Odak Dergisinden bir köşe yazarı “Solda Bireycilik ve grupçuluk” başlıklı bir yazı serisi düzenlemiş. Yazı genelde doğruları getiren ama sonuçlandırmasında Marksizm Leninizm ile bağdaşığı olmayan, emperyalist burjuvazinin, Troçkistlerin ve liberallerinin iddialarını doğrulayan, parti içindeki orta yolculara, sağ ve sol sapmalara, burjuva ve faşist ajanlara karşı mücadeleyi yanlış ve “ grupçuluk” olarak değerlendiren, liberal, anti-ML içerikte bir yazı.
Bunun ve benzerlerinin eleştirisine
zaman harcama yerine , ideolojik mücadelenin ne olduğu konusuna değinmeyi daha
verimli ve faydalı olacağına , okuyucuların bu tür Liberal , Troçkist yazılara “eleştirel”
yaklaşımlarına temel bilgileri sunacağına inanıyorum. Bu şekilde
okuyucular, kendileri , gerek bu bilgi ve gerekse Sovyet tarihi
temelinde , aşağıdaki alıntının içeriğine kendi değerlendirmelerini yaparlar.
Bir sürü genel (Marksist Leninist demiyorum) doğrulardan sonra yazar şunları
söylüyor;
Bu değerlendirmenin Marksist Leninist mi yoksa Troçkist,
burjuva liberal, anti-komünist bir değerlendirme mi olduğuna okuyucular sonuçta
kendileri karar versinler.
Yazıda, ideolojik mücadelenin ne olduğu, onun önemi,
partileşme sürecinde, gerek içte ve gerekse dışa karşı ideolojik mücadele,
partileşmeden sonra parti içindeki ideolojik mücadele ve bu konulardaki
yaklaşımlara mümkün olduğu kadar kısa ve öz olarak değinmeye çalışacağım.
İdeolojik Mücadele Nedir
İdeolojik mücadelenin gerçekte ne
olduğu konusunda doğru bir anlayışa sahip olmak, devrimci mücadele açısından,
belirleyici, hayati öneme sahiptir.
İdeolojik mücadele ve bu mücadeleye
yaklaşım konusunda karşılaştığımız en önemli
sorun, ideolojik mücadelenin anlamı konusunda var olan kafa karışıklığıdır.
İdeoloji, sınıfsal temele ve sınıfsal
duruşa dayanan bütün bir dünya görüşü, dünyayı incelemek ve anlamak için bir
yöntemdir - işçi sınıfı açısından bu yöntem
diyalektik ve tarihsel materyalizmdir. Bu nedenle ideolojinin tanımı,
Marksist-Leninistler açısından her zaman ideoloji ve ideolojik mücadele
bütünlüğü içinde uzlaşmaz ve tutarlı
bir şekilde ele alınır. Çünkü , İdeolojik mücadele, bu sınıfsal dünya
anlayışı için mücadele ve mücadele yöntemler sistemi – diyalektik ve tarihsel
materyalizmin uygulanması, Marksist Leninistler için işçi sınıfının
Sosyalizm mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Kapitalizme karşı mücadele aynı
zamanda, koparılamaz bir şekilde, ideolojik
bir mücadeledir. Önderliğin, kadroların ve kitlelerin siyasi bilinci, kararlı ideolojik
mücadele yolluyla oluşur, gelişir,
derinleşir.
