Header Ads

Header ADS

TDKP - ULUSLARIN KENDİ KADERLERİNİ TAYİN HAKKI KONUSUNDAKİ TUTUMUMUZ VE ULUSAL BASKIYA KARŞI YÜRÜTTÜĞÜMÜZ MÜCADELE

Nüfusunun 1/3 civarındaki bir bölümü Türk olmayan millet ve milliyetlerden oluşan Türkiye'de, milli meselenin büyük önem taşımasından daha doğal bir şey olamaz. Ama kuşkusuz ülkemizde milli meselenin önemi yalnızca Türk milliyetinden olmayanların sayısal büyüklüğünden ileri gelmiyor. Tüm kapitalist-revizyonist ve özellikle geri ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de, çeşitli millet ve milliyetler baskı altında bulunuyor. Baskı ve ulusal zorbalık krizin derinleşmesi ve ulusal öfke ve hareketlerin gelişme eğilimi karşısında artarak sürdürülüyor. Emperyalizmin bir yarı-sömürgesi olan ülkemiz egemen sınıfları, çeşitli milliyetten kompradorlar ve toprak ağalan, tüm ülkede emperyalist sömürü ve baskının gerçekleşmesine aracılık ediyorlar. Bu çerçevede birbirleriyle çekişip çatışıyorlar.

1974'de Kuzey Kıbrıs'ı da işgal ederek ulusal baskı ve zorbalık alanını yaygınlaştırmaya çalışan gerici sınıflar, çok ulustu ülkemizde çeşitli milliyetlerden halkın giderek yükselen muhalefetiyle karşıkarşıyadırlar ve bu muhalefeti bastırmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Kendisi de yarı-sömürge bir millet olan Türk milleti ülkemizde egemen millet durumundadır. Başta Kürt milleti olmak üzere, Arap, Çerkez, Gürcü, Laz, Azeri, Ermeni, Rus, Çingene, Süryani gibi milliyetler, imtiyazlı Türk milleti karşısında ezilen millet ve milliyetler konumundadırlar. Ve bunların tümü şu ve ya bu ölçüde bu duruma karşı çıkmakta, ulusal eşitsizlik ve baskılara karşı talepler ileri sürmektedirler.

Ulusal talepler uğruna mücadelenin en gelişmiş olduğu yer kuşkusuz Türkiye Kürdistanı'dır. Ve gerici sınıflar ve onların uşakları Kürdistan'a yönelik baskı tedbirleri ve katliamlara varan bastırma hareketlerine özel önem vermektedirler. Gericiliğin Kürdistan'a yönelik gerici eylemlerinin artarak gelişmesinde İran olayları da ö-nemli bir etkide bulunmuştur. İran gericiliğine karşı şeyhlerin, aşiret reislerinin önderliğinde de olsa gelişen ve silahlı çatışma ve ayaklanma boyutları kazanan Kürt ulusal hareketi, ülkemizde de Kürt ulusal hareketinin gelişmesi yönünde etkide bulunmuştur. O aynı zamanda, bölgedeki gerici burjuva-feodal devletlerin, ulusal hareketler karşısında duydukları korkuyu artırmış ve bu durum onların ulusal hareketlere karşı ortak tedbirler almalarına ve ortak eylemler düzenlemelerine yol açmıştır. Nitekim ülkemiz gericiliği, son bir yıl içinde, halka gözdağı vermek ve büyük boyutlarda katliam provaları yapmak amacıyla Kürdistan'da düzenledikleri askeri tatbikatların sayısını artırmışlar ve bunları gerçek silah ve mermilerle yürütmüşlerdir.

Öte yandan Kürdistan'da TKP, TİKP gibi tüm Türk sosyal-şoven partilerince desteklenen arama-tarama, köy baskınları, tutuklamalar, işkence ve siyasi cinayetler tırmandırılmıştır. Bugün sıkıyönetim altındaki 19 ilin büyük çoğunluğu Kürdistan bölgesindedir. Bu da, sıkıyönetimin terörünün İstanbul, Ankara ve Adana gibi büyük merkezlerdeki yoğun işçi ve gençlik hareketi yanında, büyük ölçüde Kürt ulusal hareketini hedeflediğini göstermektedir. «Bölücülük»e son verilmesi ve «bölücü akımlarsın ezilmesi, sıkıyönetim ilanının ve genişletilerek sürdürülmeğinin Esas nedenleri arasındadır.

