Header Ads

Header ADS

Anti-Emperyalist Halk Cephesi Uzerine

Emperyalistler sömürü pratiklerine hangi süslü, şatafatlı isimler verirlerse versinler , emperyalizmin özü tarih boyu ülkelerin yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömürmek, onların halklarını köleleştirmek temelinde olmuştur. Günümüz emperyalizmide gene “demokrasi” , “özgürlük”, “insan hakları”, “globalizm” gibi süslü ve şatafatlı isimlerle sömürülerine devam etmekteler. Geçmişle günümüz emperyalizminin “biçimsel” olarak en önemli farkı, emperyalistlerin artık ülkelerdeki uşakları vasıtasıyla bu ülkeleri ” uzaktan kumandayla” soyup sömürme yerine, kolonicilik döneminin işgal ve sömürü pratiğini seçmiş olmalarıdır. Bu işgali ya “demokrasi ve laiklik” adı altında direk işgalle, yada “globalleşme” adı altında ülkelerin hükümetlerini ve kurumlarını emperyalist şirketlerinin birer ortağı, yada üyeleri haline getirerek “kansız” işgal gerçekleştirmekteler.

Günümüz emperyalistlerinin kendi ülkeleri dışında hiç bir ülkenin “sınırları” olmasına tahammülleri olmadığı gibi, onların “milli “ olan sermayesine bile artık tahammülleri kalmamıştır. Sömürü politikalarını böl-parçala-birbirine düşür taktiğiyle kolaylaştıran emperyalistlerin günümüzdeki amaçları “direk”, “dolaysız” işgal ve sömürüyü hedeflemesi gerçeği, ülkelerde, özellikle Türkiyemizde Anti-Emperyalist Halk Cephesi oluşmasını acil bir görev olarak önümüze koymuştur.

Coğrafi olarak sınırları olmayan, kara sınırlarını ve deniz sınırlarını ( limanlarını) kontrol edemiyen bir ülkenin “özgürlüğünden bahsedilemez. Bu anlamda Anti-Emperyalist halk Cephesinin ilk şartı ve talebi sınırların kontrolünden kesinlikle taviz verilmemesi yönünde olması gerekir. Yani Ülkenin bütünlüğü ve bu bütünlüğün korunması, AB gibi, eşit çıkarlar temelinde olmayan emperyalist ortaklıkları reddetmek Anti-Emperyalist Halk Cephesinin ilk ve en önemli şartıdır.

Bir ülke insanının temel gereksinimi beslenme ve su ihtiyacıdır. Ülke tarımının ve topraklarının, ve buna bağımlı olarak ülkenin su kaynaklarının korunmasında, ve o ülke halkına ait olması konusunda kesinlikle hiç bir nedenle taviz verilmemesi Anti-Emperyalist Halk Cephesinin ayni derecede ünemli ikinci temel şartıdır.

Bir ülkenin yer altı ve yer üstü kaynakları o ülke halkına aittir ve o ülke halkının insanca yaşamının gereksinmeleri doğrultusunda, yani onların çıkarları doğrultusunda kullanılması gerekir. Bu anlamda ülkenin Bor, Borax vb yer altı kaynakları ve nehir, göl vb yer üstü kaynaklarının korunması, kesinlikle ülke halkına ait olması Anti-Emperyalist Halk Cephesinin ayni derecede ünemli üçüncü temel şartıdır.

Bir ülkenin emperyalist saldırılara karşı savunması emperyalistlerden beklenemez. Bu kendi içinde bir çelişkidir. Bu anlamda ülke ordusu SAVUNMA temelinde olması gerekir, ve NATO vb gibi içinde emperyalist ülkelerin olduğu ve onlar tarafından kontrol altında olan emperyalist askeri örgütlerden bağımsız, emperyalistlerin ve onların şirketlerinin ve üyelerinin çıkarları doğrultusunda kullanılmayan, ülke SAVUNMASI nı hedefleyen bir HALK ORDUSU olması gerekir. Bu anlamda NATO dan ayrılma talebi Anti-Emperyalist Halk Cephesinin ayni derecede ünemli dördünü temel şartıdır.

Şimdi bu dört temel talep ve şartlara bağımlı olarak ülke özeline bakarak ORTAK BİR ANLAYIŞ oluşturacak alt talep ve şartlar ilave edbiliriz.

