Header Ads

Header ADS

Emperyalist enternasyonalizm (globalizm) ve Marxist enternasyonalizm

"" Yalnızca bir, ve tek gerçek enternasyonalizm vardır: o da insanın kendi öz ülkesinde devrimci hareket ve devrimci savaşımın gelişmesi için özveri ile çalışmasına, istisnasız tüm ülkelerde, bu aynı savaşımı, bu aynı çizgiyi, ve yalnızca onu (propaganda, yakınlık, maddî bir yardım aracıyla) desteklemesine dayanır. Tüm geri kalanı, yalandan .. başka bir şey değildir"" Lenin, Nisan Tezleri
Emperyalist politika mimarlarının Marxizmi en iyi okuyup, kendi çıkarları doğrultusunda, yorumunu en iyi yapanlar arasında belkide başta geldiğini iddia etmiştim. Sınıfsal “savaş” geleneksel savaştan, ve özellikle bu savaşın psikolojik savaş pratiklerini oluşturan propoganda, yanlış bilgiler dağıtma, bir kısım kitleyi bu savaşta tarafsızlaştırma vs aktivitelerinden pek farklı değil. Emperyalistler bu “enternasyonalizmi” kendi işbirlikçilerinin “marksist” kılığında satmaya çalışmalarının yanında, sol dan da taraf bulması, onların zaten beklentisi içinde olduğu bir olasılıktı.

Dünya halklarının köleleştirilmesini hedefleyen Emperyalist globalizmin, özü bunun engellenmesi olan Marksist enternasyonalist mücadeleye “çıkar” sağlayacağı, ve ona “kolaylık” sağlayacağı, teori ve anlayışı, tamda Emperyalistlerin “psikolojıik savaş” taktiklerinin ulaşmak istediği bir sonuç. Dünyada “sınırların açılması”, “değişik milletlerden işçi sınıfının kaynaşma olanağı”, ve “işçi sınıfının güçleneceği”, vb gerçeklerden uzak, hayalci teorierin yanında, globalleşme nedeniyle doğacak ekonomik bunalımlar sonucu köleleşen, açlık ve sefalete sürüklenen kitlelerin, “devrim” ortamını “olgunlaştıracağı” , gibi “seyirci kalmayi, hatta, desteklemeyi öngören “oportunist” teorilerde ortaya çıkmış durumda.

Globalizme, özellikle onun ayrılmaz bir parçası olan AB ye “çıkar” olarak bakmanın altında yatan, marxist enternasyonelizm anlayışı, gene cevapları “ustaların” satırlarında kelime kelime aramanın ulaştığı bir sonuç.

Marx ve Engels in “işçilerin ülkesi/anavatanı yoktur” sözünü temel alıp her konuda uygulayan kıtap kurtları ve şüphesizki maske altındaki işbirlikçiler, AB ye katılmayı işçi sınıfının yararına göstermeye çalışmaktalar.

Ancak Marx Engels “…….mademki işçi sınıfı her şeyden once politk gücü ele geçirmesi, ulusal hakim sınıf olması, ve ulus ve ulusal hakimiyeti oluşturması gerekir; bu kendi içinde hala ulusal bir hareketdir, ama kesinlikle “ burjuva anlamında bir ulusallık değil”….. der .. Yani işçilerin ulusları yok tur derken bunu fiziki anlamda değil “sınıfsal bir anlayış” olarak söylemişlerdir. Gene en popular olan “ insanın ınsan tarafından sömürülmesinin ortadan kaldırılması ölçüsünde bir ulusun diğer ulus tarafından sömürülmesi de ortadan kalkacaktır,….bir ulus içinde sınıflar arası uzmaşlıkların kaldırılması ayni zamanda ulusların birbirleri arasındaki uzlaşmazlıklarıda ortadan kaldıracaktır” sözleri ile ulus içindeki sınıf mücadelesinin ve bu mücadelenin uluslararası belirleyici önemini vurgular.