Genel olarak tüm Marksist
Leninistler bu İdeolojik mücadele
ilkelerinde genel bir fikir birliğine sahiptirler. Bu ilkelerin somut bir analizine ve somuta
uygulanması durumuna gelindiğinde, genelde ideolojik bilincin kitleler de
dahil olmak üzere derecesine, önderliğin
varlığına yokluğuna , gücüne güçsüzlüğüne bağımlı olarak, kimi zaman devrim
açısından belirleyici olmayan, kimi zaman belirleyici olan farklılıklar
doğar. Bu ideolojik yapı, özgül
durum ve şartlara, güçler dengesine bağımlı olarak, kimisinde “sekterlik”- sol oportünist sapma, (Sahte devrimciler genellikle ideolojik iflaslarını
“sol” devrimci lafazanlıklar arkasına gizlerler), kimisinde “oportünistlik” – sağ oportünist sapma şeklinde nesnel olarak ideolojik mücadeleyi tamamen
terk etme yönünde pratikte kendisini gösterir . Hem "sol" hem de “sağ “oportünizmin ideolojik
temeli aynıdır- bu işçi sınıfının ve onun siyasi öncüsü Marksist-Leninist
partilerin devrimci potansiyeline güven eksikliğinden kaynaklanır.
Sırf adı ve “lafazanlıkları”
Marksist Leninist görünümünde olduğu için, bu tür gruplara ve partilere karşı
ideolojik mücadele yürütülmez, ya da hoş görmek gerekir gibi bir anlayış ve
yaklaşımın Marksizm Leninizm ile bağdaşığı olmadığı gibi, burjuva liberal
bir aldatmacadır.
Partileşme Sürecinde ve Partileştikten sonra Parti içinde
ideolojik mücadele
Marksist Leninist Gruplar arasındaki ideolojik mücadele ile parti içi
ideolojik mücadele bir ve aynı şey değildir. Bunları, hele de anti-ML, grupları,
aynı sepet içine koyarak “grupçuluk” tan bahsetmek ya sinsi Troçkist bir
taktik olabilir ya da burjuva liberal bir taktik. Parti içinde gruplaşmanın adı
“hizipçilik” tir.
Stalin, gerçek bir devrimci Marksist partiye sahip olmak
isteyen herkes için model teşkil edecek bir partinin inşasında Lenin'in
yazılarının temel ve belirleyici öneme sahip olduğunu belirterek şöyle sıralama
yapar;
Lenin'in Ne Yapmalı? böyle
bir parti için İDEOLOJİK hazırlıktı.
Lenin’in Bir Adım İleri, İki Adım Geri, böyle bir partinin ORGANİZASYONEL
hazırlığıydı.
Lenin’in Demokratik Devrimde Sosyal Demokrasinin İki Taktiği,
böyle bir partinin SİYASAL hazırlığı oldu.
Ve son olarak, Lenin’in Materyalizm ve Ampirio-Eleştiri,
böyle bir partinin TEORİK hazırlığı oldu.
Lenin'in sadece bu yukarda belirtilen değil, bütün eserlerini
incelersek, yazılarının hemen hepsinin
sapmaları eleştiren, “ideolojik mücadele” bütünlüğü içinde olduğunu açıkça
görebiliriz. Yani ideolojik mücadele verilmeden ne ideolojik birlik oluşturulabilir,
ne örgütsel, siyasal ve teorik bir hazırlık olabilir. Kısacası, ideolojik
mücadele verilmeden sosyalist devrimci bir mücadele verilemez.
Ezberci bir yaklaşım olarak, partileşme sürecindeki – hareket
ve partiler arası- ve parti içi ideolojik mücadelelerini aynı sepet içine koyarak, genel,
şablon bir “ideolojik mücadele” yöntem ve biçimi sunmak, tarih boyu sağ oportünistlerin ve Troçkistlerin pratiği olmuştur.
Partileşme sürecindeki ideolojik mücadele yöntemleri ile Parti içi mücadele yöntemleri, yani, genel bir parti çizgisinin ve parti bağlarının olmadığı bir süreç ya da ilişkilerle - gruplar arası, demokratik merkeziyetçiliğin hakim olduğu - parti içi ideolojik mücadele yöntemleri aynı değildir. İdeolojik mücadele anlam ve içeriği “kapitalizme karşı” ideolojik mücadele dar kapsamı içine hapsedilemez. İki sınıfsal ideoloji vardır, burjuva ve işçi sınıfı ideolojisi, bir üçüncüsü yoktur. İşçi sınıfı ideolojisinden (sosyalist devrim açısından) her belirleyici nitelikteki sapış, burjuva ideolojisi saf ve yönünde bir sapıştır. Bu sapmalara karşı ideolojik mücadele verilmeyeceğini, bunun “ grupçuluk” olduğunu ima etmek, söylemek, burjuva saflarına adım atmış liberallerin görevi ve söylemi olabilir.