Sınırlar konusuyla bağımlı olarak, “hiç bir ülkenin bir karış toprağında gözümüz olmadığı gibi ülkenin bir karış toprağını vermeyiz” anlayışı temelinde komşu ülkelerle, komşu olan ülkelerin topraklarının emperyalistler tarafından kullanılmaması temelinde saldırmazlık antlaşmalarının yapılmasını Anti-Emperyalist Halk Cephesinin talebi olarak şart koyabiliriz.

Ekonomik anlamda;
1- Türkiyede üretilen ve üretilebecek hiç bir tarım ürünün ihtiyacı karşılayacak düzeye getirilme çabası harcanmadan dışardan alınmamasını

2- Özellikle Ülkelerin tarımını yok etmeyi hedefleyen ve köylüyü topraksız kılıp toprakların ucuza kapatılıp aynı köylüyü kendi topraklarında köle gibi çalıştırmayı hedefleyen GENETİK yiyeceklerin Türkiyeye girmesini tamamıyle yasaklanmasını Anti-Emperyalist Halk Cephesinin bir talebi ve şartı haline getirebiliriz.

Bu konuya kısa bir örnek vererek anlaşılmasını sağlamak gerekli sanırım;
Nasılki buğday Türkiye için önemli ise Meksika içinde mısır o kadar önemli idi. Ekmeğinden tut günlük temel beslenme ürünü olarak en önemli yeri tutmaktaydı. Emperyalistler çok ucuza mal ettikler Genetik mısırı Meksika pazarına , maliyetin altında sürerek mısır üretimini felce uğrattılar. Örneğin on kuruşa üreten köylü kendisi bile 5 kuruşa satılan Genetik mısırı almayı tercih etti. Bir müddet sonra mısır üretimi durdu, değerini kaybeden topraklar emperyalistler tarafından satın alındı, bu topraklarda genetik mısır üretimine başlandı, o toprakların eski sahipleri köylilerin bir kısmı kendi topraklarında köle gibi çalışmak zorunda kaldılar ve işin en önemli yanı, artık rekabeti kalmayan emperyalistlerin fiyatları arttırması ile aynı köylü 10 kuruşa satamadığı mısırı 50 kuruşa satın almak zorunda bırakıldı.

3- Tarımsal ürünlerin PATENT lenmesini yasaklanması Tarımsal açıdan ve ülkenin bağımsızlığının korunması açısından en önemli adımlardan birisidir. Hindistanda pirinç tohumunun Patent lenmesi olayları buna en güzel örnekdir. En aşırı örneği, şu anda tam aklımda olmayan ya Peru yada Uruguayda köylülerin ayaklanmasını “komünüstlerin ayaklanması” olarak medyalarında sunan emperyalistlerin , asıl olayi; Allahın yağmurunun suyunu bile patentleme ve sulamada kullanılmasını engelleme çabalarına karşı köylünün ayaklanması olduğunu gizlemelerinden başka bir şey değildi. TOHUM patentlenemez, DOĞA patentlenemez..

Tarımsal ve ekonomik anlamda; bu konuda uzman olan anti-emperyalistlerin katkısıyla Anti-Emperyalist Halk Cephesinin talep ve şartlarını ortak bir noktada buluşturabiliriz.

Savunma ve Güvenlik

Bu konuda başta vurguladığım temel talepler dışında farklı görüşler olacağı kaçınılmaz bir gerçek. SAVUNMA ve SALDIRI özelliklerini taşıyan silahlar arasında bir ayırım yapmak, SAVUNMAyı hedefleyen silahları seçmek gerektiğine inanıyorum. Bu hem “silahlanma yarışının emperyalistlerin bir tuzağı ve çıkarı olduğu gerçeğinden, hemde bu gereksiz paranoya “silahlanmanın” ülke ekonomisine vuracağı darbenin pratikte isbatlanmis gerceğinden doğan bir anlayışım. Savunmayı hedefleyen silahlanmanın yapıldığı Çin, Japonya gibi ülkelerin ekonomik gelişmeleri örnek olabilir. Ayni şekilde hiç bir şekilde emperyalistlere karşı kullanamayacakları pahalı ve LÜKS saldırı temelinde OYUNCAKLARLA ordularını dolduran ülkelerin ekonomileride birer örnektir.

