Yükselen Siyasal İslam Dengeleri Sarsıyor
Sınıf pusulası
12 Eylül'le birlikte siyasal İslamın temel örgütlü partisi MSP de diğer partiler gibi kapatılmış, yöneticileri uzun yıllar boyunca tutuklu olarak cezaevlerinde tutulmuştu. Dahası siyasal islam faaliyetleri, 12 Eylül darbesinin nedenleri arasında sayılıyordu. Örgütlü Islama karşı propagandatif faaliyet yürütülüyordu. Ama bu, rejimin islamdan vazgeçtiği anlamına gelmiyordu. Tam aksine, dinin toplumun derinliklerine işlemesi için bütün kanallar açıldı. Din dersleri okullarda zorunlu ders olarak okutulmaya başlandı. Peşpeşe imam hatip okulları açılıyor, imam hatip mezunlarının kendi branşları dışında mesleklere girişini engelleyen her türlü yasa ve yönetmeliği ortadan kaldırıyordu. Bu, bütün devlet kademelerinin imam hatip mezunları ile doldurulması demekti. Devlet Islama değil, denetim dışında örgütlenmiş siyasal Islama karşıydı.
Kürdistan'da Dinsel Propaganda
Kürdistan'da patlak veren ulusal kurtuluş devrimini boğmak, etkisizleştirmek için, din devletin temel propaganda araçları arasına giriyordu. Kürdistan'ın Sünni mezhebine mensup kesimleri arasında islami düşünce yaşam tarzı büyük bir etkinliğe sahipti. Birçok dinsel tarikatın kökeni Kürdistan topraklarıydı. Devrim tam da Sünni ‹slamın etkin olduğu bölgelerde patlak vermişti. Devlet buralardan faydalanmak için islamcı propagandaya hız verdi. Özal'ın başbakanlığa gelmesi ile tarikatların kendilerini özgürce ifade etme olanakları daha da artmıştı. Bu, islamın devlet kontrolünde yaygınlaştırılması ve etkin kılınması projesine uygundu. Özal, tarikatları ANAP içine çekerek onların bağımsız bir siyasal kimlikle ortaya çıkmasını önlemeye çalışıyordu. Bunda başarılı olduğu açıktı. Tarikatların daha büyük bir etkinliğe ulaşmalarının nedeni, ulusal kurtuluşçu devrimdi. Giderek önlenemez bir hal alan ulusal devrimci örgütlenmelere karşı devlet, Kürt aşiret örgütlerine ve tarikatlara sarıldı. Devlet yanlısı aşiretlerin ve tarikatların devlet olanaklarını kullanmaları ve iktisaden palazlanmaları için yeni olanaklar sundu. Faşist kontrgerilla kuvvetleri daha da ileri giderek, Kürdistan merkezli dinsel yeni örgütler kurarak ideolojik-siyasal ve silahlı "karşı hareket" örgütlediler. Hizbullah adına yüzlerce faili meçhul cinayet işlendi ve bir dizi karanlık eylem düzenlendi. Devlet, Kürt ulusal kurtuluş mücadelesini bastırmak için dört elle dine sarılmıştı.
Kontra-Tarikat Bağlantısı Güçleniyor
Kontra ile yakın ilişkili tarikatlar, aynı zamanda kirli para aklama kuruluşlarıydılar. Uyuşturucu vb. işlerden elde edilen dolarlar, hızla peydahlanan tarikat şirketleri eliyle ticaret ve hizmet sektörüne ya da banka sektörüne akıyordu. Sermaye gücü.büyüyen bu tarikatlar daha geniş kitleleri etkileme olanağı elde ediyor, daha geniş kitleleri etkiledikçe de tarikatların parasal gücü büyüyordu. Kontra-tarikat şirketleri hızla büyüdü ve holdingleşmeye başladı. Buraya kadar her şey kontrol altındaydı. Dinsel etkinin yayılması ve tarikatların etkinliğinin artması devletin çıkarlarına uygundu.Yalnız Kürdistan'da değil, Batı metropollerinde varoşlarda bulunan yoksullar arasında artan dinsel fikirler ve tarikat tarzı örgütler, kitlelerin büyüyen hoşnutsuzluğunun dindirilmesi bakımından gerekliydi de. Böylesi bir dinsel felsefeyle devletin alıp veremediği bir şey yoktu.