İkisi arasındaki farka değinirken; "Eskiden",
diyor Lenin, "Partimiz şeklen örgütlenmiş bir bütün değildi, sadece ayrı ayrı
grupların bir toplamı idi; ve bundan dolayı da bu gruplar arasında ideolojik
etkileme ilişkilerinden başka bir ilişki bulunamazdı. Şimdi ise
örgütlü bir Parti haline geldik; ve bu da bir gücün yaratılması, fikirlerin
otoritesinin gücün otoritesine dönüştürülmesi, alt Parti kademelerinin üst
Parti kademelerine bağımlı olması demektir." Leninizm'in ilkeleri
Stalin bunu “ Parti,, “hiziplerin varlığına uygun olmayan
bir irade birliğini ortaya sunmalıdır. Parti ideolojik
mücadeleyi dışlamaz; tam tersine, üyelerinin parti kararlarına “gönüllü” bir
şekilde bağlı olmalarına dayanmadan kendi saflarında “demir disiplini”
oluşturmayı başaramaz” diyerek özetler. Leninizm'in Temelleri
Gruplar arası ideolojik mücadele ise, parti disiplini, demokratik
merkeziyetçi ilkelerinin uygulanmadığı, birinin (bir grubun) diğerinin üzerinde otoritesi olmadığı, “etkileşim” le sınırlıdır. Bu ideal olarak eleştiride özgürlük, pratikte
birlik ilkesi doğrultusundadır. Her grup kendi içindeki sağ ya da sol oportünist
unsurları temizleyip kendi içinde ideolojik birliğini sağlayabilir, dışarıdan, “etkileşim”
yoluyla değil. Partileşme sürecini tamamlamış bir parti içindeki mücadele, sadece
ideolojik mücadeleyle sınırlı kalmaz, parti disiplini ve kurallarının
uygulanması yöntemlerini de içinde taşır. Leninizm'in ilkelerin de belirttiği
gibi “Parti içinde ideolojik mücadele ile oportünist unsurların "aşılabileceği"
teorisi, bir ve aynı Parti çerçevesi içinde bu unsurların "üstesinden
gelinebileceği" teorisi, Parti'yi felce ve kronik hastalığa mahkûm
etmenin belirtisi olan çürük ve tehlikeli bir teoridir; bu teori, Parti'nin
oportünizme peşkeş çekilmesi tehlikesini doğurur; proletaryayı devrimci
partisinden, emperyalizme karşı mücadelesinde en önemli silahından yoksun
bırakmakla tehdit eder.”
İdeolojik mücadele sadece teorilerin tartışılması değildir, ideolojik mücadele teorilerin
pratiğe uygulanması ve teorilerin pratikte denenmesi bütünlüğünü oluşturur.
İşte bu ideolojik mücadele Marksizm Leninizm'in, sosyalizmin düşmanlarının
yüzlerindeki maskeyi söküp, onların gerçek yüzlerini ortaya çıkarmasını sağlar.
Lenin mücadelesine acımasız bir
ideolojik mücadeleye atılarak ve bu mücadeleyi emekçi kitlelere taşıyarak başladı. Lenin
işçi sınıfının mücadelesinin sadece teorik bir tartışma olmadığı, her teorinin pratiğe uygulanması ve pratik
tarafından sınanması ve bunlardan ders çıkartılması gerektiği anlayışından yola
çıkarak, ekonomistlere, Troçkistlere, revizyonistlere karşı ideolojik
mücadelesini bu pratik deneyimler temelinde daha da güçlendirdi ve onlara
karşı ideolojik zaferler kazandı. Ezberciler ve oportünistler, Bolşevik Partisinin yaratıldığı ve güçlendiği süreç boyunca Lenin'in
önderliğinde verilen ideolojik mücadeleyi ve bu mücadeledeki
ideolojik düşmanları gizlemeyi yeğ
tutarlar.