Ancak ORTAK bir temelde buluşmak ve bu yönde Anti-Emperyalist Halk Cephesinin gerçekleşmesini sağlamak acil görevdir.

Bu konuda en önemli sorun HABERLEŞME. Bir ülkenin HABERLEŞMEsi başka bir ülkenin kontrolü altında olması o ülkenin SAVUNMA ve GÜVENLİĞİ açısından en önemli tehlikeyi teşkil eder. Bu anlamda Telefon, İnternet , Posta vb temel haberleşme araçları ve onların kontrolü bırakın emperyalist ÖZEL bir şirketin kontrolü altında olması, ÖZEL bir şirketin kontrolü altında olması savunulamaz.

Politik Anlamda

Günümüz emperyalizminin odaklaşması sadece kendi ülkelerinde hakim grupların odaklaşması sonucunu doğurarak, demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ve ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağı ve (AB-D de örneklerini gördüğümüz gibi) doğurduğu gibi, diğer ülkelerdede artık bu şirketlerin üyeleriyle odaklaşma yönünde gelişeceğinden, mücadele ve kanla kazanılmış kısıtlıda olsa var olan demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılması yönünde gelişmeler yaratacaktır. Bu anlamda ülkenin bütün vatandaşlarını kapsayan “demokratik hak ve özgürlüklerin” savunulması ve genişletilmesi Anti-Emperyalist Halk Cephesinin talep ve şartlarının politik anlamda en temel ve en önemli şartlarından birisi olması gerekir.

Emperyalist bül-parçala- biribirine düşür taktiklerinin yanında , “MÜDAHELE” etme ortamı yaratma taktiklerinden biri olan “şeriat” tehlikesi, emperyalistler ve onların uşakları tarafından sahneye konulmaya çalışılan senaryonun bir parçasıdır. Bu anlamda “Şeriat” a karşı çıkmak ve LAİK liği savunmak Anti-Emperyalist Halk Cephesinin talep ve şartlarının politik anlamda en temel ve en önemli şartlarından ikincisi olması gerekir.

Emperyalizme karşı mücadele, onların uşaklarına karşı verilecek mücadeleden soyutlanarak gerçekleşemez. Günümüzde bir ülke halkını bölüp parçalayıp bir birine düşürmeden hiç bir ülkeyi işgal etmeyi başaramıyacağı, yada işgali devam ettiremiyeceği artık örneklerle gözler önüne serilmiş olan Emperyalistlerin, böl-parçala- biribirine düşür taktiklerinin bir sonucu olan Irkçı yaklaşımlar, ve özellikle ülkenin emperyalistler ve onların uşakları çıkarına bölünmesini hedefleyen yaklaşımlar anti-emperyalist yaklaşımlar olamazlar. Bu anlamda PKK ve benzeri, teori ve pratik olarak, yada nihai olarak emperyalistlere ve onların uşaklarına hizmet etmekle sonuçlanacak olan, Irkçı temelde örgütlerin önderliklerini hedeflemeyen bir mücadele, anti-emperyalist olamaz.

Politik konulardada anlayış ve yaklaşım biçimi süphesizki farklı olacaktır. Ancak günümüz emperyalizminin özünün merkezileşerek en gerici niteliğe bürünmesi, ve günümüz şartlarına bağımlı kılınarak, ve bu şartlara “uygunlaştırarak” “biçimsel” değişimi, POLİTİK olarak , anti-emperyalist mücadeleyi ön plana çıkarmıştır. Bu anlamda , en temel ortak çıkarlar doğrultusunda bir Anti-Emperyalist Halk Cephesinin gerçekleştirilmesi ACİL bir sorun ve her anti-emperyaliste düşen Yurtsever bir GÖREV olmuştur.

Ortak temel anlayışlar konusunda sekter olmayan, samimi ve içten fikirler ve öneriler getirmek bu süreci kısaltacaktır. Sekterler her zaman olduğu gibi tarihin çöplüğüne atılmaya mahküm olacaklardır.

Ekim 23 2006
Erdoğan Ahmet

Note; 83 yaşını bitirmek üzere olan validemin ve bütün annelerin, herkesin bayramını kutlarım.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.