En pratik bir bakış olarak AB dışında olduğunu varsaydığmız bir A ülkesinin işçi sınıfının A ülkesi işbirlikçi sınıflarına ve onların askeri, polis vs kurumlarına karşı vereceği savaşın başarı olasılığı ile, AB ye üye olan bir B ülkesinin işçi sınıfının AB emperyalistlerine ve onların birleşik ordu ve polis kurumlarına karşı vereceği savaşta başarı olasılığı arasındaki uçurumu görmek gerek.
“””çok açıktır ki , savaşabilmek için işçi sınıfı bir sınıf olarak kendini evinde örgütlemesi gerek, ………onun kendi ülkesi mücadelesini vereceği alandır…bu anlamda onun sınıf mücadelesi özde olmasada şekilde ulusaldır.” Marx ın galiba Lasale eleştirisinden
Her şey bir yana sınıf mücadelesinin “var olduğunun” bilincinde olan sadece işçi sınıfı değil , emperyalistler ve onların işbirllikçileri de bunun bilincinde. Nasıl ki işçi sınıfı dayanışma ve güçlerini bir araya getirme düşünce ve pratiği içerisinde ise, emperyalistlerde güçlerini birleştirip güç dengesini kendi yönlerinde ağırlaştırma düşünce ve pratiği içerisindeler. Globalizm ve globalizmin bir parçası olan AB (Avrupa Birliği ) bu güçlerin birleştirilerek sınıf mücadelesindeki güç dengesini kendi yönleri doğrultusunda geliştirerek dünya halklarının hızla köleleştirilmesi karşısında oluşabilecek her türlü direnişi yıkma planlarının teori ve pratiğidir.

Emperyalist “enternasyonalizm” ulusal niteliklerin yani dil, din, kültür, gelenek vs zorla ortadan kaldırılması ve kendi tüketici, yozlaşmış kölelik kültürünü, kendi dilini ve dinini empoze etmeyi amaçlar. Marxist enternasyonelizm halkların ve ulusların köleleştirilmesini engellemeyi, saygı ve dayanışma temelinde uluslarası birliği amaçlar.

Enternasyonelizm anlayışının da bilinçsiz olarak tabulaştırılması ve ulus içinde verilmesi gereken sınıf mücadelesinde nerdeyse “olmazsa olmaz” anlayışının bir başka sonuç-etkisini bu AB ye katılmayı işçi sınıfının yararına diye satmaya kadar götüren ıhanetde görebiliriz.

Marx ve Engels işçi sınıfının mücadelesine yarar sağlamayacak sadece düşüncede, kağıt üzerinde kalan aktif bir özelliği olmayan yada olamıyacak enternasyonelizme(birliğe) hep karşı olmuşlardır.
“ İçinde bulunduğumuz dönemde, kanaatıme gore uluslarası bir işçi birliği oluşmadı , bu nedenle işçi yada sosyalist kongrelere bakış açım……sadece faydasız/hiç bir işe yaramaması değil, onların zararlı olduğudur”., Marx
ikinci enternasyonel için Lenin..” enternasyonelizme içi boş bağlılık” demişti

Gerçekte bir tane gerçek enternasyonelizm vardır oda birinin kendi ülkesinde devrimci mücadeleyi geliştirmek için bütün gücüyle uğraşmasıdır.

Günümüzde çoğunluğunu servis/hizmet sektörünün oluşturduğu, diğer ülkelerdeki işçi sınıfının kanının emilmesi nedeniyle alım gücünün yüksek olduğu bir ABD işçi si ile Taywandaki bir işçinin çıkarları birbirinden çok farklı. Klasik anlamda “Üretim” diye bir şeyin hemen hemen kalmadığı ABD nin üretim, emek işçisi dediğimiz işçi kesiminin Silah sanayisinde yoğunlaşmıç olması “işçilerin enternasyonalist kardeşliği” konusunda ne söyler bize. Bir tarafta bir işçi sınıfı , yaşamı tamamen halklar arası nefrete, güvensizliğe, dolayısıyla silahlanmaya ve “savaş” a bağımlı , çünki aksi takdirde üretim ve yeniden üretim olmaz işini kaybeder, diğer tarafta savaştan hep zarar gören, “savaş” karşıtı olan işçi sınıfı….

Yada başka bir örnek, bir tarafta genetik tarımda çalışan işçiler, diğer tarafta genetik tarım yüzünden sadece işlerini değil topraklarını kaybeden köylüler…..

AB içinde, İngiliz ve ABD nin artık içiçe geçmiş olan silah monopolileri bir yanda, Alman Fransız silah monopolileri bir yanda ve onların işçileri ile diğer ülke işçileri arasındaki çıkar farkları……………………

Cevap……… “”””,….bir ulus içinde sınıflar arası uzmaşlıkların kaldırılması ayni zamanda ulusların( ve onların işçi sınıfının) birbirleri arasındaki uzlaşmazlıklarıda ortadan kaldıracaktır” .