gerici egemen sınıflar Türkiye'de çeşitli millet ve milliyetlerin varlığını bile tanımıyorlar. Onlar, emperyalizmin baskısı altındaki ülkemizde, Türk olmayan millet ve milliyetlerden halkı katmerli bir ulusal baskı altında tutmakla, onların dillerini bile konuşmalarını engellemektedir. Gerici egemen sınıflar böylece sözde birlikten yana olduklarını gösteriyorlar. Ama zora dayanan birlik hiçbir yerde uzun ömürlü olmamıştır. Ve böylesi bir birlik, devrimci komünistlerce her yerde mahkum edilmiştir. TDKP milletlerin gönüllü birliğinden yanadır, bunu her zaman savunur ve savunacaktır. TDKP çağımızda ezilen ulus burjuvazisine ve onların iktidarına karşı mücadeleden koparılmayacak olan ulusal haklar uğruna mücadelenin ve bu temelde halkların kendi kaderlerini tayin hakkı durumuna dönüşen ulusların kendi kaderlerini tayin hakkının koşulsuz savunucusudur.

Çeşitli milliyetlerden Türkiye proletaryasının tek öncü müfrezesi TDKP, kuşkusuz ulusların kendi kaderlerini tayın hakkının tüm kullanılma biçimlerini savunacağını vaat etmiyor, Devrimci komünistler ancak, emperyalizmi zayıflatan ve devrimin ilerlemesine yardım eden ulusal hareketleri destekleyeceklerdir. Bizler emperyalizmin yedeğine düşen, ya da daha baştan emperyalistlerin kışkırttıkları, gerici önderlikler altında gelişen ulusal hareketleri desteklemeyeceğiz ve bu doğrultuda gerçekleşecek ayrılmalara karşı çıkacağız. Ama hiçbir şekilde ezilen millet ve milliyetlerin bugünkü koşullarını savunmadan, onların bükü statülerinin devamı doğrultusunda hiçbir eylemde bulunmadan ve bu yöndeki tüm girişim ve eylemleri mahkum ederek bunu yapacağız.

Bugün Türkiye Kürdistan'ında durum oldukça karışıktır, Amerikancı faşist ve gerici akımlar ve genel olarak Amerikan emperyalizmi burada, esas olarak bugünkü durumun devamından yanadır, Amerikan emperyalizmi, yalnızca, bununla yetinmiyor ve ileride değişik tutumlar alabilmenin koşullarını bugünden hazırlamaya çalışıyor. Buna bağlı olarak Kürt milletinden gericiler ve onların uşakları arasında gelişmemiş de olsa bugün belirli farklı eğilimler ve kıpırdanmalar görülmektedir. Örneğin bazı toprak ağaları ve onların siyasi temsilcileri Kürt ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakkını istismar etmeye başlamışlardır. Öte yandan faşist diktatörlük, sözde ulusalcı, Apo’cu türünden faşist hareketlerin varlığına izin veriyor. Bu hareketler tamamıyla bazı Kürt toprak ağalarına dayanmaktadır. Onların esas hedefi Kürdistan'da kabarmaya başlayan halk hareketi ve onun önderi Kürdistan devrimci komünistleridir.

Rus sosyal-emperyalizmi Kürdistan üzerinde çok yönlü planlar hazırlamakta ve oyunlar tezgahlamaktadır. O, emperyalist emellerini her yolu deneyerek gerçekleştirmeye çalışıyor. Bir yandan bugünkü statüyü tanıyarak manevralar yapıyor; öte yandan kendi hizmetinde akımlar geliştirmeye ve emperyalist emellerine alet edeceği Kürt ulusal hareketini kışkırtmaya yöneliyor. O, Kürdistan'da bugünden kendisine Şıvancılar, Özgürlük Yolu vb. gibi uşaklar edinmiştir ve onları desteklemektedir.

İçinde çeşitli emperyalistler ve özellikle Amerikan emperyalizmi ve Sovyet sosyal-emperyalizmi yanlılarının cirit attığı, Kürt gericiliğinin çıkarlarını savunan KDP (Kürdistan Demokrat Partisi), Irak’ta Amerikan emperyalizmine uşaklık temelinde mücadele ederken, yediği darbe sonucu önemli ölçüde güçten düşmüştür. Türkiye'de hâlâ belirli bir güce sahip olmasına karşın, onun yüzü büyük ölçüde açığa çıkmıştır. Bu parti, Kürt toprak ağalarının, Kürt halkı üzerindeki baskı ve sömürüsünün devamını savunmakta ve bugün için Türkiye'yi esas faaliyet alanı olarak görmemektedir.

Bugün Kürdistan'da, Kürt gericileri Kürt modern revizyonistleri ve gerici burjuva milliyetçi akımlar, Kürt ulusal hareketini bölmeye, onun bir halk hareketi olarak gelişmesini engellemeye, hedefinden saptırmaya ve onu yeni sömürgeciliğin sınırları içine hapsetmeye çalışıyorlar.