islami Sermayenin Önüne Yeni Ufuklar Açılıyor
SSCB'nin yıkılması, Kafkaslar ve Orta Asya'da oluşan yeni pazarlar, Türk sermaye sınıfları için yeni ufuklar, yeni olanaklar açıyordu. Vahşi bir sömürü ve talan üzerinde muazzam bir sermaye birikimine ulaşan Türk burjuvazisi, bu yeni pazarlardan faydalanmak istiyordu. Liberalize olmuş, ihracata yönelik ekonomik yapı bu olanakları değerlendirmenin alt yapısını oluşturmuştu. Başta AB ülkeleri olmak üzere çevre ülkelere yönelik ihracata dayalı üretim, tekstil-, deri, gıda ve ticaret sektöründe önemli gelişmeler yaratmıştı. Bu gelişmeler Anadolu'nun nispeten kü çük sanayi gelişmesini de etkiliyor, eme- ğin daha da ucuz olduğu bu sektörlerde gelişme daha hızlı oluyordu. Fakat pazarın kontrolü büyük tekellerin ve holdinglerin elindeydi. Anadolu'da gelişen orta ölçekli sermaye hareketi egemenlik safhasının dışına çıkamıyordu. Kafkasya ve Orta Asya'da oluşan yeni pazarlar, bu sermayenin hareket olanaklarını büyüttü, ilişkiler geliştikçe bu sermaye grupları büyüdü. Anadolu'nun belli başlı şehirlerinde sanayileşme hız kazandı. Gıda sektöründe Antep, tekstilde Denizli, deride Uşak bu kentlerin tipik örneklerindendir. Orta ölçekli sermayenin esnek yapılanması, oluşan yeni pazarlara daha hızlı akma imkanlarını büyüttü. Bu gelişmenin siyasal yaşama yansımaması olanaksızdır. Orta burjuvazinin tekellerden görece bağımsız gelişen ve büyüyen bu kesimleri siyasal arenada da sözcülerini bulmakta gecikmedi. TOBB'un etkinliği büyüdü. Ama bu kesimlerin talepleri, daha çok RP tarafından dile getiriliyordu. Bu sermaye kesimlerinin büyümesine paralel olarak RP de büyüdü. RP yalnızca tarikat sermayesine değil, giderek büyüyen bu sermaye kesimlerine dayanıyordu. Dinin devlet tarafından desteklenmesi, tarikatların örgütlenmesi ve orta burjuvazinin hızla palazlanan bu kesimlerinin siyasal taleplerinin siyasal islam aracılığıyla dile getirilmesi, artan yoksullaşmayla dine sarılma eğilimi hızla büyüyen yoksulların artan sayısı RP'nin kısa zamanda büyük bir siyasal güç haline gelmesinin nedeni oldu.
RP Devleti istiyor
RP, temsil ettiği sınışar adına devleti yönetmeye talip olmaya başlamıştı. Bu, ne TÜS‹AD etrafında örgütlenmiş sermaye oligarşisinin, ne TC'nin yönetici organı ordunun kabul edebileceği bir durumdu. Buna karşın derinleşen siyasal kriz RP'yi hızla büyütüyordu. Devlet örgütlenmesi içinde siyasal islam yanlısı kadrolar yeterince vardı. Ordu, yarattığı mekanizmalarla islamcıları tasfiye ederek siyasal islamın kendi kurumlarına yansımasını önlüyordu. Ama özellikle polis ve özel harekat kuvvetleri içinde siyasal islamın büyük etkinliği vardı.
RP-DYP ittifakı: Klikler Arası Savaş Kızışıyor
RP-DYP ittifakı, TC'nin geleneksel egemen kliklerini en fazla telaşlandıran olay oldu. Giderek bağımsız bir güç olarak örgütlenen kontrgerilla artığı çeteler, polis ve özel kuvvetler ile devletten pay isteyen islami sermaye gruplarının ittifakı çok ciddi bir hesaplaşmayı zorunlu kılıyordu. DYP-RP ittifakı açıkça bir meydan okumaydı. Bu karşılıklı konumlanma giderek bütün devlet kurumlarına yansıdı, istihbarat örgütleri birbirlerine komplolar örgütlemeye başladı. Polis ve ordu kuvvetleri arasında çelişkiler keskinleşmeye başlamıştı. Devlet yönetiminde yer isteyen iki kuvvet, iki siyasal parti aracılığıyla DYP ve RP ittifakı halinde davranıyordu. Tehlike büyüktü! irtica bertaraf edilmeli, "çeteler" hizaya getirilmeliydi.