Troçkistler ve diğer oportünistler, bu süreç içinde Lenin ve devamında Stalin in oportünizme ve Troçkizme karşı yürüttükleri uzlaşmaz ideolojik mücadeleyi, bunların anti-Marksist teorilerinin özünü ve her zaman sosyalizmin ideolojik düşmanı olduklarını ortaya serdikleri gerçeklerini göz ardı ederler. Bu yöntemle de anti-Marksist Leninist ideolojiye sahip olan “grupları” ve onların düşüncelerini, Marksist Leninist düşünce grubu içinde, olağan , hoş görülür bir sapma olarak tanımlamak için, “grupçuluk” yaygarası atarlar. Ne ilginçtir ki “grupçuluk yaygarası atanlar, bu eğilimi oluşturacak ortam ve şartları yaratan, grupçuluğun tam da kendisini, gerek dışarıdan, gerekse gruplara ve partilere “sızma” yöntemiyle uygulayanlar, tarih boyu hep bunlar olmuştur. Gözden kaçırdıkları bir başka gerçek, 1915'te Troçkinin kendisi ve gazetesi Nashe Slovo, Lenin'in takipçilerine ve destekçilerine karşı ideolojik bir mücadele yürüttüğünü açıkça yayınlamış, olmasıdır.
Gerek partileşme, ideolojik
birliğin sağlanması, ve gerekse parti içi ideolojik alanda en temel ve önemli görevlerden birisi oportünizme ve liberalizme karşı ideolojik mücadele vermektir. Sağ-oportünizm, Liberalizm,
doğası gereği ideolojik mücadeleyi reddeder; genel olarak öznel gerekçeler ileri sürerek, anti-Marksist Leninist
teori ve yaklaşımları, hataları,
yanlışları aklamaya ve bunların üzerlerini kapatmaya çalışırlar.
Teoride “oportünistlik”, örgütsel
- parti ideolojik çalışmasında “tam-demokrasi”, gruplar arasında ilkesiz ilişki
ve birlik çağrıları... bunlar genellikle sosyalizmden ve
demokratik-merkeziyetçilikten korkan, uzlaşmacılığın, orta yolculuğun
şu ya da bu biçimini gizleyen bir siyasi çizginin gizlenmesine hizmet etmeyi
amaçlayan yaklaşımlardır.
Lenin “parti içinde birleşme
krizi” yazısında ideolojik mücadele yerine
orta yolculuk, uzlaşmacılık konusunda
şunları söylüyordu;
“Troçki’nin
kararında tumturaklı boş lafların ne kadar içeriksiz olduğunu, gerçekte
nasıl bütünüyle Akselrod ve ortaklarının, Aleksinski ve ortaklarının aldığı
tavra hizmet ettiğini görmek için, bu soruyu sormak yeter.
Troçki,
kararının daha ilk sözlerinde, en kötü uzlaşmacılığın, tırnak içinde
“uzlaşmacılığın”; parti çalışmasının verili çizgisini, verili anlayışını,
verili ideolojik-politik içeriğini değil, “verili kişiler”i öne alan,
çevrelerin ve dar kafalıların uzlaşmacılığının en mükemmel anlayışını
ortaya koydu.