Tüm Kürt ulusunun ayrılma hakkını istismar eden Kürt modern revizyonistleri ve burjuva akımları, emperyalist sömürgeciliği, Kürt gericiliğinin de emperyalist sömürgeni aleti olduğunu Kürt halkının gözünden gizlemeyi esas görev edinmişlerdir. Onlar emperyalizmi ve onun sömürü ve baskısını gerçekleştirmenin aracılığını yapan Kürt gericiliğini, komprador-burjuvazi ve toprak ağalarını hedeflemiyorlar. Bu doğaldır; çünkü bu akımlar, ya doğrudan emperyalizmin uşağı ve Kürt gericiliğinin çeşitli siyasal akımlarıdırlar, ya da emperyalizm ile Kürt gericiliği ile uzlaşan gerici ulusal burjuvazinin siyasal akımlarıdırlar.

Milliyetçi Kürt küçük-burjuva akımları ise Kürt gericiliğiyle Kürt halkı arasında yalpalamaktan bir türlü kurtulamıyorlar. Sömürgeciliğe karşı çıkan, ancak sömürgeciliğe karşı mücadele ile devrim mücadelesi arasındaki bağı doğru olarak kuramayan bu küçük-burjuva milliyetçi akımlar, Kürt gericiliğinden, modern revizyonistlerden ve diğer gerici burjuva akımlarından tam olarak kopamıyorlar. Yer yer Kürt gericiliğine, toprak ağalarına ve onların gerici hareketlerine karşı belirli tavırlar alan ve yalpalayarak da olsa Kürt halkının demokrasi uğruna mücadelesini savunan bir kısım küçük-burjuva milliyetçi Kürt hareketinin, emperyalizme ve Kürt gericiliğine karşı tutumlarını desteklemeli ve onlara, yalnızca Türk gericiliğine karşı mücadele etmenin yetersizliğini anlatmalıyız. Onlar sosyal-şoven damgası yerim korkusuyla, açıktan Kürt gericiliğini karşılarına almakta ve proletaryanın komünist hareketiyle birlik doğrultusunda adımlar atmaktan kaçınıyorlar. TDKP'miz Kürdistan'da güçlendikçe, kuşkusuz, bunun yaratacağı sonuçlardan onlar da etkilenecektir. Bu durum onların daha ileri konumlara gelmesini kolaylaştıracaktır. Bu hareketleri Kürt gericiliğine karşı mücadeleye kazanmalı, onların gericilikle olan bağlarını kopararak devrimci komünist hareketle birlik yoluna girmeleri için çalışmalıyız. Aksi takdirde, bu hareketler, Kürt gericiliğine tavır almadıkları sürece onların yedeğine düşmekten ve giderek gericileşmekten kurtulamayacaklardır.

Devrimci komünistler, ulusal hareketin Kürt gericiliğine karşı mücadeleden, özellikle toprak devrimi mücadelesinden; komprador-burjuva ve toprak ağalarının siyasi iktidarını devirme mücadelesinden koparılmasına karşı çıktılar ve bu konuda yaygın propaganda yürüttüler. Özellikle Apocu faşist çeteyi hedefleyerek yürüttüğümüz kampanyayla, modern revizyonist akımların ve burjuva milliyetçisi akımların, bir emperyaliste dayanarak ya da onunla uzlaşarak Kürt gericiliğinin çıkarları doğrultusunda eylemde bulunmasını teşhir ettik. Kürt milletinin bugünkü ezilen millet olma durumunun, emperyalist sömürgeciliği karşıya almadan, Türkiye Cumhuriyeti devletinden ayrılarak Kürt komprador ve toprak ağalarının iktidarı altında bir Kürt devletinin kurulmasıyla giderilmesi ilerici bir alternatif olamazdı. Ayrıca Kürt ulusunun bugünkü statüsüyle yeni sömürge bir Kürt devletinin kurulması karşı karşıya konulamaz ve ikincisi de savunulamazdı.