ABD Yeni Bir Türkiye istiyor
SSCB ve Doğu Avrupa'daki revizyonist devletlerin peşpeşe yıkılması ile bir dönem kapandı. Aynı dönemde, Çin de hızla kapitalistleşme yoluna girdi. Dünya dengeleri değişti. Oluşan yeni pazarlar emperyalist rekabeti kızıştırdı. D.Almanya’yı yutan B. Almanya, diğer Doğu Avrupa ülkeleri üzerinde artan nüfuzu ile Avrupa içinde ve dışında önemli avantajlar elde etti. Japonya, Güney Asya'da ekonomik etkisini derinleştirdi. ABD ise Latin Amerika'da tek pazara doğru önemli adımlar attı. Ne Almanya'nın, ne Japonya'nın, ne de başka bir emperyalist ülkenin ABD ile rekabet gücü vardı. ABD giderek iktisadi, siyasi, askeri ve mali ve kültürel bakımdan devasa bir güç haline geldi. ABD küstahça dünyayı yeniden biçimlendirmeye başladı. Balkanlar'da Almanya ve Afrika'da Fransa ile kıran kırana bir reka bete girişse de her iki durumda da ABD inisiyatifini korudu. Nüfuz alanlarının korunması ve yeni pazarlar elde etmek için ABD, eksen ülke stratejisini uygulamaya koymaya başladı. Dünyanın çeşitli bölgelerinde kendi denetimi ve inisiyatifi altında oluşturulacak bu eksen ülkeler, tek tek ya da ittifak halinde ABD'nin bölgedeki uzantıları olacaklardı. Güney.Asya'da G. Kore ve Endonezya, Ortadoğu'da Mısır ve Türkiye, Latin Amerika'da Meksika ve Brezilya bu ülkeler arasındaydı. Ortadoğu, emperyalistler arası rekabetin kızıştığı en temel alandı. Zira Ortadoğu yalnızca petrol yataklarının zenginliği ile değil, aynı zamanda Ortadoğu'daki dengelerin Orta Asya'yı doğrudan etkileyen bir öneme sahip olması nedeniyle bu böyleydi. Türkiye, çatışmaların odak noktası Kafkaslar ve Balkanlar ortasında stratejik bir bölgede kalmıştı. SSCB'nin yıkılması ile stratejik öneminin zayışayacağını düşünenlerin aksine Türkiye çok daha önemli bir noktaya geldi. Uzun yıllar süren bir iç savaş Batı'nın baskılarına rağmen çözülemeyen Kürt sorunu ile boğuşan, kaynaklarını buraya aktaran, siyasi istikrarsızlık içinde debelenen bir ülke, ABD'nin eksen ülke projesini gerçekleştiremedi. Devletin ABD çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlendirilmesi için güçlü, istikrar sağlayacak siyasal bir oluşuma ihtiyaç vardı, istikrarsızlığın baş nedeni Kürt ulusal direnişi idi. Bu mutlaka bertaraf edilmeliydi. Uyuşturucu ticareti ile palazlanan kontrgerilla çete artıkları da ABD'yi rahatsız ediyordu. Bunlar, CIA’nin denetiminde oluşturulmuşlardı. Ama, ABD'ye rağmen kendi başlarına inisiyatif geliştirmeye başlamışlardı. Başka ülkelerde darbe tezgahlamaya bile kalkışmışlardı. Bölgesel istikrar için ‹srail-Türkiye ittifakı ABD için hayati önemdeydi, islamcı partilerin hükümet ve devlet içinde etkin olması halinde bu ittifak riske girebilirdi. Bu yüzden RP ve siyasal islamın devlet yönetimine sahip oluşu ABD'nin çıkarlarına uygun değildi.
ABD Körfez'de yeni bir düzen oturtmaya çalışıyor. 1991 Körfez Savaşı'ndan farklı olarak emperyalistler arası rekabet çok daha keskin. Planın görünen tarafında Saddam rejiminin devrilmesi ve Irak devletinin bütünüyle yeniden kurulması. Bu .amaçlı yıpratıcı hava saldırılarının ertesinde içte kitlelere dayalı bir ayaklanma ve Güney'den ya da Kuzey'den kara saldırısı hedeşeniyor. Saddam sonrası Irak’ta federatif bir Kürt devleti planın diğer parçası. Bu planın bir diğer bir parçası da PKK’nın dağıtılarak etkisizleştirilmesi. PKK, Ortadoğu'daki çıbanbaşıdır. Emperyalist ABD ve faşist TC bu çıbandan bir an önce kurtulmak istiyorlar. Bu çıbandan kurtulmadıkça Ortadoğu'ya yönelik planların yaşam bulma şansı çok zor. PKK’nın bertaraf edilmesi, TC devletinin istikrarsızlığının giderilmesi bakımından da birinci derecede önem taşıyor. Çünkü ABD için Ortadoğu'da en güvenilir dayanaklardan biri Türkiye. Kürt sorununu çözmemiş bir Türkiye'de istikrar oluşturulamaz. PKK’nın bertaraf edilmesi, onun sadece ezilip yok edilmesi değildir. Aynı zamanda PKK’nın ABD planlarına doğru çekilmesi, bir yanıyla teslim alınmasını da içermektedir. PKK, bütün saldırılara rağmen ezilmediği, ayakta kalmayı başardığı koşullarda ABD, bu stratejiyi de bir ölçüde devreye sokacaktır. İsrail Türkiye ittifakına Mısır da eklemleniyor. Ürdün, bu ittifakın gizli üyesi. Görülüyor ki, ABD Ortadoğu'da kumpası kurmuş durumda, incirlik üslerinin bu denli pervasızca kullanılmasının ardından ABD denetiminde Ortadoğu'da kurulan bu ittifakın rolü vardır. Ancak sömürge yönetimlerinde görülebilecek biçim, Incirlik'in ABD uçak gemisi gibi kullanılması, ABD'nin çıkarları doğrultusunda devletin yeniden yapılandırılmasının yönünü gösteriyor. Rota bellidir. ABD emperyalizminin çıkarları doğrultusunda devletin yeniden yapılandırılmasına devam.
Mayıs-Haziran 1999
Sınıf Pusulası
Hiç yorum yok