam olarak hazırlanmalarına yardımcı oluyordu.
Seçim kampanyasını geliştirirken Parti, Komünistler ve Partisiz yığınlar arasında bir seçim bloku kurulması fikrini seçim politikasının köşe taşı yapmaya karar verdi. Parti, seçim bölgelerinde Partisizlerle ortak adaylar göstermeye karar vererek, Partisizlerle yığınlarla ittifak halinde, blok halinde seçimlere girdi. Bu, burjuva ülkelerinde yapılan seçimlerde görülmemiş ve tamamen imkansız olan birşeydi. Ama, birbirine düşman sınıfların artık mevcut olmadığı ve nüfusun bütün kesimlerinin manevi ve siyasi birliğinin tartışılmaz bir gerçek olduğu ülkemizde, Komünistlerle Partisizlerin bir seçim bloku kurmaları gayet doğaldı.
7 Aralık 1937'de Parti Merkez Komitesi, seçmenlere hitaben bir bildiri yayınladı. Bildiride şöyle deniyordu:
“12 Aralık 1937'de, sosyalist Anayasamız gereğince, Sovyetler Birliği'nin emekçi halkı, SSCB Yüksek Sovyeti'ne temsilcilerini seçecektir. Bolşevik Parti seçimlere, Partisiz işçilerle, köylülerle, memurlarla ve aydınlarla blok halinde, ittifak halinde girmektedir... Bolşevik Parti, kendini Partisizlerden ayrı tutmamakta, aksine seçimlere Partisizlerle blok halinde, ittifak halinde, işçi ve memur sendikalarıyla, Genç Komünistler Birliği ve Partisizlerin diğer örgüt ve kuruluşlarıyla blok halinde girmektedir. Dolayısıyla, temsilci adayları, Komünistlerin ve Partisizlerin ortak adayları olacaktır; nasıl her Komünist temsilci, Partisizlerin de temsilcisi olacaksa, her Partisiz temsilci de aynı zamanda Komünistlerin temsilcisi olacaktır.”
Merkez Komitesi'nin bildirisi, seçmenlere yapılan şu çağrıyla sona eriyordu:
“Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi, bütün komünistleri ve sempatizanları, Partisiz adaylara, tıpkı komünist adaylara oy veriyormuşçasına oy vermeye çağırır.
Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi, tüm Partisiz seçmenleri, Komünist adaylara, tıpkı Partisiz adaylara oy veriyormuşçasına oy vermeye çağırır.
Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi, bütün seçmenleri, birlik Sovyeti'ne ve Milliyetler Sovyeti'ne girecek temsilcileri seçmek üzere 12 Aralık 1937'de yekvücut olarak sandık başına gitmeye çağırır.
Sovyet devletinin yüce organına temsilci seçme şerefini ve hakkını kullanmayan bir tek seçmen olmamalıdır.
Yüksek Sovyet seçimlerine istisnasız bütün seçmenlerin katılmasını sağlamayı yurttaşlık görevi saymayan bir tek aktif vatandaş olmamalıdır.
12 Aralık 1937, SSCB'ni bütün milliyetlerden emekçi halkının, Lenin'in ve Stalin'in muzaffer bayrağı etrafında birliğini kutlayan büyük bir bayram olmalıdır.”
11 Aralık 1937'de, seçimlerin arifesinde, Stalin yoldaş aday gösterildiği bölgenin seçmenlerine hitap etti ve SSCB Yüksek Sovyeti'ne seçilecek delegelerin, halkın seçtiği kimselerin nasıl olması gerektiğini anlattı. Stalin yoldaş şöyle dedi:
“Seçmenler, halk temsilcilerinin kendilerine verilen görevi yerine getirecek yetenekte olmasını; çalışmalarında siyasi dar görüşlüler seviyesine düşmemesini; siyasi görevlerinde Lenin'i örnek almasını; kamu görevlerinde Lenin gibi açık ve kesin olmalarını; mücadelede Lenin gibi acımasız olmasını; ortalık karışmaya başladığında ve şu ya da bu tür bir tehlike ufukta göründüğünde, Lenin gibi her türlü panikten ve panik belirtisinden uzak olmasını, lehteki ve aleyhteki bütün unsurların kapsamlı bir şekilde tespit edilip tartılmasını gerektiren karmaşık sorunlar hakkında karar almada, Lenin gibi akıllı ve kesin davranmasını; Lenin gibi namuslu ve dürüst olmasını; halkını Lenin gibi sevmesini talep etmelidirler.”
SSCB Yüksek Sovyeti seçimleri 12 Aralık günü büyük coşkunluk içinde yapıldı. Bu olay, seçimin ötesinde birşeydi. O gün Sovyet halkının zaferini kutlayan büyük bir bayram, SSCB halklarının büyük dostluğunu ortaya koyan bir olaydı.
94 milyon seçmenin 91 milyondan fazlası ya da yüzde 96,8'i oy kullandı. Seçime katılanların 89,844,000'i ya da yüzde 98,6'sl, Komünistler ve Partisizler blokunun adaylarına oy verdiler. Sadece 632,000 kişi, ya da seçmenlerin yüzde birinden daha azı, Komünistler ve Partisizler blokunun adaylarına karşı oy verdiler. Komünistler ve Partisizler blokunun istisnasız bütün adayları seçildiler.
Böylece 90 milyon kişi oybirliğiyle SSCB'nde sosyalizmin zaferini onayladı.
Bu, Komünistler ve Partisizler blokunun önemli bir zaferiydi.
Bu, Bolşevik Partinin bir zaferiydi.
Bu, Molotov yoldaşın, Ekim Devriminin 20. yıldönümünde yaptığı tarihi konuşmada sözünü ettiği, Sovyet halkının manevi ve siyasi birliğinin parlak bir kanıtıydı.
SOVYETLER BİRLİĞİ KOMÜNİST PARTİSİ (BOLŞEVİK) TARİHİ KISA DERS ONİKİNCİ BÖLÜM (1935 - 1937)
Hiç yorum yok