Özellikle bu açıdan TDKP-İÖ önemli sayılabilecek bir faaliyet yürüttü. Milli meseleye ilişkin siyasetini ve programını açıklıkla ortaya koyan ve Kürdistan'da oldukça yaygın bir çalışma yürüten ve yürütmekte olan örgütümüz, genel olarak burjuvazi karşısında olduğu gibi, Kürt burjuvazisi karşısında da proletaryanın devrimci alternatifidir. Örgütümüz üyelerinin % 54,2'si Türk % 38,5'i Kürt ve geri kalan % 8,5'i de diğer milliyetlerdendir. Bu durum örgütümüzün Kürt halkıyla ve proletaryasıyla olan bağlarının bir göstergesidir. Kürdistan'da çok kez binlerce emekçiyi faşizme, ulusal zulme ve egemen sınıflara karşı eylemlere seferber ettik. Ancak genel olarak milli meseleye gereken önemi verdiğimiz söylenemez. Tek tek ve birlikte çeşitti Kürt modern revizyonist akımların ve burjuva milliyetçisi akımların çarpıtma ve yozlaştırıcı tutumlarıyla mücadelede yetersiz kaldık. Milli mesele ve özellikle Kürdistan'daki gelişmelerle ilgili olarak yeterli bir çaba içinde olamadık. Kürdistan'a yönelik olarak ara sıra çıkarılan yayınlar, bu durumun üstesinden gelinmesinde kuşkusuz başarı sağlayamazdı. Bunlar ileri ve doğru adımlar olmasına karşın, geliştirilmelidir. Kürdistan’a yönelik olarak sürekli bir yayının çıkarılması, yerine getirilmesi gereken bir görev olarak önümüzde durmaktadır. TDKP böyle bir bölgesel yayın çıkarılmasını hedeflemektedir. Bu yayın, bu konudaki eksikliklerimizin giderilmesinin bir aracı olacaktır.

Yine benzer şekilde, ülkemizde yaşayan ezilen milliyetlerin sorunlarına büyük ölçüde ilgisiz kaldık. Ezilen milliyetlere yönelik olarak hemen sadece Kürt milleti içinde çalıştık. Bundan böyle, Arap milliyetinin ve diğer ezilen milliyetlerin sorunlarına önem vermeliyiz.

TDKP, tüm ezilen millet ve milliyetlerin ulusal talepler uğruna mücadelesini destekleyecek bu hareketlerin toprak devrimi uğruna mücadeleyle birlikte yükselmesine çalışacaktır. Tüm ezilen millet ve milliyetlerin ulusal zulüm, baskı ve sömürüden kurtuluşunun tek gerçek yolunun ülkemizde devrimci işçi-köylü diktatörlüğünün kurulmasından geçtiğinin bilincinde olarak, bu doğrultuda mücadele etmeliyiz. Sömürgeciliğe ve yeni-sömürgecili-$e karşı mücadelenin en önünde yer almalıyız. Tüm milliyetlerden gericiliğin en kararlı düşmanı olan, çeşitli milliyetlerden Türkiye proletaryası ve onun öncü müfrezesi TDKP, tüm milliyetlerden halkın özgürlük, toprak ve bağımsızlık mücadelesini örgütleyip yönlendirecektir. Partimiz tüm ulusal eşitsizliklere karşı çıkarak, halkların kendi kaderlerini tayin hakkını koşulsuz olarak savunacak ve bu hakkın işçi-köylü diktatörlüğü altında tüm milliyetlerden halkın kardeşçe birlikte yaşaması şeklinde gerçekleşmesi için çalışacaktır.

Öte yandan, Kıbrıs'taki işgalin, Kıbrıs'taki emperyalist sömürü, baskı ve bölücülüğün, Türk ve Rum egemen sınıflarının düşmanı olan Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Kıbrıs'ın bağımsızlığını savunmaktadır. Bu ancak emperyalizme ve Türk ve Rum gericiliğine karşı mücadeleyle elde edilebilir. Başta işgalci Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere tüm yabancı güçler adadan çıkmalıdır. Türkiye Devrimci Komünist Partisi, Türk ve Rum egemen sınıfları arasında sağlanacak bir uzlaşmayla gerçekleşecek olan Kıbrıs sorununun Amerikancı çözümüne karşıdır.

Partimiz, aynı zamanda, Sovyet sosyal emperyalistlerinin, Kıbrıs üzerinde oynadığı oyunları ve onlar tarafından gündeme getirilen Kıbrıs sorununun «uluslararası bir toplantı» da çözümü önerisini mahkum etmiştir. Her iki çözüm de, Kıbrıs'ın özgürlük ve bağımsızlığına yönelen saldırılardır ve Kıbrıs halkı ancak kendi gücüne dayanarak kurtuluşunu sağlayabilir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kıbrıs halkının emperyalizme, sosyal emperyalizme ve Türk ve Rum gericiliğine karşı mücadelesini kararlılıkla destekleyecektir. Türkiye Devrimci Komünist Partisi Kıbrıs proletaryasına, komünist ve devrimcilerine bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde bugüne kadar olduğundan daha yakın bir destek sağlamaya çalışacaktır. Partimiz Kıbrıs halkının kendi kaderini tayin hakkını koşulsuz olarak savunmaktadır ve savunmaya devam edecektir.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.