Kendi ulusu içinde emperyalist işbirlikçilere karşı örgütlenip savaşma temelinde, diğer ülkelerde emperyalizme ve işbirlikçiere karşı verilen savaşlara destek vermek, onların mücadelelerinden dersler çıkarmak, onlarla birlikte emperyalist savaşlara karşı örgütlenip mücadele vermek enternasyonalizmin kendisidir. Savaş uluslarası yada AB içinde “düşünüldüğü ve savunulduğu , yada yaratılacağı umudu “ gibi “içi boş bir enternasyonel kongre” içinde olmadan daha kolay kazanılabilecek bir savaş. Dünya tarihi ve tecrübeler gözler önünde Rusyadan Çine, Kübadan Vietnama kadar kendi içinde oluşan ve gerçekleşen devrimler.

AB ci solcular Marxın serbest ticaret konusunda “ …serbest ticaret sosyal devrimi hızlandırır……bu nedenle sadece serbest ticaretin yanındayım “ sözünü vurgulayarak AB yi savunacaklardır. Öyle demiş ya bir yerde o yeter. Kelimesi kelimesine. Ama ayni konuda Marx …işçi sınıfı bağımsız bir tavır takınması gerekir. Biz ne bunun ne onun yanındayız. Bu hakim sınıfların arasındaki, işçi sınıfının hiç bir çıkarı olmayan bir çatışmadır “ demiştir….

Kısacası yap incelemeni ve kararını kendin ver..kararda da en önemli tahlil güçler dengesi nin kimler tarafında gelişeceği temelinde olması. Yukarda verdiğim belki çok basit bir örneğe dayanarak , sonuçta dışardan destek alan bir kişiye karşımı savaşmak daha kolay yoksa artık içi dışı kalmayan hepsine karşımı savaşmak daha kolay. (AB üzerine yazının, özellikle Askeri ve savunma yönlerine deyinen yasasında buna daha da açıklık getirmeye çalışacağım)

Sadece Marxıst yaklaşımla AB ye girmeyi savunanlara değil tabanda geniş kitlelere yönelik, anlaşılabilir bir öze ve özete indirgemeye çalıştığım “AB nedir ve Türkiyenin katılımının doğuracağı sonuçlar neler olacaktır” yazısını başlattığım Lenin,in “kapitalist bir Birleşik Avrupa gerici bir hayaldir..erişilemeyecek ve erişilse bile işçi sınıfının çıkarları doğrultusunda olmayacaktır” sözünü bu Marxist maskesi altındaki işbirlikçilere ve “sadık üye “ olma peşinde koşan adaylara hatırlatmak gerekir. İndirin artık maskeyi yüzünüzden çünki maske transparent….

Sonuç olarak Emperyalizmin enternasyoneli sınırları kaldırma hedefini güdüyorsa bunu işçi sınıfı ve ezilen halkların çıkarına değil, tam tersine onların mücadelerini bastırmada güçlerini birleştirmeyi, ve her mücadeleyi artık uzaktan kumanda ile değil direk bastırmayı kolaylaştırmak için yapıyor. AB ye girerek “enternasyonalizmi” gerçekleştirme şansımız artacak, “değişik ülkelerin işçi sınıflarıyle örgütlenecegiz” vs diyerek, Türkiyede 30 senedir hala yüz kişinin dışında kimseyi örgütleyemeyenler, kendilerini emperyalistlerden daha akıllı sanıyorlarsa , hem kendilerini, hemde onları takibeden yüz yada hernekadarsa kişiyi kandırıyorlar. Bunu yapacaksanız yapın ama lütfen sol adına yapmayın. İçinde bulunduğu bir karakollu, işgal edilmiş mahalleyi örgütleyemeyen, bin karakollu işgal edilmiş bir şehri örgütleyeceğini iddia ederse, onu örgütlemek istediği mahalleli de ciddiye almaz.

AB ye katılım işçi sınıfının yararını değil, tam tersine, onun elindeki tüm sosyal haklarının, birikiminin elinden alınıp , köleleştirilmesi sonucunu getirecektir.

Erdogan Ahmet
Haziran 10,2006

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.