Gerçekte
Tasfiyecilere ve Otzovistlere en sadık hizmeti veren, ama bu yüzden de
sözüm ona Parti'ye sadakat ve sözüm ona fraksiyon (grupçu) düşmanı söylevlerin maskesi
ardına ne kadar kurnazca, seçmece ve safsatalı gizlenirse, Parti'de bir
o kadar tehlikeli bela olan Troçki ve ortaklarının “uzlaşmacılığı”
ile, Parti'nin Tasfiyecilikten ve Otzovizm-den temizlenmesinden ibaret olan
gerçek parti anlayışı arasındaki uçurumun tüm farkı işte burada
yatar. “
Tarih boyunca Grupçuluktan en fazla şikayet edenler her zaman orta yolcu, tasfiyeci, uzlaşmacı “grupçular” ve “hizipler” olmuştur. Lenin aynı yazısında “fraksiyoncu olmayan – yani kendilerini fraksiyoncu değil gibi göstermek isteyen – Yonov ve Troçki’nin görüşleri son derece karakteristiktir” diyordu. Ayni şekilde Bölünme üzerine yazısında Lenin “Troçki’nin “fraksiyonsuzluğu”, işçilerin çoğunluğunun iradesinin en utanmazca ihlal edilmesi anlamında bölücülük demektir” diyordu.
Yani Troçkist varyasyonların, orta-yolcuların,
burjuva liberallerin “grupçuluk” üzerine sızlanmaları, “grupçuluğa
karşı” olma haykırışları gerçekte “kendi grupçuluklarının” gizlenmesi söylem ve taktiklerinin pratiğe yansımasından başka bir
şey değildir.
Lenin “Birlik yaygarasıyla
birliğin çiğnenmesi “ yazısında bunu net bir şekilde şöyle ortaya koyuyordu;
"Troçki'nin
şatafatlı ve içi boş sözlere düşkün
olduğunu herkes bilir"...gerçek, Troçki'yi hizipçiliğin (grupçuluğun) en
kötü kalıntısının temsilcisi olarak adlandırmakta haklı olduğumuzu
kanıtlıyor... Hizipçi olmadığını iddia etmesine rağmen, Troçki, Rusya'daki
işçi sınıfı hareketine birazcık aşina olan herkes tarafından "Troçki hizip inin” temsilcisi olduğunu bilir.. Troçki, ideolojik
ve siyasi bir belirginliğe sahip değildir... çünkü onun "hizipçiliğe
karşı" olma patenti, sadece bir gruptan diğerine rahatça geçmek için bir patenttir.”
Ayni şekilde Rusya da parti İçi
Mücadelenin tarihi yazısında “grupçuluk” sızlanması yapanların orta yolculuğunu
şu sözlerle noktalıyordu;
“Troçki, bir
gün bir hizbin ideolojisinden kopya alır; ertesi gün bir
başkasınınkinden kopya alır ve bu şekilde her iki grubun üzerinde durduğunu beyan eder.”
Bu orta yolculuğun pratiğe
yansıması Troçkinin 1901-1903 arasında Iskracı, 1903 te Menshevik, 1904 -1905 te Ekonomistlerin , 1912 de Tasfiyecilerin saflarında yer almasında açıkça görülebilir.
Kısacası, tarih boyu orta yolcular, revizyonistler,
oportünistler “grupçuluğa karşı” olma
yaygaralarıyla, ideolojik mücadeleye karşı grupçuluğun en sinsi ve çirkin
örneklerini vermişlerdir.
Stalin'in vurguladığı gibi Leninizm, proleter
Partisinin birleşik ve monolitik olması gerektiğini, herhangi bir
hizip ya da hizip merkezi olmaması gerektiğini, tek bir Parti
merkezine ve tek bir iradeye sahip olması gerektiğini öğretir. Troçkizm soruna farklı bakar. Troçkizme göre, Parti, farklı
hizip merkezlerine sahip bir hizip grupları federasyonu niteliğinde bir
şeydir. Troçkizme göre, Partinin proleter disiplini tahammül edilemez bir
şeydir.
Marksist-Leninistlerin ideolojik
mücadeleye, tarihsel deneyimlerle bağlamlı bir bütünlük içinde materyalist bir
yaklaşım benimsemeleri, onu asgari ve azami hedef, özgül ve genel siyasi
görevlerin ayrılmaz bir parçası haline getirmeleri zorunluluktur. İdeolojik
mücadele siyasi amaçlara ulaşmak için olmazsa olmaz bir şartı, bu mücadele sürecinin
net bir özelliğidir. Sınıf mücadelesi; İdeolojik, Siyasi
(demokratik) ve Ekonomik (sosyalist) olmak
üzere birbirine diyalektik olarak bağlantılı üç mücadeleden oluşur. İdeolojik
mücadele bunların temelini oluşturur, diğerlerine yön verir, devrimci durum
şartlarının "olmazsa olmaz" öznel şartlarının hazırlanmasını ve
güçlenmesini sağlar.
Gruplar arası sekterlik,
grupçuluk ve ideolojik mücadele kendi
içinde yöntemleri olan, demokratik merkeziyetçiliğin olmadığı kendi başına bir
konu, Parti içi sekterlik, oportünizm ve hizipçilik kendi içinde
yöntemleri olan, demokratik merkeziyetçi, sadece ideolojik mücadeleyle sınırlı
olmayan, parti disiplininin uygulandığı, kendi başına başka bir konudur. Bu iki konuyu aynılaştırıp “grupçuluk”
üzerine genel değerlendirme yapmak kaçınılmaz olarak – ya da bilinçli
olarak – kendisini anti Marksist Leninist, anti-Bolşevik, anti-Sovyet , yani
anti-komünist, burjuva liberal sonuçlara götürür.
Buna net örnek olarak, sözü geçen
yazıda yazarın “Sovyetler Birliği Komünist Partisi liderleri birbirine
düştüler” sözleri, Bolşeviklerin Troçkizme, revizyonizme,
oportünizme karşı verdiği ideolojik mücadeleyi perdeleyen, burjuva liberal niteliktedir.
“Birbirlerini ajan ilan
ettiler” sözleri, gerçeği yansıtmayan, sanki ajanlığı kanıtlanmış olanların
“ajan” olmadığını ileri süren , anti-komünist, hatta emperyalist-faşist
söylemlerin bir tekrarıdır.
“Devrim kendi evlatlarını yedi”
sözleri Moskova duruşmalarında yargılanan ve cezalandırılan, Sovyetleri yıkmayı hedef
alan, faşist işbirlikçi ajanları “ devrimin evlatları “ olarak
yansıtmayı hedef alan, anti-komünist, hatta emperyalist-faşist
söylemlerin bir tekrarıdır.
“Devrimci parti ve dünya
devrimini koordine etmek için kurulmuş olan 3’ncü Enternasyonal örgütü, muhalif
sosyalistlere karşı yer yer Engizisyon’a benzemeye başladı”” sözleri gerçekleri yansıtmayan anti-komünist, hatta emperyalist-faşist
söylemlerin bir tekrarıdır.
“Ardından Yugoslavya Devrimi ve
lideri sosyalist Tito ile düşmanlık gelişti” söylemi, gerçeği yansıtmayan, gerek
ideolojik olarak anti-Marksist Leninist, gerekse pratikte Sovyetlere karşı Emperyalist uşaklığı görevini
üstlenen Yugoslav önderliğini “sosyalist” olarak ilan eden, Troçkist, karşı devrimci, emperyalist
burjuva söylemlerin bir tekrarıdır.
“Grupçuluğa karşı olma”
yaygaralarıyla ideolojik mücadeleye karşı olmanın sonuçta ulaşacağı saflar, en iyisinden
oportünist, revizyonist, en kötüsünden, emperyalist- faşist saflardır.
“Orta Yolculuk, siyasi bir kavramdır. İdeolojisi, kendini uydurma ideolojisidir, ortak bir parti içinde, proleter çıkarları küçük-burjuvazinin çıkarlarına tabi kılma ideolojisidir. Bu ideoloji Leninizm'e yabancıdır ve iğrençtir.” Stalin
18 Aralık 2020
Erdoğan A
Sözü geçen yazıdaki iddialar üzerine
okunması gerekli ve faydalı olan yazılar.
Troçki
den Tito ya - Günümüz Titocuların Rolü ve Taktikleri
Faşist
Franko nun hizmetinde Troçkizm